Evrim teorisinin yeni türlerin ortaya çıkışı için sunduğu iki mekanizma vardır. Bunlardan biri mutasyonlar, diğeri de doğal seleksiyondur. Mutasyonun canlı organizmalarına yalnızca zarar verdiği, en iyi ihtimalle zararsız olduğu artık tüm bilim dünyası tarafından kabul edilmektedir. Aynı şekilde, doğal seleksiyonla da asla yeni bir canlı türü ortaya çıkamaz. Doğal seleksiyon neticesinde, aslandan kaçan bir sürü içerisinde en hızlı koşan ceylan güçlü olduğu için ayakta kalır, ama bu ceylan asla bir başka canlıya örneğin bir çitaya dönüşmeyecektir. Bu durumda Darwinistler, birbirinden çok farklı yüz binlerce canlı türünün nasıl ortaya çıktığı konusunda cevapsızdır. İlk canlı hücrenin tesadüfler sonucu oluşması imkansız olmasına ve hem matematiksel olarak hem de biyolojik olarak bunun mümkün olmadığı kesin olarak ispatlanmış olmasına rağmen, bir şekilde meydana geldiği kabul edilse bile, bu ilk hücrenin nasıl kuşlara, karanfillere, ceylanlara, kedilere, medeniyetler kuran, atomun yapısını inceleyen, senfoniler besteleyen, kitaplar yazan, muhakeme eden, seven, sevilen, merhamet duyan insana dönüştüğü evrimciler açısından büyük bir muammadır. Canlıların varlığı, çeşitliliği ve canlılardaki mükemmellik kör tesadüflerin, mutasyonların veya doğal seleksiyonun eseri değildir. İçindeki canlılarla birlikte tüm evreni Allah yoktan yaratmıştır, bilim de bu gerçeği teyit etmektedir.
-
Hakkında hiçbir delil bulunmayan Darwinist teorinin çeşitli unsurlarından bahsediyorsunuz. Ne var ki yaratılış anlatımıyla, şu anda dünya hakkında bildiklerimiz arasındaki çelişkiler çözümlenemiyor. Milyonlarca yıl öncesine dayanan fosilleri nasıl açıklıyorsunuz ya da Kitabı Mukaddes'te anlatılanlarla eski Mezopotamya medeniyetlerinin halk hikayeleri arasındaki paralellikleri? Darwin’in teorisinin eksik olması yaratılış anlatımının doğruluğu için bir işaret midir?
Allah'ın Kuran'da bildirdiği yaratılış ile bilimsel bulgular arasında hiçbir çelişki bulunmamaktadır. Allah Kuran'da yeryüzünün 6 günde yaratıldığını bildirmektedir. Zamandan ve mekandan münezzeh olan Rabbimiz'in Katında bu altı gün, bizim bildiğimiz ve anladığımız altı gün kavramından çok farklı olabilir. Geçmiş kavimlerin yaşamları, sahip oldukları kültür ve medeniyetle ilgili arkeolojinin ortaya koyduğu bulgular da Kuran'da bu kavimlerle ilgili haber verilen gerçeklerle mutabıktır. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için, Kabataş Masalı ve Kavimlerin Helakı kitabımı www.harunyahya.org adlı sitemden inceleyebilirsiniz. Evrim teorisi yaklaşık 150 yıldır, canlılığın kökenini sözde açıklayan tek sözde bilimsel teori olarak lanse edilmekte ve insanları Allah'a imandan uzaklaştıran bir araç olarak kullanılmaktadır. Evrimin bilimsel olarak çökmüş olmasına rağmen böylesine ısrarla gündeme tutulmasının tek sebebi, materyalizme ve dinsizliğe sözde bilimsel temel oluşturmasıdır. Evrimin geçersizliğini gören ve "neden ve nasıl var olduğumuz" hakkında akılcı ve mantıklı cevap arayan her insan Allah'ın yaratılışını görecektir. Çünkü bilim yalnızca evrimi çökertmekle kalmamakta, ortaya koyduğu bulgularla Yaratılış'ın tek gerçek olduğunu da ispatlamaktadır.
Evrimi sadece bilimle ilgili bir konuymuş gibi değerlendirmek gerçekçi değildir. İlk ortaya atıldığı günden beri Darwinizm asla sadece bilimi ilgilendiren bir konu olarak kalmamıştır. Darwinizmin ortaya koyduğu bir dünya görüşü vardır ve asıl tehlike de bu görüşten kaynaklanmaktadır. Evrime göre insan bir tür hayvandır, dolayısıyla insanlar arasındaki ilişkiler de vahşi bir ormandaki hayvanlar arasındaki ilişkiler gibidir. Bu sistemde acımasızlık, gaddarlık, zayıf olanın ezilmesi ve sömürülmesi, cinayet, terör, anarşi makul görülür. Siz bir gence okul yaşamı boyunca sürekli bir tür hayvan olduğunu telkin ederseniz, hayvanlar arasında mücadelenin makul olduğunu anlatırsanız, ancak güçlü ve acımasız olursa ayakta kalabileceğini söylerseniz, kendi ırkı dışındakilerin yaşam hakkı olmadığı yanılgısını aşılarsanız, insanları ruhları olmayan bir tür makine gibi tanıtır, herşeyin maddeden ibaret olduğu yalanını telkin ederseniz; bu genç, masum insanları düşünmeden öldürebilir. Ancak Darwinizm'in anlattığı dünya görüşünün ve savunduğu yaşam biçiminin bilimsel olmadığını ortaya koyarsanız, Allah'ın emrettiği sevgiyi, merhameti, barışı, dostluğu, kardeşliği öğretirseniz, gerçek din ahlakının güzelliklerini anlatırsanız, dini, ırkı, dili ne olursa olsun tüm insanların birarada güvenlik içinde yaşayabileceği bir ortam oluşturabilirsiniz.
