İman eden her insanın, hayatının son anına kadar Rabbimiz'e yakınlaşmak, O`nun sevgisini, hoşnutluğunu ve rızasını kazanabilmek için var gücüyle çaba harcaması gerekir. Çünkü "(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur." (Bakara Suresi, 107) ayetiyle bildirildiği gibi Allah (cc), insanların en yakın dostu, yardımcısı ve destekçisidir. Allah (cc), insanı yoktan var etmiş, ona sayısız nimetle ihsanda bulunmuştur. Yaşamları boyunca her an kullarını koruyup kollamakta, sonsuz şefkatini ve rahmetini onlara ulaştırmaktadır. Kuran`da bu gerçek, "Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; Bana yediren ve içiren O'dur; Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (Şuara Suresi, 78-82) ayetleriyle haber verilmektedir. Rabbimiz'in kulları üzerindeki bu sonsuz rahmetini kavrayan her insan, Allah (cc)'a olan sevgisini, yakınlığını ve şükrünü en güzel şekilde göstermeye çalışmalıdır.
Kuran`ın "... "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır." (Sebe Suresi, 13)ayetiyle Allah (cc), insanların bir kısmının bu ahlakı gereği gibi yaşamadıklarını bildirmiştir. Kuran'da, kimi insanların yalnızca sıkıntı ve ihtiyaç içerisinde olduklarında Rabbimiz'e yöneldikleri, bolluk ve nimet içerisinde iken ise Allah (cc)`tan yüz çevirip insanlara yöneldikleri haber verilmiştir. Kimileri de, nimet içerisindeyken Allah (cc)`a karşı şükredici bir ahlak gösterirken, bir sıkıntıyla karşılaştıklarında tevekkül etmek yerine üzüntü, şüphe hatta isyan gibi tavırlara yönelirler.
Samimi müminlerin bu kimselerden farkı ise, nimet içindeyken de, zorlukla karşılaştıklarında da yaşadıkları herşeyi yaratanın Allah (cc) olduğunu bilerek Rabbimiz'den razı olmalarıdır. Yaşadıkları her ne olursa olsun, Allah (cc)`ın "Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin." (Bakara Suresi, 152) ayetiyle bildirdiği üzere içtenlikle Allah (cc)'a yönelirler. Kendilerine ulaşan bir nimet olduğunda, bunun Rabbimiz'in kendilerine bir lütfu ve ikramı olduğunu bilerek O`na şükrederler. Bir nimet kaybı, eksiklik ya da aksaklık ile karşılaştıklarında ise, bunun Rabbimiz'in bir denemesi olduğunu unutmaz, yine Kuran'da bildirilen en güzel ahlakı göstermekle yükümlü olduklarını bilerek Allah (cc)`tan hoşnut olurlar. Dünya hayatının sayısız güzellik ve nimetini kendileri için yaratanın Allah (cc) olduğunu bilir; hiçbir zaman için bunları Allah (cc)`tan daha çok sevmeye yönelmezler. İnsanlardan kendilerine ulaşan güzelliklerin, bu kişilerin şahıslarına ait özellikler olmadığını; tüm bunları bir nimet olarak yine yalnızca Rabbimiz'in yarattığını unutmazlar. Bu gerçeği görebildikleri için, hiçbir zaman için insanları da, Allah (cc)'tan ayrı müstakil varlıklar olarak görmezler; onlara olan sevgileri asla Rabbimiz'e olan sevgilerinin önüne geçmez. Kuran`da müminlerin Allah (cc)`a olan bu sevgileri ve sarsılmaz bağlılıkları şöyle haber verilmektedir:
İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)
İnsanlar için Allah (cc)`a yakınlaşmada bir sınır yoktur. Rabbimiz, insanların güçleri yettiğince Kendisi`nden korkup sakınmalarını, salih amelde bulunmalarını, Allah (cc)`ın rızasını kazanabilmek için hayırlarda yarışmalarını emretmiştir. Allah (cc) bu ahlakı göstererek, Rabbimiz'e yakınlıkta samimi çaba harcayan müminleri dünyada ve ahirette rahmetiyle müjdelemiştir:
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak." (Fussilet Suresi, 30-32)