Z. cyrenaicum yavrusu, işçi karıncaya saldırıyor ve felç ettiği karıncayla besleniyor
İsrail’in Negev çölü’ndeki yaşayan bu minik örümcek sürekli kendi boyutunun dört kat büyüklüğündeki karıncaları avlıyor. Bu karıncaları zehiriyle nasıl öldürdüğü Çekoslovakya Cumhuriyeti Masaryk Üniversitesi bilim adamları tarafından araştırıldı. Yani dev karıncaların kendisinin çeyreği kadar olan bir başka canlı tarafından avlanması nasıl mümkün olabilirdi?
Ekibin yaptıkları çalışmalar yetişkin dişi örümceklerin karıncalara arkadan ani bir saldırı gerçekleştirdiklerini daha sonra geri çekilip karıncanın karşı saldırılarından korunduklarını gösteriyordu. Fakat minik yavru örümceklerin saldırı stratejisi dişilerden farklı. Minik boyutları sayesinde karıncanın sırt tarafına tırmanabiliyorlar ve karın bölgesini ısırarak, karıncayı hareketsiz duruma getirecek bir zehir içine akıtıyorlar. Böylece hareketsiz kalan avın tepki göstermesinden korunmuş oluyorlar.
Hayvanlar genelde avlanmayı anne ve babalarından öğrenir ve onlar nasıl yapıyorsa o da aynısını yapmaya çalışır. Fakat burada durum çok farklıdır. Yani yavru annesi gibi avından kaçmamakta tam tersine avına tamamen sokulmaktadır ve annesi gibi avını zehirleyip kaçmamakta başından sonuna kadar karıncanın yanında durmaktadır. Yani yavru, acemi değil usta gibi davranmaktadır. Bu bilgileri annesinden öğrenmiyorsa, nasıl bilebilmektedir?
Bilgi Allah’ın Katı’ndadır. Bizler hep bilgiye muhtaç olanlarız ve Allah’ın dilediği kadarını öğrenebiliriz. Allah bize bu örnekle bilgiyi küçücük bir canlıya verdiğini göstermekte ve bize onu sergilemektedir. O küçük örümceğin, hangi karınca türünü avlayabileceğini bilmesi, o karıncaya etki edecek zehirin DNA şifresi, karıncanın zayıf yerinin karnı olduğunu bilmesi gibi detaylar, bu canlının Allah’ın bilgisi ile hareket ettiğini çok açık bir şekilde göstermektedir.
¨..Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır¨ (En’am Suresi, 59)