Darwinizm öylesine büyük bir yalandır ki,
- 150 yıl boyunca insanları canlıların evrimleştiğine inandırmıştır.
- İnsanları, maymunsu ataları olduğuna ikna etmiştir.
- Tek bir tane bile bilimsel delili olmamasına rağmen bilimsel bir teoriymiş gibi davranmıştır.
- Tek bir tane bile ara fosil olmamasına rağmen ara fosil var telkini yapmıştır.
- Tek bir proteini laboratuvarda bile oluşturamamasına rağmen yeryüzündeki canlı çeşitliliğinin varlığını tesadüflere bağlamıştır.
- Şuursuz, cansız, başıboş atomların tesadüfler sonucu bir araya gelerek, devletleri, medeniyetleri, laboratuvarlarda kendi hücrelerini inceleyen bilim adamlarını var ettiği yalanını bütün insanlığa telkin etmiştir.
- Tüm bunları yaparken ise, yalnızca yalan, sahtekarlık ve demagoji kullanmıştır.
Darwinizm öylesine büyük bir yalandır ki, bu ideolojinin destekçileri sahte fosiller üretip bunları 40 yıl boyunca sergilemekte sakınca görmezler. Darwinistler, ara fosil uydurabilmek için sahtekarlık yapmayı adeta bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Kusursuz canlıların fosillerini alıp onun üzerinde bir evrim senaryosu kurgulamaktan çekinmezler. Hayali ilk hücre hakkında sayısız senaryoları vardır, fakat henüz bu hayali hücrenin binlerce proteininden bir tanesinin bile meydana gelişini açıklayamazlar. Mutasyonların evrimleştirdiğini söylerler, fakat kontrollü laboratuvar ortamında dahi mutasyonlarla tek bir canlıya faydalı bir özellik ekleyememişlerdir.
İşte bu nedenle çözümü sahtekarlığa başvurmakta bulmuşlardır. Fosil kayıtlarının teorilerini desteklememesi üzerine çaresiz kalan Darwinistler, mükemmel canlılara ait kusursuz fosilleri alarak bunları kendi istedikleri şekilde yorumlamış, hatta açıkça sahtekarlık yapmışlardır. İnsan kafatasına yeni ölmüş orangutan çenesi ekleyerek 40 yıl sergilenen sahte Piltdown adamını, bir tane domuz dişinden sözde ailesiyle birlikte resmedilen Nebraska adamı sahtekarlığını üretmişlerdir. Dinozor fosillerine tüy eklemiş, sanayi devrimi kelebeklerini ağaç kabuklarına yapıştırarak çektikleri resimlerle doğal seleksiyon ile evrimleşme propagandaları yapmışlardır. Coelacanth’ı yıllarca ara form olarak tanıtmış, canlının halen yaşıyor olduğunun anlaşılması ile şaşkına dönmüşlerdir. 53 milyon yıllık at fosilleri günümüz atlarının aynısıyken, hayali bir “atın evrimi senaryosu” üretmişler, sonunda bunun da sahte olduğunu itiraf etmişlerdir. İnsanın hayali evrimini sahte embriyo çizimleri ile açıklamaya çalışmışlar, ardından çizimlerin sahibi Haeckel’in, “evrim teorisi adına çok sahtekarlık yapıldığından bu sahtekarlığı dolayısıyla gocunmadığına” dair itirafı ile bu sahte senaryoyu da geri çekmek zorunda kalmışlardır.
Kısacası, Darwinizm bir yalandır. Sahte fosiller sürekli olarak deşifre edildiği, gerçek fosiller ise evrimi tümüyle yalanladığı için EVRİMCİLER FOSİLLERİ GİZLEME İHTİYACI DUYARLAR.
