Gaybet Tusi: Fazıl’dan, İsmail bin Mahran’dan, Eymen bin Mohraz’dan, Rufai bin Musa’dan ve Muaviye bin Vahab’dan, Ebu Abdullah Sadık (as) Hazretleri’nin şöyle söylediği nakledildi:
Allah’ın Resulü (sav) dedi ki:
“Ehli Beytimden Kaim [Mehdi’nin] zamanında yaşama imkanı bulanlar ne kadar kısmetliler. Onun [Mehdi’nin] çıkışından önce ona [Mehdi’ye]inananlar, [Mehdi’nin]arkadaşlarını sevenler ve [Mehdi’nin] düşmanlarından uzak duranlar mübarek olsun. Bu insanlar benim en yakınlarım ve Hesap Günü dostlarım olacaklar.”(Rufai’den aktarılan hadise göre;) “Bana göre Allah’ın en saygın varlıkları olacaklar.”)
Bazufari Ahmet ibn İdris, o da İbni Kutaibiye, o da Fazıl’dan, o da Nasır ibn Muzahim’den O da Ebu Lahiye’den, o da Ebu Kabil’den, o da Abdullah ibn Emr İbn Es’ten rivayet etmiştir.
Peygamberimiz (sav), Ali İbn Ebu Talib’e (as)’ı işaret ederek buyurmuştur ki:
“Daha sonra Mehdi doğacaktır ki, onun (Ali’nin) soyundan gelecektir. Onun [Mehdi’nin] aracılığıyla Allah yalanları ortadan kaldıracaktır. Onun [Mehdi’nin] aracılığıyla Allah zorlukları kaldıracaktır, boyunlarınızdan esaretin utancını kaldıracaktır.” (Biharül Envar, s. 117)
Basair-ud Daracaat: İbni Maruf’tan, Hamad bin İsa’dan, Ebul Carud’dan, Ebu Basir’dan, Ebu Cafer İmam Sadık (a.s.)’dan şöyle nakletmiştir:
“Bir gün Allah’ın Resulu (sav) sahabilerinin yanında iki kez şöyle söyledi: “Allah’ım bana kardeşlerimi göster.” Çevresinde olan sahabiler ona sordu: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz ey Allah’ın Resulü (sav)? O şöyle cevapladı: “Hayır, siz hepiniz benim sahabilerimsiniz. Kardeşlerim ahir zamanda geleceklerdir.Onlar beni görmeden bana inanacaklar. Allah bana onların babalarının isimlerini analarının rahminden çıkmadan önce bildirmiştir.Onların her biri için imanlarını korumak gecenin karanlığında dikenlerin üzerinde yürümekten veya ellerinde kor tutmaktan daha zor olacaktır; onlar karanlıkta kandil olacaklar, Yüce Allah onları bozgunculuktan ve kötülükten kurtaracak.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Numani: İbni Ukda’dan, Ahmed bin Yusuf’tan, İbni Mahran’dan, İbni Bataini’den, babasından, Vahab bin Hafas’tan, Ebu Basir’den, İmam Cafer Sadık (as)’ın şöyle söylediği nakledildi:
Kaim’imiz [Mehdi] çıktığında, ona [Mehdi’ye] emekleyerek dahi olsa katılmak için acele etmelisiniz. Allah’ın izniyle, sanki rükn ve makam arasında ona yeni bir anlaşma üzerine biat edildiğini görüyor gibiyim.”
Gaybet Numani (s. 181): Ali ibn Ahmet, o da Abdullahibn Musa Hasan’dan, o da ibn Muaviye İbni Mahbub’den, o da Halit ibn Kasir’dan rivayet edildiğine göre İmam Caferi Sadık’a soruldu:
“Kaim [Mehdi] doğmuş mudur?” Dedi ki: “Hayır. Eğer onun [Mehdi’nin] zamanında doğmuş olsaydım, hayatımın her gününü ona [Mehdi’ye] hizmet ederek geçirirdim.”
Gaybet Numani: Muhammed bin Hammam’dan, Muhammed bin Hasan bin Camhur’dan, Hasan bin Muhammed bin Camhur’dan ve babasından, Samaa’dan, Ebul Carud’dan, Kasım bin Velid’den, Hamadi’den, Haris Avar Hamadani’den şöyle söylediği nakledildi:
Müminlerin Emiri Ali (ra) minberden şöyle dedi:
“Zamanın İmamı [Mehdi’nin zuhurundan önce] kalpler buraya ve oraya dönmeye başlar; bir kısmı bereketli, bir kısmı çoraktır. O zaman kötü niyetliler helak olacak, ortadan kaybolanlar kaybolacak ve iman edenler kalacak ve onlar ne az olacak; 300 veya biraz daha fazla! Bedir savaşında Peygamber (s.a.v.) ile birlikte savaşan bir grup (melek) onlarla [Mehdi ve talebeleri ile] birlikte mücadele edecek.”
İkmaluddin: Şeyh Sadık (r.a.), İbni Mütevekkil’den, Muhammed Attar’dan, İbni İsa’dan, Ömer bin Abdül Aziz’den, bir kişiden daha fazla Davud bin Kesir’den, İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan nakletmiştir:
“Onlar gaybe inanırlar...” (Bakara Suresi, 3) Ayetin yorumu ile ilgili şöyle söyledi: “Bu, Kaim (Mehdi’nin) çıkışının doğru olduğuna inananlar ile ilgilidir.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
İkmaluddin: Muhammed bin Ali bin Şah’tan, Ahmed bin Hasan’dan, Ahmed bin Halid Halidi’den, Muhammed bin Ahmed bin Salih Tamimi Muhammed bin Hatim Kattan’dan, Hammad bin Amr’dan, İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan, Allah’ın Resulü (sav)’in Müminlerin Emiri Ali (ra)’a şöyle söylediği nakledilmiştir:
“Ey Ali, bilmelisin ki zamanın sonunda (ahir zamanda) olanların (Mehdi talebelerinin) imanı müthiş ve eminliği büyük olacak. Onların arasında peygamber olmayacak fakat bunun yerine beyaz üzerindeki siyaha (yazılara/kitaplara) inanacaklar.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Nachul Balaga (s. 155): Müminlerin emri Ali (ra) bir hutbesinde şöyle demiştir: “Dikkat edin, suhulet (kolaylık) servettir. İmamınız [Mehdi] sizin için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilir. [Mehdi] Sizden şer hükmedenleri çekip alacak, tehlikelerinizi kesecek, adaletsiz hükmedenleri azledecek ve dünyayı sahtekarlardan (samimiyetsizlerden) (manen) temizleyecektir.
