Hatırlanacağı gibi 8 Aralık 1991 tarihinde Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna ortak bir karar alarak Sovyetler Birliği'ni resmen ortadan kaldırmaya karar verdiler. Sovyetlerin dağılması komünizmin bir çöküşü olarak algılanmıştı bütün dünyada. Oysa ne komünist ittifak gerçek anlamda son bulmuştu, ne de iki cepheli soğuk savaş tümüyle bitmişti. Politikalar gitgide ılımlı hale gelse, aradaki ilişkiler değişse de dünya hala iki cepheliydi.
Bu iki cepheli dünyanın arada kalan bazı aktörleri var. Bunlardan bir tanesi Ukrayna. Pek çoklarının yakından takip ettiği gibi, Vilnius’daki toplantı sonrası Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği ekonomik ittifakına katılmaması, Ukrayna’da insanları sokaklara döktü. Aslında Rusya’ya karşı mesafeli durma yanlısı olan Yanukoviç, politik baskılar ve ekonomik durum sebebiyle Rusya’nın desteğini kaybetmemeyi tercih etti. Çünkü böyle bir durumda, Rusya’nın uygulamayı vaad ettiği gümrük yasakları tehdidi söz konusuydu. Bu ihtimal, eski Sovyet ittifakından Ukrayna’ya uygulanacak bir ambargo şeklinde nitelendiriliyor ve oldukça riskli görülüyordu.
Rusya’nın amacı ise, bir gümrük birliği çatısı altında eski Sovyet ülkelerini birleştirme hedefine dayanıyor. Peki Ukrayna’daki hareketlilik, acaba gerçekten Rusya için bir endişe sebebi olmalı mı?
Geçmişin kirli ve ürkütücü tarihini, kurallarını, suçlarını ve köhneleşmiş sapkın ideolojilerini bir kenara bırakıp “şimdi”ye bakalım. Dünya şu anda, kutuplaşmaları, alttan alta sürdürülmeye çalışılan soğuk savaşları kaldıramayacak kadar büyük zorluklarla boğuşuyor. Ve bu zorluklar, bir zamanların farklı cephelerini bir araya gelip birlikte hareket etmeye zorluyor. Bölünmelerin zorlukları daha da artırdığını, bu nedenle ittifak gerektiğini ise şu anda pek çok ülke fark etmiş durumda.
II. Dünya Savaşı’nın “Sovyet” bakış açısı, bu ittifak ihtiyacını göremez; dolayısıyla Ukrayna’daki hareketlenmelere endişe ile bakar. Ama günümüzün ittifak ihtiyacında Avrupalılaşmak isteyen bir Ukrayna, Rusya için sorun olmamalıdır. Bunun için ise, Ukrayna’nın Rusya’nın ihtiyacı olan güvenceyi vermesi, ondan kopup ayrılmadığını, hala Rusya’nın bir parçası olduğunu hissettirmesi önemlidir. Bunu yapmanın en kesin yolu ise Ukrayna’nın, AB ekonomik paktı üyeliğine rağmen, Rusya ile ticari bağlarını daha da güçlendirmesi olacaktır.
Bu, pek çokları için alışılmadık bir tarif olabilir. Oysa Avrupa gümrük birliğinin bir üyesi olan Türkiye’nin aynı zamanda Rusya, İran ve Çin ile ticari ilişkileri olduğu dikkate alındığında, bunu bir eski Sovyet ülkesinin de yapmaması için sebep yoktur. Ukrayna ile başlayacak bu örnek, geçmişte kalan komünist ittifak anlayışının dağılarak, doğu-batı entegrasyonuna bir adım olabilecektir.
Şunu önemle belirtmek gerekir. Rus ve Ukrayna halkı oldukça sevecen, değerli ve modern insanlardır. Çok defa belirttiğim gibi Rus devlet başkanı Putin, son derece aklı başında, makul, zeki ve anlayışlı bir başkandır. Dolayısıyla makul istekleri olan makul bir halk ve son derece açık görüşlü bir liderin varlığı önemli bir avantaj olarak görülmelidir.
Fakat dikkate alınması gereken önemli bir gerçek var: Ne Rusya, ne eski Sovyet ve Demirperde ülkelerinde insanlar artık komünist sistemin mafyamsı, anti-demokratik, acımasız, soğuk yüzünü görmek istemiyorlar. Artık ölmüş olan komünizmin sadece cesedinin kalmış olduğunu görüyor, fakat cesedinden bile uzak durmak istiyorlar. İşte bu nedenle Lenin heykeline bile tahammül edemiyor, onu ortadan kaldırmak istiyorlar.
Söz konusu ülkelerin insanları, komünizm düşüncesinden az veya çok uzaklaşmış ve gitgide dindarlığı tercih etmişlerdir. Dolayısıyla, yaşadıkları yerlerdeki binalarda, estetikte, sanatta, sevgi anlayışında halen komünist ruhun yansımalarıyla karşılaşmaktan hoşnut değiller. Özellikle eski Sovyetlerin bir parçası olan bazı Türki devletlerdeki karanlık mafya yapılanmalarının korku imparatorluklarını endişeyle izliyorlar. Bunları artık istemiyorlar. Komünizmin ezik ruhundan artık kopup sıyrılmak istiyorlar.
Dolayısıyla Ukrayna halkının, bu komünist izleri taşımayan Avrupa’ya yaklaşma arzusunu iyi anlamak gerekiyor. Fakat bu arzular nedeniyle Rusya’nın terk edilmesi büyük bir yanlış olur. Ukrayna, Avrupa’ya elini uzatırken, özellikle Putin gibi makul bir liderin desteğiyle Rusya’nın hem ticari ortağı hem de eski dostu olarak kalmalı ve Rusya’yı tedirgin etmeyecek bir orta yolu mutlaka çizmelidir.
Eski, çift kutuplu dünya anlayışını artık ortadan kaldırmanın tam zamanıdır. Dünyada şu anda böyle suni kutuplaşmalar yerine iyi ve akılcı insanların ittifakına ihtiyaç vardır. Bu, beraberinde çok uzun zamandır arzulanan doğu-batı ittifakını da beraberinde getirmelidir. Böylelikle Ukrayna’daki gibi güzel halklar zarar görmez, Rusya gibi büyük ülkeler güçlerini kaybetmezler. Dünya birlikte güzelleşir, birlikte kalkınır ve birlikte barışı inşa eder. Dolayısıyla çözüm ararken, “taraf” olmak yerine “birlik” üzerine yoğunlaşırsak sonuç elde ederiz. İşte bu yüzden Allah’ın bizden istediği daima birliktir.
Sn. Adnan Oktar'ın bu makalesini aşağıdaki linkten Saudi Gazette'de okuyabilirsiniz:
http://www.saudigazette.com.sa/index.cfm?method=home.regcon&contentid=20140204194587