Her insanın hayatında zor anlar olarak nitelendirilebilecek zamanlar vardır. Kuran ahlakından uzak yaşayan insanların birçoğu bu anları huzursuzluk, üzüntü ve sıkıntı gibi duygular içerisinde geçirirler. Böyle ortamlarda sinirlilik, gerginlik, tartışma yoğun bir şekilde sergiledikleri tavırlardır. Bu yanlış tepkilerin nedeni ise, bazı kişilerin dinin getirdiği güzel ahlaktan uzak yaşamalarıdır. Allah’a ve O’nun yaratmış olduğu kaderin kusursuzluğuna iman etmedikleri için, karşılaştıkları olayların, yaşadıkları zorlukların arkasında bir hikmet ve hayır göremezler.
Her insanın hayatında zor anlar olarak nitelendirilebilecek zamanlar vardır. Kuran ahlakından uzak yaşayan insanların birçoğu bu anları huzursuzluk, üzüntü ve sıkıntı gibi duygular içerisinde geçirirler. Böyle ortamlarda sinirlilik, gerginlik, tartışma yoğun bir şekilde sergiledikleri tavırlardır. Bu yanlış tepkilerin nedeni ise, bazı kişilerin dinin getirdiği güzel ahlaktan uzak yaşamalarıdır. Allah’a ve O’nun yaratmış olduğu kaderin kusursuzluğuna iman etmedikleri için, karşılaştıkları olayların, yaşadıkları zorlukların arkasında bir hikmet ve hayır göremezler.
Müminler ise, Allah’ın dünya hayatında kendileri için yarattığı zorlukların birer imtihan olduğunu bilirler. Bu denemelerin, salih Müslümanlar ile “kalplerinde hastalık bulunan” ve samimi olarak iman etmeyen kişilerin ayrılması için özel olarak yaratıldığının farkındadırlar. Çünkü Allah Müslümanları mutlaka deneyeceğini ve doğru olanlarla olmayanları birbirinden ayırt edeceğini Kuran’da şöyle vaat etmiştir:
“Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran Suresi, 142)
Müminlerin Allah’ın herşeyi hayır ve hikmetle yarattığını bilmelerinin nedeni Allah’ın Kuran’da müminlere olaylardaki hayırları görebilmenin yollarını göstermiş olmasıdır.
İnsanların birçoğu olumlu olarak değerlendirdikleri olaylarla mutlu olurken, olumsuz ya da ters gidiyor gibi görünen olaylarla birlikte de hüzne kapılırlar. Oysaki iman eden insanlar için böyle bir sıkıntıya düşmek büyük bir gaflettir. Allah, Kuran’da her olayı salih kullarının hayrına yarattığını müjdelemiş, onlar için hiçbir zaman hüzün ve sıkıntı olamayacağını haber vermiştir.
Kuran’da anlatılan bu gerçeği kalbine sindiren bir insan, dünya hayatında her ne olayla karşılaşırsa karşılaşsın, durumundan hoşnut olmayı ve bu olayın ardında gizlenen güzellikleri ve hikmetleri görebilmeyi başarır.
İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı iyi ya da kötü gibi görünen her olayı Allah yaratmaktadır. Yaşamı bir bütün olarak, yeryüzünün tek hakimi olan Allah kontrol etmektedir. Allah kusursuz, mükemmel, hikmetli ve en güzel şekilde yaratandır. Bu, Yüce Allah’ın yaratmış olduğu kaderdir; Rabbimiz Allah’ın yarattığı kaderdeki olaylar arasından bir kısmını ayırıp bir kenara almak ve bunlara iyi diğerlerine ise kötü gibi bir yakıştırma yapmak mümkün değildir. Öyleyse insana düşen bu mükemmelliği görüp takdir etmek ve Allah’ın aklının olabilecek en kusursuz sonuçları yaratacağını bilerek her olayı hayra yormaktır. Zira Allah’a iman eden ve imanı ile her olayı hayır gözüyle değerlendirip, hayra yorumlayan bir insan dünyada da ahirette de hep hayır ve güzelliklerle karşılaşacaktır.
Kader Müslüman için baştan sona kusursuz hazırlanmış, hikmet ve hayırlarla dolu bir cennet hazırlığıdır. Müminin bu dünyada karşılaştığı her zorluk cennette sonsuza kadar alacağı zevklerin, neşenin ve huzurun kaynağıdır. “... Zorlukla birlikte bir kolaylık vardır” (İnşirah Suresi, 5) ayeti de bir yönü ile bu gerçeğe işaret etmektedir. Müminin gösterdiği sabır ve cesaret, çok güzel nimetlerle sonsuza kadar mükafatlandırılmış halde kaderde yazılıdır.
Kimi zaman bazı iman edenler de gün içerisinde sıkıntıya kapılıp, tedirginlik hissedebilirler. Bu tedirginliğin sebebi o an için, karşılarına çıkan olayların kaderde olduğunu, herşeyi Yüce Rabbimiz olan Allah’ın yarattığını unutmuş olmalarıdır. Bu ruh halindeki bir kişiye, “bu olayı Allah hayırla yarattı” dense o anki gaflet halinden çıkıp hemen gerçekleri görür ve rahatlar. Bu yüzden Müslüman an an her olayın kaderde olduğunu daima hatırlamalı ve çevresindekilere de hatırlatmalıdır. Allah’ın ezelde hayır ve hikmetle hazırladığı olaylara tevekkül etmeli, güzelliklerini görmeye, hikmetlerini anlamaya çalışmalıdır.
Her insan Allah’ın dilemesi ile bu gerçekleri anlayabilir. Belki olaylardaki hayır ve hikmetin tamamı ilk anda tespit edilemeyebilir; ama eğer bir olay gerçekleşmişse bilinmelidir ki o zaten Müslüman için Allah’ın yarattığı hayır ve hikmetle birlikte gerçekleşmiştir.
Allah’ın yarattığı olayların hangisinde hayır, hangisinde şer olabileceğini asıl olarak bilecek olan yalnızca Allah’tır. Çünkü Allah sonsuz, insan ise sınırlı bir akla sahiptir. İnsan ancak olayların dıştan görünen kısmı ile muhatap olabilmekte ve ancak kendi anlayışı ile bu olayları değerlendirebilmektedir. Sınırlı bilgi ve anlayışı ile kimi zaman hayır ve güzellik olan bir olayı olumsuz, kötülük ile dolu olan bir olayı ise olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebilmektedir. Bu durumda doğruları görebilmek için iman eden bir insanın yapması gereken, Allah’ın sonsuz akıl ve bilgisine teslim olarak, her olaya hayır gözüyle bakmaktır. Nitekim Allah bir ayetinde insanlara şöyle buyurmaktadır:
“... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216)
Allah’ın bu ayette bildirdiği gibi, insanın kendisi için çok hayırlı ve güzel olacağını sandığı bir olay aslında dünyada ve ahirette hüsrana uğramasına neden olacak olabilir. Ya da zarara uğrayacağını düşünerek kaçtığı bir olay kişiye güzellik, bereket, bolluk ve huzur getirecek olabilir. Tüm bunların gerçek bilgisi sadece ve sadece Allah Katında gizlidir. Gerek şer gerekse hayır gibi görünen tüm olaylar Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir.
Allah kim için neyi dilerse o olur. Kuran’da, “Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse. O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Yunus Suresi, 107) ayetiyle de bu önemli gerçek hatırlatılmıştır.
Dolayısıyla Rabbimiz’den bize gelen her olay, hayır gibi de görünse şer gibi de görünse aslında bizim için hayırlıdır; olayların sonucunu takdir edebilecek olan zaman ve mekanla sınırlı insanlar değil, zamandan ve mekandan münezzeh olan, zamanı, mekanı, olayları ve insanları da tek bir anda yaratmış olan Allah’tır.
“Bir de arada sırada, “şuna üzüldük, buna müteessir olduk, perişan olduk” diyorlar öyle bir şey olmaz. Müslüman üzülüyorsa, Müslümanlığı bilmiyor demektir. Müslüman niye üzülsün? Üzülmek, Allah’ın kaderine isyandır. Allah bir şeyi yarattığında, mutlaka hayırla, hikmetle yaratır. O şahıs, o anda anlamıyordur, mutlaka bir hikmeti vardır. Bir de ağızlarına onu pelesenk etmişler, onu her laflarında kullanıyorlar, “üzüldük”. “Seni solgun gördüm üzüldüm, düşünceli gördüm üzüldüm, yemekler iyi değildi üzüldüm”. Müslümanlıkta üzülme olmaz, öyle şeyler olmaz Müslümanlıkta. Müslüman daima sevinçlidir, gayet dinçtir, değil mi? Allah’a kendini teslim etmiş, huzurludur. Sürekli Allah’a hamd eder, her nimette elhamdülillah der.” (Sayın Adnan Oktar`ın 15 Nisan 2011 tarihli A9 Tv ve Kaçkar Tv röportajından)
Bazı insanlar kimi zaman gaflete düşerek artık bir çıkış yolunun kalmadığını, herşeyin bittiğini, bunun aşamayacağı bir zorluk olduğunu düşünebilir. O olayda bir hayır olabileceğini unutarak isyankar bir tutum sergileyebilir. Ama bunlar aslında sadece şeytanın verdiği boş kuruntulardır. Samimi bir mümin şu gerçeği bilmelidir ki, karşılaştığı olay her ne olursa olsun, mutlaka güzel ahlak gösterebileceği ve sabredebileceği bir durum ile karşı karşıyadır. Umutsuzluğa kapılmak ise şeytandan gelen bir vesvesedir. Allah kullarına Kendi rahmetinden umut kesmemeyi şöyle emretmiştir:
“Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine rızkı genişletip-yayar ve (dilediğine) kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Benden onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.” Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.” (Zümer Suresi, 52-54)