Bilindiği gibi Türkiye coğrafi konumu sebebiyle adeta ateş çemberinde yer alıyor. Özellikle Suriye’de devam eden iç savaş giderek daha çok kızışıyor ve her ne kadar Türkiye bu iç anlaşmazlığa müdahil olmak istemese de, mağdur sivil halkı korumak adına barışı sağlayacak adımlar atmaktan geri kalmıyor. Halihazırda savaş bölgesinden kaçan 2.5 milyon insanı ülkemizde ağırlarken, yeni gelen mültecilere de kucak açmaya devam ediyoruz. 24 Kasım tarihinde, yakın dostumuz, sevgili komşumuz ve stratejik ortağımız Rusya ile aramızda ciddi bir gerginlik yaşadık...
Bu arada Türkiye kendi içinde de bölücü terör örgütünden kaynaklanan bazı gerilimler yaşıyor. Örneğin Haziran ve Kasım seçimleri öncesinde çok ciddi bazı terör saldırıları yaşadık. Özellikle Başkent Ankara’nın merkezinde düzenlenen ve çok sayıda vatandaşımızın şehit olmasıyla sonuçlanan saldırı, Türkiye’nin tarihinde yaşadığı en amansız terör saldırısıdır. Şimdi, bölgenin önemli ülkelerinden olan Türkiye, yeni atanan Bakanlar Kurulu ile, hem ülke içindeki hem de bulunduğu bölgedeki sıkıntıları çözmek için emek harcıyor.
Biz Türk milleti olarak dünyanın hiçbir yerinde çatışmaların yaşanmamasını, savaş uçaklarının ülkelerin semalarında dolaşmamasını ve masum insanların öldürülmemesini istiyor, barışın bir an önce gelmesini tüm kalbimizle arzu ediyoruz. Yaşananlar ne olursa olsun bu durum karşılıklı görüşmelerle, birbirimize anlayış göstererek düzelecektir. Aklı başında hiç kimse çatışma içinde olmayı istemez. Dünya tarihi sevgisizlik ve çatışma ruhu nedeniyle yeterince savaş ve acı yaşanmıştır.
Elbette Türkiye ve Rusya arasında istenmeden gelişen bu olayı hiçbirimiz savunmuyoruz. Hatta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuyla ilgili sıkıntılarını şu cümlelerle ifade ediyor; “Böyle bir olaya şahit olduğumuz için üzüntü duyuyoruz ve bunun yaşanmış olmasından dolayı acı çekiyoruz.” Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da aynı şekilde Türkiye’nin yakın komşusu Rusya ile gerilim yaşamaya asla niyeti olmadığını ifade eden birçok konuşma yapmış, AK Parti Grup Toplantısı’nda da Rusya ile karşılıklı ilişkilerimizi yürütürken son derece hassas davrandıklarını ifade etmiştir. Hiç kuşkusuz, her iki liderimizin de yaptığı açıklamalar aramızdaki dostluğa zarar gelmemesini sağlama amacı güden, ılımlı bir üslup kullanılarak yapılmıştır. Sonuç itibariyle Türkiye yüzyıllık dostumuz Rusya ile ilişkilerimizi olumsuz etkileyebilecek kasıtlı bir eylem içine girmemiştir ve girmeyecektir.
Türkiye ve Rusya arasında yaşanan bu tatsız olay yüzünden iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırmak hiç de akılcı değildir. Bu durum sevgi, sükûnet ve aklıselim ile rahatlıkla yatıştırılabilir.
22 Haziran 2012’yi hatırlayalım; Malatya hava üssünden havalanan F4 jet uçağımız Suriye tarafından hiçbir uyarıda bulunulmadan vurulmuş ve iki Türk pilotumuz şehit olmuştu. Bunun sonucu olarak da Türk Silahlı Kuvvetleri angajman kurallarını değiştirmişti. Bu değişikliğe göre Türkiye sınırına Suriye tarafından gelen herhangi bir askeri araç askeri hedef olarak değerlendirilmeye başlandı. İşte Rusya ile aramızda istenmeden vuku bulan bu olay da değişen angajman kuralının neticesinde yaşanmıştır.
