"Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet Suresi, 33)
Allah`ın herşeyi görüp kuşattığını bilen bir Müslüman hayatının her anında Allah`ın hoşnutluğunu aradığı için her konuşmasının Kuran`a uygun olmasına çok titizlik gösterir. Allah`ın herşeyi adaletle ve hayırla yarattığını bildiği konuşmalarından da anlaşılır. O yüzden zor durumda dahi olsa haksızlığa uğradığını ifade edecek bir konuşma yapmaktan şiddetle kaçınır. Çünkü Müslüman için her olay Allah`ın kaderde imtihanı için yarattığı denemelerdir. İşte Müslümanın karşılaşabileceği bu denemelerden bazı örnekler:
Hata Yapan Bir Müminin Konuşma Üslubu
Mümin hatayı yaptıranın Allah olduğunu bildiği için son derece tevekküllü bir üslup kullanır. Her hatanın hayırlarıyla birlikte yaratıldığını bildiği için konuşmalarında duygusallaşma, üzüntü, korku veya tedirginlik hissedilmez. Ya da yaptığı hatanın bilinmemesi için yalan söylemez. Zor durumda kaldığında kendini kurtamaya çalışmaz. Sahtekarlık yaparak hatanın makuliyetini anlatmaya çalışmaz. ‘Herşeyde hayır olduğunu` dile getirir, nefsini korumaz ve Kuran`a uygun olarak hatalı olan tavrını değiştirir. Hatasını telafi etmeye çalışırken insanların rızasını aramak kastıyla kendini masum göstermeye, iyi niyetli olduğunu ispatlamaya çalışmaz. Böyle bir tavrın Allah`tan başkasının rızasını gözeterek ‘şirk` olabileceğini ve Allah`ın şirk koşanları affetmeyeceğini düşünerek sadece Allah`ın rızasını kazanmak amacıyla konuşur.
Müminlerin Kendi Aralarındaki Konuşma Üslupları
Müminler Allah`a iman ettikleri için birbirlerini ahiret dostu ve kardeşi olarak görürler. Birbirlerine karşı son derece merhametli, saygılı ve tevazulu bir üslup kullanırlar. Allah`ın Kuran`da bildirdiği ahlaka uymayan davranışların, cahiliye ahlakının özellikleri olduğunu bilerek konuşurlar. Örneğin birbirlerine karşı sert ve azarlar bir üslup kullanmazlar. Ya da kendi aralarında ‘samimiyet adı altında` cahilce bir mantıkta ‘saygılı olmayan konuşmalar` yapmazlar. Konuşan iki kişiden üçüncüsünün mutlaka Allah olduğunun farkındadırlar. Bu şuurla Kuran`a uygun olmayan, gizli, küfri, adamlık dinini yaşayan insanların konuşmalarını andıran her türlü üsluptan sakınırlar. Müslümanlar, Peygamber Efendimiz (sav)`in yanında olsalardı nasıl saygılı ve teslimiyetli bir üslup kullanırlardı, bunu düşünürler. Ve bu bilinçle hareket edip vicdanlarının kabul etmediği hiçbir üslubu kullanmazlar. Müslümanların Allah`ın Kuran`da bildirdiği, "Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever." ( Saff Suresi, 4 ) ayetinin bir gereği olarak birbirlerine sahip çıkan, koruyan ve destek olan bir üslup kullanırlar. Kuran`a uygun olmayan bir tavırla karşılaştıklarında Allah`ın emri olan ‘iyiliği emredip kötülükten sakındırmak` için birbirlerine tavsiyelerde bulunurlar. Müslümanın bu tavsiyelere karşı üslubu ise hemen teslimiyetle bu öğütlere uyma şeklinde olur.