Allah bu ayetlerde müminlere durmaksızın Allah rızası için yaşamayı ve durmaksızın yorulmaya devam etmelerini emretmektedir. Müminler imanın verdiği şevk ile ayetin hükmü gereği Allah yolunda bir işi bitirince, hemen bir başka iş için yorulup çaba sarf etmeye devam ederler. Çünkü müminler için boş vakit diye bir kavram yoktur.
Mümin her gün vakitli yaptığı ibadetlerin dışında kalan vaktini boş işler peşinde geçirmez. Allah iman edenleri, hayatları boyunca hem kendi nefislerine uymamakla hem de inkarcıların ahlakına karşı fikri bir mücadele vermekle görevlendirmiştir. Bunun için yapması gereken pek çok hazırlık, yerine getirmesi gereken sayısız görevler vardır. Bu ihlaslı çabanın bir sınırı, bir kesintisi ve ara verilebilecek bir zamanı da yoktur. Bu yüzden müminler için bir işin bitmesi, yeni faaliyetleri başlatmanın vaktinin geldiğinin bir göstergesidir.
Allah ayetin devamında Müslümanları ancak Kendisi'ne rağbet etmeye çağırmaktadır. Yalnızca Allah'a rağbet etmek, insanın tek dost ve yardımcı olarak Allah'ı görmesi, yalnızca O'nun rızasını hedeflemesi ve sadece Allah'ın hoşnutluğunu esas amaç edinmesi demektir. Mümin için Allah'ın kendisini beğenmesi, kendisinden hoşnut olması tek amaçtır. Bu nedenle mümin tüm hayatını Allah'ın belirlediği kıstaslara göre düzenler, O'nun emir ve yasaklarına göre hareket eder. Diğer insanların rızası, hoşnutluğu amaç değildir. Yalnızca Allah kendisinden razı olsun, gerekirse bütün dünya kendisine cephe alsın, bu kişi için fark etmez. Önemli olan asıl dost olan Allah'ın kendisinden hoşnut olmasıdır. Böyle bir insan kimin ne düşündüğünün, kimin ne söylediğinin, diğer insanların kendisini nasıl değerlendirdiklerinin kaygısını duymaz. Yalnızca Allah'ın razı olması ve yalnızca Yüce Allah'ın sevmesi onun için yeterlidir. Böylece sadece Rabbimiz'e rağbet etmiş olur.