Bazı karıncalarla mantar türleri ortak bir yaşam sürerler. Karıncalar belirli mantar türlerini kolonileri içinde çoğaltıp yetiştirirler. Bu hem soylarının devamlılığını sağlar, hem de ihtiyaçları olan besin gereksinimlerini giderir.
“Mantar yetiştirici” olan bu karınca türleri bilim adamları tarafından 100 yılı aşkın bir süredir bilinmektedir.
Bilinen en büyük ve kompleks yapıdaki hayvan kolonisini meydana getiren bir karınca türü olan ‘Acromyrmex octospinosus’ üzerinde, antibiyotik üretici bir bakteri yaşamaktadır. Bu bakteriler, Doğu İngiltere Üniversitesi bilimcileri tarafından araştırılırken, ortaya ilginç veriler çıkmıştır. Karıncaların, bilinen antibiyotiklerin yanı sıra yeni bir anti-mantar bileşimi kullandıkları saptanmıştır.
Bu anti-mantar bileşimi, şu anda araştırmacılar tarafından, insanlardaki mantar hastalıklarının tedavisi açısından yeni bir çözüm umudu taşımaktadır.
Aynı üniversiteden Dr. Hutchings bu konu hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle açıklamıştır: “Süper böcekler olarak adlandırılan antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalarla, belki de tek başa çıkma yolu olan çok ilaçlı tedavinin önemini insanoğlu henüz keşfediyor.”
“İnsanoğlu henüz keşfediyor” ifadesi çok önemlidir. Diğer canlılardan farklı olarak Allah’ın düşünme ve muhakeme yeteneği verdiği insanlar dahi böyle bir antibiyotiğin varlığını minik bir karıncadan görüp öğrenebilmişlerdir. Allah’ın; düşünen, araştıran, karar veren, sonuç çıkarma özelliği olan bir canlı olarak yarattığı insanlar, 2010 yılında, bir karıncanın milyonlarca yıldır bilip kullandığı bir antibiyotiği henüz yeni tanımışlardır.
Karıncaların hiç bir değişim olmadan milyonlarca yıldır aynı halde günümüze kadar ulaştıklarını Allah bizlere tarihi birer belge olan fosil kayıtlarında da göstermektedir.
Bizler ise karıncaların yaratılışlarının üzerinden milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen daha henüz yeni böyle önemli bir bilgiye ulaşabiliyoruz.
50 milyon yıllık karınca fosili |
Polonya amberleri |
Rabbimiz, Hud Suresi’nin 56’ıncı ayetinde, “O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur.” diye buyurarak her canlı üzerindeki hakimiyetini ve yönetimini bizlere haber verir. Bizler de doğanın her noktasında Rabbimiz’in bu ihtişamlı yaratışının delillerini, benzersiz yaratma örneklerini görüp “Suphan” olan, tüm eksikliklerden, kusur ve noksan sıfatlarından münezzeh olan Yüce Rabbimizin eserlerini görüp tesbih ederiz.
Kaynak: NTVBLM / Ekim 2010