Kitabul Mutazır: Şehid Evvel (r.a.) talebesi Hasan bin Süleyman’dan alınmıştır, İmam Hasan Askeri (a.s.)’nin şöyle söylediğini haber vermektedir:
“Felaketlerin alevleri içinde yanarken ve Elif Lam Mim, Ta Ha ve Ta Sin değerlerinin sayısı kadar yıl geçtikten sonra onlar için yaşam suyu içeren bir pınar fışkıracak (Mehdi zuhur edecek).”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Ameli Tusi: Şeyh Müfid’den, İbni Kuluveyh’den, Kuleyni’den, Ali’den, babasından, Yaktini’den, Yunus’tan, Emr bin Şimr’den, Cabir’den nakledilmiştir:
“Kaim (Mehdi’nin) çıkışı için beklemelisiniz ve eğer Kuran’a uygun haberlerimizin bir kısmına rastlarsanız onları kabul etmek zorundasınız.Eğer tavsiyelerimize uygun hareket etmeye devam ederseniz, Kaim (Mehdi) çıkışı öncesinde ölürseniz şehit sayılırsınız.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Numani: Ahmed bin İdris’ten, İbni Kuteybe’den, İbni Şazen’den, Ahmed bin Ebu Bazanti’den nakledilmiştir: İmam Musa Kazım (a.s.) dedi ki:
“Allah’ın adıyla,sizin istekle beklediğiniz (Mehdi),siz ayırt edilene ve denemeden geçene kadar gelmeyecektir :
“Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan ve Resûlü’nden ve mü'minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah 'bilip (ortaya) çıkarmadan' bırakılıvereceğinizi mi sandınız?...” (Tevbe Suresi, 16)
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
İkmaluddin ve Maniul Ahbar: Muzaffer Alevi’den, İbni Ayyaşi’den, babası Cafer bin Ahmed’den, Emriki Bufikki’den, Hasan bin Ali bin Fazal’dan, Mervan bin Müslim’den, Ebu Basir’den İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın şöyle söylediği bildirilmiştir:
“Kaim (Mehdi’nin) zuhurundan evvel vilayetimize bağlı kalanlar ve hidayete erdikten sonra kalbi sapmayanlar için Tuba (müjde) vardır. Sordular: Allah’a kurban olayım, Tuba nedir? Cevap verdi: Cennette Ali bin Ebu Talib (ra)’ın evinden büyüyen bir ağaçtır ki kendi evine dallarının uzanmadığı bir mümin kalmayacaktırve bu Kadir ve Yüce Allah’ın bildirdiğinin anlamıdır:”
“Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).” (Rad Suresi, 29)
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Tusi: Fadıl bin Şazan, Ömer bin Aslam Bajali’den, Muhammad bin Sinan’dan, Ebul Jarud’dan, Muhammed bin Başar Hamadani’den, Muhammad bin Hanefiye’den şöyle bir hadis nakletmiştir:
“ ‘Beni şu’ -veya- ‘bu’ yönetimi belirli bir zaman devam edecektir. Barış ve güvenliğe ulaştıklarında, krallıklarının hiçbir zaman yıkılmayacağını düşünecekler. Bu sırada ilahi bir emir gelecek ve hiçbir kral iktidarda kalamayacak. Yüce Allah şöyle bildirir:
“… Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.” (Yunus Suresi, 24)
Dolayısıyla açlık ve yokluk arttığında ve insanlar birbirlerini reddetmeye başladıklarında, İlahi emirin (Mehdi’nin) gün veya gece her an gelmesini beklemelisiniz.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
İhticac: Ebu Hamza Thumali’den, Ebu Halid Kabuli’den, Ali bin Hüseyin (a.s.)’dan şöyle dediği nakledilmiştir:
“Ey Ebu Halid, Allah’ın Resulu (sav)’in on ikinci varisi (Mehdi’nin) zuhurundan önceki dönem uzun olacaktır. Ey Ebu Halid, zuhurundan önce İmam (Mehdi) ile birlikte yaşayanlar onun [Mehdi’nin] çıkışını bekleyecekler. Onlar tüm devirlerde yaşayan insanların en üstünü olacaklar. Yüce Allah onlara (Mehdi talebelerine) öyle bir anlayış ve feraset verecektir ki, gaybet onlar için varlık ile aynı olacaktır... Onlar samimi insanlar olacaklar. Allah’ın dinini açıkça ve sağduyulu şekilde yayacaklardır.”Daha sonra şöyle söyledi, “Ferec (zaferi) beklemek, [Mehdi’nin] kendisi büyük bir Ferec’dir.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Kurbul Esnad: (Yukarıdaki) Aynı hadisi nakleden silsileden Bazanti’nin İmam Ali Rıza (a.s.)’a şöyle söylediği nakledildi:
“Ferec (olan Mehdi) öncesinde sabır ve hazırlık yaparak beklemek en iyisidir. Allah’ın sadık kulu (sav)’in sözünü işitmediniz mi?”
