Milletimizin ortalaması, laik, özgür, dindar, Allah’tan korkan, ama böyle bağnaz olmayan bir iktidar istiyor. Hep böyle olmuştur. Milletimizin ortalama bir bakış açısı var, sevecen, şakacı böyle hoş sohbet bir ortam olsun, herkes birbirini sevsin. Allah’tan korkan, çıkarcılığı olmayan bir kişi Türkiye’yi yönetsin.
Her inanca saygı olsun ama dindar bir yönetim olsun. Dindar yönetim de kimsenin inancına müdahale etmesin.
Yoksa zaten hükümetlerle dindarlığın sağlanması mümkün değildir. Mehdiyet’le dindarlık sağlanır. Dindarlıkta da gelecek olan sistem, gelecek olan ruh ‘sevgi’dir.
Mehdiyet bol bol, çok çok bol sevgi getirir, merhamet getirir, şefkat, anlayış, hoşgörü, tatlılık, ufuk genişliği, sanat ve bilim getirir. Ve sosyal adalet getirir. Yoksa dayatmalar getirmez. Mehdiyet’te dayatma hiçbir şekilde yoktur, hiçbir şekilde hiç kimsenin inancına dayatma olmaz Mehdiyet’te. Hadislerde bunu hiçbir şekilde göremiyoruz. “Uyuyan kişiyi uyandırılmaz” ne demek? Hiç kimseye müdahale olmuyor demektir. “Uyuyan kişiyi uyandırmaz.” Bak, “damla kan akıtmaz” diyor. Bağnazlar kan akıtma değil, oluk oluk kan akıtmak istiyorlar. “Damla” diyor, “kimsenin burnunu dahi kanatmaz” diyor. (21 Haziran 2013, Adnan Oktar, A9 TV)