PKK, 1984’ten beri Türkiye’nin askeri karakollarına saldırarak askerlerimizi şehit etmektedir. Bu saldırılarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde güvenliği sağlamakla görevli jandarma, korucular ve polisler de binlerce silahlı saldırıya maruz kalmıştır. PKK, bugüne kadar gerçekleştirdiği 80 bini aşan terör saldırısıyla 40 bin vatandaşımızın şehit olmasına neden olmuştur. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun 2013 yılı raporuna göre son 30 yılda 7.918 kamu görevlisi şehit olmuştur. Milli Savunma Bakanlığı’nın 2012 verilerine göre şehit olan asker sayısı 4.892, şehit polis sayısı 550, şehit korucu sayısı 1.500’dür. Bu dönem zarfındaki gazilerimizin toplam sayısı ise 20 binin üzerine çıkmıştır. Bütün bunlar düşünüldüğünde bazı Batı yayınlarında yer alan tek taraflı propagandalarla “PKK artık barış sürecine girdi, şiddeti bıraktı” gibi yanılgıların gerçeği yansıtmadığı da çok açık ortadadır. Nitekim henüz birkaç hafta önce PKK, Türkiye’de 3 askerimizi ve bir polisimizi şehit etmiş, çıkan sokak olaylarında ise 50 insanımız hayatını kaybetmiştir.
www.pkkninkomunisttaktikleri.beyazsiteler.com
Güneydoğu’daki terörün çözümüyle ilgili son birkaç yıldır gündemdeki başlıklardan biri de PKK’nın “silah bırakacağı” iddiasıdır. Öncelikle, geçmişteki ve günümüzdeki kanlı eylemlerine tüm milletimizin şahit olduğu bu cinayet örgütünden böyle bir talep ve beklenti içine girmek gerçekçi değildir.
Bu örgütün silah bırakma masalı, PKK’nın bir oyun ve oyalama taktiğinden başka bir şey değildir. Zira PKK, gerek lideri Abdullah Öcalan gerekse diğer örgüt mensuplarının defalarca dile getirdiği gibi Marksist, Leninist, Stalinist ideolojiye sahip komünist bir terör örgütüdür. Türkiye’de, Kürtler dahil 40 binden fazla kişinin şehit edilmesinin sorumlusudur. Şiddet eylemlerini, cinayetlerini hala sürdürmektedir. Amacı, bölgede Kuzey Kore benzeri bir komünist Kürdistan kurmaktır.
Komünist ideolojinin en temel doktrini bilindiği gibi, “silahlı, bombalı terör ve anarşi“ metoduyla gerçekleştirilecek kanlı bir devrim ile komünist düzeni sağlamaktır. Dolayısıyla, komünist düzen gelmeden PKK’nın silahı ve terörü bırakması asla söz konusu değildir.
Taktik olarak silahını bıraksa bile iple, boğma teliyle, ekmek bıçağıyla, baltayla yine insanları öldürmeyi sürdürecektir. Çünkü adam öldürmek, kan dökmek bu ideolojisinin bir parçasıdır.
Buradaki önemli bir aldanış da ‘PKK bir kere silah bırakınca sanki bir daha yenisini bulamayacak, sorun da hallolacak’ gibi bir hayale kapılmaktır. Oysa PKK, eski modası geçmiş silahlarını bugün bıraksa, Irak ya da Suriye’deki silah pazarlarından veya bölgedeki destekçilerinden yarın fazlasıyla, üstelik de en yeni model silahları bulması işten bile değildir.
