Ramazan Ayı, tüm insanlığa bir rehber olarak gönderilen Kuran'ın indirildiği ve içinde "... bin aydan daha hayırlı" (Kadir Suresi, 3) olduğu bildirilen Kadir Gecesi'nin bulunduğu bir bereket ayıdır. Bu ay boyunca, dünya üzerindeki tüm Müslümanlar oruç ibadetlerini yerine getirir, verdikleri nimetler için Rabbimiz'e şükrederler. Allah (cc), Bakara Suresi'nde, Ramazan Ayı ile ilgili şu şekilde buyurmaktadır:
Ramazan Ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. (Bakara Suresi, 185)
Oruç ibadetinin Allah (cc)'ın razı olacağı şekilde yerine getirilmesi, güçlü bir imanın, ihlasın, samimiyetin ve Allah (cc) korkusunun göstergesidir. Çünkü oruç, Allah (cc) ile kul arasındaki bir ibadettir. İnsanın bu farzı yerine getirirken ne niyette olduğunu, samimiyetini, ihlasını, haram ve helalleri uygulamada gösterdiği titizliğini ancak Allah (cc) bilmektedir. Bir kişinin, çevresindekilere gösteriş amaçlı ya da samimi bir niyetle orucunu tutup tutmadığını hiç kimsenin bilmesi mümkün değildir. Oruç tutan kişinin bu ibadetinin karşılığı ancak Allah (cc) Katındadır. Peygamber Efendimiz (sav) de iman edenleri bir hadisinde şu şekilde müjdelemiştir: "Bu ayı oruç tutarak, ibadet ederek ve hayır için harcamada bulunarak geçirenlere ne mutlu!"
Allah (cc), orucun tüm iman sahipleri için farz kılındığını Bakara Suresi'nde şu şekilde bildirmektedir:
Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız. (Bakara Suresi, 183)
Ayette bildirildiği gibi, orucun farz kılınmasının hikmetlerinden biri insanların sakınmaları, yani kötülüklerden uzak durup, nefislerini terbiye etmeleridir. Bunun yolu da, Allah (cc)'a samimi bir kalple iman edip, Rabbimiz'in emir ve tavsiyelerine uymak, vicdanın sesini dinleyip, nefsin kışkırtmalarından uzak durmaktır. Böyle bir kişinin ahlakı zaman içinde güzelleşecek, imanı olgunlaşacak ve Allah (cc) korkusu daha da güçlenecektir.
Bir ay boyunca Allah (cc)'ın Kuran'da bildirdiği bu emrini tutan ve sınırlarını aşmayan müminler, nefislerini terbiye ederler. Bu ibadet ayrıca müminlerin, diğer ibadetlerini yerine getirirken de nasıl bir nefsani terbiye içinde olmaları gerektiği konusunda da düşünmelerine ve nefsin böyle bir eğitime ne kadar ihtiyacı olduğunu anlamalarına vesile olur.
İnsan, Ramazan Ayı'nda aldığı bu özel terbiyenin nimetlerinden hayatı boyunca her alanda yararlanır. Nefsini terbiye etmiş -yani elindeki nimetlerin Allah (cc)'a ait olduğunu ve acizliğini fark etmiş- bir insanın ahlakında olumlu yönde pek çok değişiklik meydana gelir. Müminin, Ramazan Ayı`nda oruçla birlikte başlayan bu Allah (cc)`a yönelişindeki kararlılığını sürekli arttırarak devam ettirmesi ise, Allah (cc)`ın izniyle manevi yönde çok büyük bir güçlenmeye ve bunun sonucunda da Allah (cc)`ın izniyle, Rabbimiz'in rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmalarına vesile olacaktır.