Ayette, müminlerin namazlarında huşu içinde oldukları bildirilmiştir. Huşu, Allah'a karşı duyulan "saygı dolu bir korku" anlamına gelir. İnsanın namazda içerisinde bulunması gereken ruh hali de budur.
Kuran’da Müslümanlara emredilen beş vakit namaz, müminlerin hayatları boyunca sürdürmeleri gereken, vakitleri belirlenmiş bir ibadettir. Ancak namaz ibadetini sürekli olarak yerine getiriyor olmak müminlerde hiçbir zaman için düşünülmeden sadece alışkanlıkla yerine getirilen uygulamalara dönüşmez. Tam tersine bu ibadeti Allah için yaptığını bilmek mümine her seferinde yeni bir heyecan ve yeni bir şevk verir. İnsanın yaptığı ibadet onun Allah'a olan yakınlığını, takvasını artırıyor, tefekkür ve maneviyatını geliştiriyor, ahlakını güzelleştiriyor ve bu kişiyi kötülüklerden alıkoyuyorsa o zaman bu ibadetten Allah'ın hoşnut olması umulabilir.
Namaz, gafleti yok eder, müminin bilincini ve iradesini canlı tutar. Müminin sürekli olarak Allah'a yönelip dönmesini sağlar ve Yaratıcımız olan Allah'ın emirleri doğrultusunda bir yaşam sürdürmesine yardımcı olur. Namaz kılmak için Allah'ın huzurunda duran mümin, Rabbimiz ile güçlü bir manevi bağlantı kurar. Namazda insan Allah'ı en güzel isimleriyle anar ve bu ibadet insanı her türlü kötülükten alıkoyar.
Yalnızca ahiret yurdunu arayan, dünyanın gerçek mahiyetini kavramış akıllı bir mümin, sonsuz azaptan kurtulmak ve cennette daha üstün derecelere ulaşabilmek için yaptığı her işi sonsuz hayatına etki edecek birer vesile olarak görür. Eline geçen, karşısına çıkan fırsatları çok değerli bilir ve bu fırsatları Allah'a yakınlaşmaya vesile olarak görüp, en bilinçli şekilde değerlendirmeye çalışır. Bunun sonucu olarak da Allah’ın izniyle ayette müjdelenen felaha kavuşur.