1997 yılında bir televizyon kanalında yayınlanan haber Türkiye masonlarında şok etkisi yaratmıştı. İlk defa mason mabetlerinde gizli çekimler gerçekleştirilmiş ve bu görüntüler Kanal 7 Televizyonu'nda günlerce yayınlanmıştı. İki ayrı locada çekilmiş olan gizli kamera görüntüleri hem Türk halkını, hem de yüksek derecelere ulaşmamış masonları şok etti. Bu gizli kamera görüntülerinin birinde, yalnızca 33. dereceden masonların katılabildiği "şeytana tapma ayini" icra edilmekteydi.
1997 yılında bir televizyon kanalında yayınlanan haber Türkiye masonlarında şok etkisi yaratmıştı. İlk defa mason mabetlerinde gizli çekimler gerçekleştirilmiş ve bu görüntüler Kanal 7 Televizyonu'nda günlerce yayınlanmıştı. İki ayrı locada çekilmiş olan gizli kamera görüntüleri hem Türk halkını, hem de yüksek derecelere ulaşmamış masonları şok etti. Bu gizli kamera görüntülerinin birinde, yalnızca 33. dereceden masonların katılabildiği "şeytana tapma ayini" icra edilmekteydi. Ayini yöneten büyük üstad, locanın ortasında kesilen bir keçinin kanını içiyor ve İbranice bazı dualar okuyarak şeytana tapma ayinini sonuçlandırıyordu. Diğer görüntülerde ise, masonluğu kabul edilen iki yeni kişinin göğsüne, masonik ritüellere göre kılıçlar dayanıyor, bunlar açıkça ölümle tehdit ediliyordu. Aynı locada kaydedilmiş diğer bir görüntüde ise, masonlar tarafından sürekli olarak inkar edilen masonik nikah töreni vardı.
Masonlarla ilgili gizli kamera görüntülerinin yayınlanması ile birlikte masonluk, gündemin en üst sıralarına yükseldi. Ancak masonların kontrolündeki bazı medya kuruluşları bu konuyu hasıraltı edebilmek için olağanüstü çaba harcadılar. Bu medya kuruluşları, yayınlarında bu haberlere en ufak bir yer dahi vermediler. Kanal 7 Televizyonu'nda masonların gizli ayinleri ile ilgili dehşet verici görüntüleri izleyenler, bu görüntülerin yankılarını gazetelerinde ve diğer televizyon kanallarında bulabileceklerini zannettiler. Ancak yüksek tirajlı "büyük" gazetelerin ve bunların yan kuruluşu durumundaki televizyon kanallarının hiçbiri bu önemli görüntülere yayınlarında yer vermediler.
GÖRÜNTÜLERİN YANKILARI
Gazete manşetlerine taşınan bu önemli görüntüleri Yazar Fehmi Koru şu şekilde yorumladı:
"Ellerine geçen, rahatlıkla 'Dünyada ilk defa gerçekleşen bir gazetecilik olayı' diyebilecekleri gizli kamerayla çekilmiş bir filmi, Cuma gününden bu yana ekranlara taşıyan Kanal 7 yönetimi, başlarına geleni anlamakta zorlanıyor. Nasıl zorlanmasın; bir mason locasında gizlice çekilmiş üç adayın örgüte girişiyle ilgili tören ve bir başka mason nikah töreni medyada hiç ilgi görmedi. Ne bir başka kanal çekimden görüntüler yayınladı, ne bir başka kanal çekimden görüntüler yayınladı ne de bir gazete ve dergi, konuyu sütunlarına taşıdı. Tam bir sessizlik. Halbuki dini nikahın tartışıldığı bir ortamda mason nikahı ilgi çekmeliydi. Aslında sessizliğin sebebi, Kanal 7'nin gizli çekimlerinde de anlaşılıyor. Mason örgütüne girerken adeta dini bir ritüel yaşıyorlar. Gizli kameranın giremediği bir düşünce odasında bir süre tutuluyor, sonra eğilmeye zorlanarak, bir çıtanın altından geçiyorlar. İçeride gizleri bağlıyken, elleriyle yoklamaları istenen bir kılıç göğsüne dayanıyor. 'Burada öğrendiklerini dışarıda açıklarsan sonucuna katlanırsın' mesajı bir kez daha sözlü olarak aktarılıyor. Gözlerini açar açmaz gördükleri 'biraderler' her hareket ve konuşmalarından önce ellerini boğazlarına götürerek kesme işareti yapan insanlar..." (Fehmi Koru, Zaman, 18 Ocak 1997)
"Kanal 7 önemli bir yayıncılık örneği sergiledi mason ayinlerini ekrana getirerek... Bilgi çağı insanımızın 'kara mizah mason törenlerini' algılaması ve değerlendirmesindeki ortak yön: Komiklik ve gizlilik. Bu bir tarafı... Öteki yandan ise; İskoç Riti'ne tabi mason localarının Londra'dan Fransa obediyansına tabi olanların da Paris'ten talimat almaları, masonluğun kökünün dışarıda olduğunu yeniden düşündürdü... Çağdaş Atatürkçüler de bu tartışmadan bir şey öğrendiler: Mustafa Kemal'in emriyle kapatılan mason locaları, Atatürk'ün ölümünden sonra ancak gizli de olsa örgütlenebildi, uluslararası bağlantılar kurabildi. Bütün dünyada yükselen dini ve milli değerlerin yansıması karşısında bir ilkelik örneği, bu olaya mal bulmuş mağribi gibi sarılmaları... Biraz da acizlik örneği..." (Ayhan Katırcıkara, 29 Ocak 1997, Türkiye)
