Türkiye - Avrupa İlişkilerinde Enerji Faktörünün Önemi Artıyor
ucgen

Türkiye - Avrupa İlişkilerinde Enerji Faktörünün Önemi Artıyor

41946

Sanayi devrimine kadar ülkelerin temel üretim politikaları toprak ve onu işleyecek nüfus edinmek üzerine kuruluydu. Sanayi devrimi ile birlikte enerji kaynakları edinmek ülkelerin en acil giderilmesi gereken ihtiyaçlarından biri haline geldi.

İlk başta kömür havzalarından elde edilen enerjiye dayanan endüstrileşme hareketinde daha sonra akarsuların önemi keşfedildi. Ancak akarsuların tümünün enerji üretimine sahip olmaması, müsait olanların da miktarının az olması petrol yataklarını kısa sürede değerli hale getirdi. Artık dünya siyaseti petrol çıkan bölgeleri idare etmek üzerine gelişiyordu. Bu o kadar önemliydi ki Avrupa ülkeleri Ortadoğu’yu ele geçirme uğruna Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamayı bile göze almışlardı.

Enerji üzerine kurulu oyunlar Osmanlı’nın yıkılmasıyla son bulmadı; hatta yeni bir başlangıç oldu. Artık dünya siyasetinin gündemine oturan bölge Ortadoğu idi. Yeryüzünde yaşanan büyük krizlerin bir şekilde Ortadoğu ile ilişkisi oluyordu. Bu krizlerin en meşhuru 1973’teki petrol krizi oldu.

Ukrayna krizi ile petrol ve doğalgaz sahalarına sahip ülkeler kadar bu kaynakların aktarımında kullanılacak ülkeler de denkleme dâhil oldu. Rus doğal gazının Avrupa’ya taşınmasında geçit ülke konumundaki Ukrayna’nın iç savaşa sürüklenmesi ve Rusya ile Avrupa arasında gerilim odağı haline gelmesi yeni enerji yolu arayışlarını gündeme getirdi.[i]

Bunlardan biri de Ukrayna’yı bypass edecek olan Güney Akım Doğal Gaz Boru Hattı idi. Projeye göre Rusya’dan gelen gaz Karadeniz’i geçerek Bulgaristan’a ulaşacak oradan da Avrupa’ya bağlanacaktı. Ancak AB’nin Rusya’ya Ukrayna iç savaşındaki rolü nedeniyle uyguladığı yaptırımlar ve boru hattının Avrupa’daki kısmının inşası ile ilgili AB’den kaynaklanan sorunlar projeyi sürüncemede bıraktı.

Nihayet Putin Türkiye ziyaretinde hattın Karadeniz’den değil, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmesine karar verildiğini açıkladı.[ii] Putin’in bu açıklamasının hemen öncesi aynı gün  Rusların sermayesiyle Türkiye’nin güneyindeki Mersin ilinde yapılacak olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED (Çevresel etki değerlendirmesi) raporunun onaylanması dikkat çekti.[iii] Bu onay, projenin gerçekleşmesi yolunda atılan en önemli adımlardan biriydi. Putin bu jeste 1 Ocak itibarıyla Türkiye’ye sattığı doğalgazın fiyatında yüzde 6 indirim yaparak hemen cevap verdi.[iv]

Bu karşılıklı jestler Avrupa için enerji denkleminin yeniden kurulmasına yol açtı. Putin’in ziyaretinin hemen ardından üst düzey bir AB heyeti Türkiye’yi ziyaret etti. Ziyaret sebebi basında “Türkiye’nin Rusya ile öngördüğü enerji işbirliğinde yaptırımlarla ilgili sağduyu ve AB’yi zarara sokmayacak bir işbirliği arayışı” olarak yer aldı. 

Son derece dengeli ve diplomatik açıklamalara karşın Avrupa, Türkiye’nin Rusya ile işbirliğinin giderek artmasından duyduğu tedirginliği hissettiriyor. AB, bu nedenle enerji işbirliğinde kendisinin görüşlerinin de alınmasını istiyor. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker 5 Aralık'ta, Güney Akım Doğalgaz Boru Hattı projesini sonlandırdığını açıklayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e tepki göstermiş ve "Biz enerjinin Bulgaristan'a, bütün Avrupa'ya akmasını istiyoruz. Enerji konusunda herhangi bir şantajı kabul etmiyoruz" açıklamasını yapmıştı.[v]

Uluslararası siyaset çevrelerinde Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşması karşısında AB’nin Türkiye’ye karşı izleyeceği politika çokça tartışılmaya başlandı.[vi] Nitekim Putin’in Güney Akım’ın Türkiye’den geçeceğine dair açıklamasının ardından Türkiye’yi ziyaret eden heyette Avrupa Komisyonu Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri olarak yer alan Johannes Hahn, AB ile Türkiye arasında rekabet yaratmamak gerektiğini söyledi ve katılım müzakerelerinin devam edeceğini belirtti. Hahn’ın “Ekonomik açıdan Türkiye ile AB arasındaki ilişki çok güçlü... Bir hareketlilik var hem üye ülkeler açısından hem de bir müzakere faslının daha açılacağını tahmin ediyorum” şeklindeki açıklaması[vii] AB’nin Türkiye’ye karşı geliştireceği politikadaki değişimin de bir işareti.

Özgürlük ve demokrasinin, insan haklarının ülkede daha da gelişerek kök salması için Türkiye’nin AB’den faydalanacağı çok şey var. AB, Türkiye’ye karşı dürüst ve daha samimi politikalar izleyerek Avrupa ülkelerinin kendisine karşı çifte standart kullandığına dair endişeleri giderilmeli.

Ayrıca Avrupa’nın muhtaç olduğu enerji kaynaklarını Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerden temin etmesi mevcut koşullar nedeniyle imkânsız. Rusya ve Orta Asya’daki, hatta Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Avrupa’ya ulaşmasındaki en ekonomik ve en güvenli yol ise Türkiye’den geçiyor. AB işte bu nedenle Türkiye ve Rusya’nın arasını açarak birbirlerinden uzaklaştırmaya çalışmaktan kaçınmalı. Türkiye yakınlaştığı Rusya ile beraber Avrupa Birliği’ne dâhil edilmeli. AB’nin bugün sadece maddi temeller üzerine kurulmuş bir birlik görüntüsü vermesi tüm Avrupa’ya zarar getiriyor. Bir “güçlüler birliği” azminde olan ülkelerin, kendilerinden olmayan olarak gördükleri ülkelere karşı ezici yöntemlere başvurmaları bugün Avrupa’nın en büyük sorunudur. İçinde hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin yer aldığı sevgi ve dostluk esasına dayalı bir Avrupa’nın oluşturulması kıtanın daha huzurlu, daha müreffeh olmasını sağlayacaktır.



[i] http://www.abbulteni.org/makale-ve-yorumlar/183-ukrayna-rusya-doal-gaz-krizi-avrupa-ve-tuerkiye-zor-guenler-geciriyor
[ii] http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27697527.asp
[iii] http://www.gazetevatan.com/putin-e-havada-jest--702584-gundem/
[iv] http://www.cnnturk.com/haber/ekonomi/genel/dogalgaz-fiyatlarina-yuzde-6-indirim
[v] http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/ab-enerji-tedarikinde-guvence-istiyor
[vi] http://www.enerjigundem.com/?p=525
[vii] http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/ab-enerji-tedarikinde-guvence-istiyor

 
Adnan Oktar'ın Arabian Gazette'de yayınlanan makalesi:
 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo