Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadislerinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ahir zamanda zuhur edeceğini ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edeceğini bildirmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkışıyla yeryüzündeki tüm zulüm ve haksızlıklar sona erecek; milletler arasındaki gerilimler ve düşmanlıklar son bulacak, dünyaya adalet, barış, sevgi, huzur ve güven hakim olacaktır.
Rabbimiz’in ahir zamanda, Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle insanlara aradıkları sevgi ve şefkat gibi insani duyguları yeniden tattıracağı bir hadiste şöyle belirtilmiştir:
HZ. MEHDİ (A.S)’IN ZUHURU HAKKINDA BUYURMUŞTUR. “DÜNYA İNATTAN SONRA YAVRUSUNA ŞEFKATLE DÖNEN ısırıcı deve GİBİ ŞEFKATLE BİZE DÖNECEKTİR.” (Daha sonra şu ayeti okudu:) “Biz yeryüzünde zayıf bırakılanlara ihsanda bulunmak, onları imamlar ve varisçiler kılmak istiyoruz.” (Kasas Suresi, 5)(Nech-ül Belağa, Hikmetli Sözler, 209)
Diğer hadislerde de Hz. Mehdi (a.s.)’ın ahir zamanda zuhur etmesi ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim etmesi ile yeryüzündeki tüm zulüm, haksızlık ve gerilimlerin sona ereceği, dünyaya adalet, barış, sevgi, huzur ve güven yerleşeceği şu şekilde haber verilmiştir:
BU EMİR (HZ. MEHDİ) İNSANLAR YERYÜZÜNÜ DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLDURDUKLARI GİBİ YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın).(Sünen-i İbni Mace Kitabü-lfiten Tercümesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 347)
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.), EN BAŞTA İSLAM’I (NASIL AYAKTA TUTTUYSA, HZ. MEHDİ (A.S.) DA EN SONUNDA AYNI ŞEKİLDE İSLAM’I AYAKTA TUTACAKTIR... (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Adaleti Toplumlar Arasındaki Anlaşmazlıkların Giderilmesinde Çok Etkili Olacaktır
İki toplum arasında haksızlıklar, anlaşmazlıklar, gerilimler olması durumunda Müslümanın yapması gereken her zaman adil ve şefkatli olmaktır. Müslümanlar, sıcak savaş ortamında dahi yiyeceği yemeği kendisinden önce esirlere veren bir ahlaka sahiptirler.
Sonsuz merhamet sahibi Allah bir ayette şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Maide Suresi, 8)
Hz. Mehdi (a.s.) Allah’ın bu emrini en güzel şekliyle yerine getirecek, kimse onun adaletinden ve sevgisinden kuşkuya düşmeyecektir. Çünkü adil olmak için Allah’ı çok sevmek ve Allah’tan çok korkmak şarttır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Allah sevgisi ve korkusunun ise çok güçlü olacağı hadiste şöyle haber verilmiştir:
MEHDİ, GERGES KUŞUNUN KANADI İLE TİTREMESİ GİBİ ALLAH’TAN ÇOK KORKAN BİR KİMSEDİR. (Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, s. 23)
Bu değerli zat Allah’a olan derin sevgisi nedeniyle adaleti kusursuz bir biçimde sağlayacak ve tüm dünya devletleri üzerinde koruyucu ve kollayıcı olacaktır.
İman edenlerin Efendisi (a.s) der ki: “... İMAM (HZ. MEHDİ (A.S.) NEYİN DOĞRU NEYİN YANLIŞ OLDUĞUNU DAHA İYİ BİLİR. KÖTÜ HÜKÜMLERİ ÜZERİNİZDEN ALIP ATACAKTIR. (HZ. MEHDİ (A.S.) TEHLİKELERİNİZİN ÖNÜNÜ KESECEK VE ADALETSİZ YÖNETİCİLERİNİZİ BERTARAF EDECEK VE DÜNYAYI DÜRÜST OLMAYANLARDAN TEMİZLEYECEKTİR. HAKKANİYET İLE HAREKET EDECEKTİR VE SİZİN ARANIZDA İNSAFLI BİR ADALET TERAZİSİ KURACAKTIR... Beklerseniz, ödüllendirileceksiniz ve sizin haksızlığa uğratılmanızın intikamını alacak olanın ve HAKLARINIZIN KURTARICISI OLANIN, O OLDUĞUNU KESİNLİKLE ANLAYACAKSINIZ. Gerçekten Allah adına yemin ederim ki, doğrusu Allah dindar olan ve iyilikte bulunan kişilerle birliktedir.”(Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, Derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 182)
Sayın Adnan Oktar insan nefsinin nefrete, öfkeye, kine daha yatkın olduğunu, nefsin daima savaşı ve kanı istediğini ancak barışın, kardeşliğin ve affediciliğin ancak imanla olacağını şöyle belirtmiştir: ADNAN OKTAR: Nefretle yaklaşırsan, İslam yayılmaz. Ruhu nefretin çabuk kaplamasının sebebi, nefreti şeytanın kolaylaştırmasıdır. Nefis; nefrete, öfkeye, kine daha yatkındır. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’. Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun)” (Şems Suresi, 7-8) diyor Cenab-ı Allah. Nefis, kendi fücurunu bilir. Nefis daima Allah’a karşı kötülüğü emreder, bu Allah’ın ayetidir. Nefis Allah’a düşman yaratılmıştır. Nefis daima kavga ister, kin ister, nefret ister, cedel ister, laf dokundurmak ister, düşmanlık ister. İradeyle ve akılla dostluk ve kardeşlik elde edilir. Dostluk ve kardeşliği sonuna kadar devam ettirmek zordur. Mesela birçok insan dostluktan bahseder ama bir süre sonra gücü yetmez, o da kavga içine girer. Merhametten bahseden insanlara bakarsın, 5 sene-10 sene devam eder, 11. senede o da kavganın içerisine girer. Sonuna kadar barışı, kardeşliği savunan, “Hz. Mehdi (a.s.)’dır”, “Hz. Mehdi (a.s) talebeleridir”, “Hz. İsa Mesih (a.s) ve talebeleri”dir. Dünyanın büyük bir çoğunluğu kavga isteyecektir, savaş isteyecektir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın talebeleri, savaşı durduruyorlar, kavgayı durduruyorlar. (12 Eylül 2011 tarihli A9 TV röportajından) |
Hz. Mehdi Kin Anlayışını ve Bir Millete Toptan Öfke Duyma Yanlışlığını Ortadan Kaldıracaktır
PEYGAMBERLERE DAİR OLAN KİTAPLARDA, “MEHDİ’NİN İŞİ ZULÜM VE KÖTÜLÜK DEĞİLDİR” ŞEKLİNDE İŞARET EDİLMİŞTİR. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)hadisinde dikkat çekildiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’ın güzel hayatında kin ve nefret yoktur. Zaten geçmişin hesabını tutarak kin dolu olmak Müslümanın asla üzerinde barındırmayacağı bir ahlak olacağından tüm dünya devletlerine Allah’ın emrettiği bu güzel ahlak özelliğini anlatacak ve ülkeler arasındaki gerginlikleri ve düşmanlıkları ortadan kaldırmak için büyük bir fikri mücadele başlatacaktır:
Hz. Mehdi (a.s.) Toplumlar Arasındaki Kin ve Öfke Duygularını Kaldırmak İçin Dünyayı Zalim Felsefelerden Temizleyecektir