"Masonluk tartışmaları yine alevlendi. Televizyonlar, gizli çekilen görüntülere yer veriyorlar. Gazetelerde dizi yazılar yayınlanıyor. Kamuoyu bu yayınları merakla izliyor. Masonluk ketumiyet üzerine kurulu. Masonlar da bu yüzden fazla konuşmuyorlar." (Emin Pazarcı, 2 Şubat 1997, Akşam)
"Kanal 7, kaç gündür masonluk ile ilgili görüntüler yayınlıyor. Dünya tarihinde ilk defa gerçekleşen bir gazetecilik başarısı bu. Bir masonun locaya kabulü gizli kamera ile elde edilmiş görüntüler aracılığıyla kamuoyuna aktarılıyor. Fadime-Müslüm tefrikasına kapılıp giden medyamızda, ya da alenen çağrı yapılmasına rağmen masonlarda en ufak bir kıpırdama yok. Kanal 7'nin günlerdir açıklama beklemesine, masonluk ayininden inanılmaz görüntüleri ekrana getirmesine rağmen hiç ses çıkmamasında, tepki verilmemesinde, hele medyanın olayı tamamen görmezden gelmesinde, bu dünyanın içinde var olan etkili isimlerin, localarına karşı ettikleri sadakat yemininin yapı var mı dersiniz? (Şükrü Kanber, 18 Ocak 1997, Milli Gazete)
'BÜTÜN OYUNLARI LOCA TEZGAHLIYOR'
Bu görüntülerin televizyonlarda gösterilmesinin ardından; masonluktan sonra daha önceki yıllarda ayrılan, ancak kendilerine ayrıldıklarına dair hiçbir belge verilmeyen Mümin Kılıç ve Önder Aktaç, kameraların karşısına geçerek, masonluk hakkında birbirinden ilginç iddalar ortaya attılar.
Aynı günlerde benzer gelişmeler, TBMM çatısı altında da yaşanmaktaydı. RP Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz, mason locaları konusunda İçişleri Bakanlığı'na soru önergesi verdi. Fevziöz, sonuçsuz kalan soru önergesinde şu ifadelerde bulundu:
Bilindiği gibi, mason teşkilatı son üç yüzyıldır dünyanın en güçlü ve etkili örgütlerinin başında gelmektedir. Millet kavramının var olmadığı, milletlerin belirli bir plan çerçevesinde dağıtılacağı ve enternasyonal bir dünya devleti kurulacağı idealine ulaşma amacındaki masonlar bugün dünyanın her ülkesinde aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedirler. Ancak bunun yanında, ülke siyasetlerine yön veren, milletlerarası ilişkilerde pay sahibi olan, devlet kademelerinde teşkilatlarına bağlı güvenilir masonları görevlendirerek devlet içinde organize olan (İtalya'daki P2 mason locası bunun en çarpıcı örneklerindendir) masonluk örgütü karanlık, gizli ve denetim dışı birçok hususu bugün bünyesinde barındırmaktadır. Ülkemizdeki tablo da bu şekildedir.
İşte televizyon kanallarında yayınlanan gizli kamera çekimlerinin ışığında, masonluk teşkilatının kapalı, içine dönük, sır dolu yapısı, tamamen köhne Yahudi öğretilerini ve Kabala'yı temel alan felsefesi ve enternasyonal bir dünya devleti hedefi göz önünde bulundurulduğunda, bu karanlık örgüt hakkında bazı hususların özellikle açıklığa kavuşturulması gerekiyor."
Mason localarının 1948 yılından bu yana dernekler kanununa aykırı hareket ettiğinin altını çizen İnceöz soru önergesini şu ifadelerde tamamladı:
" Büyük Mason Mahfili Derneği adı altında faaliyet gösteren mason derneği, devletimizin güvenliğini ve milli menfaatlerimizi tehdit eden, insanların açıkça tehdit edildiği, emniyet birimlerinin kontrol ve denetiminde kaçan, içinde yasadışı nikahların kıyıldığı, usülsüz paraların toplanıp harcandığı, izinsiz silahların bulunduğu bir merkez durumundadır. Gerçek yönetim merkezi yurtdışında olan, enternasyonal yapısı olan, milli çıkarlarımız ve devlet güvenliğimiz açısından çok tehlikeli olan bu teşükkülün faaliyetlerinin durdurulması gerekmektedir.
Bu itibarla, Sayın Bakanlığımızca masonluk teşkilatı yöneticileri ve diğer sanıklar hakkında soruşturma açılarak, öncelikle adı geçen derneğin faaliyetten menedilmesini, kökü yurtdışında bulunan diğer tüm masonik teşkilatların faaliyetlerinin durdurulmasını, faaliyetleri resmen durdurulana kadar bu derneklerin içinde devlet aleyhinde faaliyet yürütülüp yürütülmediğinin tespiti amacıyla sürekli polis memuru bulundurulmasını ve bu gizli teşkilatın elebaşlarının ve diğer sanıklarının yaklanarak ilgili yasa maddelerince cezalandırılmalarını saygılarımla talep ve arz ederim."
Ahmet Fevzi İnceöz'ün soru önergesi, Mason localarının kapatılmasını içeren diğer 3 soru önergesi gibi sonuçsuz kaldı. Yapılan araştırmalarda mason localarının falliyetleri ve kuruluşu açısından hiçbir suç unsuruna rastlanılamadı!