İslam Dininin Modern ve Kaliteli Yönünü Tanıtan Dünya Lideri: Atatürk
Atatürk Türk Milleti’ni, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına, Türk Milleti denir” sözleri ile tanımlamıştır. Atatürk’e göre, Türk halkı birbiriyle kaynaşmış, müşterek bir geçmişe ve kültüre sahip, milli ülküler için gelecekte birlikte yaşama arzusunda olan bir topluluk olarak, Türk Milleti’ni oluşturur. Atatürk milliyetçiliğinde kendisini Türk sayan ve Türk Milleti’ne mensup olmanın şeref ve bilincine sahip herkes Türk’tür. Bu bilinç, Türk Milleti’ni milli dava için çalışmaya iten en önemli güçtür. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladığımız bu günlerde Sevgili Atamızın milliyetçilik anlayışının Türk topraklarında yaşayan tüm kardeşlerimiz için bir rehber olmasını diliyoruz.
✓ Atatürk’ün hedeflediği Tük milleti nasıl olmalıdır?
✓ Atatürk’ün modern İslam anlayışı nasıldı?
www.ataturkveislam.beyazsiteler.com
Günümüzde İslam ülkeleri, bazı Müslümanların dinimizi hurafelere dayalı yanlış bir anlayışla yaşamasından dolayı, dünyada modernlik ve kaliteden uzak toplumlar olarak tanınıyor. İslam ülkeleri içinde, İslam dinindeki gerçek kaliteyi ve modernliği en iyi algılayan ülke ise Türkiye… Türkiye’nin İslam dünyasının parlayan yıldızı olmasının ve “Muasır (Çağdaş) Medeniyetler” arasında yer almasının en önemli sebeplerinden biri Atatürk’ün inkılaplarıdır. Herkesin okul kitaplarından öğrendiği inkılapların hikmetini çocukluk yıllarındayken kavramak elbette pek mümkün değildi. Ancak, günümüzde İslam ülkelerinin yaşadığı siyasi çalkantılar ve radikalizmin, Türkiye’de pek hissedilmemesi, Atatürk inkılaplarının beraberinde getirdiği hayırları açıkça ortaya koydu.
Ülkemiz İslam ülkeleri içinde en demokratik, en rahat ve huzurlusudur
Eğer, Cumhuriyet’in ilanı ile Atatürk’ün demokrasi anlayışı Türkiye’ye yerleşmemiş olsaydı, bugün Türkiye birçok radikal terör örgütünün yoğun faaliyet içinde olduğu ülkelerden biri olabilirdi. Siyasi çalkantılar ve iç savaş bakımından ise, Irak, Suriye veya Mısır’dan farklı da olmayabilirdi. Bugün Türkiye, toplumdaki herkesin her türlü düşüncesini ve inancını rahatça ifade ettiği, karşısındakinin hayatına, fikirlerine, yaşantısına saygı duyduğu bir ülkeyse, bu Atatürk’ün vesilesiyledir. Zaten Kuran ahlakına uygun olan da budur. Çünkü İslam dinindeki adalet ve demokrasi anlayışı, dinsiz, ateist ideolojilerin ve karşıt fikirlerin dahi rahatlıkla anlatılabilmesine imkan tanır.
Yanlış fikirlerin ise zor ve baskı yoluyla ortadan kaldırılmasını değil, ilmi ve fikri mücadeleyle doğru olanın insanlara anlatılmasını emreder.
Günümüzde pek çok İslam ülkesinde sanata, estetiğe, müziğe, dansa, inceliğe, kaliteye cephe alan ve bu güzellikleri oluşturmaya çalışan insanlara karşı olanlar var. Ancak bu kitleler, söz konusu yaklaşımlarıyla İslam’a da büyük zarar veriyorlar. Atatürk ise Türkiye örneği ile İslam aleminin modern, aydın, kaliteli, medeni olabileceğini kanıtlamış, yaptığı yenilikler ile İslamofobi algısının dünyada yıkılmasına ön ayak olmuştur. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlardan korkulmasına ve bunun sonucunda da Müslümanların yaşadıkları her yerde ezilmesine neden olan bu algı günümüzde Türkiye ile bozuluyor ve “Örnek İslam ülkesi” veya “İslam ülkelerinin manevi lideri“ gibi ifadelerle tanınmasına vesile oluyor. İşte, Atatürk tavırlarıyla, yaşam tarzıyla, yaşadığı ortamların güzelliğiyle, giyimiyle, sofra adabıyla bu anlamda tüm dünyaya gerçek İslam modelini tanıtmıştır. İnkılaplarıyla, üstün bir incelik, nezaket, sanat, estetik, modernlik, kalite anlayışının Türkiye’ye yerleşmesini hedeflemiştir.