Ülkeleri ve insanları din ahlakını yaşamaktan, birbirlerini sevmekten, merhamet duymaktan, birbirleriyle iyi geçinmekten, birbirlerine din ahlakına uygun güzel davranışlarda bulunmaktan alıkoyan Darwinist ve materyalist felsefeler Hz. Mehdi (a.s.)’ın ilmi mücadelesi ile son bulacaktır. Bu akımlarla yaptığı fikri mücadele sonucunda dünya üzerinde bu felsefelerin ürünü olan zalimlik, acımasızlık, sevgisizlik gibi insan fıtratına aykırı uygulamalar ortadan kalkacaktır. Bu felsefelerin oluşturduğu hoşgörüsüzlük, sevgisizlik, merhametsizlik, acımasızlık, kin ve öfke duyguları Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle ülkeler ve insanlar arasında derin bir dostluk, yardımlaşma, birlik ve beraberlik ruhuna dönüşecektir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu gerçeği şöyle müjdelemiştir;
DÜNYA KÖTÜLERDEN ARINACAK VE ISLAH OLACAK, ZALİM HÜKÜMDARA KARŞI SAVAŞ (FİKRİ MÜCADELE) SEKİZ AY SÜRECEK SONRA SEVGİ VE BARIŞ HAKİM OLACAK. (El-Sahife El-Mehdiye’den Seçme Dualar, Seyyid Murtaza Müçtehidi Sistani, sf. 69)
Sayın Adnan Oktar bir millete toptan öfke duyulmayasının yanlışlığını, sadece zulmü yapana fikren karşı olunmasını gerektiğini şöyle anlatmıştır: ADNAN OKTAR: İsrail tabii zaman içerisinde insanların kalbinde öfke meydana getirmiş olabilir. Çünkü Filistin’de çok fazla kan aktı. Çok fazla Filistinli kanı aktı. Onlar da intihar saldırılarında bulundular. Karşılıklı bir gerilim meydana geldi. Bunun sonucunda da bir öfke oluşmuş olabilir bir kısım insanlarda. Fakat ahir zamandayız. Ve güzel bir devirdeyiz, güzel bir zamandayız. Tevrat’ta Musevileri kurtuluşa erdirecek, Musevi halkın huzur içinde yaşamasına vesile olacak Kral Mesih’ten bahsedilir. Biliyorsunuz bu temel inançlardan biridir, üçbin yıldan beri bekledikleri bir insandır Kral Mesih, Hz. Davud (a.s.) soyundan. Hz. Davud (a.s.) oğlu Mesih. Dünyanın kralı olarak belirlerler. Biz Hz. Mehdi (a.s.) diyoruz, İslam inancında, Muhammed Mehdi (a.s.) olarak bilinen kişidir bu. Tevrat’a göre de, hadislere göre de Hz. Mehdi (a.s.)’ın vakti gelmiştir. Yani Shiloh tabir edilen, Kral Mesih’in vakti gelmiştir ve biz şu an, Kral Mesih’in bulunduğuna inanıyoruz, yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın bulunduğuna inanıyoruz. Bu fitneyi, bu acıyı, bu kargaşayı ortadan kaldıracaktır Hz. Mehdi (a.s.). İsrail ve Arap ülkeleri kucaklaşacaklardır. Diğer ülkeler birbirleriyle kucaklaşacaklardır. Hatta Tevrat’taki ifadeye göre, çocuklar yılanlarla oynayacak, yılanın onlara bir etkisi olmayacak. Çocuklar aslanlarla oynayacaklar, aslanların onlara bir zararı olmayacak. Böyle bir devrin içerisine girdik. Kin ve öfkeyi bir kenara bırakacağız. Eğer kin ve öfke ile bakarsak, hiç kimse hiç kimse ile dost olamaz. Mesela bir Amerikan düşmanlığı gelişebilir, bu kafa ile bakacak olursak. Çünkü Amerika Afganistan’da ve Irak’ta muazzam bir katliam yaptı. Onlarca insan katledildi, şehit edildi. Eğer bu şekilde bakılırsa, hiçbir şekilde Amerika’yı affetmememiz gerekir. Ama bu çok mantıksız olur. Çünkü Amerikan halkının hiçbir suçu yok. Burada bir avuç yöneticinin suçu vardır. Biz onların suçlu olduğuna inanırız. Amerikan halkını ayrı değerlendiririz, İsrail halkını ayrı değerlendiririz. Halklar genellikle masum ve mazlumdur. Hiçbiri savaşa taraftar olmaz. İnsanlar savaştan nefret ederler. Bir avuç şeytanın etkisinde olan yönetici onları kanın içerisine, ızdırabın, acının içerisine sokar. Hitler’i zamanında destekleyen çok az insan vardı. Ama kitle psikolojisiyle Almanlar’ın büyük bir bölümü Hitler’i desteklediler. Ama şimdi utanç duyuyorlar bundan. Biz Almanlar’a karşı sürgit bir nefret, öfke duymayız. Oradaki suçlular kimse onlara öfke duyarız, onlara buğz ederiz, onların cezalandırılmasını isteriz. Alman halkının masum ve temiz olduğuna