Zira, her noktasında sıcak savaşın hakim olduğu Ortadoğu coğrafyasında silah bulmak, ekmek bulmak gibi basit bir olaydır. Nitekim en başta ABD, PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’ye düzenli olarak tonlarca silah ve mühimmat göndermektedir. Silahlarınsa PYD’ye veya PKK’ya gönderilmesi arasında da bir fark yoktur. Kısacası, terör örgütünün silah bırakması üzerine planlar kurmanın, beklentilere girmenin hiçbir gerçekçi yanı yoktur. Silahsız bir komünist hareket henüz tarihte görülmemiştir. PKK gibi on binlerce masum insanın, çocukların, bebeklerin eli kanlı, kalleş katillerinden de böyle bir davranış beklemek çok büyük safdillik olur.
www.pkkninideolojisi.beyazsiteler.com
Batılı derin güçlerin, bir yandan askeri operasyonlarla, bir yandan yerli-yabancı savaş çığırtkanlarının algı operasyonlarıyla, bir yandan da siyaset, bürokrasi, medya ve belli toplum kesimlerinin bir bölümünün üzerinde kurdukları hakimiyetle PKK komünist Kürdistan’ı kurma projeleri tarihteki en aleni şekline bürünmüştür. Türkiye’nin ilk etapta Güneydoğusu’nun bölünmesi planı da bu projenin vazgeçilmez parçalarından biridir.
Saydığımız güçler ve kesimler, artık son aşamaya gelindiği düşüncesiyle çirkin bir cesaret, küstahlık ve arsızlık içerisindeler. Türk milletinin aklıyla ve zekasıyla alay edercesine pervasız ve aleni bir üslup takınmaktan çekinmiyorlar.
Hal böyleyken, Türkiye üzerinde artık bu derece aleni oynanan oyunların hala farkına varamamak ya da vardığı halde çekinik ve tepkisiz kalmak, anlamazdan gelmek, üzerine düşen vicdani sorumluluğu yerine getirmemek tarihe geçecek bir leke olacaktır. Unutulmamalıdır ki PKK taraftarlarının bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır. Bu gerçek Kuran’da şöyle haber verilmiştir:
Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar; Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum. Sen inkarcılara bir mühlet ver, az bir süre tanı. (Tarık Suresi, 15-17)
“Lenin 1900’de ne ise ben de 21. yüzyıl sosyalizmini temsil ediyorum”, diyen bölücü başı Abdullah Öcalan, PKK’nın asıl hedefinin “KOMÜNİST TOPLUMUN KURULMASI” olduğunu ise şöyle anlatır: “Bizim ortamımızda sosyalizmin ve komünizmin ölçüleri egemendir. Sosyalizmde herkese emeği kadar verilir. Bu, parti (PKK) içinde de geçerlidir. BU, KOMÜNİST TOPLUMUN KURULUŞUNA KADAR DA GEÇERLİ OLACAKTIR.” (Tasfiyeciliğin Tasfiyesi, s.153)
Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi öncelikli amacı Türkiye’nin güneydoğusunda komünist bir devlet kurmak olan PKK bu hedefine ulaşana kadar terörü bırakmayacaktır.
Silahsız, barışçı, demokratik, uzlaşmacı, müzakereci hiçbir yöntem komünist ideolojinin kitabında yer almaz. Komünist PKK bu kavramları dönem dönem güç, zaman ve avantaj kazanmak, bu arada da düşmanlarını oyalamak için söylemlerinde taktik olarak kullanır. Oyuna düşen karşı tarafın dikkatini bu polemiklerin içine çekerken kendisi lojistik yapılanmasını tamamlar, eksik ve zayıflıklarını giderir ve daha güçlenmiş bir şekilde ortaya çıkar. Ardından da şimdi olduğu gibi devlete karşı şuursuz, çirkin bir cesaret içinde kendince olmadık tehditler savurmaya başlar.
