National Geographic TV ekranlarında 4 Nisan 2003 günü, "The Cleverest Ape in the World (Dünyadaki En Akıllı Maymun)" başlığını taşıyan bir belgesel yayınlandı. Belgesel, kanalın son günlerde hız verdiği maymun odaklı evrim propagandasının ayaklarından birini oluşturuyordu.
Bu belgeselde üç farklı maymunun yetenekleri anlatılmakta ve bazı zeki davranışlarıyla insan zekası arasında benzerlikler kurulmaya çalışılmaktadır. Sunuculuğunu ünlü bir ateist ve Darwinist olan Oxford Üniversitesi mezunu ve psikolog Susan Blackmore’un yaptığı program yanılgılarla doludur.
Anlatılan maymunlardan ilki, ABD’deki Ohio Üniversitesi araştırma laboratuvarında bulunan Şiba isimli bir şempanzedir. Bakıcısı, kendilerini ziyarete gelen Blackmore’a özel bir odada Şiba’nın bazı yeteneklerini göstermektedir. İçinde çeşitli oyuncaklar bulunan odanın Şiba için bir oyun odası olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Odanın ortasında minik bir maketinin bulunduğu görülmektedir. Maket aslında odanın maketidir. Odada bulunan herşey maket içinde minyatür olarak yerleştirilmiştir. Odada yerde ters vaziyette duran büyükçe kırmızı bir kova da, bu oda maketi içinde minyatür kopyasıyla yerleştirilmiştir. Bakıcısı Şiba’yı oda maketinin önüne götürür ve maket içindeki kovanın içine, Şiba’nın da göreceği şekilde, minik bir cisim yerleştirir. Şiba’ya maket içinde kovayı tekrar tekrar gösterir, sonra ‘bul onu Şiba’ komutuyla makette yerini gösterdiği cismi odada bulmasını ister. Şiba da maketin zaten hemen yanıbaşında duran kovanın yanına geçer ve onu kaldırarak altındaki nesneyi bulur.
Blackmore’un ifadelerinden, Şiba’nın bu başarısını hayretle karşıladığı anlaşılmaktadır:
"Ormanda yaşayan ve sürekli ağaçlara tırmanan bir hayvanın üç boyutlu bir görüntüyü hemen algılayabileceğini düşünürsünüz. Ama onun bunu küçük bir makette kullanabilme yeteneği akıl gerektirir. Açıkçası onun bunu bu kadar kolay yapmasını beklemiyordum ve yaptı!"
Oysa Şiba, Blackmore’un belirttiği gibi ormanda yaşayan ve sürekli ağaçlara tırmanan bir hayvan değildir. Doğal yaşamı hiç tanımamış olan Şiba hayvanat bahçesinde doğmuş ve sonra laboratuvara alınmış bir maymundur. Eğer doğada yaşayan bir şempanzenin, laboratuvarda yapılan böyle bir denemenin henüz ilkinde bunu başardığı gösterilseydi, belki bu şaşırtıcı olurdu. (Ama yine de National Geographic"in ima ettiği gibi evrime bir delil olmazdı.) Blackmore’un yorumları, sözkonusu davranışın başarısını abarttığını göstermektedir.
Gerçekte bu tür gösteriler büyük ölçüde aldatıcı olabilir. Çünkü ekran başındaki izleyiciler Şiba’nın bu davranışına ilk kez şahit olurlar. Bu yüzden bir insan, Şiba’nın ilk kez karşılaştığı bir durum karşısında muhakeme, yani soyut düşünce yeteneği sayesinde çözüme ulaştığı zannına kapılabilir. Oysa bu davranış ödül-ceza sistemine dayalı bir süreç sonunda ortaya çıkmaktadır. Kovanın altına nesnenin yanısıra bir muzun konması durumunda bu davranışın bir alışkanlık haline gelmesi de çok kolaydır. Oyun odası ve maketinin varlığı da bu denemelerin daha önce defalarca yapıldığının göstergeleridir.
Ancak Şiba’nın böyle bir durumla ilk kez karşılaştığı ve problemi çözdüğü gösterilse bile bu davranışından Darwinizm’e — yani insan ile maymun arasında akrabalık olduğu iddiasına — çıkarılacak pay gerçekçi olmazdı. Çünkü başka canlılarda da benzeri yetenekler vardır. Örneğin New Caledonia adasında yaşayan bir karga türünün doğada daha önce hiç karşılaşmadığı malzemelerden belli bir amaç doğrultusunda alet yaptığı bilinmektedir. Betty isimli karga laboratuvarda bulduğu ince bir teli, derin bir kabın dibindeki yiyeceğe erişmek için özel bir kanca şekline sokmuş, bunu kullanarak yiyeceği almayı başarmıştır. Üstelik on denemeden dokuzunda bunu tekrarlayarak tesadüf ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Bu olay şempanzelerin zeki davranışlarını sözde insan evrimine delil gösteren Darwinistler açısından açıklanamaz bir durum ortaya çıkarmaktadır. Hayali evrim ağacında insana şempanzeden çok daha uzak bir canlı, hiçbir şempanzenin gösteremediği kadar zekice bir davranış ortaya koymuştur. BBC, haberi "Betty en yakın akrabalarımızı utandırdı" yorumuyla vermiştir . Elbette hiç kimse çıkıp da mükemmel bir şekilde aletler yaptığı için karga Betty’nin insanın akrabası olduğunu savunmamıştır.
Belgeselde konu edilen ikinci maymun ise Şantek isimli bir orangutandır. Şantek yirmi yıl boyunca birlikte olduğu bakıcısıyla işaret dili kullanarak haberleşebilmektedir. Belli nesneler için belli işaretler yapan, belli soruları belli işaretlerle soran bakıcısına Şantek de bazı işaretlerle cevap verebilmektedir. Bakıcısıyla ‘Simon der ki’ oyununu oynayabilmektedir. Bakıcısı melodik bir şekilde söylediği şarkıda, ‘simon der ki’ nakaratıyla Şantek’ten bazı davranışlar yapmasını istemektedir. Sırasıyla Simon der ki: kafanı tut, ayaklarını yere vur, alkışla... gibi melodiler söylemekte Şantek de sırası gelince başını tutmakta, ayaklarını yere vurmakta ve alkışlamaktadır. Ancak bakıcısı zaten yapılması gereken hareketleri göstermektedir. Yani Şantek, ‘başını tut’ kelimelerinin anlamını bilmemektedir. ‘başını tutarak başını tut diyen bakıcısını görmekte ve onu taklit etmektedir. Bunun karşılığında bakıcısından meyve alarak ödüllendirilmektedir. Maymunların karşısındakileri taklit etme yetenekleri asırlardır bilinmektedir. Şantek de uzun yıllar boyunca ve çok sayıda muz karşılığında bakıcısına belli nesneleri belli şekillerde ifade etmeyi öğrenmiştir.
National Geographic yorumcusu Blackmore ise Şantek işaret yaptıkça hayret çığlıkları atmakta ve izleyicilere Şantek sanki konuşuyor gibi bir izlenim vermektedir. Blackmore Şantek’in yanından ayrılırken şunları söylemektedir:
"İnsan bir orangutanla konuşma fırsatını hergün yakalayamıyor. Üzgünüm, ayrılıyorum."
Darwinizm propagandasına malzeme yapılan üçüncü maymun ise ‘Ay’ ismini taşımaktadır. Ay, Japonya’da bir araştırma kurumunda tutulmakta ve rakam belirleme ve sıralama yeteneği araştırmalarında kullanılmaktadır. Ay’a önce sayılar tanıtılmış, 0"dan 9"a kadar sayması öğretilmiştir. Örneğin altı kalem verilerek 6 sayısı gösterilmiş uzun yıllar sonucunda bu sayıları sıralama yeteneği kazanmıştır. Belgeselde, araştırmacılar Ay’a bilgisayar ekranında bir anda çıkan rakam gruplarını göstermektedirler. 4"erli ve 5"erli gruplar halinde ve ekrana karmaşık şekilde dağıtılmış rakamlar dokunuldukları anda ortadan kalkmaktadırlar. Ay da bunları küçükten büyüğe doğru dokunarak söndürmektedir. Ay’ın bu davranışı zekicedir. Ama bu da uzun bir şartlandırma eğitimiyle oluşturulmuştur. Yani ne Şiba, ne Şantek ne de Ay, zihin gücüne yani düşünme yeteneğine sahip değildirler. Yaptıkları her ne kadar karmaşık görünürse görünsün uzun yıllar boyunca ödül ceza ve taklit yöntemleriyle kazandıkları yeteneklerdir. Ayrıca Karga Betty örneğinde gösterdiğimiz gibi, daha önce hiç karşılaşılmayan bir sorun çözülse dahi bu durum şempanzelerin insana akraba olduğunu göstermez.
Ancak National Geographic TV bu gerçeği kabullenmeyerek maymun davranışları hakkında şu Darwinist yorumları yaparak programı kapatmaktadır:
"En yakın akrabalarımız olduğu için şempanzeler üzerinde yapan araştırmalar sayesinde, insanların özel ve ayrı bir tür olmadığına üstelik geçmişte ortak ataları paylaştığmıza, zeka sözkonusu olduğunda bile pekçok ortak noktamız olduğuna, onlarla çok şeyi paylaştığımıza ikna oluyoruz."
Görüldüğü gibi National Geographic TV, evrim teorisine hiçbir kanıt sağlamadığı halde bu maymun davranışlarını çarpıtmakta ve bunlar üzerinden Darwinizm propagandası yapmaktadır. Ancak bu propaganda temelsizdir. Çünkü başta da belirttiğimiz gibi, hem maymunların zekası kasten abartılmaktadır, hem de hayvanlar aleminde onlardan çok daha zekice davranışlar sergileyen (örneğin balarıları, yunuslar, termitler gibi) ve insanla arasında hiç bir evrimsel ilişki kurulamayan canlılar vardır. Evrimciler, sadece teorilerine göre ihtiyaç duydukları verileri almakta, ön plana çıkarmakta ve böylece yanlış yönlendirici yorumlar yapmaktadırlar. İnsanların kuşlarla evrimsel akraba olduğuna inananan birisi de, papağanlarla insanlar arasındaki "dil benzerliğine" dikkat çekerek benzeri yorumlar yapabilir. Bu nasıl bilim dışı ve yüzeysel bir hikayeyse, National Geographic"in maymun hikayeleri de bilim dışı ve yüzeyseldir.
National Geographic"in bir türlü anlayamadığı gerçek ise yaratılıştır: Allah insan ve şempanzeyi ve diğer tüm canlıları ayrı ayrı yaratmış, sadece insana Ruhu"ndan üflemiştir. Şempanze veya bir başka hayvan davranışının insanla boy ölçüşememesi de bundandır. İnsan akıl ve ruh sahibi bir varlık olarak tüm canlılardan üstün ve farklıdır.