Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Müslüman Türk Milletinin manevi şahsiyetine olan inancını eserlerinde birçok kez vurgulamıştır. Necmeddin Şahiner “Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi” isimli kitabında Bediüzzaman Said Nursi’nin Müslüman Türk Milletine olan bu inancını yine Bediüzzaman’ın kendi sözleriyle şöyle aktarmıştır:
“Allahü Zülcelal Hazretleri, Kuran-ı Kerim’de “ÖYLE BİR KAVİM GÖNDERECEĞİM Kİ ONLAR ALLAH’I, ALLAH DA ONLARI SEVER” buyurmuştur (Maide Suresi, 54). Ben de bu beyan-ı İlahi karşısında düşündüm. BU KAVMİN BİN YILDANBERİ ALEM-I İSLAM’IN BAYRAKTARLIĞINI YAPAN TÜRK MİLLETİ OLDUĞUNU ANLADIM.” (Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, s. 233-234.) |
Dolayısıyla Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin dikkat çektiği Maide Suresi’nin 54. ayeti, Türk kavminden çıkacak olan ve Ahir zamanın en büyük kutbu olan Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Allah'a ve Peygamberimiz (s.a.v.)’e saygı ve sevgiyle bağlı olan halis talebelerine de işaret etmektedir. Ayette Allah;
“Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Maide Suresi, 54) şeklinde bildirmektedir.
Görüldüğü gibi Allah, din ahlakının ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünneti seniyyesinin terk edildiği bir döneme dikkat çekmektedir. İçinde yaşadığımız Ahir Zaman tam olarak bu durumun yaşandığı bir dönemdir. Özellikle bu yüzyılda insanlar din ahlakından, Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetlerinden uzaklaşmışlar ve imanen zaafiyet içine girmişlerdir. Dolayısıyla da Kuran ahlakının yayılması görevini üstlenen müslümanların sayısı çok azalmıştır. İşte böyle bir dönemde Allah, samimi dindar olmaları ve hamiyetlerinden dolayı toplum tarafından kınanan ve yerilen, İslam dinine sıkısıkıya bağlı, çok dirayetli, Allah'a kalben teslim olmuş, İslam ahlakının dünya üzerinde hakim olması görevini yerine getirme azmine tam sahip, Allah’ın sevdiği bir topluluk getireceğini açık bir şekilde ifade etmektedir.