“Geçtiğimiz Pazar günü Samsun Agape Kilisesi’ni ziyaret ettik. Kilise görevlisi Yahya Bey ile görüştük ve Hazreti İsa (as)'ı canımızdan çok sevdiğimizi, O’nun zuhurunun da çok yakın olduğunu konuştuk. Kendisine Hıristiyanlar Hz. İsa'yı Dinlesinler ve Mesih Müjdesi kitaplarınızı hediye ettik. Ayrıca bir isteklerinin, bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sorduk. “Hocanıza bir ricada bulunmak istiyorum” dedi. "Biz de sizin sevgi anlayışınızla size bakıyoruz ancak, aynı anlayışı diğer Müslümanlardan göremiyoruz" dedi. Ve onlarla görüştüğünüz gibi, diğer Müslümanlara da bu konuda açıklamalar yapıp onlarla da görüşmeler yapmamızı istedi” diyor kardeşlerimiz.
Bu nasıl bir kafadır, nasıl bir düşüncedir? Samsun'da kaç tane Hıristiyan olur? Aslında oradaki kardeşlerimizin büyük bölümü güzel huyludur. Karadenizliler sevecen, misafirperver insanlardır.
Oradaki Hristiyan kardeşlerimize her yerden destek ve sevgi mesajları gönderin ki gönülleri rahat olsun. Tedirgin olmasınlar. Ama Karadeniz halkı şekerdir baldır. Güvenli yerdeler, gönülleri rahat olsun inşaAllah.
Orada bir avuç Hıristiyan var. Bir avuç Hz. İsa talebesi. 2000 yıl sadakat göstermişler. En güç şartlarda yaşamışlar, şehit edilmişler, dövülmüş sövülmüşler, çok ızdırap çekmişler ve inançlarında sabit kalmışlar. Ne güzel dindar olmaları, ne güzel peygamberlere inanmaları. Ahirete inanıyorlar, Allah'ın varlığına inanıyorlar, Allah'ın birliğine inanıyorlar. Derin şefkat ve sevgi göstermek lazım. Aksi zulüm olur.
Bazı akıl daneler Hıristiyan ve Musevi düşmanlığını sürekli körüklüyorlar, sürekli nefret propagandası yapıyorlar. Bunu dinin bir gereği gibi gösteriyorlar. Halbuki İslam'a tam ters şekilde hareket ediyorlar. İslam'da Musevilere, Hıristiyanlara şefkat ve sevgi göstermemiz istenir.
Bazı kimseler ayeti anlamıyorlar. Cenab-ı Allah diyor ki "Onlarla evlenebilirsiniz." Evlenmek ne demek? Sevgilin oluyor, sırdaşın oluyor. “Bu kadar yakın olun” diyor Allah. Anlamazdan geliyorlar. “Hıristiyan'ız diyenleri size sevgi bakımından yakın bulursunuz” diyor Allah.
Ne istiyorsunuz bu tertemiz insanlardan? Değil mi? İnsan bilakis çarşıda gördüğünde saygı göstertir şefkat göstertir. Kahvehaneye geldiğinde buyur edersin, evine buyur edersin. Yemek hazırladın, sofra güzel bir sofraysa “Rahip Efendiyi de çağırın” dersiniz, gönlünü alırsınız, dua eder konuşursunuz, Allah'ın varlığından, birliğinden bahsedersiniz. Allah aşkından bahsedersiniz, cennetten cehennemden bahsedersiniz.
Dolayısıyla kardeşlerimiz çok iyi yapmışlar, ama biraz sabırlı olsunlar. İsa Mesih'i yakın bir zamanda cismi beşerisiyle görecekler. Cismi beşerisiyle, Bediüzzaman'ın ifadesiyle. Bir çile döneminden geçiyorlar, o onların sevabını çok arttırıyor. İncil'de uzun uzun onların çile çekeceği anlatılıyor zaten. Çileden çok sevap alırlar, kendini bilmez insanlar her zaman çıkar ama Karadeniz halkı, Samsun halkı temizdir, ezici çoğunluğu çok iyidir, ekalliyetle iyi insanlardır. Ama kusurlu insan dünyanın her yerinde çıkar. Ona da sabredecekler, ama her zaman yanlarındayız inşaAllah. Bütün milletimiz yanlarında inşaAllah, her zaman.”
Adnan Oktar: “Tabii onlar bizim canlarımız, yani ne güzel Hz. İsa'nın 2000 yıllık talebeleri, havarileri. Çok az sayıdalar, ama aşkla şevkle yine Allah'a teslimiyetlerini, Hz. İsa'ya sevgilerini ifade ediyorlar. Sabahtan akşama kadar Allah için gayret ediyorlar. Bütün hayatlarını Allah'a adamışlar.
Bu insanlara tabi ki sevgi duyulur, şefkat duyulur. Allah çok önemli bir şey söylüyor Hıristiyanlar için: “Onları Müslümanlara sevgi bakımından yakın bulursunuz” diyor, “Çünkü onların içinde mütevazi, boyun eğmiş, Allah'a teslim olmuş rahipler, keşişler, diğer din adamları vardır” diyor, ama ana vasıfları “mütevazidirler” diyor Allah. “Mazlumdurlar” diyor Allah.” (Adnan Oktar, 29 Ekim 2013, A9 TV)