Özellikle yağmurlu havalarda gördüğümüz gökkuşağı, güneş ışınlarının yağmur damlalarında veya sis bulutlarında yansıması ve kırılmasıyla meydana gelen ve ışık tayfı renklerinin bir yay şeklinde göründüğü meteorolojik bir olaydır. Gökyüzündeki bu muhteşem renk gösterisi, aslında Güneş’in bir ayna görevi gören su damlacıkları tarafından oluşturulan bir görüntüsüdür. Çünkü beyaz olarak gördüğümüz güneş ışınları aslında renklidir. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, açık mavi, koyu mavi ve mor gibi temel renklerden oluşur. Bu renkler, güneş ışını, prizma görevi gören su damlaları içinden geçtiği zaman ortaya çıkar. Çünkü, su ışığı kırar. Suyun ışığı kırma etkisiyle renkler ayrışır. Ayrılan renkler yağmur damlasının arkasından yansır ve dışarıya eğrilerek çıkarlar.
Gökyüzündeki bu muhteşem renk gösterisinin ortaya çıkması için Yüce Allah birçok detaylar yaratmıştır. Bu detaylar Yüce Allah’ın üstün aklının ve Alim (Herşeyi çok iyi bilen) isminin tecellilerinden biridir.
Yüce Allah Gökkuşağının Oluşumu İçin Çok Sayıda Detay Yaratmıştır:
Işığın varlığı: Gökkuşağının oluşması için gerekli olan ilk koşul ışığın varlığıdır. Bu nedenle öncelikle Güneş’ten gelen ışınların renk oluşturabilmesi için, belirli bir dalga boyuna sahip olması gerekmektedir. Güneş’in yaydığı bütün ışınların içinden sadece “görünür ışık” olarak adlandırılan bu ışığın yeryüzüne gelme ihtimali 1025’te bir ihtimaldir. Bu inanılması güç ihtimal gerçekleşir ve gökkuşağının renklerinin oluşması için gerekli olan ışınlar Güneş’ten Dünya’ya ulaşır.
Zararlı Işınları Süzen Atmosfer: Güneş’ten gelip uzaya yayılan ışık gerçekte göze zarar verecek özelliklere sahiptir. Bu yüzden Dünya’ya ulaşan ışığın gözün rahatlıkla algılayabileceği ve zarar vermeyeceği duruma gelmesi gereklidir. Bunun için de ışınların bir süzgeçten geçmesi gereklidir. Bu dev süzgeç Dünya’yı çevreleyen “atmosfer”dir.
Güneşin Ufukla Yaptığı Açı: Güneş tam tepedeyken gökkuşağı görülmez. Çünkü gökkuşağının görülebilmesi için, Güneş’in ufkun en fazla 42° üzerinde olması gerekir.
Su Damlacıklarının Varlığı: Atmosferden geçen ışık su damlacıklarının içine girer. Ancak damlacıkların bu ışığı yansıtması gerekir. Bu nedenle ışığın damlacığın içine girdiğinde ışığı yutmayıp yansıtacak özelliklere sahip olması gerekir. Bunun için su damlacıklarının yapısal özelliğinin de kendisine ulaşan ışıkla renkleri oluşturacak şekilde uyumlu olması lazımdır. Bu şart da gerçekleşirse Güneş’ten gelen ışığı kıran su damlacıkları kolaylıkla yeni bir ışık tayfını yansıtır.
Işığın Su Damlacıkları İçinde Farklı Açılarla Kırılması: Gökkuşağı renklerinin son aşaması ise gelen ışık ışınlarının küresel su damlacıkları içinde kırılarak, birkaç iç yansımadan sonra hafifçe yollarını değiştirmesi ve dışarı farklı bir yönde çıkması ile oluşur. Her biri farklı renkte olan ışınların bu son yolları, açıları itibariyle ilk ışık ışınına göre farklıdır. Güneş’ten gelen beyaz ışık değişik dalga boylarında birçok renkten oluştuğu için, damlaya girdikten sonra tek bir iç yansımayla dışarı çıkınca, 40.5° ile 42° arasında bileşen renklerine ayrılır; renkler mor en içte, kırmızı en dışta olmak üzere sıralanır.
Görüldüğü gibi gökkuşağının oluşması için oldukça detaylı ve birbirine bağlı işlemler gereklidir.
