Üstün güç sahibi olan Rabbimiz, dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örnek edinmeksizin var edendir. Allah birşeyin olmasını dilediğinde, sadece ona "Olmasını" emreder:
İstediğimiz zaman herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca "Ol" demekten ibarettir; o da hemen oluverir. (Nahl Suresi, 40)
Allah her türlü eksiklikten ve noksanlıktan münezzeh olan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Dolayısıyla Allah'ın yaratması için de hiçbir sebebe, araca, aşamaya ihtiyaç yoktur. Dünyada herşeyin belli sebeplere, doğa kanunlarına bağlı olması kimseyi yanıltmamalıdır. Allah, tüm bu sebeplerin Yaratıcısı olarak bunlardan tamamen münezzehtir.
Ancak bu gerçekleri gereği gibi düşünmeyenler, çeşitli yanılgılara kapılabilirler. Kendilerince Darwinizm'le İslam arasında bir uzlaşma oluşturmaya çalışanlar da bu düşünme eksikliği nedeniyle yanılmaktadırlar. Allah'ın üstün yaratma gücünü, yaratma sanatındaki mükemmelliği takdir edemedikleri için "İslami evrim" gibi olmadık yorumlarda bulunmaktadırlar. Ancak bu kişilerin göz ardı ettikleri önemli bir konu da Allah'ın farklı yaratma şekilleridir. Allah insanlardan, hayvanlardan ve bitkilerden çok farklı yaratışa sahip olan canlıları da var etmiştir. Örneğin, bu kimseler kendi yanlış mantıklarıyla meleklerin ve cinlerin nasıl yaratılmış olduklarını açıklayamazlar. Kuran'da haber verildiği gibi meleklerin yaratılışı, insanın yaratılışından çok farklıdır. Ayette meleklerin yaratılışı şöyle bildirilmektedir:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Fatır Suresi, 1)
Ayette geçen ifadeden de anlaşıldığı üzere, melekler görünüm olarak da insanlardan çok farklıdırlar. Nitekim Allah yukarıdaki ayette "O yaratmada dilediğini artırır" ifadesiyle de farklı yaratış şekilleri olduğunu haber vermiştir.
Ayrıca Kuran'da meleklerin insanlardan önce yaratılmış olduklarını haber verilmiştir. Allah ilk insan olan Hz. Adem'i yaratacağı zaman bunu meleklere bildirmiş ve onlara Hz. Adem'e secde etmelerini emretmiştir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti... (Bakara Suresi, 30)
Ve meleklere: "Adem’e secde edin" dedik... (Bakara Suresi, 34)
Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik... (Araf Suresi, 11)
Allah'ın canlıları evrimle yarattığı yanılgısıyla ortaya çıkanların, meleklerin yaratılışını açıklamaları mümkün değildir. Çünkü bu kimselerin hatalı bakış açısına göre, -ki bu hiçbir şekilde doğru değildir- Allah mutasyonlar veya doğal seleksiyon yoluyla bir canlıdan farklı canlılar türetmektedir. (Allah'ı tenzih ederiz)
Bu iddiada olanların öncelikle bilmeleri gerekir ki, ne doğal seleksiyonun ne de mutasyonun yeni bir canlı türü meydana getirmediği, yani evrimleştirici bir gücü olmadığı bilimsel gelişmelerle ortaya çıkmıştır. Bilim bu iddiaları yalanlamaktadır. Ayrıca, elbette Allah dileseydi canlıları evrimle de yaratabilirdi. Ancak Kuran’da ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu yönde bir bilgi yoktur. Evrimcilerin öne sürdüğü gibi türlerin aşama aşama oluşumunu destekleyecek tek bir ayet bile bulunmamaktadır. Durum bu kadar açıkça ortadayken, evrim teorisini savunmanın Müslümanlar açısından açıklanabilir bir yönü yoktur. Bu durumun asıl nedeni ise, bilgi eksikliği, evrimciler karşısında duyulan psikolojik eziklikler ve evrimcilerin çoğunluk oldukları için haklı olduklarını zannetme benzeri yanılgılardır.
Allah birçok boyut yaratmıştır. Melekler ve Hz. İsa (as) dördüncü boyuttadır.
