“İstanbul'un bölgesel finans merkezi olmasının yanı sıra, İslami finansın da merkezi olması yolunda adımlar atılıyor. Borsa İstanbul, Dünya Bankası’nın İslami finans alanındaki ilk temsilciliği olan Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi’nin bünyelerinde açılacağını açıkladı.”
Adnan Oktar: “Finans gelişsin tamam da, finansın fakirlere, yetimlere, yoksullara, Allah'ı sevenlere de, Allah'a inanmayanlara da, hepsine güzellik olarak sunulması lazım. “Hz. Mehdi malı sahah, yani eşitlik üzerine dağıtır” diyor Peygamber Efendimiz (sav). Silaha verilecek para halka dağıtılsın, bombaya verilecek para fakirlere verilsin. Napalm bombasına verilecek para, yetimlere verilsin.
Bu gayet kolayken, son derece kolayken inanılmaz zor gösteriliyor. Zor olan, acımasız olan da, çok kolay gösteriliyor. Bomba yapmak ne kadar zor bir şey, bombayı uçağa yüklemek ne kadar zor bir şey. Pilotu eğitmek ne kadar zor bir şey. Gidip adamların üzerine götürüp onu atmak ne kadar zor bir şey.
Uçaktan yiyecek atın. Kitap atın. Çikolata atın çocuklara. Niye bomba atılması gerekiyor? “Yok” diyorlar, illaki zaruret var; buradan bomba alalım, uçak alalım, şuradan füze alalım. Müthiş bir rekabet var silahlanma rekabeti. Kardeşim silahlanmama rekabeti olması lazım. Sevgi rekabeti, muhabbet rekabeti olması lazım. Silahın rekabeti mi olur kardeşim? Adam yüz uçak alıyor, bombardıman uçağı, "o zaman bende yüz elli tane alayım" diyor. Adam diyor ki; "bunlar 150 tane almış biz 200 tane alalım" diyor. Bu ne kadar korkunç bir şey.
Bir Allah'ın kulu da çıkıp da “Bu nasıl bir dünya, nasıl bir uygulamadır, bundan hemen vaz geçelim” demiyor. Silah katalogları var yeni çıkan silahlar tanıtılıyor. "Of şu bombanın mükemmelliğine bak!" diyor. "Şu roketi attığında şehre ulaştığında en az on bin kişiyi yerle bir eder diyor. Kardeşim teknoloji bu ya helal olsun," diyor. "Şimdi," diyor, "yeni bir Napalm bombası geliştirdik; attın mı karınca dahi bırakmıyor, canlı hiçbir şey bırakmıyor," diyor. "Aldım gitti," diyor," çok mükemmelmiş bu," diyor.
Kardeşim böyle dünya olur mu, böyle hayat olur mu? Mehdiyet’e, İsa Mesih'e, İttihad-ı İslam'a direnmek insanları bu hale getirdi işte. Bunun açıklaması yok. Çok ürkütücü, çok korkunç bir şey.
Amerika 1.7 trilyon harcamış Irak işgali sırasında. Şu akla bak. O parayı Afrika'ya göndersen; değil mi, fakir çoluk çocuğa dağıtsan, bol bol yeter, başlarından taşar. Yiyecek olarak, giyecek olarak değil mi? Ne gerek var kardeşim?
Eğer Irak yönetimi değiştirilmek isteniyorsa, İslam ülkeleri birleşir bir ültimatom verirler konu biter. Ama birleşmiyor İslam alemi. Alimlerin, hocaların büyük bir bölümü İttihad-ı İslam'a karşı, Mehdiyet’e karşı. Ama zulüm ve acımasızlığa karşı da sessizler.
Hatta zulmü bazı alimler kendi çıkarları için, kendi itibarları için destekliyorlar. Mesela Mısır'da darbeyi yapan adamı göklere çıkarıyorlar, baş tacı yapıyorlar alimler, hocalar. İhvan-ı Müslümin'i neredeyse Deccal ordusu gibi gösterecekler. Daha önce de tam tersini söylüyorlardı. Ordunun deccal ordusu olduğunu söylüyorlardı, İhvan-ı Müslümin'in de müminler topluluğu olduğunu söylüyorlardı. Kardeşim her iki tarafa da sahip çıksanıza. Onları da sevin, öbürlerini de sevin, hepsine sahip çıkın.” (Adnan Oktar, 29 Ekim 2013, A9 TV)