Böyle bir sıralamanın ve uyumun tesadüfen oluşma ihtimalinin olmadığı ise çok açık bir gerçektir. Böyle bir sistemin zaman içinde oluşması da imkansızdır. Çünkü bekleyerek ya da tesadüflerle renkli bir gökkkuşağı asla oluşamaz. Bu mükemmel sistem ancak özel bir tasarımın sonucunda ortaya çıkabilir ki bunun anlamı da yaratılmış olduğudur. Yüce Allah bütün evreni kaplayan sonsuz bir gücün ve aklın sahibidir. Evrendeki düzenin tümünde Allah’ın benzersiz yaratma sanatının örnekleri vardır. Renklerin oluşumundaki eşsiz sanat da Allah’ın benzersiz yaratmasıyla ortaya çıkmıştır. Allah her şeye güç yetirendir. Bir ayette bu gerçek şöyle bildirilir:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
Gökkuşağı Yüce Allah’ın Çeşitlilik Sanatına Ait Örnekler Taşır
Işığı Yansıtma Şekline Göre Birkaç Tip Gökkuşağı Oluşur: Yüce Allah’ın yarattığı gökkuşağı farklı birkaç şekilde oluşabilir. Gökkuşakları içinde en sık görülenleri yağmur damlasında bir tek ışığın kırılmasından meydana gelenlerdir. Parlak ve net renklere sahip olan bu gökkuşağı çeşidine “birincil gökkuşağı” adı verilir. Gökkuşağının bu tipinde mor en içte, kırmızı en dışta olmak üzere sıralanır.
Bazen ışığı daha zayıf merkez açısı 50° civarında olan ikinci bir gökkuşağı oluşabilir. İkincil gökkuşağı oluşumunda ise ışık yağmur damlası içinde iki defa yansımaya uğrar, iç yüzeyin etrafında sekerek gider ve çıkmadan önce de ilk giriş yolunun üzerini çapraz olarak geçer. İki defa yansıtılmış bu ışınlar ile ilk ışık tayfı arasındaki açı 510 ile 540 arasında değişir. Işık tayfları iki defa yansımadan sonra kendi yolları üzerinden çapraz geçtikleri için, ikinci gökkuşağının renkleri içte kırmızı dışta mor şeklinde sıralanır, yani renkler birincil gökkuşağına göre terstir. Işık tayfları yansıtıldığı her defasında şiddetinden biraz kaybettiği için renkler ilk kuşaktakine oranla solgundur.
Ayrıca sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından oluşan bazı küçük kuşaklar da oluşur. Bunlar birincil gökkuşaklarının iç tarafında ve ikincillerin dış tarafında yer alırlar.
Gökkuşağı Her İnsan İçin Özel Olarak Tek Tek Yaratılan Bir Işık Oyunudur: Gökkuşağının oluşum mekanizması aynı olsa bile görüntüsü her insan için farklı olarak yaratılır. Bir kişinin gördüğü kuşak, güneşten o kişinin gözüne uzanan eksen üzerindeki su damlacıkları içinde kırılan ışıktır. Bu kişinin yanındaki bir başka kişinin gördüğü kuşak ise o kişi için ayrı olarak yaratılır. Çünkü ışık tayfları kenar bakımından farklı yerlerden yansıtıldığı için her kişi için farklı gökkuşakları meydana gelir. Bu nedenle gökkuşağı oluştuğunda orada bulunan kişi sayısı 1.000 ise gerçekte 1.000 tane farklı gökkuşağı oluşur.
Gökkuşağı Daima Uzaktadır: Gökkuşağının zemin ile kesiştiği uç kısmı uzaktan görünse bile hiçbir zaman o uç kısma varmak mümkün değildir. Çünkü gökkuşağına doğru yürüdükçe o kişiden uzaklaşır. Bunun nedeni yağmur damlası ile güneşin yerde yaptığı açı arasındaki etkileşimden kaynaklanır. İnsan gökkuşağına yaklaştığını düşündükçe o su damlaları zeminde görünmez olur.
Gökkuşağı Çember Biçimindedir: Gökkuşağı çember biçiminde olmasına rağmen her zaman yarım daire olarak görülür. Çünkü yerden yapılan gözlemlerde, Güneş ufkun üzerinde olduğu için, gökkuşağının alt yarısından daha büyük bir kısmı zeminde kaybolur. Kaybolma iki şekilde gerçekleşir. Bakılan nokta yere çok yakın olduğu için burada yeterli sayıda damlacık yoktur. Bu nedenle görüntü yerde kaybolabilir veya yeterli su damlası vardır. Ama yerin görüntüsü, zayıf gökkuşağının seçilebilmesini engeller. Ancak gökkuşağına bir uçaktan ya da yüksek bir dağın tepesinden bakıldığında tam daire şeklinde olarak görülebilir. Bu Yüce Allah’ın bulunulan yere göre gökkuşağı üzerinde meydana getirdiği farklı görüntülerdir.