Darwinistler Bir Fosil Buldukları An Onu Alelacele Gizlerler, Tıpkı Kambriyen Fosillerinde Olduğu Gibi
Fosiller evrimi yalanlayan en önemli delillerdendir. Yeryüzünün çeşitli katmanlarından elde edilen ve canlıların ilk yaratıldıkları andan itibaren hiçbir değişime uğramadığını ortayan koyan 100 milyon fosil, evrimciler için tam bir çıkmaz oluşturmaktadır. Normalde kendi teorilerinin ispatı için kullanmaları gereken fosillerin her birinin Yaratılış gerçeğini tasdik etmesi Darwinistleri fosilleri saklamaya kadar itmiştir. İnsanların bunları görmesini ve bilmesini istemezler. Bunu tarihte çok yapmışlardır, bugün de halen yapmaktadırlar. Sahte evrim demagojilerinden sayfalarca, saatlerce bahsederler. Ama şu an var olan 100 milyon fosil hakkında tek kelime etmemişlerdir. Yüzlerce yıldır istikrarla sürdürülen kazılar sonucunda ele geçen milyonlarca fosil vardır. Fakat Darwinistlerin bunları gösterdikleri müzeler yoktur. Bunları hiçbir zaman bir sergide sergileyememişlerdir. Milyonlarca fosilin yeraltından çıktığı bilinmektedir, fakat bunların hiçbiri ortada yoktur. Ve bu, geçmişten beri sürekli olarak yapılan bir Darwinist oyundur.
Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi, 1909 yılında Charles Doolittle Walcott adlı bir paleontoloğun Kanada’nın Burgess Shale bölgesinde yapmış olduğu araştırmalar sonucunda bulmuş olduğu fosillerdir. Walcott, 4 yıl boyunca yaptığı araştırmalar sonucunda bulmuş olduğu yaklaşık 530 milyon yıl öncesine ait muhteşem fosilleri alelacele gizlemeye çalışmıştır.
Peki bunun nedeni nedir?
Bunun nedeni 530 milyon yıl öncesine ait olarak bulunmuş olan söz konusu fosillerin evrimi kesin olarak reddetmesi, tam anlamıyla ortadan kaldırmasıdır. Bu fosiller Kambriyen dönemi adı verilen döneme aittir ve evrimcilere göre bu dönem, yalnızca tek hücreli veya temel kompleks uzuvlardan yoksun bazı çok hücrelilerin yaşaması gereken bir dönemdir. Hayali evrim masalına göre başka türlü olması mümkün değildir.
Fakat Kambriyen dönemine ait bulunan fosiller, bir evrimci için dehşet habercisidirler. Söz konusu fosiller, o dönem canlıların günümüzdeki canlı kompleksliğine sahip olduğunu göstermekte, günümüz çeşitliliğinin bir benzerinin, hatta daha fazlasının bir anda ortaya çıktığını ilan etmektedir. Dahası, bu canlıların başka canlılardan evrimleştiğini gösteren hayali ilkel bir ata da hiç bir zaman var olmamıştır. Bu fosiller, evrimcilere göre, canlıların en ilkel yapıda olduğunu iddia ettikleri bir dönemde mükemmel bir komplekslik sergileyerek, canlıların bir anda, oldukları görünümde yaratıldıklarını yüksek sesle ilan etmektedirler. Bu, Darwinizm’in kesin olarak ölümü, yok oluşu anlamına gelmektedir. Darwinistler, açıklamasız kaldıkları konularda demagoji kullanmaya alışkındırlar ama canlı çeşitliliğinin yaklaşık 530 milyon yıl önce bir anda ortaya çıkmasına bir açıklama bulmaları imkansızdır.
Nitekim, Harvard paleontoloğu evrimci Stephen Jay Gould’un da belirttiği gibi Darwin’e en büyük rahatsızlık fosil kayıtlarından, özellikle de Kambriyen fosillerinden gelmiştir:
Fosil kayıtları, Darwin"e mutluluktan çok hüzün getirdi. Hiçbir şey onu, neredeyse tüm kompleks dizaynların ortaya çıktığı Kambriyen patlamasından daha çok rahatsız etmedi. [1]
İşte bu sebeple, koyu bir evrimci olan Walcott, çözümü fosilleri saklamakta bulmuştur.
Muhteşem Kambriyen fosilleri tam 70 yıl boyunca saklanmıştır.
