1951 yılında DP Milletvekili Ahmet Gürkan'ın Mason localarının kapatılması için vermiş olduğu kanun teklifi 157'ye karşı 58 oyla reddedildi. Masonlar DP iktidarı döneminde de gücünü kanıtlamışlardı. Bu gelişmeler DP içindeki milliyetçi ve muhafazakar milletvekilleri tarafından tepki ile karşılandı.
1 Kasım 1949 tarihinde "Türkiye Masonları Derneği Yardım Sandığı" kuruldu. Bu kuruluş sayesinde masonlar arasında ekonomik yardımlaşma imkanı sağlandı. 1948-49 yılları arasında 10 mason locası daha faaliyete geçti. Bunların yedisi İstanbul'da, ikisi Ankara'da ve biri de İzmir'de açılmıştı. 1950 yılında Demokrat Parti iktidarı da masonların hızlı yükselişini engelleyemedi. Sadece başkent Ankara'da altı yeni loca bu devrede açıldı.
1951 yılında Üstad Mason Mim Kemal Öke'nin kontrolünde Türk Mason Dergisi neşredildi. Bu sayede masonlar arasındaki iletişim kopukluğu büyük ölçüde önlendi.
28 Ocak 1951 tarihinde Türkiye Büyük Mahfili kurularak İstanbul, Ankara ve İzmir'deki tüm localar bir merkeze bağlandı. 12 Ağustos 1955 tarihinde Ankara Mahfillerinin imzası ile Ankara'da "Türkiye Büyük Loca"sının kuruluşuna dair dilekçe" Ankara Valiliği'ne verildi. Türkiye Büyük Locası'nın kuruluşunun hemen ardından Türkiye çapındaki tüm localar buna iltihak etmeye çağrıldı. Türkiye Büyük Locası'nın başına Üstad Mason Ahmet Salih Korur getirildi. Uzun süren tartışmalar sonunda Türkiye masonları aralarındaki ihtilafları gidererek 1 Nisan 1957'de hazırlanan projeyi parafe ettiler ve bu tarihten itibaren Türkiye masonları "Hür ve Kabul Edilmiş Türk Masonlarının Türkiye Büyük Locası" adı altında bir araya geldiler.
1950'li yılların başlarında aydın kesim masonlara cephe almaya başlamıştı. Kitap ve dergilerde sık sık masonların içyüzünü deşifre eden yazılar yayınlanıyordu. DP Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, 29 Ocak 1951'de TBMM'ye bir kanun teklifi sunarak mason localarının kapatılmasını gündeme getirdi. Teklifte masonik kuruluşların köklerinin dışarıda olduğu ve milli ve manevi değerleri ayaklar altına almak istedikleri söylenmektedir:
"Masonluk beynelmilel bir teşkilattır ve kökü dışarıdadır. Din, ırk, mezhep ve milliyet farkı gözetmediği için cemiyete mensup bir mason birçok kere kendi milletinin ve vatandaşının, kendi dininin ve vatandaşının alayhine karar ve hareketlere iştirak etmektedir. Masonlar cemiyetlerinin veya kendilerinin menfaati uğruna bütün mukaddes bilinen şeyleri ayaklar altına almaktan çekinmezler."
Kanun teklifi 157 ye karşı 58 oyla reddedildi. Masonlar tarafından büyük bir olay olarak karşılanan red karırı, TBMM deki mason hakimiyetinin boyutlarının anlaşılması açısından önemli bir karardı. 1956 yılında Türkiye Büyük Locasını yurt dışında tanıtma faaliyetlerine hız verildi. Bu faaliyetlere ilk olumlu cevap Hollanda Büyük Locası'ndan geldi. Bunu ABD'de faaliyet gösteren Kansas Büyük Locası izledi. 1958 yılında Türkiye Büyük Locası Büyük Katipliği'ne getirilen ve hakkında çeşitli yolsuzluk söylentileri bulunan Mobilin eski Genel Müdürü Jeolog Doktor Enver Nejdet Egeran dış dünya ile bağlantılarını kullanarak Türk masonluğunun dünyaya açılımına yönelik başarılı(!) faaliyetler gösterdi. Yine bu dönemde İngiltere Büyük Locası ile Türkiye Masonları arasında yıllardır devam eden anlaşmazlıklar giderildi.
