18/65- Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve Tarafımız'dan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.
Bu ayetin ebcedi 2010 tarihini veriyor. Hz. Hızır (as) kendine has özel bir ilme sahip.
18/66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
18/67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."
"Beni dinsiz gibi görebilirsin, şeriata muhalif görürsün, bir yerleri bombalıyor, yakıyor yıkıyor gibi görürsün, cinayet işliyor gibi görürsün, tüm bunlara sabretmeye güç yetiremezsin" diyor Hz. Hızır (as).
18/68- (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığınşeye nasıl sabredebilirsin?"
Bir konunun görünüşü ayrı, özü apayrıdır. Hz. Hızır (as), Ulu'l Azm bir peygambere "buna takatin yetmez, sabredemezsin" diyor.
18/69- (Musa:) "İnşaAllah,beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
"İnşaAllah" diye söze başlıyor Hz. Musa (as). Kehf kıssasındaki kilit kelimedir, inşaAllah. Hz. Musa bu sözle başlıyor, Hz. Hızır (as)'ın da aradığı ifadedir bu.
18/70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."
Demek ki çok sabırlı olunacak.
18/71- Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
Hızır görüşmede teke tek görüşür,üçüncüyü kabul etmez.
Hz. Musa (as) "Toplu katliam mı amaçladın, haram bir fiil yaptığın" diyor. Halbuki Hızır (a.s.) vahiyle hareket ediyor, yaptığı doğru.
18/72- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
Hz. Hızır (as) "kesinlikle" diyor, ikinci bir ihtimal vermiyor, "zordur" demiyor, "kesin güç yetiremezsin" diyor çünkü Aklah vahiyle bildiriyor, önceden biliyor. Allah Hızır (a.s.)’a vahiyle Hz. Musa (a.s.)’ın güç yetiremeyeceğini söylüyor. Vahiyle bildiği için kesinlikle güç yetiremezsin benimle birlikte olmaya diyor.
18/73- (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.
Hz. hızırın vasıflarından biri de sorgulamaktır
"Bana zorluk çıkarma" diyor demek ki gerektiğinde Hz. Hızır (as) zorluk çıkarıyormuş, zorluk çıkarma da vasıflarından biri.
18/74- Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın.
"Cinayet işledin, yanlış hareket ettin" diyor, halbuki vahiyle hareket ediyor Hz. Hızır (as).
Hz. Hızır (as) bir daha vurguluyor, "kesinlikle" diyor, çünkü vahiyle bildirilmiş
18/76- (Musa:) " Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.
Bir süre sonra, Hz. Hızır (as) görevini yaptıktan sonra geri çekilir. Sürekli aynı yerde bağlantı halinde olmaz.
18/77- (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin. "
Hz. Hızır (as)'ın yemeğe ihtiyacı yok, ama Hz. Musa (as)'ın var. Hz. Hızır (as) canı ister yer canı ister yemez.
Heybetlerinden çekiniyor kasaba halkı.
Hemen duvarı inşa ediyor. Duvarcı ustası Hz. Hızır (as), aynı zamanda bir vasfı da budur. Bu bütün masonları kontrol altına alacak demektir, hepsi emrine girecek demektir, hatta girdi inşaAllah.
Hz. Hızır (as) hiçbir işinde hiçbir karşılık istemez. Özelliğidir, ne yiyecek ne para ne çıkar hiçbirini istemez. Bir insanın birşeye ihtiyacı olur, onun hiçbirşeye ihtiyacı olmaz. Uykuya, yemeğe ihtiyacı olmaz. Hz. Hızır (as)'ın alametidir hiçbirşeye ihtiyacı olmaması.
(Adnan Oktar’ın 27 Ağustos 2010 tarihli röportajından açıklamalar)