Burgess Shale fosillerinin gün ışığına çıkması, ancak 1985 yılında, müzenin arşivlerinin yeniden incelenmesi sayesinde oldu. İsrailli bilim adamı Gerald Schroeder bu konuda şu yorumu yapmıştır:
Eğer Walcott isteseydi, fosiller üzerinde çalışmak üzere bir ordu dolusu öğrenciyi görevlendirebilirdi. Ama evrim gemisini batırmamayı tercih etti. Bugün Kambriyen Devri fosilleri Çin’de, Afrika’da, İngiliz Adalarında, İsveç’te ayrıca Grönland’da da bulunmuş durumdadır. (Kambriyen Devrindeki) Patlama, dünya çapında yaşanmış bir olaydır. Ama bu olağanüstü patlamanın doğasını tartışmak mümkün olmadan önce, bilgi gizlenmiştir. [2]
40 yıl Boyunca Saklanan Papağan Fosili
Kambriyen fosillerinin gizlenmesi evrimcilerin tarihinde yaşanmış olan tek olay değildir. Fosil gizlemek, Darwinistler için bir adettir. Nitekim 65 milyon yıllık bir papağan çenesi fosili de, günümüz papağanlarının milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediğini gösteren bir yaşayan fosil olduğu ve evrim teorisini bu nedenle geçersiz kıldığı için uzun yıllar insanlardan saklanmıştır. Ta ki California Berkeley Üniversitesi mezunlarından Thomas Stidham adında bir araştırmacının Berkeley Paleontoloji Müzesindeki fosil koleksiyonlarını incelemeye karar vermesine kadar. Bunun ardından yapılan incelemede fosilin, bugüne kadar bulunan en eski papağan fosili olduğu, dinozorlarla aynı dönemde yaşadığı anlaşılmıştır. 13 milimetrelik fosilin röntgen çekimlerine göre, fosilin üzerinde bulunan "K" şeklindeki iz (kan damarları ve sinir yolları) günümüzdeki papağanlara ait özelliklerle aynıdır. Darwinistler, bu gerçeği gizleyebilmek için çözümü tam 40 yıl fosili saklamakta bulmuşlardır.
100 Milyon Fosilden Hiçkimsenin Haberi Yoktu
Darwinistlerin fosil saklama taktiği, günümüzde halen büyük bir gizlilik içinde devam ettirilmektedir. İnsanların büyük bir kısmı, uzun bir süre boyunca, şu anda dünya çapında bulunmuş olan fosillerin 100 milyondan fazla olduğunu bilmemişlerdir. Adına yaşayan fosil denilen ve günümüz canlılarının milyonlarca yıldır değişmediğini ortaya koyan fosil örnekleri, yıllar boyunca Darwinistler tarafından gizlenmiş, bunlardan yalnızca birkaç örnek gündeme getirilmiştir. Dolayısıyla bilimsel yayınları veya interneti inceleyen kişiler, yaşayan fosil denince, uzun bir süre boyunca yalnızca birkaç ünlü örnek ile karşılaşmışlardır: Bir Ginkgo yaprağı, bir nautilus, bir okapi... Hemen hemen her kişi, yıllarca, dünyada birkaç tane yaşayan fosil örneği olduğunu ve bunların da nadir şaşırtıcı örnekler olduğunu zannetmişlerdir. Şu an var olan neredeyse tüm canlıların, kurtların, atların, tavşanların, kaplumbağaların, balıkların, kuşların, sürüngenlerin neredeyse her türünün, milyonlarcasının yaşayan fosillerinin var olduğundan haberleri bile olmamıştır.
Bunun tek sebebi, Darwinistlerin 100 milyon fosili insanlardan gizlemiş olmalarıdır.
Darwinistler Fosilleri Neden Gizleme İhtiyacı Duyarlar?
Çünkü fosiller evrimi reddetmektedir. Fosil kayıtlarında bir tane bile ara form fosili bulunmamaktadır. Var olan fosil kayıtların tamamı -ki bunlar 100 milyondan fazla fosili ifade eder- mükemmel görünümde, tam ve kusursuz canlılara aittir. Bu 100 milyon fosilin çok büyük bir bölümünü yaşayan fosiller oluşturmaktadır. Söz konusu fosillerin yalnızca bir bölümünün, hatta 3-5 tanesinin bile ortaya çıkması, evrim teorisinin yok olduğunun ilanı demektir. İşte bu nedenle Darwinistler 100 milyon fosil karşısında dehşete kapılmışlardır. Tıpkı Kambriyen dönemine ait muhteşem canlı fosillerini 70 yıl boyunca saklama ihtiyacı duymaları gibi, şu anda da evrimi çökerten bu muazzam koleksiyonu da gözlerden saklamaya çalışmışlardır.
