Günümüz fabrikalarında ve modern sanayi tesislerinde gündemde tutulan en önemli nokta "verim"dir. Fabrikanın her bölümünün ideal bir hızda çalışması gerekir. Ancak birimlerin hızlı çalışmaları tek başına yeterli değildir. Her birimin bir diğeri ile uyum içinde olması gerekir. Bir birimin diğerlerinden çok daha hızlı çalışması tek başına değerlendirildiğinde ilk anda daha avantajlıymış gibi gelebilir. Ancak genel planlama göz önünde bulundurulduğu zaman bu durumun faydadan çok zarar getirebileceği görülecektir. Bu nedenle fabrikalarda iyi bir planlama ve yüksek verim sağlamak için endüstri mühendisleri, işletmeciler ve çok sayıda uzman personel çalışır.
Şimdi bir kez daha hep birlikte dev bir fabrika hayal edelim:
Bu fabrikada milyonlarca farklı ürün üretilsin. 24 saat hiç ara verilmeksizin fabrika çalışsın. Ve bu fabrikada insanın hayal gücünün ötesinde sayıda işçi çalışsın; 100 trilyon işçi.
Şüphesiz böyle bir fabrikanın üretim planını yapmak, hangi işçi gruplarının hangi hızda en verimli şekilde çalışacaklarını hesaplamak için bir mühendisler ve işletmeciler ordusu gerekecektir.
Böyle bir fabrika ilk anda hayal ürünü gibi gelebilir. Oysa gerçek hayatta böyle bir fabrika vardır. Ancak bu fabrikada işletmeciler ve mühendisler görev yapmaz. Fabrikanın elemanları küçük bir organımızdan ve hormonlardan ibarettir.
Söz konusu fabrika insan vücududur. Bu fabrikanın veriminden sorumlu yönetici tiroid bezidir. Tiroid bezi salgıladığı tiroksin hormonu yardımıyla 100 trilyon hücrenin çalışma ritmini teker teker düzenler, hızlarını ayarlar. Besinlerin hücreler tarafından enerjiye çevirim hızlarını belirler. Bu da yediğimiz besinlerden hangi verimle faydalandığımızı tespit eder.
Örneğin genç insanların, özellikle yetişme çağındaki insanların çoğu oldukça yüksek bir metabolizma hızına sahiplerdir ve yedikleri besinleri hızla enerjiye çevirirler. Bir başka deyişle, yedikleri besinleri kolay yakar ve kilo almazlar.
Yaş ilerledikçe genellikle kişinin iştahında bir farklılık olmaz; ancak aynı miktarda besin yendiği halde gençlik dönemlerine göre kilo alınır. Bunun sebebi, gençlik döneminde vücut hücrelerinin besinlerden daha yüksek bir verimle enerji elde etmeleridir. Yaşlılık dönemine girildiğinde hücrelerin besin yakma işlemindeki verimleri düşer ve yakılamayan besinler yağ olarak vücutta depolanır.
Hücreler Üzerindeki Sıkı Kontrol
Konunun başında verdiğimiz fabrika örneğini tekrar ele alalım. Eğer bir fabrika sahibi olsaydınız, sizin için çalışan işçilerin en verimli şekilde çalışmalarını, bunu yaparken de kendi sağlık ve güvenliklerine dikkat etmelerini sağlamaya çalışırdınız. Fabrikanızda çalışan işçilerin bir bölümü hiçbir mazeretleri olmadığı halde yavaş çalışsalardı bu, elbette fabrikanın verimi açısından iyi olmazdı. Eğer işçilere hangi işi hangi hızda yapmaları gerektiğini söyleyen bir idareci bulunmazsa, bir süre sonra fabrikanın üretiminde de aksamalar görülürdü.
Aynı şey vücudumuz için de geçerlidir. Eğer hücrelerinize hangi hızda çalışmaları gerektiğini söyleyen bir idareci bulunmazsa, sonuç bedeniniz için iyi olmayacaktır. Bu durumda hücre faaliyeti yavaşlayacak, yediğiniz besinler hızla yağa çevrilecek, kolunuzu kaldıracak haliniz kalmayacaktır ve bütün vücudunuz iflas noktasına gelecektir. Bu durum zeka geriliğine neden olacak rahatsızlıklara kadar varacaktır. Nitekim tiroksin hormonu az salgılandığı zaman "miksödem" isimli bir hastalık ortaya çıkar ve söz konusu belirtiler görülür.
