1921'de Dr. Davidson Black, Çin'in Pekin şehrine bağlı Choukoutien Köyü yakınındaki bir çukurda iki azı dişi buldu. Black, bu iki azı dişini Sinanthropus Pekinensis olarak isimlendirdi ve bir hominid (insansı) olduğunu ileri sürdü. Dr. W. C. Pei 1927 yılında üçüncü azı dişini, 1928'de de bazı kafatası parçaları ve iki adet çene kemiği buldu. Black, bunların da Sinanthropus Pekinensis'e ait olduğunu ileri sürerek kafatası hacmini 900 cc olarak ilan etti.
Yaşı da 500 bin yıl olarak tahmin edildi. 1936'da Amerikalı Prof. Franz Weidenreich ve Pei tarafından aynı yerde üç kafatası daha bulundu. Bu kafataslarının da Sinanthropus Pekinensis'e ait olduğunu ve beyin hacminin 1200 cc olarak değiştirildiğini açıkladılar. Delil olarak bulunan tüm materyaller iki azı dişi hariç 1941-1945'de kaybolmuştur. Şu an elde sadece Weindenrich'in yaptığı alçı modeller mevcuttur.
Evrim teorisinin geçersizliği konusundaki uzun yıllar süren çalışmaları ile tanınmış Prof. Duane Gish, konu ile ilgili olarak şunları bildirmektedir:
Evrime delil olarak ileri sürülen bu materyaller, iki diş hariç, 1941-1945 yılları arasında kaybolmuştur. Bugüne kadar da hiçbirisi bulunamamıştır. Bunların kayboluşu ile ilgili çok şey söylenmiştir. Bunların içinde en yaygın olanı, İkinci Dünya Savaşı esnasında Japonlar tarafından kaybedildiğidir. Halbuki o sırada Pekin'de görevli bulunan ve kendisi de bir evrimci olan O'Connel ise, Japonlar'ın buraya gelmediğini, bu fosilleri evrimcilerin kendilerinin imha ettiğini belirtir. Ona göre, eldeki fosiller insanla maymun arası bir geçiş formu değildir. Kafatası o devirde avcıların avladıkları orangutan maymununa aittir. Bu gerçek sebebiyle fosiller imha edilerek ortadan kaldırılmıştır.
Hayatta olan hiç kimse bu materyallerin ne olduğunu bilmemektedir.Sonuç olarak birkaç araştırmacı tarafından bu materyallerin bırakılmış olan tarif ve modellerinden başka ortada hiçbir delil yoktur. Bu araştırmacıların tamamı evrimcidir ve hepsi de insanın hayvan neslinden evrimleşerek meydana geldiğini iddia etmektedir. Bir bilim adamının tamamen namuslu ve şerefli olduğunu kabul etsek bile eldeki mevcut eksik ve karışık materyallere dayanarak yapacağı model veya modellerin, gerçeği ne dereceye kadar aksettireceği şüphelidir. Bundan başka Choukoutien'de keşfedilen materyallerde objektifliği ciddi şekilde etkileyecek noksanlıklar bulunmaktadır.
Eldeki modellerin hepsi Weidenreich tarafından yapılmıştır. Bu modellere nasıl güvenebiliriz. Bunlar, orjinal bir varlığın özelliklerini mi, yoksa Weidenreich'in düşüncelerini mi yansıtmaktadır?"177
M. Boule de Pekin Adamı ile ilgili olarak, "Sinanthropus Pekinensis'in dişlerinin ve alt çenenin tüm özellikleri ileri yapılı maymunlara benzemektedir"179 demektedir.
Bir başka araştırmacı M. D. Leakley ise Olduvai George adlı eserinde; Olduvai George'nin ikinci nehir yatağında Pithecanthropus Erectus ve Sinanthropus Pekinensis'e benzer varlıkların aynı devirde yaşamış olduğuna dair deliller bulduğunu açıklamıştır.180 Ancak bu da çok çelişkili bir durumdur çünkü birbirinin atası durumunda olan iki varlığın aynı devirde yaşaması mümkün değildir. Ayrıca Pekin Adamı'na ait bu fosillerdeki köpek dişleri, komşusu kesici ön dişlerden bazı goril ve şempanzelerde olduğu gibi uzakta bulunmaktadır. Üst köpek dişleri de diğer dişlerden oldukça uzundur. Bütün bunlar bize bu kafataslarının ancak insanlar tarafından öldürülmüş büyük babon ve makilere ait olabileceğini kanıtlamaktadır.
177. Gish, D. T., Evolution: The Fossils Say "No", Creation-Life Publishers, San Diego, 1979.
178. M. Boule and H. M. Wollais, Fossil Men, The Dreyden Press, New York, 1957, ss. 118-123.
179. M. Boule, L'anthropologie, 1937, s. 21.