inanırız. Bu mantıkla olayları değerlendirmek lazım. Eğer bu mantıkla değerlendirilmezse, dünyada hiçbir ülke, hiçbir ülke ile dost olamaz. Yunanistan’dan da nefret etmemiz gerekir o zaman, Ruslar’dan da nefret etmemiz lazım, Sırplar’dan nefret etmemiz, Yunanistan’dan nefret etmemiz, Araplar’dan nefret etmemiz, herkesten nefret etmemiz gerekir. Bu çok çok yanlıştır. Geçmiş olan geçmişte kalmıştır. Artık Kral Mesih devrinde, Hz. Mehdi (a.s.) devrindeyiz. Sevgi ile şefkatle kucaklaşıp, karşılıklı özürler dilenip konunun kapatılması gerekiyor. Öbür türlü dünya cehenneme döner. Buna da müsaade etmeyeceğiz. (Sayın Adnan Oktar’ın 7 Ekim 2011 tarihli A9 TV Gazeteci Jonathan Powel ile canlı sohbeti) |
Toplumlar Arasında Uzlaşmacı ve Affedici Bir Tutumun Hakim Olmasına Vesile Olacaktır
İki toplum arasındaki ilişkiler söz konusu olduğunda asıl olan barıştan yana olmaktır. Uzlaşmaya ve affedici bir tutuma açık olmaktır. Bu nedenle toplumlar arasında geçmişte yaşanan çatışmaların, mağduriyetlerin, haksızlıkların, zulümlerin hepsini bir kenara koyup, sevgiye, dostluğa ve barışa dayalı bir ortam meydana getirmek önemlidir. Barışı ve dostluğu değil de öfkeyi ve kini esas edinenler, sevebilecek hiç kimse, dost edinebilecek hiçbir ülke bulamazlar. Çünkü tarihte az veya çok her topluluk arasında bir anlaşmazlık, geçimsizlik yaşanmıştır. Bunların ölçü alınarak hareket edilmesi durumunda hiçbir ülke ile iyi ilişki kurulması mümkün olmayacaktır. İyi yönden bakılmadığında taraflar karşılıklı düşmanlıkla yaklaşılacak sözde bir sebep bulabilirler. Sürekli düşmanlık ve kinin olduğu bir ortamda ise sadece karşı taraf değil bu kini kışkırtanlar da çok sıkıntılı, zor ve acı içinde bir hayat yaşarlar.
Dünya üzerinde farklı ırkların ve milletlerin bulunmasının amacı bir çatışma ve savaş değildir. Bu çeşitlilik; Allah’ın yaratışındaki bir güzellik, kültürel bir zenginliktir. İnsanlar arasındaki farklılıkların Allah Katında hiçbir önemi yoktur. İman eden bir insan tek üstünlüğün takva ile yani Allah korkusu ve Allah’a imandaki üstünlükle olduğunu çok iyi bilir. Allah Hucurat Suresi’nde bu gerçeği şu şekilde bildirir:
“Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat Suresi, 13) |
İşte Hz. Mehdi (a.s.) bu anlaşmazlıkları sürekli gündemde tutarak gerilimi tırmandırmak yerine sevgiyi, merhameti, affediciliği gündem yaparak herkesin huzur ve güzellik içinde yaşayabileceği bir ortam meydana getirecektir. Bunun için insanlar arasında sabır, güzel ahlak, Allah sevgisi, Allah korkusu ve Kuran ahlakının tam olarak yaşanması için fikri bir mücadele yürütecektir. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde insanların kalpleri karşılıklı sevgi ve birlik isteğiyle dolacak, dünyanın her köşesine sevgi ve şefkat hakim olacaktır:
İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s))’ın bereketiyle İNSANLARIN KALPLERİ KARŞILIKLI SEVGİ VE BİRLİKLE DOLACAKTIR.(Bihar-ül Envar, cilt 53, sayfa 187; Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, sayfa 52)
(Hz. Mehdi (a.s.) zamanında) SEVGİ VE ŞEFKAT DÜNYANIN KÖŞE BUCAK HER YERİNE HAKİM OLACAKTIR. (İkbal’ul-A’mal Sayfa 507; Bihar-ül Envar, cilt 21, sayfa 312)
