Türk Milleti`nin Vasıfları
Güzel ahlak sahibi Türk insanı merhametlidir. Kendisine yapılan iyiliği unutmaz ve daha güzeliyle karşılık verir. Hataları bağışlayıcıdır ve alçakgönüllüdür. Verdiği sözü tutar ve antlaşmalarını harfiyen yerine getirir. Dini, kültürü, örf ve adetlerine olan bağlılığı ona her türlü kötülükten uzak yaşamayı öğretir. Tüm bunlar Milletimiz`in barış ve huzur içinde bir yaşam sürmesine vesile olur.
Din ahlakına önem veren Türk Ordusu da tarih boyunca muhatap olduğu tüm olaylarda barış yanlısı bir tutum izlemiştir. Anlaşmazlıkları öncelikle diyalogla çözmeye çalışmıştır. Fethettiği tüm topraklara barış getirmiştir. (Detaylı bilgi için Bkz., Türk'ün Dünya Nizamı, Harun Yahya)
Türk Milleti her biri diğerinden güçlü olan 16 devlet kurmuş ve bu devletlerin yönetiminde gösterdiği üstün kabiliyetle tüm dünya milletlerine tarih boyunca örnek olmuştur. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise hakimiyeti altında yaşayan farklı etnik kökene mensup toplulukları, her birinin dil ve din farklılıklarına saygı göstererek, barış, huzur ve güvenlik içerisinde, asırlar boyunca bir arada yaşatma becerisini göstermesidir. Aynı topraklar üzerinde hakimiyet kuran farklı devletler ise bu başarıyı sağlayamamış, söz konusu topraklarda bu kadar uzun süreli hakimiyetler yaşanmamıştır.
Türklerin Devlet ve Ordu Anlayışı
Avusturyalı Türkolog Anton Cornelers Schaendinger de Türklerin devlet ve ordu anlayışını ve bu anlayışın dünyanın pek çok yöresine getirdiği barış ve huzurun, başka hiçbir hükümdarlık döneminde sağlanamadığını şöyle dile getirmiştir:
İskender Doğu'ya ve Hint'e kadar yayıldı. Daraz Doğu'dan Batı'ya uzandı. Cengiz Han Avrupa ortalarına kadar at koşturdu. Lakin hiçbirisi Osmanlı Türkleri gibi diğer insanların kültür ve din hürriyetine saygı göstermediler. Osmanlılar harikulade bir nizam ve düzende asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içerisinde yaşadılar. Onun içindir ki, Avrupa'da dört asır boyunca kalabildiler. (Süleyman Kocabaş, Tarihte Adil Türk İdaresi, Vatan Yay., İst. 1994, s. 86)
Türk milletinin yetiştirdiği en büyük asker olan Atatürk de İslam ahlakının bu barışçı özelliğini rehber edinmiştir. Atatürk'ün siyasi doktrini, aynen Kuran-ı Kerim'de emredildiği gibi, gerektiğinde savunma amaçlı olarak savaşmak; ancak asıl olarak barış yanlısı olmaktır. Onun ünlü "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü, bu konuda tarihe geçmiş bir slogandır. Atatürk, bir konuşmasında da şöyle demiştir:
"Cumhuriyet'in dış siyasette özenle güttüğü amaç, uluslararası barışı korumak ve güven içinde yaşamaktır. Komşularımızla dostluk ve iyi geçinme yolunda her gün biraz daha ilerlemekteyiz." (Atatürk'ün SD, I, 1935, s. 361 (Fethi Naci, s. 93)
Atatürk gerek siyasi gerekse askeri kararlarında barıştan yana olmuştu. Kumandanlığını üstlendiği orduları barış için harekete geçirmiştir. Vatanına ve dünyaya barış getirmek için savaşmıştır. Onun mirası olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Silahlı Kuvvetleri de Büyük Önder Atatürk'ün yolunda ilerlemektedir. Her zaman barışı arzu etmektedir.
Sonuç
Şanlı Ordumuz dünyada kendine haklı bir nam edinmiştir. Adaletli, hoşgörülü, yardımsever, barışçı ve kuvvetli Ordumuz her karışık bölgede bulunması istenen bir güçtür. Tüm özgürlüklerin bekçisidir.
Bugün Türk Ordusu, gerek eğitim, gerek donanım, gerekse güç olarak dünyanın en önde gelen ordularındandır. Komutanlarımız, son derece iyi yetişmiş, kültürlü, aydın, yüksek karakterli örnek askerlerdir. Her biri çok iyi bir komutan olmanın yanı sıra, iyi bir stratejist, iyi bir eğitimci, iyi bir siyaset bilimci, kısacası Atatürk örneğinde en güzel biçimde tecelli ettiği üzere, iyi birer devlet adamıdır.