Bugün görmekteyiz ki İslam aleminin birlik olması Müslüman dünyası içinde çok da ehemmiyetli bir konu olarak görülmemektedir. Bu da, İslam dünyasının dirlik ve düzeni açısından çok yıkıcı sonuçlara yol açmaktadır.
İslam coğrafyasının hemen her köşesinde var olan savaş, kargaşa, çatışma, ekonomik kriz, fakirlik, açlık gibi problemlerin bir türlü çözülememesinin ana sebebi, Müslümanların gerektiği gibi bir dayanışma içinde olmamasıdır. Çok geniş bir nüfusa sahip olan İslam aleminin, elindeki maddi manevi tüm imkanlara rağmen, on yıllardır bu sorunları sona erdirememiş olması kabul edilebilir değildir. Dahası bu sorunlar her yıl katlanarak büyümektedir.
Dünyanın kimi yerlerindeki Müslümanlar, gördükleri bu zorlu manzara sebebiyle, son derece yanlış bir şekilde, çözüm ve kurtuluştan yana ümitlerini tamamen kaybetmişlerdir. Oysa ümitsizliğe kapılmak, o mazlum insanları zulme terk etmek anlamına gelir ki, bu da vicdanen hiçbir şekilde kabul edilemez.
İslam aleminin kimi fertleri ise, acı ve sıkıntıların hakim olduğu İslam coğrafyasındaki durumu pek de umursamamaktadırlar. Bunun sebebi de, bu felaketlerden uzakta olmaları ve kendi çıkarlarına dikkat vermeyi daha önemli görmeleridir. Fakat bugün başkasının başına gelenler, yarın kişinin kendi başına da gelebilir.
Nitekim artık yaşanan problemler, her ülkeye bir şekilde sirayet eder boyuta ulaşmıştır. Hemen ve kesin bir çözüm bulunamazsa, henüz pek ciddi sıkıntı yaşamayan ülkeler de kısa zaman içinde aynı duruma düşebilirler. Zira bundan önceki yıllara oranla, İslam coğrafyasındaki sorunlar giderek daha da uç boyutlara ulaşmış, birçok ülke adeta can çekişir hale gelmiştir.
Müslüman nüfusun diğer önemli bir bölümü de, çözüm için hep Batılı ülkelerin bir şeyler yapmasını beklemektedirler. Bir yerde bir zulüm yaşandığında hemen onlardan yardım talep edilmekte ve yol göstermeleri istenmektedir. Bu tür durumlara karşı, adeta tümüyle Batı’ya bağımlı bir hale gelinmiştir. Güç birliği yapacakları takdirde maddi manevi çok büyük bir güce sahip olacak olan İslam coğrafyasının bu yaklaşımı, elbette ki çok büyük bir hata ve ciddi bir acziyet göstergesidir. Tarih boyunca dünyaya yön vermiş olan Müslüman aleminin, şimdilerde üzerinde oyunlar oynanan, güçsüz ve halsiz, kendi problemlerini çözemeyen bir yapıya bürünmüş olmayı asla kabul etmemesi gerekir.
Bu duruma gelinmiş olunmasının tek sebebi ise, Müslümanların ‘birlik ve beraberlik’ içinde olmamalarıdır. Eğer inançlı insanlar arasındaki kardeşlik bağları güçlü olmazsa ve birlik içinde hareket edilmezse, o zaman Müslümanların kuvveti elbette ki kırılmaktadır.
Bu durumdan çıkmak, Müslüman coğrafyasında huzur, refah ve barış sağlamak ise, aslında hiç de zor değildir. İslam alemi güçlerini birleştirdiği takdirde hiç kimse Müslümanlara Allah’ın izniyle güç yetiremez, onlara zulmedemez. Bugün Müslüman ülkeler aralarında bir birlik kurmuş olsa, meydana gelecek gücün ne denli caydırıcı olacağı ve bu suretle de hiçbir kuvvetin, tesis edilecek barışı bozmaya yeltenemeyeceği açıktır. Müslüman ülkeler birlikte hareket ediyor olsa, ekonomik olarak da müthiş bir zenginliğe ve refaha kavuşulacağı, ticaretin ne kadar gelişeceği aşikardır. Dünyanın en zengin toprakları Müslüman ülkelerin bulunduğu coğrafyadadır. Ancak birlik olunamadığı için bu zenginlikler Müslümanların faydası için yeterince kullanılamamaktadır. Eğer kullanılabiliyor olsaydı, bugün pek çok Müslüman açlık, fakirlik gibi şartlarda ya da bombardıman altında yaşamak zorunda kalmazdı.
İslam Birliği’nin bir an evvel kurulmasının ne kadar aciliyetli olduğu çok açıktır. Peki, çok mu zordur bir birlik kurmak? Kimilerine göre Avrupa Birliği’nin, Şangay İşbirliği Örgütü’nün kurulması çok makul ve kolaydır da, İslam Birliği’nin kurulması nedense zordur... Aslında hiç de zor değildir. Aynı inancı, aynı kültürü paylaşan insanların bir ‘Ülkeler Birliği’ kurmaları nasıl olur da zor olabilir? Tek Bir Allah’a iman eden, aynı inancı yaşayan, aynı ahlakı beğenen, aynı Peygamberin (sav) yoluna uyan kimselerin birlikte hareket etmeleri hiçbir şekilde zor olamaz.
Müslümanlar, böyle bir güç birliğinin kurulmasını ve bu vesileyle dünyadaki zulümlerin son bulmasını gönülden isteyip harekete geçtikleri takdirde, bu birliğin oluşturulması çok kolay olacaktır. Şunu bilmeliyiz ki, Müslüman aleminin içinde bulunduğu durumdan çıkmasının tek yolu Müslümanların birlik olmasıdır. Yüce Allah “İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) çıkar. “(Enfal Suresi, 73) ayetiyle adeta bugünkü İslam aleminin içinde bulunduğu durumu tarif etmektedir. İşte bu nedenle Müslüman ülkeler, Allah’ın bu davetine hemen icabet ederek daha fazla acıların, felaketlerin, savaşların İslam alemini sarmasını beklemeden bir an önce bu birliği kurmak için harekete geçmelidir.
Sn. Adnan Oktar'ın bu makalesini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz;
http://www.islamonline.com/news/articles/2/THERE-IS-A-WAY-TO-END-THE-DOWNWARD-SPIRAL-OF-SUFFE.html
http://www.alquds.co.uk/?p=179439