www.laiklikveislam.beyazsiteler.com
Ülkemizin Çağdaş Medeniyetler Seviyesine Gelmesine Vesile Olan İnkılaplar
❖ HARF İNKILABI
Harf inkılabı tüm dünya ile bağlantı kurabilmenin en geçerli yolu olmuştur. Elbette Kuran’ı esas kaynağı olan Arapça’dan öğrenmek ve Arapça okumak çok büyük bir ayrıcalık ve büyük bir güzelliktir. Fakat istenildiğinde Arapça’yı kısa bir sürede öğrenmek de çok kolaydır. Yani harf devrimi Kuran’ı asıl kaynağı Arapça’dan öğrenmeye asla engel değildir. Harf devriminin Türkiye’nin dünya ile bütünleşmesi açısından önemi çok büyüktür. Çünkü Latin harflerine geçilmesi, dünyadaki bilimsel yayınları, gelişmeleri rahatlıkla izlemek, Türk bilim adamları, sanatçılar ve yazarların kendi çalışmalarını bütün dünyaya rahatlıkla tanıtmaları imkanı demektir. İşte, sadece harf inkılabı bile Atatürk’ün ince düşüncesi, ileri görüşlülüğü ve zekasını görmek için yeterlidir.
❖ KADINLARA VERİLEN DEĞER
Allah kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri Kuran ayetleri ile bizlere bildirmiştir. Kuran’ı bu yönüyle hayata geçiren Atatürk, 1930-1934 yılları arasındaki bir dizi yenilikle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmalarını, böylece kadınların erkeklerle eşit konuma gelmesini sağlamıştır. Oysaki bugün Batı dünyasının en modern ülkelerinden olan İsviçre (1971), Fransa ve İtalya (1946) gibi ülkeler bile kadınlara seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den çok daha sonra vermişlerdir. Atatürk bu konuda da Türkiye’nin tüm dünyada lider bir ülke olmasını sağlamıştır. Türkiye’de bugün başı açık veya kapalı tüm hanımlar, pek çok ülke ile kıyaslanmayacak derecede rahattır. Bunda Atatürk’ün kadın hakları konusundaki yeniliklerinin büyük payı vardır. Bir toplumda kadınların rahat ve mutlu olmasının, tüm toplumun mutlu ve huzurlu olması anlamına geleceğini ise hiç unutmamak gerekir.
❖ ÜSTÜN KALİTE ANLAYIŞI
Müslümanlar Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in üstün kalitesi, Hz. Yusuf (as)’ın güzelliği, Hz. Süleyman (as)’ın yaşadığı ihtişamlı hayat ile müjdelenmiş insanlardır. Allah Kuran’da Müslümanların kendilerini, elbiselerini ve yaşadıkları mescidleri temiz tutmalarını, dünyanın en temiz ve titiz insanları olmalarını emretmiştir. Atatürk kılık kıyafet devrimi ile bu konuda da güzel bir adım atarak bu ahlaka önderlik etmiştir. İlk başta bağnaz düşüncedeki bazı kişiler, bu yeniliklere karşı çıkmışlarsa da, Atatürk kıyafet inkılabıyla Türk halkına şık giyinmeyi öğretmiştir. Bu amaçla terzisini İngiltere’ye göndermiş, orada eğitim aldırmış ve bizzat kendisi giyimi ile Türk halkına öncü olmuştur. Nitekim o dönemde Türk halkı kısıtlı imkanlarına rağmen oldukça şık ve kaliteli giyinmiştir. Günümüzde de Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında sergilediği bu şık ve kaliteli giyim tarzı ufuk açan bir özelliğe sahiptir.
Atatürk Allah’ın “Güzel söz söyleyin” emrini de çok kibar bir konuşma üslubu kullanarak gerçekleştirmiştir. K kişilere hitap ederken daima “Zatıaliniz” terimini kullanmış, Osmanlıcayı da çok mükemmel kullanarak nezaketli ve akıcı konuşma üslubu ile Türk halkına ve dünya liderlerine örnek olmuştur.
❖ SANATA VERİLEN ÖNEM
Atatürk verdiği davetlerle, sanatçıları bulunduğu ortama davet ederek ve bizzat kendi dans ederek, müzik dinleyerek toplum içinde neşenin coşkunun yaygınlaşmasını amaçlamıştır. Günümüzde Türkiye’nin dünya çapında müzik eserleri yapabilmesi, Türk sanatçıların yurtdışında konserler vermesi ve tanınması, ülkemizde herkesin rahatça eğlenebilmesi, Atatürk’ün Kuran’a dayalı gerçek Müslümanlığı hayata geçirmesi ile mümkün olmuştur.
