12. yüzyıldan beri yürütülen bu faaliyet, günümüzde en ileri düzeye ulaşmıştır. Birçok Batılı ülkede istediklerini elde eden Tapınakçılar, uzun bir süreden beri, henüz ele geçiremedikleri topraklara el atmışlardır. Hıristiyanlığı parçalarken kullandıkları yöntemler, Müslümanlık karşısında çaresiz kalmıştır. İnsanlığı yalnızca dünyevi bir yaşam biçimine davet eden şeytani telkinlerinin, Allah'ın izniyle, Müslüman Türk Milleti karşısında da hiçbir etkisi yoktur.
Fransız Devrimi, Tapınakçıların hem Fransa kralından aldıkları bir intikam, hem de bundan sonra kullanacakları yöntemin bir başlangıcı olmuştur. Devrimin kısa sürede ve büyük bir etkiyle gerçekleştiğini gören Tapınakçılar, diğer ülkelerde de hızla faaliyete geçmişlerdir. Fransız Devrimi'yle iktidara gelen Tapınakçı-mason zihniyeti, krallıkların parçalanmasında, Kilise'nin zayıflamasında ve materyalist anlayışın yaygınlaşmasında, önce Avrupa'ya ve ardından Balkanlar'a, sonra da Amerika'ya kötü örnek teşkil etmiştir. Devrimler birbirini izlemiş, kısa bir süre sonra Kilise ve Kilise'yi destekleyen kurumlar büyük bir yenilgiye uğramıştır. Tapınakçı masonların Osmanlı İmparatorluğu'na verdikleri zarar da bu dönemde başlamış ve güçlenerek devam etmiştir.
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDAKİ UZANTILARI
Masonlar, önce Balkanlar'da örgütlenmiş ve bu topraklarda yaşayan halkları Osmanlı'ya karşı kışkırtmışlardır. Çok geçmeden büyük bir çözülme yaşanmış ve Osmanlı Devleti çöküşe geçmiştir. Mason localarında kurulan ve ülkemizin başına büyük belalar açan İttihat ve Terakki Cemiyeti de aynı ideallerle yola çıkmış ve Tapınakçı-masonik felsefeyi ülkemizde yerleştirmek için her türlü yönteme başvurmuştur. Paris'te yayınlanan Le Temps gazetesinin 20 Ağustos 1908 tarihli sayısında, Selanik'teki iki önemli İttihatçı, Refik Bey ve Binbaşı Niyazi ile yapılan röportajda verilen bilgiler, masonluğun bu hareket içindeki etkisini göstermektedir:
"Mülakatı yapan gazeteci, İttihad-ı Terakki'nin 1905 ila 1908 tarihleri arasında masonluktan ne kadar yardım gördüğünü ve etkilendiğini sordu. Verilen cevap ilginçtir ve şu şekilde özetlenebilir: Masonluk ve bilhassa İtalyan masonluğu bize manen destek oldu. Selanik'te müteaddit localar faaliyette idi. Hakikatte İtalyan locaları İttihat Terakki'ye yardımcı oldular ve bizleri korudular. Çoğumuz mason olduğumuzdan genelde teşkilatlanmak için localarda toplandık. Üyelerimizi de genelde localardan seçmeye çalışırdık. Localardaki faaliyetlerimizden İstanbul şüphelenmeye başladı ve birkaç hafiye localara sızmayı başardı.."
Cumhuriyet'in kurulmasının ardından, masonların CHP'yi ele geçirmeye çalıştığını fark eden Mustafa Kemal, 1935 yılında locaları kapatmıştır. Ancak locaların kapatılması masonların faaliyetini durdurmamıştır. Ataları Tapınakçılar gibi yeraltına çekilen örgüt, bir zaman sonra Türk siyaseti ve ekonomisinde yeniden kendini belli etmeye ve etkili olmaya başlamıştır. Bu etki günümüze kadar artarak devam etmiş ve son dönemde medyada sıkça gündeme gelerek varlığını bir kez daha kamuoyuna hissettirmiştir.