Peygamberimiz (s.a.v.) içinde bulunduğumuz ahir zamanda Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle artık savaşların, kavgaların son bulacağını, silahların kalkacağını, kurt ile kuzunun dahi yan yana güzellik içinde yaşayacağını müjdelemiştir. Bu müjdelerin gerçekleşmesinin arifesinde olduğumuz şu günlerde, tüm Müslümanlara düşen sorumluluk güzel sözle ve sabırla, nezaketli bir üsluple, ilmi ve bilimsel delilleri de ortaya koyarak İslam ahlakının güzelliğini anlatmak; insanlar arasındaki her türlü anlaşmazlığı sevgiyi telkin ederek ortadan kaldırmak; kardeşliğin ve dostluğun tesis edilmesi için tüm gücüyle gayret etmektedir. Allah, inşaAllah samimiyetle gayret edenlere muhakkak başarı nasip eder. Bu güzel çaba ve gayret, Allah’ın izniyle, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) devrinde en güzel şekilde karşılık görecek, dünya hiç olmadığı kadar güzel, barış ve dostluk dolu bir mekan olacaktır. |
Mehdiyet İnsanlar ve Toplumlar Arasındaki Gerilimlere Son Verecektir
Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkışından önceki dönemde, Kuran ahlakından uzaklaşılmasından dolayı insanlar arasında sevginin, hoşgörünün, şefkat ve merhametin azalacağı Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde haber verilmiştir. Bu durum ancak Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle ortadan kalkacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın en önemli özelliklerinden biri, “Allah’a ve O’nun tecellilerine karşı duyduğu derin sevgi ve muhabbet” olacak; dünya çapında, insanların da birbirlerini çok sevmelerine vesile olacaktır.
Bu amaçla Hz. Mehdi (a.s.) her sözüyle, her tavrıyla tüm düşmanlık, kin ve öfke nedenlerini ortadan kaldırıp barışa, hoşgörüye, birlik ve beraberliğe çağıracaktır. İnsanlar, Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle yepyeni bir bakış açısı kazanacak ve “gerçek sevgi”yi öğrenip yaşayacaklardır.
Nitekim hadislerde Hz. Mehdi (a.s)’ın vesilesiyle oluşan bu sevgi ortamında,“denizdeki balıklardan havadaki kuşlara kadar yerdeki ve gökteki tüm canlıların ve tüm insanların Hz. Mehdi (a.s.)’dan razı oldukları” bildirilmiştir:
… O ZAMAN, YER VE GÖK EHLİ, BÜTÜN YABANİ HAYVANLAR, KUŞLAR, HATTA DENİZDEKİ BALIKLAR BİLE ONUN (Hz. Mehdi’nin) HİLAFETİYLE (manevi liderliğiyle) SEVİNECEKLERDİR…(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
Dünyadaki tüm devletler ve halklar oluşan bu sevgi ortamıyla, Allah’ın izniyle, Mehdiyet’in gölgesinde, İttihad-ı İslam’ın güvencesi içinde kardeşçe yaşayacaklardır. Mehdiyetin vesile olduğu sevgi ve barış ortamında, beton duvarlarla, dikenli tellerle, mayın tarlalarıyla çevrilmiş olan sınırlar kaldırılacak tüm insanlar özgür olarak yaşayacaklardır. Ancak sınırların kalkması devletlerin silinmesi anlamına da gelmeyecektir. Dünyadaki tüm devletler var olacak, fakat sınırlara gerek olmadan kardeşçe yaşayacaklar, istedikleri yere yerleşecek, istediklerini ekecek ve ticaret yapacaklardır.
Hz. Mehdi (a.s.)’ın manevi liderliğinde kurulacak olan Türk-İslam Birliği dünyaya demokrasi ve özgürlüğü kazandıracaktır. Dünyada sanat, bilim, demokrasi, özgürlük Allah’ın izniyle gerçekleşecektir. İnsanlar sevgiyle biraraya gelerek, kardeşlik ve dostluk duygularını güçlendirecek, birbirlerinin güzel yönlerini görecek, birbirlerine anlayışla bakacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle oluşacak barış ve güven ortamını bir başka hadisinde şöyle müjdelemiştir:
“Kap su ile dolduğu gibi YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR. HİÇBİR KİMSE ARASINDA BİR DÜŞMANLIK KALMAYACAKTIR VE BÜTÜN DÜŞMANLIKLAR, BOĞUŞMALAR, HASETLEŞMELER MUHAKKAK KAYBOLUP GİDECEKTİR.” (Sahih-i Müslim, 1/136)