Alemlerin Rabbi, evrenin Yaratıcısı Yüce Allah küçücük kum tanesinden, dev gibi dağlara, bir su damlasından, harikulade gökyüzüne kadar kainattaki herşeyi kusursuz bir düzen ve akılla yaratmıştır. Sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz, gökkuşağını da insanlara bir güzellik ve düşünmeleri için bir imkan olarak türlü hayırlarla yaratmıştır. Yüce Allah, üstün aklının eseri olan ve birçok nimet sunan gökyüzünü, “Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) ayetinde de haber verdiği gibi hiçbir örnek olmadan yoktan var etmiş ve henüz büyük çoğunluğundan haberdar dahi olmadığımız olağanüstü bir düzenle yaratmıştır.
Gökkuşağının Yaratılışında Düşünen İnsanlar İçin Ayetler Vardır
Yüce Allah’ın gökyüzünde bir ışık oyunu olarak yarattığı, fakat muhteşem bir görsel şölen oluşturan gökkuşağı insan ruhuna büyük bir zevk verir. Gökkuşağının bu rengarenk, hayranlık uyandıran görüntüsünü, dünyadaki güzelliklerden zevk almamız için Rabbimiz bir lütuf ve ikram olarak özel yaratmıştır. Elbette gökkuşağı sadece insana zevk vermek için yaratılmamıştır. Gökkuşağının oluşumu ile ilgili yapılan gözlemler, ışığın kırılma açısı, renklerin sıralanışındaki düzen bunların bir tesadüfler zincirinin oluşturduğu amaçsız değişimlerle meydana gelmediğini açıkça ortaya koyar. Kontrolsüz tesadüfler her seferinde ışığın kırılma açısının aynı olmasını buna bağlı olarak renklerin hep aynı şekilde sıralanmasını sağlayamaz. Çünkü her zaman hatasız ve mükemmel bir şekilde oluşan bu renk şöleni özel olarak yaratılmıştır. Dünya üzerinde, evrendeki böyle bir düzenin varlığını anlayabilecek tek varlık, akıl sahibi olan insandır. Bütün bu bilgilerin ışığı altında ortaya şu sonuç çıkmaktadır:
Yaratmada hiçbir ortağı olmayan, her şeyi birbiriyle uyum içinde yaratan, bizi milyonlarca renkle bezenmiş sayısız güzelliğin bulunduğu bu dünyaya yerleştiren Yüce Allah’tır. Allah’ın yaratmasında her şey birbiriyle tam bir uyum içindedir. Allah, yaratma sanatındaki eşsizliği Kuran ayetlerinde şöyle haber vermektedir:
“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
Gökkuşağı Maddenin Dış Dünyada Var Olan Aslıyla Asla Muhatap Olmadığımızın ve Görüntünün Her İnsan İçin Ayrı Olarak Yaratıldığının Açık Bir Delilidir
Tek bir gökkuşağının hem kişilere göre hem de bulunulan yere göre değişmesi aslında insanın hiçbir zaman maddenin aslıyla muhatap olamadığının, her görüntünün her insan için özel olarak yaratıldığının açık bir kanıtıdır. İnsanların yaklaşık bir kilogramlık ağırlığa sahip, karanlık bir et parçası olan beynin içinde renkleriyle, şekilleriyle üç boyutlu bir dünya yaşaması, Allah’ın kusursuz yaratışı sayesindedir. Her insan doğduğunda bu benzersiz yaratılış mucizesini hazır olarak bulur. Ne fonksiyonlarının ortaya çıkmasında, ne bunların sürekliliğinde, ne de başka bir aşamada insanın hiçbir denetimi söz konusu değildir. Kuran’da Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi’nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 40-41)
Yüce Allah, Kuran’ın pek çok ayetinde düşünen insanlar için evrenin her noktasında Kendi varlığına ve Birliğine dair deliller olduğunu bildirmiştir. Al-i İmran Suresi’nin 191. ayetinde müminler için,“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” diye bildirilmektedir. Müminleri, iman etmeyen kişilerden ayıran en büyük özelliklerinden biri Allah’ın izniyle yaratılış delillerini görebilmeleri ve bunlar hakkında düşünmeleridir. Dolayısıyla gökkuşağının oluşumu ve bu renklerin belirlenmesi gibi şahit olduğumuz yaratılış delilleri üzerinde detaylı olarak düşünen bir insanın, bu gibi örnekleri gördükçe Allah’ın izniyle heyecanı ve Yüce Allah’a olan imanı artar ve O’nun karşısındaki acizliğinin şuuruna daha iyi varır.