Özetle, tek derdi silahlı kalkışmayla komünist bir devlet kurmak olan ve yıllar boyunca bu ideali uğruna silahla, tüfekle, katliamlarla adeta iç içe geçmiş bir PKK’ya bu ideolojisini koruduğu sürece silahını bıraktırmak gibi bir durum söz konusu bile değildir. PKK’nın silahını bırakması ancak ve ancak, yolunun, felsefesinin yanlışlığını, çarpıklığını, bilim-dışılığını görerek Marksist-komünist ideolojisini terk etmesi ile olur. Yani Sayın Adnan Oktar’ın çok özlü biçimde ifade ettiği gibi “Kafasındaki silahı bırakmasıyla olur”. Bu da yıllardır bağışıklık kazandığı silahla değil, yalnızca bilgiyle, fikirle, eğitimle sağlanabilir.
www.pkkninideolojisi.beyazsiteler.com
ABD ve Avrupa derin devletlerinin yaklaşık 100 yıldır Ortadoğu’da Bağımsız Kürdistan kurma hayali vardır. Hayal ettikleri bu devlet, Marksist Leninist Stalinist bir proletarya diktatörlüğü olacaktır. Bu planın gerçekleştirilmesi için Güneydoğu’nun ülkemizden koparılması gerekir. Bu nedenle “PKK’nın silah bıraktığı” veya “PKK ve PYD farklıdır” iddiaları sadece bu planın bir parçasıdır. Komünist bir terör örgütü olan PKK da söz konusu derin yapıların bu amaçla, yani bölgede kızıl Kürdistan kurmak için kullandıkları bir örgüttür.
Yapılan plan çok açıktır: Güneydoğu’da özerklik oluşturulacak. Bu özerk yapı Türkiye’den ayrılacak, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’yi de içine alan bağımsız komünist bir devlete dönüşecek. Bu kızıl devlet tüm dünya ülkeleri tarafından hızla silahlandırılacak, dev bir askeri güce sahip komünist diktatörlük halini alacaktır.
Bazı çevreler tarafından ısrarla telkin edildiği gibi, bölgedeki bu yapı silah bıraktığı iddialarıyla demokrat ve barışçıl yöntemlerle olmayacaktır.
Derin Avrupa ve derin Amerika Ortadoğu’da kuracağı kızıl Kürdistan ile hem Türkiye’yi güçten düşürmeyi hem de Türk İslam aleminin birleşmesini engellemeyi planlamaktadır. Bu hain plana göre komünist Kürdistan, Türkiye ile İslam alemi arasında deccali bir set olacaktır.
Amerika derin devleti PKK’yı Armageddon’u başlatacak Yecuc Mecuc olarak kullanmak istemektedir. PKK değil silah bırakma tam tersine, tüm bölgeyi kan gölüne çevirmek amacındadır.
Derin Amerika ve derin Avrupa, PKK’yı, Kürtleri çok sevdiği için, onları korumak için desteklememektedir. Tam tersine bölgede Müslüman ülkelere karşı kullanabileceği güçlü bir müttefik oluşturmak için desteklemektedir. Kürtlerin ne durumda olduğu veya bundan sonra neler yaşayacağı bu çevrelerin umurunda dahi değildir. Nitekim daha önceki yıllarda da defalarca Kürtleri öne sürdüler ve her defasında yalnız bıraktılar. Saddam Kürtleri kitleler halinde katlederken de hiçbir tepki göstermediler.
Avrupa ve Amerika’nın derinlerinin PKK sevgisinin amacı bellidir: Marksist Leninist Stalinist ve askeri açıdan çok güçlü bir Kürdistan, Müslümanlar üzerinde dehşetli bir baskı oluşturacaktır. Bu kızıl diktatörlük de Müslümanları toplu olarak imha etmekte kullanılacaktır.
Güneydoğu’da senelerdir devam eden bölücü faaliyetlerin amacı etnik bir hareket değil, komünist ve dinsiz bir ideolojiyi hakim etme çabasıdır. Son 30 yıldır binlerce can alan PKK bölgede dev bir komünist devlet kurma idealinde olan Marksist Leninist Stalinist komünist bir örgütlenmedir.
Hedefi bölgede komünist bir devlet kurmak olan örgüt bu hedefine ulaşmak için kanlı bir devrimin şart olduğuna inanıyor ve ideolojisinin gereği olarak da, askerlerimizi şehit ediyor, polisimizi kahpece sırtından vuruyor, öğretmenleri kaçırıyor, çocuk kadın yaşlı demeden halkımızı bombalıyor.
