İnsanlığa karanlık günler yaşatan ideolojilerin başında faşizm ve komünizm gelir. Bunlar birbirine düşman ve birbirini yok etmeye çalışan fikirler olarak görülür. Ne var ki, ortada son derece ilginç bir gerçek bulunmaktadır: Bu ideolojilerin hepsi tek bir fikri kaynaktan beslenmekte, o kaynaktan güç ve destek almakta ve o kaynak sayesinde kitleleri ikna ederek kendi saflarına çekebilmektedirler. Bu kaynak, ilk bakışta kesinlikle dikkat çekmemiş, bugüne kadar hep perdenin arkasında kalmış, insanlara hep masum görünen yüzünü göstermiştir. İşte bu kaynak materyalist felsefe ve onun tabiata uyarlanmış hali olan Darwinizm'dir.
Sümerler'den ve Eski Yunan'dan kalma bir efsanenin, 19. yüzyılda Charles Darwin isimli amatör bir biyolog tarafından tekrar şekillendirilmesiyle ortaya çıkan Darwinizm, o tarihten bu yana, insanlık için ne kadar zararlı ideoloji varsa onların hepsinin fikri altyapısını oluşturdu. Sözde bilimsel bir görünüm çizerek, bu ideolojilere ve taraftarlarının uygulamalarına sahte bir meşruiyet kazandırdı.
Bu sahte meşruiyetle evrim teorisi, kısa bir sürede biyoloji ve paleontoloji gibi bilim dallarının dışına çıkarak, insan ilişkilerinden tarihin yorumlanmasına, politikadan toplum hayatına kadar birçok alanda etkili olmaya başladı. Darwinizm'in özellikle bazı iddiaları, 19. yüzyılda hareketlenmeye ve şekillenmeye başlayan birçok fikir akımını desteklediği için bu çevrelerden geniş bir destek aldı. Özellikle doğada canlılar arasında bir "yaşam mücadelesi" olduğu ve bu mücadelenin sonucunda "güçlü olanların yaşadıkları, diğerlerinin ise ezilerek yok edildikleri" yanılgısı, insan davranışlarına ve düşüncesine de uygulanmaya çalışıldı. Darwinizm'in "doğanın bir mücadele ve çatışma yeri olduğu" iddiası toplumlara ve insanlara uygulandığında Hitler'in üstün ırkı oluşturma saplantısı, Marx'ın "insanlık tarihi sınıf çatışmalarının tarihidir" iddiası, kapitalizmin "güçlülerin zayıfların üzerine basarak daha da güçlenmelerini" öngörmesi, üçüncü dünya ülkelerinin İngiltere gibi emperyalist ülkeler tarafından sömürülmeleri, insanlık dışı muamelelere maruz kalmaları, zencilerin hala ırkçı saldırılar ve ayrımcılıkla yüzyüze olması sözde meşruiyet kazanmış oluyordu.
The Moral Animal isimli kitabın yazarı Robert Wright bir evrimci olmasına rağmen evrim teorisinin insanlık tarihine getirdiği belaları şöyle özetler:
Evrim teorisi, insan ilişkilerine karşı uzun ve oldukça kirli bir tarihe sahiptir. Yüzyılın sonlarına doğru politik felsefeye de karıştırılan teori, "Sosyal Darwinizm" adlı bir ideolojiye dönüştürülmüş ve ırkçıların, faşistlerin ve en acımasız kapitalistlerin elinde koz olmuştur..
Darwinizm, birçok insanın sandığı gibi sadece canlılığın kökenine dair bir açıklama getirmek ile uğraşan ve sadece bilimin ilgi alanına giren bir teori değildir. Darwinizm, bilimsel olarak geçersizliği kesin olarak ispatlanmış olmasına rağmen bazı ideolojilerin taraftarlarınca hala körü körüne savunulan bir dogmadır. Günümüzde birçok bilimadamı, siyasetçi, fikir adamı, Darwinizm'in karanlık yüzünü bilerek veya bilmeyerek bu dogmanın savunuculuğunu yapmaktadır.
Zalim diktatörlere, acımasız, insaniyetsiz, çıkarcı zihniyetlere ve fikir akımlarına kaynaklık eden bu teorinin bilimsel olarak geçersizliğinin tüm insanlarca bilinmesi ise, tüm bu zarar getiren ideolojilerin de sonu olacaktır. Kötülüğü yapanlar ve düzenleyenler artık "ama bu doğanın bir kanunudur" diyerek kendilerini savunamayacaklardır. Ellerinde, sahip oldukları çıkarcı, bencil ve acımasız dünya görüşünü dayandırabilecekleri sözde bilimsel bir dayanakları kalmayacaktır.
Zararlı ideolojilerin kökeni olan Darwinizm'in fikren çökertilmesi ile, ortada sadece tek bir gerçek kalacaktır. O da, tüm insanların ve kainatın Allah tarafından yaratıldığı gerçeğidir. Bunu anlayan insanlar, tek gerçeğin ve tek doğrunun O'nun indirdiği hak kitapta yazılı olduğunu da kavrayacaklardır. İnsanların büyük bir çoğunluğu bu gerçeği kavradığında, yeryüzündeki acılar, sıkıntılar, katliamlar, belalar, adaletsizlikler, yoksulluklar gidecek, aydınlık, ferahlık, zenginlik, bolluk, sağlık, bereket gelecektir. Bunun içinse batıl olan, insanlığa zarar getiren her fikrin, hak olan, insanlığa güzellik getirecek olan fikir ile çürütülmesi ve mağlup edilmesi gerekir. Taşa karşılık taş atmak, yumruğa karşı yumrukla cevap vermek, saldırgana karşı saldırgan olmak çözüm değildir. Çözüm, bunları yapanların fikirlerini çökertmek ve yerine koymaları gereken tek doğruyu sabırla ve güzellikle onlara anlatmaktır.