Materyalizm yaklaşık 150 yıl boyunca başta Avrupa medeniyeti üzerinde olmak üzere gerçekten çok etkin oldu. Materyalizm on yıllardır insanları ezmiş, karanlık içinde boğmuş, zevklerini öldürmüş, mutsuz ve huzursuz bir yaşama mahkum etmiştir. Ancak bu olumsuz etki artık kırılmakta, materyalizmin karanlığı ortadan kalkmaktadır. Bu konuda özellikle Yaratılış Atlası kitabının, Allah'ın dilemesi ve lutfuyla, çok büyük ve ciddi bir etkisi olmuştur. Yaratılış Atlası'nın Avrupa'ya ulaşmasının ardından materyalizmin beşiği olarak görülen Fransa'da dahi yapılan anketler, insanların artık bu ideolojiye inanmadıklarını Yaratılış'ı bilimsel gerçek olarak kabul ettiklerini ortaya koymaktadır. Materyalizmin çöküşü önümüzdeki günlerde daha da hızlanacak, çok yakın gelecekte yeryüzü materyalist ve ateist ideolojilerin tamamen ortadan kalkmasıyla eşi benzeri görülmemiş bir güzelliğe kavuşacaktır. Herkesin duvarlar inşa etmeden; milyonlarca doları silahlanmaya harcamadan; sürekli endişe duymadan; yok edilmekten, topraklarından çıkarılmaktan korkmadan dilediği gibi yaşayabileceği, istediği yerde istediği şekilde ibadetini gerçekleştirebileceği, özgürce ticaretini yapabileceği kısaca hür ve insanca yaşayabileceği bir dünya yakındır. Bu dünyada isteyen istediği gibi yaşayacaktır, sadece dindarlar değil ateistler de, dinsizler de diledikleri gibi düşüncelerini ifade edeceklerdir. Herkesin her türlü insani hakkı güvence altında olacaktır. Elbette böyle bir dünyada uzun yıllardır sıkıntı ve zorluk içinde yaşayan İsrailler ve Filistinliler de aydınlık günlere kavuşacak, hepimiz için kutsal olan bu topraklar Rabbimiz'in emrettiği ve Hak kitaplarında tarif ettiği gibi huzur beldesi olacaktır.
İslam bir barış ve sevgi dinidir. Allah'ın Kuran'da emrettiği ahlak ve tavır, Müslümanların affedici ve anlayışlı, farklı düşüncelere saygılı, ileri görüşlü, diğer dinlerin mensuplarına karşı merhametli, derin düşünen, sanattan ve estetikten bunların Allah'ın tecellisi olduğunun bilinciyle zevk alan, itidalli ve ılımlı olmalarını gerektirir. Samimi olarak Kuran ahlakının yaşandığı toplumlar aydınlık ve bereketli toplumlar olur. Günümüzde bu aydınlığın oluşması için aciliyetli olarak yapılması gereken Türk-İslam Birliğ'inin kurulmasıdır. Bu, bir itidal birliği olacaktır. Bu birlik fanatik, baskıcı, tahakküm eden bir birlik değil, tam tersine insana saygılı, hoşgörüye ve merhamete dayalı, açık fikirli ve hür düşünceli bir kardeşlik ve sevgi birliğidir. Hem bu bayrak altında birleşen milletlere hem de dünya milletlerine güvenlik sağlayacaktır. 21. yüzyılın gerçek bir aydınlanma çağı olmasının öncüsü Türk-İslam Birliği olacaktır. Türk-İslam Birliği'nin vesile olacağı aydınlanma tüm dünyaya güzellik sunacaktır. ABD, Rusya, Çin, İsrail ve tüm Avrupa Devletleri Türk-İslam Birliği'nin kurulmasıyla uzun yıllardır devam eden kökleşmiş sorunların bir anda çözüme kavuştuğunu görecek, bu durumdan herkes fayda sağlayacaktır. Terör sorunu son bulacak, hammadde kaynaklarına ulaşım garanti altına alınacak, ekonomik ve sosyal düzen korunacak, kültürel çatışma tamamen ortadan kalkacaktır. Amerika askerlerini topraklarından binlerce kilometre uzağa göndermek zorunda kalmayacak, İsrail duvarlar arkasında yaşamayacak, Avrupa Birliği ülkeleri ekonomik herhangi bir engelle karşılaşmayacak, Rusya güvenlik endişesi duymayacak, Çin hammadde sıkıntısı çekmeyecektir. Güçlü bir Türk-İslam Birliği'nin varlığı bütün milletlerin menfaatinedir.
-
Sayın Yahya’nın neden Darwinizmi acımasız olarak değerlendirdiğini anlıyorum, fakat kendisi de bunun sadece bir ideoloji değil bilimsel bir teori olduğunu kabul etmelidir. Bilimsel bir teorinin doğru olması için güzel, hoşgörülü ve nazik olması mı gerekiyor?
Bir kez daha belirtmek gerekir ki, Darwinizm bir ideolojidir. Evrim teorisinin doğru olmadığını anlamamızı sağlayan ise, hoşgörülü, güzel ve nazik bir teori olup olmaması değil, bilimsel bulgularla %100 çelişiyor olmasıdır. Bilim "evrim yok" demektedir. Burada önemli olan, bilimle bu kadar açık olarak çelişmesine rağmen, neden bazı çevreler tarafından ısrarla savunulmaya ve sözde bilimselmiş gibi lanse edilmeye devam ediliyor olmasıdır. Bunun sebebi, evrimin herhangi bir biyolojik varsayım değil, tam anlamıyla ideolojik bir düşünce olmasıdır. Evrimi savunanların, teoriye olan sadakatlerinin tek sebebi ideolojileridir. Evrim teorisinin çöküşü karşısında yaşanan paniğin de sebebi, ideolojik kaygılardır. Bilim tarihinde ortaya atılmış, geçersizliği görüldüğünde de terk edilmiş onlarca teori vardır. Normal olan, evrim teorisinin bilimsel bulgularla çeliştiği görüldüğünde, geçersizliği ispatlanan tüm teoriler gibi terk edilmesidir. Ne var ki materyalistler evrimi reddettiklerinde, en önemli dayanakları yok olup gideceği, materyalizmi savunmaları imkansızlaşacağı için direnmektedir. Yoksa, bilimsel ve akılcı düşünen bir insan için tek bir proteinin oluşumunun dahi evrimle açıklanamıyor olması, evrimden yüz çevirmesi için yeterlidir. Bu olmuyorsa sebebinin üzerinde durmak gerekir. Demek ki, evrim sadece bilimsel düşünceyle değerlendirilen bir teori değildir.
-
Türk-İslam Birliği görüşü harika, fakat bu görüşlerini ifade ederken kendisi neden yalnız? Sizin dile getirdiğiniz barışçı mesajları İslami hocalardan duyamıyoruz? İslam ülkelerinde halk neden böyle fakir, İslam ülkelerinde tahakküm neden bu kadar yaygın?
Önemli olan Kuran'da bildirilen ahlakın ve Peygamberimiz'in sünnetinin ne olduğudur. Kuran'da Allah, iman edenlere itidalli, sevgi dolu, yumuşak huylu, affedici, mütevazı, hoşgörülü, sevecen olmayı emretmektedir. Peygamberimiz (sav) yaşamı boyunca, tüm insanlığı barışa ve sevgiye davet etmiş, güvenilirliği, adaleti ve üstün ahlakıyla örnek olmuştur. Kuran ahlakının eksiksiz olarak yaşandığı bir toplumda şiddete eğilim olması imkansızdır. Peygamberimiz (sav)'i gereği gibi anlayıp, onu kendisine örnek edinen bir insanın katı yürekli olması mümkün değildir. Kuran ahlakının hızla yayılmasıyla İslam alemi'nin aydınlık ve müreffeh bir geleceği olacak, İslam medeniyeti tüm dünyaya nur saçan bir ışık haline gelecektir. 10-20 yıl içinde tüm yeryüzü, her düşünceden ve inançtan insanın haklarının güvence altına alındığı, samimi olarak iman eden Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların kardeşce bir arada yaşadıkları, bolluk ve bereketin hakim olduğu, sevginin ve merhametin yaşandığı, insanların neşeli, mutlu, coşkulu, huzurlu oldukları bir yer olacaktır. Önemli olan geçmişte hangi yanlışların yapıldığı, hangi hataların işlendiği değil, geleceğin güzel olması için nasıl gayret edilmesi gerektiğidir. Var gücüyle Allah'ın sevgisini, merhametini, kudretini, gücünü anlatan; materyalizmin zalimliğine karşı insanları bilinçlendiren; imanı güçlendiren, kardeşliği pekiştiren çalışmalar yapanlar, Allah'ın izniyle üstün geleceklerdir. Allah Kuran'da "Hakkı batılın üzerine örteceğini" ve "Nurunu muhakkak tamamlayacağını" vaad etmiştir. Bu vaadin inşaAllah çok yakında tecelli etmesini umut ediyoruz.