Bütün bu gerçekler göstermektedir ki, Tapınak Şövalyeleri, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de gizli ve organize bir örgüt halinde faaliyet göstermektedir. Resmi ve gayrı resmi pek çok kurum ve kuruluşun içinde yuvalanmış bu örgütün, üyeleri kendilerini gizleseler bile amaçları ve yöntemleri bellidir. Bu karanlık örgüt mensupları, milli ve manevi değerlerini savunan, vatanını ve milletini sevip koruyan, insanları Allah'a iman etmeye, Kuran ahlakını yaşamaya çağıran samimi Müslümanları her türlü sindirme, kışkırtma, tahrik, iftira ve karalama yöntemini kullanarak ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Böylelikle, dindar ve milliyetçi Türk ulusunu birbirine kenetleyen ulvi değerleri zayıflatarak milli birlik ve bütünlüğümüzü parçalama amaçlarının ve şeytani emellerinin karşısında önemli bir engel olarak gördükleri Türk Milleti'ni diledikleri gibi yönlendirmek hayalini taşımaktadırlar. Ne var ki, tarih boyunca her dönemde bu tür karanlık oyunlar Müslüman Türk Milleti üzerinde oynanmaya çalışılmış, fakat bu tür girişimler her zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Bundan sonra da bu tür şeytani planların, tuzakların, komploların başarıya ulaşması asla mümkün değildir. Çünkü şanlı Türk Milleti bu tür alçakça planları bozacak ve bu planları tasarlayanların aleyhine çevirecek imana, güce ve akla fazlasıyla sahiptir. Özüne ve değerlerine bağlı kaldığı sürece de, ne Tapınakçılar ne masonlar ne de herhangi başka bir şer odağı bu şanlı Milletin evlatlarına asla zarar veremeyecektir!
Vicdan sahibi Müslüman-Türk Milleti masonları ve Tapınakçıları da doğru yola çekmek için her zaman tüm gücüyle gayret edecek, kötülerin birliğini sevgiyle, barışla ve hoşgörüyle ortadan kaldıracaktır. Masonların da, üyesi bulundukları bu kirli ittifakın dünya üzerindeki yıkıcı etkisini fark ettikten sonra aynı düzen içinde kalmak istemeyecekleri açıktır. Onlar da bozgunculuğun yerine sevgi ve hoşgörünün, dejenerasyonun yerine güzel ahlakın hakim olması için çaba gösteren iyilerin ittifakına katılacak, daha iyi bir dünya için çalışacaklardır.
MASONLARA ÇAĞRI
Yazi dizisi boyunca gördüğümüz gibi, Tapınakçılar Avrupa'da ilk kapitalist kurumları icat eden örgüttür. Ticaret ve sermayeyi en korkunç suç aleti haline getiren de yine onlardır. Her nasıl olursa olsun "paraya ulaşmak", kurdukları sapkın dinin en temel kuralıdır. Kanun, kural, vicdan ve ahlak tanımayan biraderler, gayrı meşru bütün yöntemleri ticaretin içine sokmuşlardır.
Sömürgecilikten yağmaya, spekülasyondan rüşvete kadar her türlü yöntemi kullanan Tapınakçılar, mafya tipi örgütlenmenin de ilk temellerini atmışlardır. Karşılarındaki en büyük engel olan din ahlakını ortadan kaldırmak için karanlık servetlerini kullanan tarikat üyeleri, para gücü sayesinde taraftar bulmakta da zorlanmamışlardır.
12. yüzyıldan beri yürütülen bu faaliyet, günümüzde en ileri düzeye ulaşmıştır. Birçok Batılı ülkede istediklerini elde eden Tapınakçılar, uzun bir süreden beri, henüz ele geçiremedikleri topraklara el atmışlardır. Hıristiyanlığı parçalarken kullandıkları yöntemler, Müslümanlık karşısında çaresiz kalmıştır. İnsanlığı yalnızca dünyevi bir yaşam biçimine davet eden şeytani telkinlerinin, Allah'ın izniyle, Müslüman Türk Milleti karşısında da hiçbir etkisi yoktur.
Her dönemde, Türk-Müslüman önderler, bu tarikatın sinsi oyunlarını bozmuş, planlarını ortaya çıkarmış ve bu yapılanma ile fikri mücadele içinde olmuşlardır. Günümüzde bu fikri mücadele devam etmekte, dinine bağlı, vatanını seven samimi insanlar, Tapınakçı-masonların oyunlarını her defasında bozmaktadırlar. Bundan sonra da, Allah'ın yardımıyla, sinsi düşmanlara hiçbir geçit vermemekte kararlıdırlar. Ve Rabbimiz'in izniyle, bu fikri mücadelede başarıya ulaşacaklardır.
Ve bu başarı asırlardır "kötülüğü düzenleyip örgütleyen"lerinki gibi bozgunculukla değil, hoşgörüyle, ılımlılıkla, sevgiyle, adaletle, merhametle ve barışla elde edilecektir. Kuran ahlakını temel alan bu fikri mücadele hayatları boyunca din ahlakına uygun olmayan bir dünya düzeni kurmak için çaba sarf eden masonların ve Tapınakçıların da vicdanlarını harekete geçirecek ve bu batıl yapılanma ortadan kalkacaktır. Böyle bir mücadelenin varacağı sonucu ise Allah, Enbiya Suresi'nde bizlere şöyle müjdelemiştir:
Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı)... (Enbiya Suresi, 18)
Yazi dizimizin bundan sonraki bölümünde Türkiyedeki masonluğun gizli tarihini anlatacağız.