Yeryüzünde yaşam, muhteşem bir çeşitlilik sergilemektedir. Gezegenimiz, kutuplardan Amazonlara, yüksek dağlardan okyanus derinliklerine kadar çok çeşitli yaşam formlarıyla dolup taşmaktadır. Bakteriden solucana, karıncadan ağaca, martıdan yunusa kadar çok çeşitli organizmalar; olağanüstü hassaslıkta işleyen sistemler, muazzam kompleks yapılarla donatılmışlardır. Bu sistemler sayesinde çevreleriyle mükemmel bir uyum içinde yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Detayları biyologlarca keşfedilen bu sistemler, insanı hayrete düşüren özellikler içermektedir.
Bilim adamları ve düşünürler, tarihin her döneminde doğayı incelemiş, kusursuz bir ahenk ve planın varlığına şahit olmuş, şu gibi sorulara cevap aramışlardır:
Bu soruların araştırılmasında çok hücreli canlıların kökeni konusu özellikle öne çıkmaktadır. Çünkü yeryüzündeki biyolojik çeşitliliğe, en büyük oranda onlar katkıda bulunmaktadır. Tek hücrelilerin kendi içlerinde son derece kompleks canlılar olduğu ve dünyada yaşamın devamına büyük katkılarının olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ama çok hücrelilerin sergilediği çeşitlilik ve komplekslik öylesine ileri boyutlardadır ki, insan aklının sınırlarını zorlamaktadır.
Düzen kurucuların en hayırlısı olan Allah, Kendi Yüce Varlığı’nın ve üstün yaratma sanatının delillerini birçok örnekle sergilemiştir. Yeryüzünün her yanını büyük bir mükemmellik ve kusursuzlukla sarmış olan üstün yaratılış delillerini görmek istemeyenlere de, yaklaşık 530 milyon yıl önce yaşamış olan yaratılış harikaları da delil olarak sunulmaktadır. Buna rağmen Yüce Allah’a karşı gafilane bir mücadele içinde olanlar ise, dünyada boş bir oyalanma ve asla ulaşamayacakları bir büyüklük isteği içindedirler:
“Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O’ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir. Hayır, onlar şüphe içindedirler; oynayıp-oyalanıyorlar.” (Duhan Suresi, 7-9)
Kambriyen Patlaması Nedir?
Kambriyen dönemi, günümüzde yaşamakta olan tüm çok hücreli grupların birdenbire ortaya çıktığı jeolojik dönemin adıdır. Bu ortaya çıkış öylesine ani ve geniş çaplı olmuştur ki, bilim adamları buna “Kambriyen patlaması” adını vermişlerdir. Ünlü evrimci paleontolog Stephen Jay Gould bu olayı “yaşam tarihindeki en dikkate değer ve şaşırtıcı olay” olarak nitelerken, evrimci zoolog Thomas S. Ray, “çok hücrelilerin kökeni konusunun yaşamın başlangıcı kadar olağanüstü bir olay” olduğunu yazmıştır.
Son 25 yıl içinde Kambriyen dönemiyle ilgili bilgilerde önemli bir artış yaşanmış, Kambriyen patlamasının sıra dışı özellikleri bilim adamlarının büyük ilgisini çekmiştir. Bu konuda çeşitli disiplinlerden gelen bulguları değerlendiren bilim adamları, bu olayın tahmin ettiklerinden de ani gelişen, son derece özgün bir olay olduğunu anlamışlardır. Kambriyen patlamasının özgün karakteristikleri hakkındaki anlayışın pekişmesi, çok hücrelilerin ve genel olarak yaşamın kökeni konusunda güvenilir ve kesin sonuçlar ortaya koyabilecek somut bilgiler sağlamıştır. Modern bilimin ışığında elde edilen bu bilgiler, Allah’ın kusursuz yaratmasının bu döneme ait delillerini oluşturmaktadır. Bizzat Darwin’in “ciddi bir zorluk” olarak tanımladığı bu olay, modern bilimin bulgularıyla evrim teorisinin sonunu getirmiştir.
Kambriyen patlaması, modern bilimin Allah’ın ihtişamlı yaratışını keşfettiği alanlardan sadece biridir.
Kambriyen Patlaması Yaratılışı İspatlaması Açısından Niçin Önemlidir?
