Darwinizm'in tarihini incelediğimizde karşımıza çıkan çok açık gerçekler vardır:
Peki sahtekarlığa kadar giden bu şaşırtıcı gayretin sebebi nedir? Acaba Darwinistler bilimsel gerçeklerin sunduğu doğruları kabul etmek ve Darwinizm'den vazgeçmek yerine neden böyle zor bir yola girmişlerdir? Bilimsel olarak evrim teorisinin delillendirilemediği açık bir gerçek olmasına rağmen, acaba neden bu teoriye doğrulanmış izlenimi vermeye çalışmakta ve neden propaganda, sahtekarlık ve aldatmacalara bu kadar zaman ve emek harcamaktadırlar? Darwinist bilim adamları küçük duruma düşeceklerini, sahtekar bilineceklerini bile bile acaba neden ısrarla evrim uğruna yalanlar üretmiş ve bunları okullarda okutmuşlardır?
Tüm bunların tek bir cevabı vardır: Darwinizm bilim değildir. Darwinizm sapkın bir dindir. Boş ve batıl bir inanç sistemidir. Sahtekarlık üzerine kurulu bir ideolojidir. Darwinistlerin, tüm bu gayretinin sebebi de bu sapkın dine olan körü körüne bağlılıkları ve batıl inançlarını var güçleriyle ayakta tutma arzusudur. Darwinistlere göre bunun için gereken her şey yapılmalıdır. Eğer bu batıl din terk edilirse, Darwinistler, tüm varlıkları Allah'ın yarattığı gerçeğini kabul edecekler ve sahte dinlerini terk etmiş olacaklardır. Bu durum, çarpık Darwinist beyinler için asla kabul edilemezdir. Oysa Allah'ın varlığına ve birliğine iman ve Allah sevgisi insanlar için büyük bir sevinç vesilesidir. Allah'a iman kişinin aklını ve kavrama gücünü kat kat arttıran, ruhunu müthiş derinleştiren büyük bir nimettir. Darwinistlerin kendi düşük akıllarınca Allah'ın apaçık olan varlığını inkar etmek için başvurdukları yöntemler ise onları yalnızca zavallılığa, amaçsızlığa, sahtekarlığa ve mantıksızlığa sürüklemektedir.
İşte 150 yıldır Darwinizm adına süregelen yalanların, sahte fosillerin, sahte çizimlerin, yapıştırma kelebek fotoğraflarının, sahte embriyo şemalarının, bilimsel değeri olmayan sahte rekonstrüksiyonların, 70 yıl boyunca gizlenen Kambriyen canlılarının, 40 yıl boyunca sergilenen sahte kafataslarının, bazı okul kitaplarında yerini hala koruyan sahtekarlıkların kökeni budur. Batıl evrim dininin bağlıları, bu sahte dini yaşatmak için bilimi değil sahtekarlığı kullanmayı tercih ederler. Darwinist bilim adamları arasında, sessiz ama büyük bir ittifakla bu sahtekarlık sürdürülmektedir. Fransız biyolog Darwinist Pierre Paul Grasse, bu gerçeği şu şekilde itiraf etmektedir:
Bu aldatmaca bazen bilinçsiz olarak gerçekleşir, ama her zaman değil. Çünkü bazı insanlar, mezhepçiliklerinden dolayı, kasıtlı olarak gerçekleri görmezden gelirler ve kendi inançlarının yetersizliği ve yanlışlığı bilgisini reddederler.
Darwinist Pierre Paul Grasse'nin bu itirafı Darwinist çevreler arasında olup biten bir gizli anlaşmayı ifade eder niteliktedir. Deccal sistemine göre Darwinizm hiçbir şekilde reddedilemeyeceği için, sahtekarlıklara, aldatmacalara ve yalana göz yumulmalıdır.
Evrim, çok ustaca düşünmeme ve çok ustaca yalan söyleme sanatıdır.
Adnan Oktar’ın 14 Ağustos 2010 tarihli HarunYahya.TV röportajından
Darwinistler, kimi zaman Darwinizm'i din olarak benimsedikleri gerçeğini de itiraf ederler. Buna verilebilecek birkaç örnek şöyledir (Allah'ı tenzih ederiz):
"Bir kişi, ancak o görüş ateizmden ayırt edilemezse, evrimle uyuşan bir dini görüşe sahip olabilir."107 Evrim biyoloğu ve genetikçi ateist Will Provine.
