Günümüzde İslam ülkeleri, bazı Müslümanların dinimizi hurafelere dayalı bir anlayışla yaşamasından dolayı, dünyada modernlik ve kaliteden uzak toplumlar olarak tanınıyor. İslam ülkeleri içinde, İslam dinindeki gerçek kaliteyi ve modernliği en iyi algılayan ülke ise Türkiye…. Türkiye’nin İslam dünyasının parlayan yıldızı olmasının ve "muasır medeniyetler" arasında yer almasının en önemli sebeplerinden biri Atatürk’ün devrimleri... Herkesin okul kitaplarından öğrendiği devrimlerin hikmetini çocukluk yıllarındayken kavramak elbette mümkün değildi. Ancak, günümüzde İslam ülkelerinin yaşadığı siyasi çalkantılar ve radikalizmin, Türkiye’de pek hissedilmemesi, Atatürk devrimlerinin beraberinde getirdiği hayırları açıkça ortaya koydu.
Ülkemiz İslam ülkeleri içinde en demokratik rahat ve huzurlu ülke. Eğer, Cumhuriyet’in ilanı ile Atatürk’ün demokrasi anlayışı Türkiye’ye yerleşmemiş olsaydı, bugün Türkiye IŞİD’in ve El-Kaide’nin yoğun faaliyet içinde olduğu ülkelerden biri olabilirdi. Siyasi çalkantılar ve iç savaş bakımından ise, Suriye veya Mısır’dan farkı olmazdı. Bugün Türkiye, toplumdaki herkesin her türlü düşüncesini ve inancını rahatça ifade ettiği, karşısındakinin hayatına, fikirlerine, yaşantısına saygı duyduğu bir ülkeyse, bu Atatürk’ün vesilesiyledir. Zaten Kuran ahlakına uygun olan da budur. Çünkü İslam dinindeki adalet ve demokrasi anlayışı, dinsiz, ateist ideolojilerin ve karşıt fikirlerin dahi rahatlıkla anlatılabilmesine imkan tanır. Yanlış fikirlerin ise zor ve baskı yoluyla ortadan kaldırılmasını değil, ilmi ve fikri mücadeleyle doğru olanın insanlara anlatılmasını emreder.
Günümüzde pek çok İslam ülkesinde sanata, estetiğe, müziğe, dansa, inceliğe, kaliteye cephe alan ve bu güzellikleri oluşturmaya çalışan insanlara karşı olanlar var. Ancak bu kitleler, söz konusu yaklaşımlarıyla İslam’a da büyük zarar veriyorlar. Atatürk ise Türkiye örneği ile İslam aleminin modern, aydın, kaliteli, medeni olabileceğini kanıtlamış, devrimleriyle İslamofobi algısının dünyada yıkılmasına ön ayak olmuştur. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlardan korkulmasına ve bunun sonucunda da Müslümanların yaşadıkları her yerde ezilmesine neden olan bu algı günümüzde Türkiye örneği ile bozuluyor ve “örnek İslam ülkesi” veya “İslam ülkelerinin lideri " gibi ifadelerle tanınmasına vesile oluyor. İşte, Atatürk tavırlarıyla, yaşam tarzıyla, yaşadığı ortamların güzelliğiyle, giyimiyle, sofra adabıyla bu anlamda tüm dünyaya gerçek İslam modelini tanıtmıştır. Devrimleriyle, üstün bir incelik, nezaket, sanat, estetik, modernlik, kalite anlayışının Türkiye’ye yerleşmesini hedeflemiştir.
Örneğin harf devrimi tüm dünya ile bağlantı kurabilmenin en geçerli yolu. Elbette Kuran’ı esas kaynağı olan Arapça’dan öğrenmek ve Arapça okumak çok büyük bir ayrıcalık ve büyük bir güzellik… Fakat istenildiğinde Arapça’yı kısa bir sürede öğrenmek de çok kolay... Yani harf devrimi Kuran’ı asıl kaynağı Arapça’dan öğrenmeye asla engel değil. Fakat harf devriminin Türkiye’nin dünya ile bütünleşmesi açısından önemi çok büyük… Çünkü Latin harflerine geçilmesi, dünyadaki bilimsel yayınları, gelişmeleri rahatlıkla izlemek, Türk bilim adamları, sanatçılar ve yazarların kendi çalışmalarını bütün dünyaya rahatlıkla tanıtmaları imkanı demek.. İşte, sadece harf devrimi bile Atatürk’ün ince düşüncesi, ileri görüşlülüğü ve zekasını görmek için yeterli...
Allah kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri Kuran ayetleri ile bizlere bildirmiştir. Kuran’ı bu yönüyle hayata geçiren Atatürk, 1930-1934 yılları arasındaki bir dizi devrimle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmalarını, böylece kadınların erkeklerle eşit konuma gelmesini sağlamıştır. Oysaki bugün Batı dünyasının en modern ülkelerinden olan İsviçre (1971), Fransa ve İtalya (1946) gibi ülkeler bile kadınlara seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den çok daha sonra kabul etmiştir. Atatürk bu konuda da Türkiye’nin tüm dünyada lider bir ülke olmasını sağlamıştır. Türkiye’de bugün açık veya kapalı tüm hanımlar, pek çok ülke ile kıyaslanmayacak derecede rahat. Bunda Atatürk’ün kadın hakları konusundaki devrimlerinin büyük payı var. Bir toplumda kadınların rahat ve mutlu olmasının, tüm toplumun mutlu ve huzurlu olması anlamına geleceğini ise hiç unutmamak gerek.
Müslümanlar Hz. Peygamberimiz (sav)’in üstün kalitesi, Hz. Yusuf’un güzelliği, Hz. Süleyman’ın yaşadığı ihtişamlı hayat ile müjdelenmiş insanlardır. Allah Kuran’da Müslümanların kendilerini, elbiselerini ve yaşadıkları mescidleri temiz tutmalarını, dünyanın en temiz ve titiz insanları olmalarını emretmiştir. Atatürk kılık kıyafet devrimi ile bu konuda da güzel bir adım atarak bu ahlaka önderlik etmiştir. İlk başta bağnaz düşüncedeki bazı kişiler bu devrimlere karşı çıkmışlarsa da, Atatürk kıyafet devrimini, son derece iyi bir niyetle yapmış ve Türk halkına şık giyinmeyi öğretmiştir. Bu amaçla terzisini İngiltere’ye göndermiş, orada eğitim aldırmış ve bizzat kendisi giyimi ile Türk halkına öncü olmuştur. Nitekim o dönemde Türk halkı kısıtlı imkanlarına rağmen oldukça şık ve kaliteli giyinmiştir. Günümüzde de Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında sergilediği bu şık ve kaliteli giyim tarzı ufuk açan bir özelliğe sahiptir.
Atatürk Allah’ın “Güzel söz söyleyinG emrini de çok kibar bir konuşma üslubu kullanarak gerçekleştirmiş kişilere hitap ederken daima “Zatıaliniz” terimini kullanmış, Osmanlıcayı da çok mükemmel kullanarak nezaketli ve akıcı konuşma üslubu ile Türk halkına ve dünya liderlerine örnek olmuştur.
Atatürk verdiği davetlerle, sanatçıları bulunduğu ortama davet ederek ve bizzat kendi dans ederek, müzik dinleyerek toplum içinde neşenin coşkunun yaygınlaşmasını amaçlamıştır. Günümüzde Türkiye’nin dünya çapında müzik eserleri yapabilmesi, Türk sanatçıların yurtdışında konserler vermesi ve tanınması, Ülkemiz’de herkesin rahatça eğlenebilmesi, Atatürk’ün Kuran’a dayalı gerçek Müslümanlığı hayata geçirmesi ile mümkün olmuştur.
Bugün bazı İslam ülkelerinde müzik, dans, eğlence bir tehlike olarak gösteriliyor ve bunları yapan kimseler de cezalandırılması gereken kişiler olarak kabul ediliyor. Oysaki insanın hayatında müzik, eğlence ve neşe olması büyük bir nimettir. Bunlar olmadığında insanlar içine kapanır, huzursuzlaşır ve duyarsızlaşır. İbadetlerini yine yerine getirirler, diğer yandan da sürekli olarak neşeli, mutlu, müzikten, eğelenceden zevk alan güzel bir ruh halleri vardır. Neşe ve eğlence olmadığında, karamsarlık ve olumsuzluk insanların üzerine çöker. Bu ise yüzünde sevgi ifadesi olmayan, bezgin, kızgın ifadeli, olumsuz konuşan, güzelliklerden zevk almayan hatta bunları yok etmeye çalışan; kısacası olumsuzluklarını çevrelerine yayan insanları yaygınlaştırır. İşte bazı İslam toplumlarında öfke temelli toplumsal başkaldırılarda bu yasakların getirdiği mutsuzluğun büyük etkisi vardır.
Atatürk’ün Türk Milleti’ne miras bıraktığı bir diğer güzellik de Türk Ordusu’dur. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde sürekli yenilgiye uğrayan Türk Ordusu tarihten gelen “Güçlü Ordu” itibarını yeniden Atatürk ile kazanmıştır. Bugün Türk Ordusu dünyanın en güçlü ordularından biri haline gelmişse ve PKK gibi terörist örgütlere karşı başarı elde edebiliyorsa, bunda da Atatürk’ün Türk Ordusu’nu çok modern bir ordu haline dönüştürmesinin büyük payı vardır.
Atatürk’ün gerçekleştirdiği bu devrimler bazı kesimler tarafından, yanlış bir bakış açısıyla sözde ‘dinsizlik’ olarak nitelendirilmektedir. Oysa ki Atatürk dindar, gerçek bir Türk milliyetçisidir. Atatürk’ü bu yanlış algı ile sözde ‘dinsiz’ olarak nitelendirenler Kuran’ın en mükemmel tefsiri olan Elmalı Tefsiri’ni yaptıran, en önemli hadis kitabı olan Buhari'yi tercüme ettiren, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurduran, gerçek İslam dininin samimi olarak yaşanmasını teşvik eden, hemen hemen her akşam Kuran okuyan, çevresinde daima ünlü hafızlar bulundurup Kuran okutan ve zevkle dinleyen, Kuran üzerinde ciddi araştırmaları yapan, Peygamberimiz (sav)'i büyük bir muhabbetle, ve sevgiyle öven, Allah'a karşı sevgisini coşkun olarak dile getiren yönünü nasıl açıklamaktadırlar? 'La ilahe illallah, Muhammeden Resullullah' diyen bir insanı bile Müslüman olarak kabul eden çevrelerin, devrimleriyle İslam'a çok büyük hizmet etmiş, tam bir İslam mücahidi olan Atatürk’ün bu yönünü dikkate almamaları çok vahimdir.
Türkiye’nin bugün milliyetçi, muhafazakar, bir o kadar da kaliteli ve modern olmasında, bütün ülkelerin beğendiği bir çizgide ilerlemesinde ve elbette saygın bir devlet olmasında Atatürk’ün payının büyük olduğu unutulmamalıdır.