Kambriyen patlamasıyla ilgili konulara geçmeden önce evrim teorisi ve yaratılışa göre fosil kayıtlarından ne gibi özellikler beklenmesi gerektiği hakkında kısaca bir kıyas yapmak gerekir. Evrim teorisi, tüm yaşam formlarının tek bir hücreden türediğini iddia eder. Buna göre milyonlarca canlı türü bu tek hücreden türemiş olmalı, bu ortak atadan kalıtımın izleri fosil kayıtlarında bulunmalıdır. Evrimciler bir balıktan primata, bir böcekten ahtapota kadar tüm canlı türlerinin bu hayali ilk hücreyle bağlantılı olduğunu iddia etmektedirler. Böyle bir varsayımın fosil kaydında aranacak izleri şunlar olmalıdır:
Tüm bu gereklilikleri “süreklilik” şartı altında birleştirmek mümkündür. Çünkü evrimciler tüm canlı türlerinin hayali ilk hücreden itibaren birbirleriyle bağlantılı olduğunu, türler arasında varsaydıkları dönüşümün sürekli olarak devam ettiğini iddia etmektedirler. Böyle bir süreklilik, mutlaka sayısız ara formun yaşamış olmasını, dolayısıyla varsayılan evrimsel gelişimin fosil kayıtlarında izlenebilir olmasını gerektirir.
Kambriyen dönemi, birbirinden çok belirgin farklarla ayrılan canlıların, oldukça kompleks yapıları ile, hiçbir ataları olmadan, aniden ortaya çıktıkları bir dönemdir. Bu canlılar hiçbir ara geçiş formu olmadan, fosil kayıtlarında kusursuz halleri ile ortaya çıkmışlardır. Bu, Allah’ın kusursuz yaratmasıdır.
Yaratılış gerçeği bize canlıların sahip oldukları karakteristik özelliklerle, oldukları gibi ve kusursuz şekilde Allah tarafından yaratıldıklarını gösterir.
Yaratılış gerçeği bize, özgün yapılarıyla yaratılmış canlıların, anatomik özellikleri açısından, birbirlerinden ayırt edilebilir gruplar oluşturduğunu gösterir.
Paleontoloji biliminin Kambriyen patlamasıyla ilgili olarak ortaya koyduğu bilgilere bakıldığında da, bu bilgilerin açıkça yaratılışı kanıtlamakta, evrim teorisini çökertmekte olduğu görülmektedir. Çünkü bu patlamayla; kendi aralarında birbirlerinden çok belirgin farklılıklarla ayrılan canlılar ortaya çıkmıştır. Bu durum, Kambriyen öncesinde yaşamış canlılar ve Kambriyen’de yaşamış canlılar arasında, hem soy bağı hem de komplekslik açısından çok derin boşluklar ortaya çıkarmıştır.
Bu boşluklar öylesine dikkat çekicidir ki, canlı grupları arasında süreklilik kanıtlaması gereken evrimciler, bunlar arasında teorik düzeyde dahi akrabalık ilişkileri kurabilmiş değillerdir.
Kambriyen dönemi, en erken hayvanların dahi son derece kompleks yapılarla aniden ortaya çıkmış olduklarını göstermektedir, ki bu durum tam da yaratılışın öğrettiği bir gerçektir. Canlıların sahip olduğu mükemmel yapıların kökeni Allah’ın yaratmasıdır. Bu mükemmel yapılar, tesadüflere dayalı evrim teorisinin gerektirdiği gibi eksik, yarım ve işlevsiz aşamalar sergilemeksizin, kusursuzca fosil kayıtlarında aniden belirmişlerdir.
Kambriyen patlaması, modern bilimin Allah’ın ihtişamlı yaratışını keşfettiği alanlardan sadece biridir.
Yüce Allah yaşamı ve canlı formlarını “Ol” emriyle yoktan var etmiştir. O’nun kusursuz yaratması bir ayette şöyle bildirilir:
O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Evrimcilerin hakkında “gelişim senaryoları” üretmeye çalıştıkları canlılar adeta evrim teorisinin geçersizliğini ilan edercesine aniden var olmuşlardır. Fosil kayıtları o kadar güçlüdür ve olay evrimciler açısından o kadar dramatiktir ki, bilim adamları bu dönemi Kambriyen Patlaması veya “Biyolojik Big Bang”olarak adlandırırlar. O dönemden bu yana, bu canlıların “atası” olabilecek, Kambriyen öncesi döneme ait yeni fosiller bulma arayışını sürdürmektedirler. Ancak çabalar sürekli olarak tek bir gerçeği göstermektedir: Ani, kusursuz, birbirinden farklı ve kompleks bir yaratılış...
Bu ani çeşitliliği çözebilmek için durmaksızın çabalayan evrimciler şunu anlayamamaktadırlar: Bu olağanüstü olayın özel bir sebebi vardır. Yeryüzünde yaşanan bu dönem, Kambriyen canlıları gibi, yeryüzündeki tüm canlıların “yaratılmış” olduklarını göstermek içindir.