Adnan Oktar`ın 6 Kasım 2010 tarihli Kocaeli Tv ve Aba Tv röportajından
Cinler ve Şeytanlar da Evrimle Yaratılmamıştır
Melekler gibi cinler de insanlardan farklı bir yaratılışa sahiptirler. Allah insanın balçıktan, cinlerin ise ateşten yaratıldığını ayetlerde şöyle haber vermektedir:
Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. Ve Cann'ı da daha önce 'nüfuz eden kavurucu' ateşten yaratmıştık. (Hicr Suresi, 26-27)
İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı. Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı. (Rahman Suresi, 14-15)
Allah Kuran'da insanların ve cinlerin yaratılış amaçlarını da bildirmiştir. Bir ayette şu şekilde buyurulmaktadır:
Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
Açıkça görüldüğü gibi, insanlar ve cinler farklı yaratılışa sahip varlıklardır. Yaratılış amaçları ise aynıdır: Yalnızca Allah'a ibadet etmek.
Kuran'da melekler gibi cinlerin de insandan önce yaratılmış oldukları bildirilmiştir. Allah Hz. Adem'i yarattığı zaman meleklere ve İblis'e ona secde etmelerini emretmiştir. Bir cin olan İblis'in Hz. Adem'e secde etmediği ise şöyle haber verilmektedir:
Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (Kehf Suresi, 50)
Bu örneklerde de görüldüğü gibi, Yüce Allah'ın yaratması için de hiçbir aşamaya ihtiyaç yoktur. Göklerin ve yerin Rabbi olan Allah, dilediği takdirde sebepleri de ortadan kaldırabilir. Örneğin Allah dilerse insanları akciğere ihtiyaç duymaksızın, havadan oksijen solumalarına gerek olmadan hayatta kalacakları şekilde de yaratabilir. Dolayısıyla Allah'ın bir akciğeri zaman içinde evrimleştirerek mükemmel hale getirmeye ya da bir başka mekanizma meydana getirmeye ihtiyacı yoktur. Bu yüzden insanın Allah'ın büyüklüğünü, gücünü düşünürken de kendi duyularının ve aklının sınırlarıyla düşünmesi çok büyük bir yanılgı olur. İnsanlar ancak Allah'ın dilediği ölçüde bilebilir, dilediği kadarından haberdar olabilir.
Şunu da belirtmek gerekir: Allah dilerse yaratmada belirli safhalar kullanabilir. Örneğin bitkiyi tohumdan çıkarır veya insanı tek bir sperm ile yumurta hücresinin birleşmesinden yaratır. Fakat bu safhaların evrim iddiası ile hiçbir ilgisi yoktur. Hiçbir safhada şansa, tesadüfe, başıboşluğa yer yoktur. Evrim teorisinin temel iddiası ise rastgele, şuursuz tesadüflerle, kendi kendine meydana gelen olaylardır. Bir bitkinin meydana gelişinin ya da tek bir hücrenin "en güzel surette" yaratılmış olan bir insan haline dönüşmesinin her safhası, Allah'ın sonsuz kudreti ile yaratılmış, mükemmel sistemler sayesinde gerçekleşir.
Allah evrendeki tüm kanunları kendi yapar ve onları istediği şekle sokar. Allah dilediğini dilediği anda gerçekleştirendir. Allah gökte ve yerde olan herşeyi sarıp kuşatan, herşeye kudretiyle hakim olandır. Kimi insanlar ise Allah'ın gücünü kavrayamamakta, O'nu kendi sınırlı akıllarıyla değerlendirme hatasına düşmektedirler. Kuran'da bu insanların varlığı şöyle haber verilmiştir:
Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir. (Hac Suresi, 74)
Sonuç
Allah için yaratmak çok kolaydır. Rabbimiz hiçbir sebep olmadan yoktan var edendir. Cinleri ve melekleri nasıl farklı şekillerde var ettiyse, insanı da evrime gerek olmadan, ayrı bir varlık olarak var etmiştir. Aynı durum hayvanlar ve bitkiler gibi diğer canlılar için de geçerlidir. Kuran’da bildirilen açık gerçek şudur: Allah bu canlıların hiçbirini evrimleştirmeden, yani türleri başka türlere dönüştürmeden bir anda yoktan var etmiştir.
Tüm bu gerçeklere rağmen, İslam ile Darwinizm arasında bir "orta yol" arayanlar, "İslami evrim" gibi Kuran'a uygun olmayan bir iddiayla ortaya çıkanlar yanılmaktadır. Bilgi yetersizliği nedeniyle, evrimsel bir yaratılış olabileceği yanılgısına kapılmış olanların hatalı bir davranış içinde olduklarını fark etmeleri gerekir. İzlediği yolun yanlış veya hatalı olduğunu gördüğünde samimi bir Müslümanın yapması gereken ise, hatasından vazgeçmesi ve doğru olana uymasıdır.