Buna rağmen ölümle sonuçlanacak, pilotların ve sivil halkın hayatını tehlikeye atacak bir angajman kuralına rıza göstermemiz mümkün değildir. Her zaman sorunlarımızı diplomatik yollarla, sınır güvenliğini gözeterek, karşılıklı ve akılcı şekilde çözmeye gayret etmeliyiz. Bu, özellikle sivillerin güvenliği için çok önemlidir. Uluslararası hukuk kurallarının uygulanması nedeniyle yaşanan bu acı olay, NATO ve Rusya arasında değerlendirilmelidir. Mevcut durumda NATO, Stoltenberg’in de ifade ettiği gibi her iki tarafı da gerilimi azaltmak için dikkatli olmaya davet etmekte ve Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin yenilenmesi konusunda umutlu olduğunu belli etmektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari Daimi İşbirliği Komitesi (İSEDAK) toplantısında bu konuyu şu sözlerle vurgulamıştır; “Rusya ile gerilimi tırmandırmak niyetinde değiliz… Türkiye gerilimin, krizin ve husumetin safında değildir.”
Gerek uluslararası medyada gerekse canlı televizyon yayınlarımızda Türkiye’nin Ortadoğu’da barış ve güvenliği sağlamak için Rusya’yla işbirliği yapmasının önemine her zaman değiniyoruz. Rusya’nın da dahil olduğu başka krizlerde –son yaşanan Ukrayna anlaşmazlığı da dahil- her zaman Rusya’nın dünya tarafından dışlanmaması gerektiğini ısrarla savunduk. Burada daha önce yazdığım makalelerimden bir cümleyi tekrarlamak istiyorum.
“19. yüzyıldan bu yana yaşanan acılardan bir ders çıkarmak gerekiyorsa o da şudur; mutluluğu asla başka toplumların mutsuzluğu üzerine inşa edemezsiniz. Eğer Rusya mutsuz ise bölgenin mutlu olmasını bekleyemeyiz. Eğer Rusya güvensiz bir ortamda olursa, biz kendimizi güvende hissedemeyiz. Artık ‘biz güçlü oldukça başkalarına ne olursaa olsun’ şeklindeki umursuz bakış açısı bitmiştir. Artık ‘bir kişiyi bile dışarıda bırakmadan hep birlikte mutlu, güvenli ve huzurlu olacağız’ görüşünü savunmanın tam zamanıdır...”
Türkler asla agresif bir toplum olmamıştır. Bilakis her zaman sevgiyi yüceltmiş, dostlarıyla olan bağlarını güçlendirmiştir. Gerilimler, istenmeyen olaylar zaman zaman karşımıza çıkabilir. Fakat bunlar iki dostun daimi sevgisi karşısında kesinlikle geçicidir ve çok kolay bertaraf edilebilir. Birkaç gün önce iki halka da empoze edilmeye çalışılan negatif propagandaya karşı kamuoyunu uyarmak için Twitter’da etiketler başlattık. Etiketler yayınlanır yayınlanmaz, halkımızın ilgisiyle liste başı oldular ve en çok konuşulan 10 başlık listesinde yerlerini aldılar. Bu etiketler “TürkiyeRusya Kardeştir”, “TurkeyRussia Brothers”, “Турция Россия Братья” şeklinde Türkçe, İngilizce ve Rusça yayınlandı.
Rusya Devlet Başkanı Putin ve diğer üst düzey Rus devlet görevlilerinin desteği ile bu hassas süreçten çıkacağız inşaAllah. Bu aşamada tarafların nezaketli ve uzlaşmaya yönelik bir uslüp kullanması önemli. Kesinlikle bilinmelidir ki, Türk halkı kadim dostları olan Rus halkını severek bağrına basmış ve bu değerli dostluğun kıymetini her zaman bilmiştir. Rus halkı da aynı sevgi ve candanlıkla bizlere dost olduklarını göstermişlerdir. Bu dostluğun güçlü bağlarla yaşatılması için, her iki ülkenin de liderleri, halklarının birbirlerine duyduğu sevgiyi vurgulamalı, provokasyon içerikli dil kullanmaktan şiddetle kaçınılmalıdır. İstenmeden gelişen bu olayı, barış yoluyla çözmek için sakinliği koruyacak bir yaklaşım benimsenmelidir. Özellikle, iki eski dost arasında güçlü bir bağ mevzubahis iken, akl-ı selimi korumak çok kritiktir. Dünyayı barış ve huzur içinde yaşayacağımız güzel bir yere çevirmek istiyorsak bu günler fedakarlık yapmak için büyük fırsattır.
Adnan Oktar'ın Pravda.ru & Iran Daily'de yayınlanan makalesi:
http://www.pravdareport.com/opinion/columnists/26-11-2015/132707-turkey_russia-0/
http://www.irandailyonline.ir/News/131695.html