İşte Darwinistlerin büyük bir çaba ile, fosil kayıtlarını gizli tutmak istemelerinin sebebi budur: Evrim teorisi, 100 milyon fosil karşısında tamamen geçersiz kılınmıştır. Bunu ilan eden ise Yaratılış Atlası’dır. Yaratılış Atlası, Darwinistlerin hiç beklemediği bir anda, birbirinden üstün görünümlü 100 milyon yaşayan fosilin varlığını bütün dünyaya haber vermiştir.
Darwinistlerin Beklemediği Karşılık: Yaratılış Atlası
Darwinist tuzak, şu anda artık Yaratılış Atlası ile bozulmuştur. İnsanlar, bir anda ele geçirilmiş 100 milyonun üzerinde fosil olduğunu ve bu fosillerin bir tanesinin bile evrimi delillendirecek bir ara form fosili olmadığını anlamışlardır. İnsanlardan gizlenmeye çalışılan bir gerçek açıkça, resimleriyle, hatta fosil sergilerindeki örnekleriyle insanlara sunulmuştur. İnsanlar bu fosilleri görmüşler, onlara dokunmuşlardır. Bu 100 milyon fosilin tamamı Yaratılış gerçeğini kanıtlayan kusursuz, mükemmel fosillerdir. Bir kısmı soyu tükenmiş mükemmel canlılara aitken, büyük bir bölümü yaşayan fosillerdir. Darwinistler fosilleri gizlemeye çalışırlarken hiç beklemedikleri bir anda Yaratılış Atlası ile karşılaşmışlardır. Bütün Yaratılış delilleri tüm detaylarıyla insanlara ulaştırılmış, tüm detaylarıyla tanıtılmıştır. Ve böylece, Darwinistlerin uzun yıllardır fosilleri gizlemek uğruna gösterdikleri çaba, bir anda tam tersine dönmüştür.
Şu anda evrimin geçersizliğini tüm dünya bilmektedir. Devlet başkanları bunu açıkça dile getirip, Allah inancını benimsediklerini tüm dünyaya ifade etmiş, insanlar ünlü internet sitelerinin düzenlemiş olduğu anketlerde, % 90 oranında canlıları Allah’ın yarattığına inandıklarını belirtmişlerdir. Tüm dünyada resmi olarak benimsenmiş, ülkelerin kanunları ile korunmuş olan evrim teorisi, bir anda tartışılır olmuş, delilsiz bir teori olduğu herkes tarafından hemen anlaşılmış, eyaletler bu teoriyi müfredattan çıkarabilmek için yoğun bir çaba içine girmişlerdir. İşte bu, insanlardan gizlenmeye çalışılan fosillerin ortaya çıkarılmasının getirdiği sonuçtur.
Yaklaşık 1.5 asırdan fazla bir zaman boyunca aldatmalarla, sahtekarlıklarla, evrimi çürüten delillerin saklanmasıyla elde edilen sahte Darwinist başarı, bir anda ortadan kalkmıştır. Darwinistler, tüm dünyayı etkileri altına aldıkları, teorilerini kanunlaştırdıklarını zannettikleri bir anda beklemedikleri şok bir yenilgi yaşamışlardır. Bu, Müslümanların beklediği, Allah’ın dilemesiyle mutlaka gerçekleşecek bir karşılıktır. Çünkü Allah Müslümanlara, batılı yok edip hakkı sağlamlaştıracağını vaat etmiştir.
De ki: "Şüphesiz Rabbim hakkı (batılın yerine veya dilediği kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir.
De ki: "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir.” (Sebe Suresi, 48-49)
[1] Gould, Stephen J., The Panda"s Thumb, 1980, ss. 238-239
[2] Gerald Schroeder, Evolution: Rationality vs. Randomness, http://www.geraldschroeder.com/evolution.html