Hz. Mehdi'nin İman Gücünün Dalga Dalga Yayılmasıyla, Tüm Dünyada Manevi Bir Uyanış Olacaktır
ucgen

Hz. Mehdi'nin İman Gücünün Dalga Dalga Yayılmasıyla, Tüm Dünyada Manevi Bir Uyanış Olacaktır

1017

Peygamber Efendimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi'nin çevresinde ona yardım eden, destek olan kişilerin sayılarının çok az olacağını bildirmiştir. Ancak Mehdiliğin gölgesi tüm dünyayı kaplamıştır. Tüm dünya farkında olmadan Mehdiliğin mantığına, bakış açısına, tebliğ yöntemine uyar, onun iman heyecanının etkisi altına girer. Imana olan eğilim ve imani heyecan, Hz. Mehdi'den talebelerine, talebelerinden çevrelerindeki insanlara, oradan da giderek tüm dünyaya dalga dalga yayılır. Bir kişi bir kitap okur, bir konuşmaya şahit olur ya da bir film seyreder; imanında bir heyecan artışı olur. Aldığı bu feyz ve imani heyecanla okuduklarını ya da dinlediklerini bir başkasına anlatır. O kişi de ondan aldığı imani feyzi bir başkasına aktarır. Bu şekilde, zincirleme bir etkileşim ile, iman heyecanı ve etkisi, sürekli artarak insanlar arasında hızla yayılır. Yahudilerden Hıristiyanlara kadar, dalga dalga dünyanın dört bir yanını kaplar. Bunun sonucunda ise tüm dünyada imani bir uyanış olur.

Dünya, bu imani heyecan ve feyzin kaynağını bilmez; imana karşı olan giderek artan bu eğilimin, Mehdiliğin feyzinden kaynaklandığının farkına varmaz. Oysa bu, Mehdiliğin ve Hz. Mehdi'nin en önemli alametlerinden biridir.

Mehdiliğin, dalga dalga tüm dünyaya yayılan bu iman feyzinin kaynağını İslam alimleri, Hz. Mehdi'nin ``Kutb`ul İrşad`` (alemin gafletten uyanmasına, hidayetine ve doğru yola ulaşmasına vesile kılınan kimse, Hz. Resulullah (A.S.) Efendimizin gerçek varisi; O`nun ilmine, edebine, ruhları nur ile temizleme işine, kalpleri Allah`a çevirme mesleğine, nefisleri terbiye etme ve hayata denge verme sanatına varis olan büyük zat) ve ``Kutb`ul Aktab`` (alemin nizamı ile alakalanan, insanların doğru yolu bulmasına vasıta kılınan, zamanın en büyük mürşidi olan büyük zat) vasıflarından kaynaklandığını açıklamışlardır:

... Evet, (Kutb-i medâr) her zaman bulunur. Şimdi de vardır. Resûlullah ``sallallahü aleyhi ve sellem`` zamanında da vardı. Bunlara, (KUTB-ÜL-AKTÂB) da denir. Fakat, bunlara inzivâ lâzımdır. Bunları kimse tanımaz. Hattâ, ba`zan, kendileri bile kendilerini bilmez. (KUTB-İ İRŞÂD) ise, kayyûm-i âlemdir (Yani İslamiyet'i koruma vazifesi kutb-i irşad denilen veli zata verilir). Herkese rüşd (doğru yolda gidiş) ve îmân, bunun vâsıtası ile gelir. İslâmiyet`i korur. Dîn-i İslâm başı boş kalmaz. Din düşmanları pervâsızca, dîni yıkmaya, değiştirmeye saldıramaz.

... Kutb-i irşâd ile, bütün insanlara îmân ve hidâyet gelmektedir...
(Tam İlmihal, Saadet-i Ebeddiyye, Hakikat Kitabevi, Doksan üçüncü baskı, Hazırlayan: Hüseyin Hilmi Işık, s. 909)

İmam-ı Rabbani, Mebde ve Mead adlı eserindeki ikinci mektuptaki ``İrşad Kutbunun Feyzi`` başlığı altında bu konuyu şöyle açıklamıştır:

``Ferdiyet kemalatını da (şahsi faziletleri) kendisinde bulunduran bir irşad kutbu çok nadir bulunur. Böyle bir cevher birçok asırlardan sonra meydana gelir. Karanlık alem, onun gelişinin nuru ile aydınlanır. Onun irşad ve hidayet nuru bütün alemi kuşatır. Arş`ın tepesinden dünyanın ortasına kadar her kime doğru yol, hidayet, iman ve marifet gelse, onun vasıtasıyla gelir, ondan istifade eder. Onun aracılığı olmadan hiç kimse bu nimete ulaşamaz. Onun hidayet nuru okyanus gibi bütün alemi kuşatmıştır. Ve bu deniz donmuş gibi hiç hareket etmez. O büyük zata ihlas ile yönelen ya da o zatın kendisine yönelip haline teveccüh ettiği kişinin gönlünde bu yöneliş anında bir pencere açılır. O pencere yoluyla bu denizden teveccüh ve ihlası nisbetinde içip kanar, gönlüne feyz dolar. Allah`ı zikretmeye yönelen ve bu zata, inkarından değil de onu tanımadığı için hiç yönelmeyen kişi de bu feyizden istifade eder. Ancak birinci durumdaki feyz, ikinci duruma göre daha fazladır. .. (Mebde ve Mead, çev. Dr. Necdet Tosun, Sufi kitap, İst. Ekim, 2005, s. 23-24)

Günümüzde, tüm dünyada yaşanan bu imani uyanışın, feyz ve heyecanın her geçen gün arttığını gösteren pek çok gelişme meydana gelmektedir. Allah'ın, "Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde" (Nasr Suresi, 2) ayetiyle bildirdiği gibi, insanlar dalga dalga imana yaklaşmakta, Allah'a yönelmektedirler. Bu durumu ortaya koyan pek çok örnek vardır. Örneğin İngiltere'nin ünlü gazetelerinden The Guardian'da 15 Ağustos 2006 tarihinde yer alan "Bu Duruma Nasıl Geldik?" başlıklı haberde, İngiliz öğrencilerin yüzde 30'unun evrime inanmadığı hayret dolu bir üslupla vurgulanmış, bu oranın geçmişte çok düşük olduğu belirtilerek, "Evrim ortadan kalkmak üzere" saptaması yapılmıştır. Science dergisinde yer alan ve 1985-2004 yılları arasındaki dönemi kapsayan ABD'deki Michigan State Üniversitesi'nin 34 ülkede yaptığı araştırmaya göre Türkiye, "evrim teorisinin geçersiz olduğunu düşünenlerin ezici çoğunluğa ulaştığı tek ülke" haline gelmiştir.

Amerika'dan yayın yapan www.pitch.com adlı internet sitesindeki bir haberde ise, görüşüne yer verilen evrimci Profesör Ümit Sayın`ın, "artık Yaratılışçılara karşı bir savaş yok. Savaşı onlar kazandılar, 1998'de Türkiye Bilimler Akademisi'nden altı profesörü yaratılışçılara karşı konuşmaları için motive etmiştim. Artık, bugün bir kişiyi bile motive etmek imkansız" açıklamasına yer verilmiştir.Haberin devamında ise; Türkiye'den, evrim teorisini savunanların neredeyse tamamen yenilgiye uğradığı bir ülke olarak bahsedilmiştir.

Bu gelişmelerden sadece birkaç tanesi bile, tüm dünyaya yayılan bu iman feyzinin etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Dünya, bu imani uyanışın kaynağının, ve tüm dünyaya nasıl etki ettiğinin farkında değildir. Oysa ki bu imani diriliş, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışının çok yakın olduğunun en açık alametlerinden biridir. Çünkü tüm dünyayı saran bu iman heyecanının asıl çıkış noktası, Hz. Mehdi`nin nuru, iman heyacanı, feyzi ve bereketidir. Bilindiği gibi, Hz. Mehdi`nin en büyük alametlerinden biri, bu mübarek şahsın Mehdilik iddiasıyla ortaya çıkmamasıdır. Çünkü Hz. Mehdi'nin kendini tanıtmaya ihtiyacı yoktur. Kaderinde bu görevi yapmakla görevlendirildiği için Allah onu insanlara, imanının nuru, feyzi ve dünya çapındaki etkisi ile tanıtacaktır. Yüce Rabbimiz, Hz. Mehdi'nin ahlakını, fiziksel özelliklerini, faaliyetlerini, hizmetlerini ve dünya çapında oluşturacağı bu etkiyi Peygamber Efendimiz (sav)'e 1400 yıl önce bildirmiştir. Bu özelliklerin taklit edilmesi, çaba harcanarak kazanılması kesinlikle mümkün olmadığı gibi, aleyhte yürütülen faaliyetlerle çalışmalarının durdurulması ya da etkisiz hale getirilmesi de Allah'ın izni ile imkansızdır. Allah, tüm dünyayı Hz. Mehdi'nin hizmetine vermiştir. İsteyen istemeyen, bilen bilmeyen, lehte ya da aleyhte çaba yürüten herkes, kaderde Allah'ın takdir ettiği bu sona ulaşılmasında Hz. Mehdi'ye yardım etmekte, İslam ahlakının şanının yüceltilmesine katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla bu anlamda Hz. Mehdi aleyhinde bir çalışma yapılabilmesi mümkün olmamakta, Allah her gelişmeyi Hz. Mehdi'nin ve Mehdiliğin lehine çevirmektedir. Kaderde takdir edildiği şekilde Hz. İsa ve Hz. Mehdi çok yakın bir zamanda ortaya çıkacak, Peygamberimiz (sav)'in de bildirdiği gibi tüm hizmetlerini yerine getirecek ve Allah'ın izniyle Kuran ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaklardır. Bu, Allah'ın belirlediği bir kaderdir.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER