Vasil Ahmad Afganistan’da Taliban ile mücadelenin kahramanlarındandı.
12 yaşında olmasına karşın polis üniforması ile çekilmiş fotoğrafları vardı.
Bir gün okula giderken Taliban milisleri yolunu kesti ve onu başına sıktıkları 2 kurşunla öldürdüler.
Vasil Ahmad’in ölüm nedeni, Afgan polisinin, Ahmad'ın eline silah vererek ülkedeki iç savaşa dahil etmesiydi. Bu olaydan sonra Kabil yönetimi bu uygulamaya son vereceğini duyurdu.
Ancak elbette sorun, sadece Afganistan ile sınırlı değil. Bütün dünyada yaklaşık 250 bin çocuk zorla savaştırılıyor. (1)
Bu çocuklar her an öldürülme ya da suiistimal edilme riski altında. Bir kısmı da cinayet işlemesi için zorlanıyor, teşvik ediliyor. Bazen asi gruplarda bazen de kimi devletlerin hükümet kuvvetlerinde silah kullanıyorlar.
Örneğin, Türkiye’de terör örgütü PKK’nın “zorunlu askerlik” adı altında ailelerinden zorla kaçırdığı çocuklar uzun süre ülke gündemini meşgul etmiş (2) ve Türk Emniyet Güçleri 2 yılda PKK'nın 18 yaşından küçük toplam 2 bin 52 çocuğu kandırarak dağa kaçırdığını açıklamıştı. (3) Başka birçok ülkede de benzer bir durum var. Sadece Güney Sudan’da 16 bin çocuk savaşçı var. Kongo Demokratik Cumhuriyet’inde ise 10 farklı silahlı grup çocuk savaşçı bulunduruyor.
Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de Somali’de, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde, Filipinler’de, Myanmar’da ve Kolombiya’da pek çok çocuk yaşıtlarının okula gittiği, oyun oynadığı, aileleri ile olduğu vakitte onlar ateş ediyor veya ateş altında kalıyor.
Çocuk savaşçılar ucuz ve gözden çıkarılabilir malzeme olarak görülüyorlar. Örneğin, Uganda ve Kuzey Kenya’da bir çocuğu askere almanın maliyeti bir tavuğu satın almak kadar. Onların haklarını savunan olmadığı gibi kendi haklarını savunmaları da imkansız. Çoğu kez ne olup bittiğinin bile farkında değiller. Yanlış ve doğruyu tam ayırt edemedikleri için kolayca yönlendiriliyorlar. Kendilerini gerçekçi bir oyunun parçası sanıyorlar. Cepheye gönderilmeden önce çok az eğitiliyorlar veya hiç eğitim almıyorlar.
Çocuk Askerler Küresel Araştırma Raporu’nda yer alan bilgilere göre; çocukların çatışmalara katılma yaşı yediye kadar düşebiliyor. Bazıları taşıyıcı veya ulak, bazıları da casus olarak kullanılıyor. Örneğin Myanmar'da çocuklar, mayınları tespit etme veya patlatmaları için ağaç dallarıyla yolları süpürmeye zorlanıyorlar. Çocuk, bir saldırı silahını veya yarı otomatik silahı tutacak kadar büyüdüğünde (genellikle 10 yaş) cepheye gönderilebiliyor. Çocuk askerlere sıklıkla zalimce davranılıyor ve hata yaptıklarında veya firar ettiklerinde cezalar çok ağır oluyor. Birçok ülkede esir alınmış, kaçmış veya teslim olmuş çocuk askerler kötü muamele, işkence ve hatta ölümle karşı karşıya kalıyorlar. (4)
Sorun, sadece sanıldığı gibi az gelişmiş, demokrasisi zayıf ülkelere özgü değil. Zengin ileri batı demokrasilerinde bile çocuk askerler görmek mümkün. Örneğin Birleşik Krallık, 16 yaşındaki çocukları bile askere alıyor ve 17 yaşındakileri ise Falkland ve Körfez Savaşı’nda görevlendirdiği biliniyor. Üstelik bu ülkede çocuk askerlerin ordudaki istidamı giderek artıyor. Birleşik Krallık’ta 18 yaşını doldurmamış kişilerin oy kullanması dahi yasak iken daha küçüklere silah kullanma hakkı tanınıyor. (5)
ABD'nin, 18 yaşından küçükleri Körfez Savaşı'na, Somali ve Balkanlar'a gönderdiği biliniyor.
Alman Silahlı Kuvvetleri’nde çocuk yaştaki acemi erler eğitimlerde gerçek mermilerle atış talimi yapıyorlar. Alman Silahlı Kuvvetleri'nin silah altına aldığı 17 yaşındaki gençlerin sayısı ise 2015 yılında 1.515'e çıkmış durumda.
Bu ülkelerde genellikle personel açıklarını kapatabilmek için hukuken çocuk yaşta sayılan gençler asker haline getiriliyor. Halka yönelik reklamlarla çocuklar askere davet ediliyor. Bu reklamlarda çocuk yaştakilerin silahlandırılması çoğu zaman bir kahramanlık hikayesi ile özdeşleştirilerek çocuklar savaşa özendiriliyorlar.
Birleşik Krallık ve ABD’nin bu konudaki standartları, kuşkusuz Myanmar, Sudan ya da Afganistan’daki kadar düşük değil. Ancak yine de çocuk asker gerçeğinin gelişmiş ülkelerde dahi karşımıza çıkması durumun vahametini gözler önüne seriyor. Ne var ki, bir-iki sivil toplum kuruluşu dışında bu konuya ciddi bir eleştiri de yapılmıyor.
Daha da ilginç olan ise, 200 yakın üyesi olmasına karşın BM’nin, 2000 yılında düzenlediği "çocukların silahlı çatışmalarda kullanılmamasına ilişkin protokolünü" imzalayan ülke sayısının sadece 80 olması.
Hiç kimse 12 yaşında bir çocuğun elinde silahla savaşa sürülmesini, atmosfere sera gazı salınmasından daha önemsiz görmemeli veya Afrika’da cürüm olduğu söylenen bir uygulama Londra’da uygulandığında görmezden gelinmemeli. Çocuk askerler, çatışmaların yoğunlaştığı böyle bir zamanda tüm dünya için gerçekten çok ciddi bir sorundur. Bu soruna gereği gibi dikkat verildiğinde, ancak o zaman bu dünyanın süsü olan ve güçlü bir sevgi ve şefkatle büyütülmeleri gereken çocuklar için daha güvenilir bir dünya mümkün olabilir.
Referanslar:
Adnan Oktar'ın Daily News'de (Güney Afrika) yayınlanan makalesi