"Evrim ... ateistlerin kendi varlıklarını korumalarına yardımcı olur ve onların yaratıcısız bir evrim 'dini' ile uyum içindedir."108 Evrim biyoloğu ateist Richard Dawkins.
''Aslında evrim bir bakıma bilimsel din haline geldi. Neredeyse bütün bilim adamları bunu kabul ediyorlar ve bunların pek çoğu kendi gözlemlerini buna uydurma 'eğilimi' içinde olmaya hazırlar."109 Manchester Üniversitesi Fizik profesörü Darwinist H. S. Lipson.
"Benim 40 yıldan fazla bir zamandır devam eden evrimi deney ile gösterme girişimlerim tam anlamıyla başarısızlıkla sonuçlandı... Evrim fikri yalnızca inanca dayanmaktadır!"110 Tüm kariyerini canlılar arasında sözde yapay olarak evrimleşme gerçekleştirebilmek için harcayan Lund Üniversitesi'nden tanınmış bilim adamı Heribert Nilsson.
"Doğal seleksiyon kanunları, iddia ediyorum ki, bilim değildir. Bu bir ideolojidir, üstelik kötü bir ideolojidir ve bizim yaşamın tarihini açıklıkla anlayabilme yeteneğimizin önüne geçer. Tıpkı birbirimize tolerans ile bakma yeteneğimizin önüne geçtiği gibi." İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nden yer bilimleri uzmanı Darwinist Kenneth Hsü.
"Beni bunun şahidi, bu konunun avukatı gibi görseler ve bana şunu sorsalar 'Dr. Dawkins, evrime olan inancınız, evrim üzerine çalışmalarınız sizi ateizme mi döndürdü?' diye. Buna 'evet' demek zorunda kalırım. ... Benim gibi insanlar evrim lobisi için kötü haber gibidirler. Oysa ben bu konuda, bu alanda konuşan kişilerin hepsinden çok daha açık sözlüyüm." Richard Dawkins.
Richard Dawkins
Dünyaca tanınmış Darwinistlerin bu itirafları, kuşkusuz önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Darwinistler, savundukları ideolojinin bir yalan olduğunu bile bile, ortak, sessiz bir dil kullanarak, bu sahtekarlığı hep beraber devam ettirmektedirler. Zaman zaman yaptıkları itiraf niteliğindeki açıklamalar da, batıl Darwinizm dinine bağlılıkları açısından bir şey değiştirmemekte, bu sistem, 150 yıldır olduğu gibi aynı şekilde devam etmektedir. Kasıtlı yapılmış sahtekarlıkların arkası kesilmemekte, batıl Darwinizm dinini canlı tutmayı amaçlayan bu yalanlar sona ermemektedir.
1998 yılında ölen ve tüm yaşantısını bu sahte teorinin tarafgirliğini yaparak geçirmiş olan İngiltere Doğa Tarih Müzesinin kıdemli paleontoloğu Colin Patterson'un aşağıdaki itirafı, Darwinistlerin içinde bulunduğu aldatmacayı görebilmek açısından düşündürücüdür.
0n yıldan fazla bir zamandır, evrim üzerine çalışma yaptığımı düşündüm... (Ama) Bununla ilgili tek bir şey bile bilmiyordum... Son birkaç hafta boyunca çeşitli insanlara ve çeşitli gruplara basit bir soru yöneltmeyi denedim. Soru şuydu: 'Evrim hakkında doğru olan bildiğiniz bir şey, herhangi bir şey söyleyebilirmisiniz?' Bu soruyu Field Doğa Tarih Müzesi'nin jeoloji personeline de sordum ve aldığım tek cevap derin bir sessizlikti. Aynı soruyu, evrimin en prestijli kesimi olan Chicago Üniversitesi Evolutionary Morphology Seminar'ın (Evrimsel Morfoloji Semineri) üyelerine de sordum ve aldığım cevap yine uzun bir sessizlikti. Sonunda aralarından biri şu cevabı verdi: "Evet ben bir şey biliyorum - bunun liselerde okutulmaması gerekiyor."
Colin Patterson'un bu itirafı, Darwinistlerin açıkça bildikleri bir gerçeği yaşamları boyunca saklamakta ve bir yalanın peşinden gitmekte hiçbir sakınca görmediklerini açıkça ortaya koymaktadır. Evrim teorisinin bir yalan olduğu aslında tüm bilim çevreleri tarafından bilinmektedir. Evrimin, beyinleri yıkamak amacıyla okullarda okutulmaya devam ettiğinin, evrim hakkında çıkan tüm haberlerin aldatmaca olduğunun, yapılan konferansların, çıkan kitapların, evrim yanlısı sayısız derginin aslında propaganda amacını taşıdığının hepsi farkındadır. Darwinistlerin her biri, doğa tarihi müzelerinde sergilenen fosillerin evrime hiçbir delil sunmadığını bilmektedirler. "Evrime yeni bir delil bulundu" haberlerinin uydurma, dergilerde ve gazetelerde çıkan evrim çizimlerinin ise sahte olduğunun farkındadırlar. Ama tüm bunlardan habersizmiş gibi davranırlar. Birbirlerine bu sahtekarlıkları anlatırken akademik konuşmalar yapıyor görünümü vermeye çalışırlar. Ama aslında hepsi, uydurma ve sahte bir ideolojinin destekçiliğini yaptıklarını bilmektedirler.
Bütün bunların sebebi, evrimin bir inanç sistemi, sapkın bir din olmasıdır. Evrimin bilimsellikle ilgisi yoktur. Darwinizm, deccalin savaşının bir gereği olarak savunulmaktadır. Darwinizm'i savunan tüm bilim adamları, aslında farkında olmaksızın deccalin idaresindedirler.
Florida State Üniversitesi'nden felsefe profesörü Darwinist Michael Ruse, batıl Darwinizm dinini şöyle tanımlar:
Evrim, savunucuları tarafından bir bilim olmaktan çok daha ötesi olarak desteklendi. Evrim bir ideoloji, seküler bir din olarak ilan edildi - anlam ve ahlak olarak Hıristiyanlığa alternatif olan mükellef bir din olarak... Evrim bir dindir. Bu başlangıçtaki evrimde de bu şekildedir ve bugünkü evrimde de hala bu şekildedir.
Amerikalı astronom, fizikçi ve kozmolog Robert Jastrow ise, Darwinistlerin körükörüne Darwinizm'e bağlı olmaları hakkında şunları söylemektedir:
Belki de yeryüzündeki yaşamın ortaya çıkışı bir mucizedir. Bilim adamları bu görüşü kabul etme isteğindedirler, ama seçenekleri kısıtlıdır. Ya yaşam, bilimsel anlayışın dışında bir varlığın isteği ile yeryüzünde yaratılmıştır ya da bizim gezegenimiz üzerindeki cansız maddelerde meydana gelen kimyasal reaksiyonlar yoluyla kendi kendine meydana gelmiştir.
Birinci düşünce hayatın kökeni konusunu bilimsel araştırmaların ötesine yöneltir. Bu, bilim kanunlarından münezzeh olan Yüce Varlık'ın gücüne olan inancın ifadesidir. İkinci teori de bir inanç hareketidir. Bu inanç hareketi ise yaşamın kökeninin bilimsel görüşünün doğru olduğu üzerine kuruludur. Fakat bu inancı destekleyecek hiçbir somut delil olmadan.
Robert Jastrow'un bu satırlarda dile getirdiği gibi Darwinizm bir inanç olarak kabul görmektedir, ama bu batıl bir inançtır ve bilimsel hiçbir bulguyla desteklenmemektedir. Darwinizm'i; bilimsel görüşün ortaya koyduğu tek seçenek, yaratılış gerçeğini ise bilimin ötesinde bir inanış olarak görmek ise materyalist düşünce yapısının bir yanılgısı ve yalanıdır. Bilimin gösterdiği gerçek yaratılıştır. Canlılığın üstün ve kudret sahibi bir Aklın, yani Yüce Allah'ın eseri olduğu bilimsel bulgularla bir kez daha teyit edilmiştir. Darwinizm'in iddiaları ise bilimin tüm dalları tarafından yalanlanmıştır. Dolayısıyla bilime inanan bir kimsenin Darwinizm'i savunması gerektiği düşüncesi gerçeklerle bağdaşmayan ciddi bir yanılgıdır.
Darwinizm'in bir bilim değil, batıl bir din olduğunun bilinmesi ve anlaşılması kuşkusuz çok önemlidir. Böylece, öncelikle Darwinizm'in dünyayı aldatmasının ideolojik bir sebebi olduğu anlaşılır. Teorinin ortaya atılışından bu yana Darwinizm adına yapılmış her çalışma, bu yönde atılmış her adım, aldatılan her insan, Darwinizm ideolojisinin bir parçası olmuştur. Darwinizm'in ders kitaplarında yer alması, tüm dünyaya yayılması, neredeyse tüm bilimsel dergilerin, gazetelerin ve televizyon programlarının tek konusu olması herhangi bir olay değildir. Bu durum aslında son derece tehlikelidir. İnsanlar, bu batıl dinin etkisiyle birbirlerini adeta hayvan gibi görmekte, güçlünün zayıfı ezmesini kendilerince makul karşılamakta, insanı Allah'a karşı hiçbir sorumluluğu olmayan, tesadüfen oluşmuş bir varlık olarak algılamaya başlamaktadırlar. Batıl Darwinizm dininin etkisiyle ortaya çıkan savaşlar, işgaller, çatışmalar; komünizm, kapitalizm, faşizm gibi çarpık ideolojiler; dünyanın pek çok ülkesinde halen devam eden anarşi ve terör bu tehlikenin boyutlarını açıkça göstermektedir.
Unutmamak gerekir ki, Darwinizm'in sürekli telkin edilmesi ve tüm dünyada etkin kılınmaya çalışılması, Allah inancına karşı yürütülen bir mücadeledir. Bu sapkın ideoloji insanı Allah'a karşı tüm sorumluluklardan uzaklaştırmak ve ahireti unutturmak amacını taşımaktadır. Kendince Allah'a karşı sorumsuz olduğunu zanneden ve ahirete inanmayan bir insanın da kuşkusuz ki başkalarına zulmetmesi, diğerlerini acımasızca ezmesi, güçlü olmak için her türlü kötülüğü kendi aklınca meşru sayması, bencil olması, çatışmayı ilerlemenin yolu olarak gördüğü için savaşları teşvik etmesi, kitleleri yok etmesi, farklı etnik kökenlere karşı soykırım uygulaması şaşırtıcı değildir. Bugün henüz lise çağındaki gençler bile, ellerine silah alarak yaptıkları okul baskınlarında, onlarca kişiyi kurşuna dizerken, Darwinist mantığın zihinlerini nasıl zehirlediğini açıklamakta sakınca görmemektedirler. Karşılarındakini "elenmesi" gereken bir hayvan olarak gördüklerini saklamamaktadırlar. Batıl Darwinizm dini, işte böyle dehşetli ve tahrip edici bir inançtır.
Dolayısıyla batıl Darwinizm dinini ve Darwinizm'in dünyayı aldatışını incelerken, bu gerçekleri unutmamak gerekmektedir. Darwinistlerin dünyayı aldatırken kullandıkları sinsi yöntemlerin bilimsellikle, kanıtlanması gereken herhangi bir bilimsel teori ile ilgisi olmadığını dikkate almak gerekmektedir. Batıl Darwinizm dininin, nüfus planlaması için açlık, hastalık ve savaşların gerekliliğini savunan Malthus'un fikirlerinden etkilenerek şekil aldığını, tüm hasta ve sakatların öldürülmesini öngören öjeni fikrinin temeli olduğunu, kitleleri ölüme sürükleyen faşist ve komünist diktatörlerin temel dayanağını oluşturduğunu, I. ve II. Dünya Savaşları'nda on milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olduğunu ve şu anda tüm dünyada ve özellikle ülkemizde süregelen terör belasının beslendiği tek kaynak olduğunu unutmamak gerekmektedir. Bugün dünyada var olan tüm kargaşaların, din ahlakına karşı yürütülen eylemlerin, komünist ve faşist akımların, saldırı, katliam ve terör olaylarının da çıkış noktasının aynı mantık olduğu sürekli akılda tutulmalıdır. Darwinizm, bilimsellik adıyla ortaya çıkmış masum bir teori değil; kitleleri dejenerasyona, dinsizliğe, sorumsuzluğa, savaşlara, öfke ve şiddete sürükleyen çağımızın en büyük belalarından biridir.
Batıl Darwinizm dininin savunucuları her ne kadar sahtekarlık üzerine bir yayılma politikası izlerlerse izlesinler, Allah'ın üstün kudretine karşı mücadele içinde olan herkes, mutlaka deşifre olacak ve yenilgiye uğrayacaktır. fiu anda da Darwinistler, Darwinizm'in bu tarihi yıkılışına tanıklık etmekte ve bu durumu esefle seyretmektedirler. Darwinistler, tüm gücün Allah'a ait olduğunu, tüm tuzaklarının mutlaka bozulup yok olacağını tam olarak kavrayamamış olabilirler, ancak Hakka karşı kurulmuş her batıl tuzak, mutlaka yerle bir olmaya mahkumdur. Yüce Rabbimiz ayetinde bu gerçeği şöyle bildirir:
Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 54)