“Allah Kuran'da tüm peygamberleri üstün ahlakları ile övmüş, bu mübarek kulların Kendi Katında seçkin ve onurlu olduklarını haber
vermiştir.”
Müslümanlar, "... Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız." (Bakara Suresi, 136) ayetiyle buyurulduğu gibi tüm peygamberlere birini diğerinden ayırt etmeden iman eder, hepsini derin bir sevgiyle sever ve bu kutlu insanların hayatlarını ve ahlaklarını överek anarlar.
Ne var ki kimi zaman bazı kimseler, Hz. İsa'yı ya da Hz. Musa'yı övmenin, üstün ahlaklarını anmanın Hıristiyanlık veya Yahudilik propagandası olacağı yanılgısını öne sürmektedirler. Oysa bu son derece yanlış bir mantık örgüsü ve çıkarımdır. Peygamberlerin hepsi kavimlerine Rabbimiz Katındaki hak dini tebliğ etmiş, onları bir ve tek olarak Allah'a iman etmeye çağırmış, onları ahiret gününe karşı uyarıp korkutmuşlardır. Tüm peygamberler, Müslümanlar için örnek almaları ve saygıyla anmaları gereken üstün bir ahlaka, derin bir imana sahip mübarek insanlardır. Allah'ın Kuran'da bu mübarek insanları övmesi gibi, Müslümanlar da Hz. Muhammed (sav)’in yanısıra Hz. İsa'nın, Hz. Musa'nın, Hz. Yakup'un, Hz. Nuh'un, Hz. Yusuf'un, Hz. İbrahim'in, Hz. İlyas'ın, Hz. Şuayb'ın, Hz. Lut'un ve diğer tüm peygamberlerin örnek ahlaklarını, tavırlarını ve imanlarını şevkle ve heyecanla, överek anmalıdırlar. Bu peygamberleri övmek herhangi bir din propagandası yapmak manasına gelmez. Bu, Allah’ın Kuran’da övdüğü bir ibadet şeklidir.
Tüm peygamberler Hz. İbrahim'in soyundan gelmiştir. Musevi peygamberleri de Hıristiyan peygamberleri de ve Peygamber Efendimiz de Hz. İbrahim soyundan gelmektedir. Hz. İbrahim övüldüğünde yanlış inançlara sahip Museviler veya Hıristiyanlar övülmüş olmaz. Hz. İbrahim övüldüğünde onun soyundan gelen ve samimi olan tüm ihlas sahipleri övülmüş olur. Allah Kuran'da Hz. İbrahim'in üstün ahlakını övmüş ve insanları Hz. İbrahim’in dinine uymaya davet etmiştir:
Hz. Musa ve Hz. Harun da Kuran da övgüyle anılan peygamberlerdendir. Rabbimiz, bu mübarek kullarını Kendi Katında hayırlı ve şerefli insanlar kılmıştır:
“Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a lütufta bulunduk. Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık. Onlara yardım ettik, böylece üstün gelenler oldular. Ve ikisine anlatımı-açık Kitabı verdik. Onları dosdoğru yola yöneltip-ilettik. Sonra gelenler arasında da ikisine (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. Musa’ya ve Harun’a selam olsun.” (Saffat Suresi, 114-120)
Hz. İsa ve mübarek annesi Hz. Meryem de ahlakları ve imanları ile müminlere örnek kılınmış kutlu insanlardır. Rabbimiz Hz. İsa'nın Kendisi Katında "seçkin ve onurlu" olduğunu buyurmuştur:
“Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır." (Al-i İmran Suresi, 45)
Hz. Meryem'i ise Allah ahlakıyla tarih boyunca tüm iman eden kadınlara örnek kılmıştır. Allah’ın Kuran’da bu vasıflarla övdüğü Hz. Meryem’in, alemin kadınlarına üstün kılındığını söylemek de Hıristiyanlık propagandası yapmak manasına gelmez:
Tüm bu ayetlerde bildirildiği gibi, peygamberlerin anılması, ahlaklarının övülmesi Allah'ın bir hükmüdür. Rabbimiz Kuran’da, İsevilerin ve Musevilerin kutsal kabul ettikleri peygamberlerin güzel ahlaklarını övgüyle haber vermektedir. Bu durumda söz konusu kimselerin Hz. İsa'yı anmak "Hıristiyanlığa destek vermek olur", Hz. Musa'yı anmak "Yahudiliğin propagandasını yapmak olur" gibi akıl ve mantık dışı mazeretler öne sürerek, bu mübarek peygamberleri anmaktan sakınmaları ise kesinlikle makul bir davranış değildir. Eğer bu kişilerin mantıkları doğruysa -ki hiçbir şekilde doğru değildir- o zaman burada yalnızca bir kısmına yer verdiğimiz tüm bu ayetlerin de okunmaması gerekir. Aynı şekilde, Hıristiyanlık progandası olur diye Hz. İsa'nın adını hiç anmamak, Siyonistlere destek olmak anlamı taşır gerekçesiyle Hz. Musa'nın güzel ahlakı ve örnek hayatını hiç anlatmamak gerekir. Bunların kabul edilebilir gerekçeler olmadığı son derece açıktır. Elbette Kitap Ehli'nden bazı kişilerin hak dine uygun olmayan çeşitli sapkın inançları ve uygulamaları vardır ve bunlar Kuran'da bildirilmiştir. Aynı şekilde, güzel ve iyi yönleri, gerçek din ahlakına uygun inanış ve uygulamaları da haber verilmiştir. Bize düşen Kitap Ehli'nin Kuran'a ve sünnete bakarak değerlendirmek, bu hak kaynaklardan edindiğimiz bilgi ile doğruyu yanlıştan ayırt etmektir. (Harun Yahya, Gelin Birlik Olalım)
Ayrıca unutmamak gerekir ki tüm peygamberler, Allah Katında gerçek ve hak olan dine yani İslam'a tabidir. Allah Katında hak dinin İslam olduğu ve tüm peygamberlerin aynı dine tabi oldukları ayetlerde şu şekilde haber verilmiştir:
“O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti. Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi'ne yöneleni hidayete erdirir.” (Şura Suresi, 13)
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır... (Al-i İmran Suresi, 19)
Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı" demişti. (Al-i İmran Suresi, 42)
Bu durumda müminlerin yapması gereken de, Rabbimiz'in ayetlerinde buyurduğu gibi, derin bir sevgiyle, içten bir saygı ve hürmetle peygamberlerimizi anmak, tüm iman edenlere örnekler taşıyan hayatlarını anlatmak ve bundan hiçbir şekilde sakınmamaktır.