Ancak siz farkında bile değilken tiroid beziniz sizin için çalışır ve tiroksin hormonu salgılar. Bu hormon 100 trilyon hücrenizin her birini teker teker bulur ve tembellik etmelerini engeller. Böylece siz de günlük hayatınızı normal şartlar altında sürdürebilirsiniz.
Tiroksin Hormonunun Vücuttaki Etkileri
Tiroksin hormonu yalnızca hücrelerinizin tembellik etmelerini engellemekle kalmaz, aynı zamanda gereğinden fazla çalışmalarını da engeller. Eğer vücut hücreleri olması gerekenden daha hızlı çalışırsa ne olur?
Bu durum, tiroksin hormonunun fazla salgılandığı "toksik guatr" hastalığında görülür. Vücuttaki organların çalışma hızı artar, vücut ısısı ve kan basıncı yükselir, kilo kaybı gerçekleşir, terleme artar ve kişi genellikle sinirli davranışlar gösterir. İnsanın göz küresi dışarı doğru fırlar. Bu durum ileri vakalarda körlüğe ve hatta kalp yetersizliğinden dolayı ölüme dahi neden olabilir.
Peki bu hormonu üreten tiroid bezi, vücudumuzdaki hücrelerin hangi hızlarda çalışmaları gerektiğini nereden bilmektedir?
İnsanın kendisi dahi vücut hücrelerinin hangi hızda çalışmaları gerektiğini bilmez. Hatta insanların çoğu vücut hücrelerinin bir çalışma hızı olduğundan dahi haberdar değildir. Eğer insan, kendi hücrelerinin çalışma hızlarına müdahale etmek istese, kendi iradesi ile hücrelerine kesinlikle söz geçiremez. Bunun için ya tıbbi bir yardım olması ya da herhangi bir ilaç kullanılması gerekir. Çünkü hücrelerin çalışma hızları insanın kendisinin değil, küçücük bir et parçasının, tiroid bezinin kontrolü altındadır.
Peki tiroid bezi ve tiroksin hormonu bu üstün akla nasıl sahip olmuştur? Hücrenin içinde bulunan ve insanoğlunun halen nasıl çalıştığını araştırdığı yüzlerce farklı sistemin hangi hızda çalışması gerektiğini nereden bilmektedir?
İnsanoğlu bu sistemlerin nasıl çalıştığını daha anlamaya çalışadursun, tiroid hormonu bu sistemin bütün detaylarını ve hatta bu sistemin hızını artırmak için nasıl bir müdahalede bulunulması gerektiğini çok iyi bilmektedir. Buna uygun molekülü üretmekte ve hücrelerin her birine teker teker göndermektedir. Bu durumda tiroid bezini oluşturan ve tiroksin hormonunu üretmekle görevli hücrelerin insandan çok daha üstün bir akla sahip olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Ancak burada unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır. Vücuttaki bütün hücreler gibi tiroid bezini oluşturan hücreler de herhangi bir akıl veya şuur sahibi değildirler. Tiroid hormonu da cansız ve şuursuz atomlardan oluşur. Ama bu hormonu salgılayan hücreler, çekirdeklerinde yazılı bulunan ve insan aklının sınırlarını aşan mükemmel bir genetik programa göre hareket ederler. Bu durumda yaratılış mucizesinin büyüklüğü daha da açık bir şekilde ortaya çıkar.
Sonsuz akıl ve ilim sahibi olan Allah, vücut hücrelerini, bu hücrelerin çalışma sistemlerini belirleyen genetik programı en mükemmel şekilde yaratmıştır. Bu genetik programı okuyan ve değerlendiren hücre içi sistemleri yaratan da Allah'tır. Tiroid bezini oluşturan hücrelerin genetik programlarına da diğer hücrelerin çalışma sistemlerini hızlandıracak olan hormonun moleküler formülünü belirleyen de Rabbimiz'dir. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
"Allah, herşeyi gözetleyip denetleyendir." (Ahzab Suresi, 52)