Vücudumuzdaki Akıllı Kapılar
ucgen

Vücudumuzdaki Akıllı Kapılar

38647

Pek çok bilim adamı hücrenin kompleks yapısını, gerçekleştirdiği bilgi ve plan gerektiren işlemleri tarif edebilmek için birtakım benzetmelere başvurur. Kimileri hücreyi özel olarak tasarlanmış uzay gemileriyle, kimileri en gelişmiş şehir merkezleriyle, kimileri ise en teknolojik ortamdan bile daha ileri düzeydeki laboratuvar ortamlarıyla karşılaştırırlar.

İnsan vücudunu oluşturan 100 trilyon kadar hücre, hiç durmadan ve yorulup ara vermeden sayısız faaliyet gerçekleştirir. Organların ve dokuların, görevlerini yapabilmeleri, insanın günlük yaşantısını sürdürebilmesi, bu hücrelerin her birinin görevini eksiksiz yerine getirmesi ve tam bir uyum içinde çalışması ile mümkündür.

Vücudu Kuşatan Minyatür Fabrika

Her canlının yaşayabilmesi için enerjiye ve dolayısıyla besine ihtiyacı olduğu gibi, hücre de sayısız işlevini gerçekleştirebilmek için çeşitli besin maddelerine ihtiyaç duyar. Nasıl ki, bir fabrikada üretim sırasında kullanılacak hammaddeler içeriye alınır, gerektiğinde depolanır ve üretimden sonraki atıklar ise fabrika dışına gönderilir veya imha edilirse, hücrede de aynı şekilde çok kompleks bir üretim, depolama ve arıtma sistemi işler. Hücre içine alınan hammaddeler, çeşitli organik moleküller, mineraller veya metallerdir. Bunlar hücre içinde çeşitli moleküllerin üretimi için kullanılırken, atıklar hücre dışına gönderilir ya da hücre içinde imha edilirler. Bu arada tıpkı fabrikanın, üretimini gerçekleştirmesi için elektrik ve diğer enerji türlerine ihtiyaç duyması gibi, hücre de bünyesindeki enerji üretimi sayesinde faaliyetlerini gerçekleştirir.

Diğer taraftan, fabrikaya alınacak hammaddelerin teknik özelliklerinin şartnamelere göre belirlenmesi gibi, hücre de içine alacağı maddeler için özel ön koşullar gözetir. Hücre içine giren maddeler gelişigüzel içeri alınmaz. Bu maddeler daha evvelden tanınıyormuş gibi, hücre zarında kimlik tespitine tabi tutulurlar. Yalnızca içeri girmesinde hiçbir sakınca görülmeyen maddeler için her zaman açık tutulan kapılar vardır. Hücre içine alınması sakıncalı olma ihtimali olan diğer maddeler içinse, parmak izi kontrolünü andırır bir titizlikle eleme yapılır. Hücre girişinde bu malzemelerin doğruluğunun test edilmesi, onaylanması hayati derecede önem taşır. Çünkü bu denli sıkı tutulan güvenlik tedbiri sayesinde, hücreye dışarıdan girebilecek herhangi bir virüs, bakteri ya da zehirli maddenin zarar verme riski önlenmiş olur. Bu önemli sorumluluk incecik bir zar tarafından üstlenilmiştir.

Vücudumuzu oluşturan trilyonlarca hücrenin her biri bu bilinçle hareket eder ve her hücre zarı da kendisine düşen iş bölümünde bu hassas seçim mekanizmasını yürütür. İnsanın ise değil böyle bir seçme işlemi yapması, vücudunda böyle olağanüstü bir işlemin yapıldığını fark etmesi bile söz konusu olmaz. İnsanın gösteremediği bir bilincin hücre zarında ortaya çıkması, onu yaratan Allah'ın sonsuz ilmini gösteren delillerden sadece bir tanesidir. Her bir hücre Allah'ın emriyle bizim için görevlerini kusursuzca yerine getirmektedir.

Hücrenin Güvenlik Şeridi: Hücre Zarı

Hücre zarı, hücreyi dış ortamdan ayıran ve hücrenin ihtiyaçlarını, hücrenin içine en uygun biçimde alan ve hücre dışına çıkarılması gereken molekülleri de vakit kaybetmeden hücre dışına çıkaran mükemmel bir güvenlik şeridi gibidir.

