100 trilyon hücrenin kendi aralarındaki ve her bir hücrenin kendi içindeki haberleşme sisteminin, saniyelerle ölçülecek kadar kısa bir zaman için devre dışı kalması ve hücresel mesajların yerine ulaşamaması ölümle sonuçlanabilir.
Günümüzdeki haberleşme sistemleri en ileri teknolojiye sahip elektronik ve mekanik aygıtlar kullanılarak kurulmuştur. Oysa hücre içi haberleşme sistemleri, insanoğlunun sırlarını henüz çözemediği kadar ileri bir teknolojiye sahiptir. Hücreler arasında kurulu haberleşme sistemi birçok açıdan insanların kullandıkları haberleşme sistemlerine benzer. Örneğin hücrelerin zarları üzerinde kendilerine ulaşan mesajları algılamalarını sağlayan "antenler" bulunmaktadır. Bu antenlerin hemen altında ise hücreye ulaşan mesajın kodunu çözen "santraller" bulunur.
Sözü edilen antenler;
Kalınlığı milimetrenin yüz binde biri kadar olan ve hücreyi çepeçevre saran hücre zarında yer alırlar.
Antenin hücre zarının dışında kalan parçasının şekli, uydu yayınlarını toplamakta kullanılan çanak antene benzer.
Her çanak antenin belirli bir uydunun yayınını almaya yönelik olması gibi, değişik hormon moleküllerinin taşıdığı mesajların dilinden anlayan farklı antenler vardır. Milyonlarca hücrenin aralarında sürekli olarak değiş tokuş yaptıkları mesajlarla gerçekleşen bu büyük uyum, üstün bir yaratılışın göstergesidir.