DP'DE BÜYÜK RAHATSIZLIK
Bu dönemde DP bünyesindeki masonlar parti içinde büyük rahatsızlık uyandırmaktaydı. Özellikle halk tabanında kulaktan kulağa dolaşan söylentiler, DP içindeki muhafazakar milletvekillerini oldukça rahatsız ediyordu. DP Afyon milletvekili Gazi Yiğitbaşı, tabandan gelen bu baskılara dayanamayarak Genel Başkan Adnan Menderes'e sözlü bir soru önergesi sundu:
"Demokrat Parti Hükümetinin İktisat Vekili yüksek dereceli mason olan Zühtü Hilmi Velibeşe, Demokrat Parti mensubu birçok milletvekilini, mason olmaları için telkin tazyik altında tutmaktadır. Bunların büyük kısmı mason derneklerine kaydolmak için müracaat etmişlerdir. Hatta bu konuda gazetelerde haberler intişar etmiştir. Masonluk, beynelmilelci, gizli, zararlı ve kökü dışarıda bir cemiyetti. Allah, din, vatan gibi mukaddes şeyleri tanımaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin %98'i Müslümandır. Mebuslarımızın da kahir ekseriyeti Müslümandı. Bunların masonluğa intisaplarının halk arasında duyulması partimiz ve hükümetimiz için memnuniyetsiz doğmasına sebep olacaktır. Bu sözlü soruyu, mebuslarımızı bu şaibeden kurtarmak için verdim. Başvekilden mason cemiyetlerinin faaliyetinin devamına hükümetimizce müsaade edilip edilmeyeceğini de öğrenmek istiyorum. Yapılan neşriyat doğru değilse mebuslarımızı ve partiyi halk nazarında kötüleyen bu haberlerin sahipleri hakkında ne gibi bir muamele yapılacağının da açıklanmasını isterim..."
Yiğitbaşı'nın Menderes'e yapmış olduğu ve DP'lilerin hiç alışık olmadığı bu çıkış, aslında parti içerisinde masonluğun önü alınmaz bir duruma geldiğini de gösteriyordu. Dahiliye vekili Halil Özyörük'ün verdiği cevap, masonların parti içerisinde ne kadar güçlü olduklarını doğruluyordu: "Mason derneği, Cemiyetler Kanunu'na göre kurulmuştur, kökü dışarıda olduğuna dair her hangi bir malumat bulunmadığı için..."
27 MAYIS DARBESİ VE MASONLAR
DP'nin iktidarda olduğu bu yıllarda Adnan Menderes kabinesindeki etkili bakanların bazılarının mason oluşları, bunların ülke içerisinde manevra kabiliyetlerini arttırmıştı. Ancak 1960 yılında gerçekleşen askeri müdehalenin Üstad Mason Ahmet Salih Korur'un da aralarında bulunduğu birçok mason gözaltına alındı. Darbe dönemi, diğer birçokları gibi masonlar içinde sıkıntılıydı. Müdehalenin ardından kurulan hükümetin yine mason ağırlıklı olması, masonları ülke içindeki rahat konumlarına geri döndürdü.
27 Mayıs darbesinde masonların etkisi yıllardır tartışılmaktadır. Menderes hükümetleri döneminde çok fazla ön plana çıkamayan masonlar 27 Mayıs Askeri Darbesi ile kendilerini göstermişlerdir. 27 Mayıs Askeri Darbesi'nden sonra kurulan Milli Birlik Komitesi'nin en etkili komutanı Orgeneral Fahri Özdilek masondur. Yine MBK üyesi olan Kurmay Albay Ertuğrul Alatlı ve Bediüzzaman'ın mezarını gasp eden isim olarak tanınan ve darbeden sonra İstanbul valiliğine atanan Orgeneral Refik Tulga ve yine 27 Mayıs'la İstanbul Belediye Başkanlığı'na atanan Korgeneral Şefik Hüsnü de masondur. Darbeden sonra oluşturulan kabinede 14 mason bulunmaktadır.
Menderes'in asılmasında masonların büyük rolü olmuştu. 27 Mayıs Askeri Darbesi'nden sonra kurulan Milli Birlik Komitesi'nin en etkili komutanı Orgeneral Fahri Özdilek masondur. Yine MBK üyesi olan Kurmay Albay Ertuğrul Alatlı ve Bediüzzaman'ın mezarını gasp eden isim olarak tanınan ve darbeden sonra İstanbul valiliğine atanan Orgeneral Refik Tulga ve yine 27 Mayıs'la İstanbul Belediye Başkanlığı'na atanan Korgeneral Şefik Hüsnü de masondur. Darbeden sonra oluşturulan kabinede 14 mason bulunmaktadır.
Menderes döneminde mason localarının kapatılması için birçok kanun teklifi verildi. Ancak Menderes'i kuşatan masonlar bu kanunların çıkmasına izin vermedi.