Bölgedeki durumu “Kürt sorunu” adıyla lanse ederek sanki Kürt kardeşlerimizle aramızda bir ayrılık varmış gibi göstermeye çalışan bu komünist zihniyet aslında bölgede komünist, Stalinist ve Leninist bir hakimiyetin ön hazırlığını yapıyor.
PKK’nın amacı Kürt milliyetçiliğini kullanarak ONLARI STALİNİST BİR ANLAYIŞLA EZMEK.
Unutulmamalıdır ki Allah korusun bölgede komünist Stalinist ve Leninist bir hakimiyet kurulduğu takdirde PKK tarafından ilk harcanacak ve ilk şiddet görecek kişiler Kürt kardeşlerimiz olacaktır.
Kendince, “Terörün bitmesi için özerklik şart” diyerek ortaya çıkan bazı kişiler bu komünist tehlikenin farkında değil.
Oysa bu tehlikeye karşı en etkili olacak önlemleri alabilmek için tehlikenin boyutlarının da çok iyi bilinmesi gerekir.
www.turkislambirligiyolunda.com
Ortadoğu’nun kızıl bir kan denizinde boğulmasını engellemek için bilinmelidir ki;
✓ PKK asla Kürt kardeşlerimizin temsilcisi değildir. Kürtler dindar, efendi, güzel ahlaklı insanlardır. PKK ise dinsiz, (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’sız, ahlak ve aile kavramlarını reddeden bir dehşet örgütüdür. Tertemiz Kürt halkı ile terörist PKK’nın yan yana gelmesi mümkün değildir.
✓ Yerel yönetimleri güçlendirme bahanesiyle bölge halkının her türlü ihtiyacının ve hakkının PKK gibi despot ve saldırgan bir örgütün inisiyatifine bırakılması asla kabul edilemez.
✓ PKK, Marksist Leninist Stalinist bir örgüttür ve ideolojisi gereği, kendisinden farklı düşünen hiçbir oluşuma izin vermez. Bölgede başka bir partinin, sivil toplum kuruluşunun faaliyet yapması imkansız hale gelir. PKK, kendilerine şirin görünmeye çalışanlar da dahil, farklı düşünen hiç kimseye bölgede yaşam ve varlık hakkı tanımaz, hepsini acımasızca ezer.
✓ Devletimiz bu gerçeği göz önünde bulundurarak, başta Öcalan’ın serbest bırakılması ve özerklik talebi olmak üzere, Kürt kardeşlerimizi PKK’nın inisiyatifine bırakacak tüm tekliflere karşı net bir tavır göstermelidir.
✓ On yıllar boyunca iddia edilen Ergenekon yapılanmasının zulmü altında ezilen Kürtleri şimdi de Marksist Leninist Stalinist bir baskı rejimine terk etmeyi hiçbir vicdan kabul edemez.
✓ Batı derin devletleri Kürt halkının dostu değildir. Saddam’ın, Esad’ın Kürtleri acımasızca ezmesine on yıllarca sessiz kalan bu yapıların, son dönemlerde Kürtleri destekliyor gibi görünmeleri aldatıcıdır. Bu çevrelerin tek amacı (Allah’ı tenzih ederiz) dinsiz, Allah’sız, Kitapsız PKK’yı, bölgede bağımsız komünist Kürdistan kurulması için kullanmaktır.
✓ Tüm bölge ülkelerinin bu oyuna karşı dikkatli olması gerekir. Müslümanı Müslümana kırdırmayı amaçlayan bu oyunun bozulması, PKK’nın ideolojisine ilmen cevap vermekle, gençleri Darwinizme, komünizme, materyalizme karşı bilinçlendirmekle, Kuran’a tam sarılmakla, İslam Birliği ve Mehdiyetle mümkündür. Bu yüzyıl, Allah’ın izniyle PKK’nın tarihe karıştığı, Hakkın üstün geldiği yüzyıl olacaktır.
“De ki: “Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir.”” (Sebe Suresi, 49)