Hücre zarını, binanın çevresini saran ve en sıkı güvenlik önlemleriyle koruyan bir duvar gibi düşünebiliriz. Tüm kapılarda, binanın içindekileri tanıyan ve dışarıdan gelenleri ayırt edebilen özel koruma görevlileri bulunur. Giren-çıkan herşey burada kontrolden geçer. Sadece binaya girmesi gerekenler içeri alınır ve çıkması gerekenlerin çıkışına izin verilir. Kapılarda kimlik kartı denetimi, hassas dedektörlerle tarama gibi işlemler yapılır. Bir binanın korunması için özel olarak tasarlanan bir güvenlik sisteminin, onlarca kişinin çabası ve bilgisayar programları yardımıyla yapıldığı düşünülürse, söz konusu seçim ve eleme işlemini yapan hücre zarının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Hücre zarındaki eleme sabit ve mekanik bir seçme değildir, aksine şartlara göre değişen son derece kompleks bir seçimdir. Bu seçim mekanizmasından, evrimci biyolog Hoimar Von Ditfurth, büyük bir hayranlıkla bahseder: "... Karşımızda, deyimi yerindeyse, gözenekli bir ağdan ya da filtreden çok daha becerikli bir tür molekül sınır çiti bulunmaktadır… Bu zar, parçacıkları büyüklüklerine göre değil, türlerine göre tasnif edip sıralar; başka deyişle, niceliksel değil niteliksel kıstaslara göre eler. İşte bu alabildiğine hayranlık uyandırıcı, akıllara durgunluk verici bir yetenektir." (Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi, 2. baskı, Alan Yayıncılık, Cilt 3, İstanbul, 1997, s. 37–38)

Gözle göremediğimiz böylesine ince bir yapının son derece şuurlu bir seçim mekanizmasına sahip olması, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Çünkü herhangi bir hatanın, unutmanın ya da gecikmenin hayati sonuçlar doğurduğu bu sistemin, bir ömür boyu tüm hücrelerde kusursuzca çalışması şükre vesile olacak mucizelerdir. Hücrenin bu seçim mekanizması, akıl ve bilinç gerektiren bir görevi gerçekleştirmektedir. Şuursuz hücrelerin kendi kendilerine böyle bir sorumluluk hissetmesi, vücut için neyin faydalı neyin zararlı olduğuna karar vermesi ve bu görevi kusursuzca yerine getirmesi kuşkusuz mümkün değildir. Tüm bunları açık bir şuurla değerlendiren her insan, evrenin her noktasında olduğu gibi hücrenin zarında da Allah'ın sonsuz ilmini ve hakimiyetini görecektir.

İnsan Vücudundaki Üstün Tasarım

İnsan vücudundaki hücrelerin sayısı Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldızların sayısının üç katı gibi astronomik bir rakamdır. Hücre zarındaki seçiciliğin tüm hücreler için her an her saniye, gece-gündüz ve hiç hatasız yapılması gerektiği düşünülürse, incecik hücre zarlarının ne denli zor bir görevi gerçekleştirdiği daha iyi anlaşılacaktır. (Harun Yahya, Hücredeki Bilinç)

Burada önemli bir noktayı hatırlatmakta fayda vardır: Yazı boyunca kullandığımız kelimeler hep akıl, bilinç, öngörü sahibi bir insanın faaliyetlerinden bahsedilirken kullanılan kelimelerdir. Ancak söz konusu fiiller, bilinçsiz atomlardan oluşan yağ ve protein tabakasının yani hücre zarının yaptıklarını tarif etmek için kullanılmaktadır. Elbette ki bu fiilleri şuursuz atomlardan oluşan incecik bir zarın kendi kendine görev edinmesi ve kusursuzca yerine getirmesi mümkün değildir. Akıl ve vicdan sahibi herkesin takdir edeceği gibi Allah hücre zarı örneğiyle insanlara canlılık üzerindeki sonsuz hakimiyetini göstermektedir. Hücrede gördüğümüz muhteşem sistem, Yüce Allah'ın sonsuz Aklının delillerinden bir tanesidir. Bir Kuran ayetinde bildirildiği gibi...

"Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır." (Nisa Suresi, 126)

Hücre Zarının Seçici-Geçirgen Özelliği, Hiçbir Tesadüfi Süreçle Açıklanamaz. Bu Özellik Sonsuz Akıl ve İlim Sahibi Rabbimiz'in Her Varlıkta Tecelli Eden Kusursuz Sanatıdır.

Hücre zarının dış ortamı tanıması, hücrenin ihtiyaçlarını saptaması, hücreye girerek maddelerin zararlı olup olmadığını ayırt edebilmesi ve bu seçimlerde hiçbir hata yapmaması canlılık açısından bir zorunluluktur. Kimyasal reaksiyonların, fizik kanunlarının tesadüf eseri, şuursuz yağ ve proteinlerden oluşan bu incecik zara böyle şuurlu bir seçicilik kazandırmayacağı açıktır.

Hücre Zarı, Fazla Suya İhtiyacı Olduğunu Nereden Bilmektedir?

Hücre zarında çeşitli moleküller için birçok geçiş yolu bulunur. Ancak su, hücre zarına çok hızlı ve kolay geçiş yapar. Su, hücre zarı yağlarında hemen hemen hiç erimediği halde, hücre zarında bulunan protein kanalları aracılığı ile rahatlıkla geçer. Suyun kolaylaştırılmış geçişle hücreye girmesi, vücudun suya ihtiyacının fazla olması sebebiyle son derece hikmetlidir ve bilinçli yaratılışın sayısız delillerinden biridir.

Hücre İçindeki Moleküler Trafik: Proteinlerin Taşınması

Bir otomobilin fabrikada üretildikten sonra tüketiciye ulaşmadan önce, taşıma, perakende satış ve ruhsatlandırma gibi aşamalardan geçmesi gerekir. Hücrelerin de benzer bir şekilde ürettikleri proteinleri ihtiyaç duyulan bölgelere ulaştırmaları kompleks bir işlemdir. Bir insan vücudunda ortalama olarak ayda bir yenilenmesi gereken bir milyar protein molekülü bulunur.

Rockefeller Üniversitesi'nden araştırmacı Günter Blobel ve arkadaşları, bu protein dağılım sisteminin önemli bir kısmını analiz ettiler ve her proteinin ucunda, proteini belirli yerlere yönlendiren bir tür moleküler posta kodu bulunduğunu ortaya çıkardılar. Zarların yüzeyinde bulunan özel alıcılar, bu sinyalleri okur ve ancak doğru proteinlerin hücre zarından geçişine ya da yerleşmesine izin verirler.

Yeni üretilen proteinlerden bir kısmı hücre dışında kullanılmak üzere, hücre zarının denetiminde hücrenin dışına çıkarılırlar. Bu arada, yine hücre zarının denetiminde dışarıdan hücreye giriş yapan proteinler de, yoğun protein trafiğinin önemli bir parçasını oluştururlar. Kısacası, hücrenin gözle görülmeyen boyutlarının içinde olağanüstü bir hareketlilik vardır. Böylesine küçük bir mekanda, her biri önemli bir göreve sahip çok sayıda parçanın büyük bir düzen ve uyum içinde, ulaşmaları gereken yere gidebilmeleri hayranlık uyandıran bir durumdur. "Ribozom" denilen fabrikada üretilen veya diğer hücrelerden gelen her proteinin kullanılacağı yer bellidir.

Peki üretilen proteinler nereye gitmeleri gerektiğini nasıl bilirler? Hücrenin dışındaki hedef hücrelere, yollarını kaybetmeden nasıl ulaşırlar? Sıkı denetimlerin söz konusu olduğu hücre zarının içinden nasıl geçerler? Hücrenin hayranlık uyandıran yoğunluktaki trafiği hiçbir hataya sebep vermeden nasıl işler?

Kuşkusuz hücrenin içine alınacak ya da belli bir hedef üzere hücre dışına çıkacak proteinler de, bunlara geçiş izni veren hücre zarı da, mükemmel tasarımlarıyla Allah'ın varlığının delillerinden sadece bir tanesidir.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo