Komünist, faşist, ırkçı ve diğer ideolojilerden kaynaklanan teröre karşı uzun vadeli kültürel çözümler geliştirilmelidir. Bugün dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde eğitimin temelini materyalist ve Darwinist düşünce oluşturmaktadır. Sadece güçlülerin ayakta kalacağı yanılgısını savunan ve savaşı sözde bir erdem olarak gören Darwinizm, asırlardır tüm dünyayı beladan belaya sürükleyen büyük bir bataklık gibidir. Bu nedenle de terörle mücadele sırasında gerçekleştirilecek adli ve polisiye tedbirlerin yanı sıra, tüm dünya genelinde büyük bir eğitim seferberliği de başlatılması gerekmektedir. Bu eğitimin temelini de, Darwinizm ve materyalizm aldatmacasının gerçek yönünü gözler önüne sermek ve Allah'ın insanlar için belirlediği güzel ahlakı herkese öğretmek oluşturmalıdır. Özlenen huzur ve istikrar ancak, din ahlakının getirdiği güzellikler insanlar arasında yaygın bir şekilde yaşandığında sağlanacaktır. Çünkü bataklığı kurutmadan, bu beladan kurtulmak mümkün değildir.
İslam Tarihindeki Eğitim Faaliyetleri
Hz. Muhammed (sav) Dönemi:
Tarihi kaynaklardan ve hadislerden, Peygamberimiz (sav)`in ilme çok büyük bir önem verdiğini anlamaktayız.
Hz. Muhammed (sav)`in yol göstermesiyle, Kuran`ın indirilmesinden sonra oldukça dinamik bir yapıya kavuşan dönemin Arap toplumunda, sürekli bir tebliğ ortamı sağlanarak insanlara Allah`ın varlığı ve din ahlakı anlatılmış, her geçen gün çok fazla sayıda insanın İslam ahlakını tanımasına vesile olunmuştur. Burada en önemli etkenlerden biri, Kuran`da yer alan ilmi bilgilerin insanlara aktarılmasıdır. O dönemde bilimsel bilgide pek fazla ilerleme olmamasına rağmen, yalnızca Kuran`da yer alan bilgilerden örnekler verilerek, kişilerin samimi olarak bunlar üzerinde düşünmesi sağlanmıştır. Kuran`da bildirilen ‘evren`, ‘doğum` ve ‘canlıların yaratılışındaki detaylar` gibi örnekler anlatıldıkça, bunların insanlar üzerinde uyandırdığı etki çok büyük olmuş ve İslamiyet o dönemde çok geniş bir kitleye yayılmıştır. Bunun yanı sıra Peygamberimiz (sav) eğitim ve öğretimin yaygınlaşması için öncelikle mekan tahsisi yapmış ve ihtiyaç duyulan bölgelere öğretmen göndertmiştir. Bedir Savaşı sonrasında esirlere okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest kalma hakkını tanıması da bu dönemde yapılan faaliyetler arasındadır.
Arapların İçinde Bulunduğu Genel Durum ve Kuran'ın İndirilmesiyle Sağlanan Büyük Atılım
Kuran`ın indirildiği zamana kadar bilime büyük bir katkısı olmayan Araplar, Kuran`ın Peygamberimiz (sav)`e vahyedilmesinin ardından çok önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bu ilerleme hem sosyal alanda hem de bilimsel alanda kendini hissedilir derecede göstermiştir. Alman Goethe Üniversitesi Arap-İslam Bilim Tarihi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin`in konuyla ilgili olarak verdiği bilgiler, Müslümanların bilimsel alanda kaydettikleri bu büyük atılımı yansıtması açısından oldukça önemlidir:
"İslam dini sadece bu ilimleri hiçbir medeniyette tanımadığım bir şekilde geliştirdi ve zirveye çıkardı. Himaye etti... Din ilimi teşvik ediyordu, asla baltalamıyordu. En büyük alimlerin doğal ilimler sahasındaki kitaplarını okuduğumuz zaman bakıyoruz "bismillah" ile başlıyor, "elhamdülillah" ile bitiyor. Modern bir bilim adamı nasıl çalışıyorsa onlar da öyle çalışıyorlardı. Bu şartlar altında Müslüman dünyada ilim büyük bir gelişme gösterdi."
Dört Halife Dönemi:
Bu dönemde gerçekleştirilen eğitim faaliyetleriyle o yıllarda yetişen gençlerin iyi bir eğitim seviyesi kazandıkları bilinmektedir. Çocukların eğitimi için ilk program, Hz. Ömer tarafından hazırlatılmış ve sonraki halifeler bu sistemi geliştirmişlerdir. Ağırlıklı olarak Kuran eğitimi verilmekle birlikte dilbilgisi, aritmetik ve edebiyat derslerine de yer verilmiştir.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu Dönemi:
İslam dünyasında eğitim-öğretim faaliyetlerinde ve bilimsel alanda bir dönüm noktası teşkil eden Selçuklu döneminde, ilk defa olmak üzere düzenli ders programları belirlenmiş, zengin içerikli kütüphaneler açılmış ve ücretsiz eğitim veren ilk medrese olan Nizamiye Medresesi açılmıştır. Bağdat`ta kurulan bu medresede devrin en önemli alimleri yetişmiştir. Daha sonra çevre şehirlerde benzeri eğitim-öğretim merkezleri kurulmuştur. Nizamiye Medresesi'ndeki ders programları ve işlenen konular, daha sonra başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere İslam dünyasında yüzyıllar boyu devam ettirilmiştir. Selçuklular döneminde özellikle matematik ilmi çok üst seviyelere ulaşmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi:
Osmanlı Devleti'nde eğitim-öğretim faaliyetleri her tarafa yayılmış olup, 'çocuk mektebinden dâru`l fünun (üniversite)`a, medreseden medrese-i ihtisas`a kadar her seviyede eğitim ve öğretimin yapıldığı teşkilatlar vardı. Eğitime ciddi bir önem verildiği ve alimlere büyük bir itibar gösterildiği için İran, Turan, Horasan, Dağıstan, Hindistan, Buhara, Halep, Şam, Mısır'dan birçok alim İstanbul`a gelmiştir. Osmanlı Devleti`nde ilk medreseyi Orhan Gazi, İznik`te 1330 yılında kurmuştur. Daha sonraları hemen her şehirde bir medrese kurulmuş ve buralarda eğitim gören kişiler İmparatorluğun uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamıştır. Her medreseye bağlı birer vakıf ve imaret bulundurulmuş, buralarda eğitim alan kişilerin her türlü ihtiyaçları vakıflar tarafınca karşılanmıştır.
Sonuç
Bir toplumu ancak iyi eğitim almış, yüksek kaliteye sahip kültürlü insanlar ileriye taşıyabilir. Bu durum, yaşamakta olduğumuz ahir zaman için çok daha büyük önem taşımaktadır. Çünkü İslam ahlakının hızla yayıldığı bu dönemde, Müslümanlara da büyük sorumluluk düşmektedir ve bu sorumluluk ileriki yıllarda katlanarak artacaktır. İslam ahlakının tüm dünyada hızla yayılması için insanlara Kuran ayetlerini ve iman hakikatlerini okuyup anlayacak, daha sonra da hikmetli şekilde anlatabilecek kültürlü bireylere ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra toplumdaki yanlışlıkları ve sorunları fark edip bunlara Kuran ayetleri ışığında çözüm sunabilmeleri için Müslümanların her açıdan yüksek bir kültüre sahip olmaları çok önemlidir.