Ne demiştiNe oldu

Başkent TV, 6 Mart 2009

Adnan Oktar: Ama bunu devlet yapar, halkın istemesi gerekiyor, yani bunu teklif edelim, bunun için kanun teklifi verilsin ve ayrıca hastaya da çok güzel muamele yapılır, yani ben aşağılandıklarını duyuyorum, çok üzüldüklerini duyuyorum, kuyruğa girmek, hasta adam kuyrukta ne işi var. Gelir gelmez hoş geldin sefa geldin kardeşim, hemen alıp Allah şifa versin, nedir rahatsızlığın deyip, gönlünü alarak ve bedava ilacını vererek göndermek lazım. Hastadan bütün Türk milleti sorumludur hepimiz sorumluyuz hastadan. Hasta insandan başının çaresine bak denilir mi? Evini sat denir mi, arabanı sat denir mi adama? Olacak iş mi şu, zaten muhtaç duruma düşmüş adam perişan olmuş. Bir darbe de o olmuş oluyor ki, yani adam zaten ayakta duracak hali yok, öyle bir darbe geliyor ki evini de arabanı da istiyoruz diyorlar üstüne, hastalığından dolayı adam cezalandırılıyor, biz hastalığından dolayı onu mükâfatlandırmakla mükellefiz. Çünkü o büyük bir sevap kazanıyor, inşaAllah büyük bir imtihanın içine girmiş, mükemmel bir imtihana girmiş, biz o imtihanında ona yardımcı olup biz de sevap kazanmak durumundayız. DOLAYISIYLA HASTADAN PARA ALINMAZ, HASTAYA PARA VERİLİR, İMKÂN VERİLİR, evine kadar gitmesi sağlanır. Mesela Allah esirgesin beli felç oluyor, belinden, ayakları tutmuyor, yurt dışından araba getirttir, niye getirsin arabayı, yani o bizim kardeşimiz hemen hazır stokunuzda olsun, hemen arabasını verelim, canı gönülden destek olalım.


Çay TV, 11 Mart 2009

Adnan Oktar:Bir de hastalıklar; mesela bir adam, devlet memuru bir tane ev almış. Bütün emeğinin sonucu, emeklilik ikramiyesini almış, onla ve biraz da katıştırarak bir ev almış. Adama diyorlar ki tam emekli olmuş, hastaneye gidiyor, kardeşim sen kanser hastası olmuşsun. Bütün aile bir geriliyor, tabii bir hayır var, ama o şeyi daha alamadı bizim insanlarımızın bir kısmı. Ne yapalım diyor, buna en 200 milyar gerekir diyor adam, tedavisi için. Nasıl yapacağız diyor, işte bulacaksın diyor. Yoksa git başının çaresine bak kendin bilirsin, hemşerim diyor, adam işine bakıyor, yüzüne de bakmıyor. Bu çok korkunç bir şey, HER HASTA BİZİM SORUMLULUĞUMUZDADIR MİLLET OLARAK. HASTA OLMAK SUÇ DEĞİLDİR, ŞEREFTİR, ONURDUR VE YÜKÜMLÜLÜĞÜ BİZİM ÜZERİMİZDEDİR. HASTA OLDUĞUNDA O ADAM, O KİŞİ, O KARDEŞİMİZ ARTIK BİZE EMANETTİR, MİLLETÇE BİZE EMANETTİR. ONA BİZ BAKACAĞIZ, YEMESİNDEN, İÇMESİNDEN, KONFORUNDAN, NEŞESİNDEN, MUTLULUĞUNDAN, TEDAVİSİNDEN, HER ŞEYİNDEN BİZ SORUMLUYUZ. HASTADAN PARA ALINMAZ, EN KALİTELİ, EN GÜZEL HASTANEYE GİDECEK, birinci sınıf hastaneye gidecek kanser hastası; orada aslanlar gibi tedavi olacak, hürmet görecek, sevgi görecek, hatta onun güzel geniş salonlarında oturtacaklar. Dini sohbetler yapılacak, konuşacak, morali güçlü olacak onun. Çünkü bu tip hastalıklar da biliyorsunuz moral önemli.

Yeniçağ, 12 Temmuz 2011

Yeni yönetmelik değişikliğiyle yeşil kartlı hastalar sevk almadan üniversite hastanelerine gidebilecek.

Sosyal güvencesi olmayanlara sağlık hizmetlerinden yararlanması için verilen yeşil kartın kapsamı genişliyor. Yaklaşık 10 milyon yeşil kartlının tedavisi sigortalılarla eşit seviyeye getiriliyor. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı yönetmelik değişikliğine göre ödeme gücü olmayan yeşil kartlı vatandaşlardan daha önce sadece hastanede tedavisi devan edenler yine sevk evrakı olmadan üniversite hastanelerine gidebilirken şimdi herhangi bir kronik hastalığı var ise hiç sevk almadan doğrudan üniversite hastanelerine başvurabilecekler.

Ayakta tedavilerde reçete edilen tıbbi cihaz ve malzeme bedelleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nca vakfın imkanları dahilinde karşılanıyordu. Bakanlık yeni yönetmelikle değişikliğe giderek ilaç dışında kalan tedavi edici tıbbi malzemeler için SGK’lı hastalarda olduğu gibi aynı fiyat bantları için de doğrudan Yeşil Kart ödeneğinden karşılanacak.