Bugün bazı İslam ülkelerinde müzik, dans, eğlence bir tehlike gibi gösteriliyor ve bunları yapan kimseler de cezalandırılması gereken kişiler olarak kabul ediliyor. Oysaki insanın hayatında müzik, eğlence ve neşe olması büyük bir nimettir. Bunlar olmadığında insanlar içine kapanır, huzursuzlaşır ve duyarsızlaşır. Müminler ibadetlerini titizlikle yerine getirirler ve sürekli olarak neşeli, mutlu, müzikten, eğlenceden zevk alan güzel bir ruh halleri vardır. Neşe ve eğlence olmadığında, karamsarlık ve olumsuzluk insanların üzerine çöker. Bu ise yüzünde sevgi ifadesi olmayan, bezgin, kızgın ifadeli, olumsuz konuşan, güzelliklerden zevk almayan hatta bunları yok etmeye çalışan; kısacası olumsuzluklarını çevrelerine yayan insanları yaygınlaştırır. İşte bazı İslam toplumlarında öfke temelli toplumsal başkaldırılarda bu yasakların getirdiği mutsuzluğun büyük etkisi vardır.
www.ataturkvekomunizm.beyazsiteler.com
Atatürk’ün Türk Milleti’ne Miras Bıraktığı Bir Güzellik de Türk Ordusu’dur
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde sürekli yenilgiye uğrayan Türk Ordusu tarihten gelen, “Güçlü Ordu” itibarını yeniden Atatürk ile kazanmıştır. Bugün Türk Ordusu dünyanın en güçlü ordularından biri haline gelmişse ve PKK gibi terörist örgütlere karşı başarı elde edebiliyorsa, bunda da Atatürk’ün Türk Ordusu’nu çok modern bir ordu haline dönüştürmesinin büyük payı vardır.
Atatürk’ün gerçekleştirdiği bu yenilik de bazı kesimler tarafından, yanlış bir bakış açısıyla sözde ‘dinsizlik’ olarak nitelendirilmektedir. Oysa ki Atatürk dindar, gerçek bir Türk milliyetçisidir. Atatürk’ü bu yanlış algı ile sözde ‘dinsiz’ olarak nitelendirenler, Kuran’ın en mükemmel tefsiri olan Elmalı Tefsiri’ni yaptıran, en önemli hadis kitabı olan Buhari’yi tercüme ettiren, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurduran, gerçek İslam dininin samimi olarak yaşanmasını teşvik eden, hemen hemen her akşam Kuran okuyan, çevresinde daima ünlü hafızlar bulundurup Kuran okutan ve zevkle dinleyen, Kuran üzerinde ciddi araştırmalar yapan, Peygamberimiz (sav)’i büyük bir muhabbetle ve sevgiyle öven, Allah’a karşı sevgisini coşkun olarak dile getiren yönünü nasıl açıklamaktadırlar?
‘La ilahe illallah, Muhammeden Resullullah’ diyen bir insanı bile Müslüman olarak kabul eden çevrelerin, inkılaplarıyla ve çalışmalarıyla İslam’a çok büyük hizmet etmiş, tam bir İslam mücahidi olan Atatürk’ün bu yönünü dikkate almamaları çok vahimdir.
Türkiye’nin bugün milliyetçi, muhafazakar, bir o kadar da kaliteli ve modern olmasında, bütün ülkelerin beğendiği bir çizgide ilerlemesinde ve elbette saygın bir devlet olmasında Atatürk’ün payının büyük olduğu unutulmamalıdır.
Atatürk’ü, askeri dehasının ve devlet adamı vasfının yanı sıra insan olarak da ön plana çıkartan birçok önemli özelliği vardır. Bu özellikler incelendiğinde ise; Atatürk’ün ahlakının Kuran ahlakına pek çok yönüyle mutabık olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Atatürk’ün yakın arkadaşı, TBMM’nin Gaziantep vekili Kılıç Ali Paşa, Atatürk’ün müşfik, anlayışlı ve kibar kişiliğini şöyle özetlemiştir:
Atatürk, çok müşfik, çok ince, çok vefakar bir şahıstı. Vefasızlara, vefasızlıklara karşı son derece gücenir ve üzüntü duyardı. Yakınlarının, sevdiklerinin hususi, hatta ailevi dertlerini dinler, adeta bir baba şefkatiyle onlara çareler arar, onları teselli ederdi. İnsan onun huzuruna çıkarak dertlerini döktükten sonra rahatlar, kalbi huzur dolarak büyük bir ferahlık içinde yanından çıkardı. (Atatürk’ün Hususiyetleri, s. 71)
www.ataturkuiyianlamak.imanisiteler.com
Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21 Nisan 1920’de tüm Türkiye’ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme alan Atatürk’ün samimi dindarlığını açıkça gözler önüne seren tarihi bir belge niteliğindedir:
1. Allah’ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii’nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)’in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı’nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.
3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.
4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi’nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir.
Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclis’in açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır.
5. Yüce Allah’tan tam başarı dileriz.
Beş maddeden oluşan bu bildirgenin her maddesi Atatürk’ün samimi, dindar kişiliğinin açık birer ifadesidir.