“…Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim.” (Hud Suresi, 93)
“...Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim.” (Araf Suresi, 71)
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
İkmaluddin: Şeyh Sadık (r.a.), babası Saad’dan, İbni Abil Hattab’dan, İbni Yazi’den, Abdullah Asım’dan, Hüseyin bin Muhtar Kalanasi’den, Abdur Rahman bin Siyabah’tan, İmam Cafer Sadık (a.s.)’tan nakletti:
“İmamınız ve rehberiniz (Mehdi) olmadan, birbirinizden nefret ettiğiniz zamanda durumunuz ne olacak? O zaman çok ağır biçimde inceleneceksiniz, ayırt edileceksiniz ve eleneceksiniz. Açlıklar olacak. Bir kişi sabah yönetici olacak ve akşamına öldürülecek.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
İkmaluddin: Şeyh Sadık (r.a.) babasından, Ali’den, babası Muhammed bin Fadıl’dan, babası Mansur bin Saykal’dan nakletti, İmam Cafer Sadık (a.s.) dedi ki:
“Onun (Mehdi’nin) çıkışı ancak sizin umudunuzu kaybettiğiniz ve ümitsiz olduğunuz zaman gerçekleşecektir. Hayır, Allah’a yemin ederim, siz birbirinizden ayrı düşene kadar. Hayır, Allah’a yemin ederim, siz çok ağır denemelerden geçene kadar. Hayır, Allah’a yemin ederim, bedbahtlar bedbaht olana, kısmetliler kısmetli olana kadar.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Ikmaaluddin: Şeyh Sadık babasından ve İbni Velid, Himyari’den ve Yaktini’den, Salih bin Muhammed’den, Hani Tammar’dan, İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın şöyle dediğini nakletti:
“Bu Zamanın Sahibi (Mehdi’nin) zuhurundan önce dinlerine bağlı kalanlar ellerini dikenli bir dala sürtenler gibi olacaktır. Daha sonra durdu ve şöyle söyledi: Zamanın Sahibi (Mehdi’nin) zuhurundan önceki dönem uzun olacaktır, her insanın görevi Allah’tan korkmak ve dinine bağlı kalmaktır.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Tusi: Muhammed bin Himyari, babası İbni Yezid, Hammad bin İsa’dan, İbrahim bin Umar Yemeni’den, İmam Muhammad Bakır (a.s.)’dan nakletmiştir:
“Siz gözdeki sürme gibi deneneceksiniz. Bir kişi gözüne sürmenin ne zaman çekildiğini bilir, fakat ne zaman çıktığını bilmez. Aynı şekilde bir kişi sabah inanır ve akşam inkar eder, gece inanır ve sabah inkar eder…”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Tusi: Muhammed Himyari babası Eyyub bin Nuh’dan, Abbas bin Emir’den, Rabi bin Muhammed Musalli’den nakleder, Imam Cafer Sadık (a.s.) bana şöyle söylemiştir:
“...Allah’ın adıyla, siz öğütüleceksiniz; Allah’ın adıyla buğdayın kabuğundan elenmesi gibi, eleneceksiniz.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Numani: Kuleyni’den, Ali bin İbrahim’den, Muhammed bin İsa’dan, Yunus’tan, Süleyman bin Salih’ten, doğrudan İmam Muhammed Bakır (a.s.)’dan nakledilmiştir:
“Siz (Kaim Mehdi hakkında) insanlara ısrarla anlatın. Kabul eden kişiye daha fazlasını anlatın, inkar edeni bir kenara bırakın. Bir sınama olmak zorunda. Bununla arkadaşlar, akrabalar... düşecek... Allah bizi ve samimi talebeleri korusun.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
Gaybet Tusi: Ahmed bin İdris’ten, Ali bin Muhammed’den, Fazıl bin Şazan’dan, İbni Abi Umair’den, Hüseyin bin Ebu Alaa’dan, Ebu Basir’den, İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan nakletmiştir:
“Salman Farsi Hazretleri Kufe’ye girdiğinde ona baktı ve içinde gerçekleşecek tüm belalardan ve olaylardan söz etti ve aynı zamanda Beni Umeyye yöneticileri ve onlardan sonraki dönemden bahsetti. Bunun ardından şöyle dedi:
“Tüm bunlar bittiğinde, arınmış olan, arınmış olanın oğlu ve arındıran, Zamanın Sahibi (Mehdi’nin) çıkışına dek evinizde sığınarak kalmalısınız.”
(Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharul Envar, Cilt 13 (Eski Baskı)/ Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı))
“Mehdi, Allah'ın azameti karşısında çok huşu edendir; kanatlarını açıp, başını aşağı dökerek gökyüzünün zirvesinden yere doğru inen bir kartal gibi.Mehdi, Allah'ın Celali karşısında böyle huzu (tevazu) ve huşu edendir. Allah ve yüceliği onun [Mehdi’nin] vücudunda tecelli etmiştir ve [Mehdi] Allah'ın varlığında yok olmuştur.”
(El-Mehdiyy-il Mev'ud, c. 1, s. 280)
"Ey inananların Efendisi, bize senin Mehdin hakkında haber ver." İnananların Efendisi (sav) dedi ki: "... O [Mehdi] en iyi sığınaktır. Aranızdaki en iyi bilen ve en nazik olandır.Ey Allah’ım, ona [Mehdi’ye] sadakat andını ızdıraptan çıkışın vesilesi yap ve ümmetin dağılmışlığını onun [Mehdi’nin] eliyle birleştir. Size izin verildiğinde bunu yapın ve eğer ona [Mehdi’ye]ulaşacak bir yol bulacak olursanız, ondan [Mehdi’den] başka yol tutmayın."
(Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, sf. 184)
Denildi ki: “Ey Emirülmüminin! Bu Mehdi kimdendir?”
Buyurdu ki: “[Mehdi] Benî Haşim’dendir, Arapların yüce dağının zirvesinden.O [Mehdi] öyle bir denizdir ki, o mana denizinde insanlar ilmen ve ahlaken sınırsız gelişebilir. [Mehdi] kendisine sığınanlar için amandır, halk kinle dolduğunda onları pâk (temiz) kılan mâdendir. [Mehdi]Ölüm nazil olduğunda korkmaz, ölüm ona vardığında sarsılmaz, mücadele meydanından asla geri çekilmez. Tecrübelidir, galiptir, muzafferdir, arslandır, sağlamdır, kavminin direğidir, cesurdur, Allah’ın ilim kılıcıdır, liderdir, herkesi etrafında toplar,yücelik ve şerefin kaynağı olan evde büyümüştür, onun [Mehdi’nin] yüceliği en asil yücelikten kaynaklanır.
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 251)
Mehdi imdada gelen ve feryadresdir(feryad edenin yardımına koşan, yardım edendir). Allah, onu [Mehdi’yi] dünyadaki insanların imdadına yetişmesi için gönderecektir.
(El-Mehdiyy-il Mev'ud)
Abdullah bin Ömer bin Hattab'dan: Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Miraç gecesi Allah azze ve celle bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed! Onları görmek ister misin?""İsterim Yarabbim!" dedim.
Şöyle buyurdu: "Öyleyse biraz ilerle."Biraz ilerleyince Ali bin Ebu Talib'i gördüm. Sonra Hasan, Hüseyn, Ali bin Hüseyn, Muhammed bin Ali, Cafer bin Muhammed, Musa bin Cafer, Ali bin Musa, Muhammed bin Ali, Ali bin Muhammed, Hasan bin Ali veHüccet-i Kaim'i (Mehdi’yi) gördüm. Mehdi onların içinde parlayan yıldız gibiydi.
Dedim ki: "Ey Rabbim! Kimdir bunlar?"
Şöyle buyurdu: "Onlar imamlardır. Bu da Kaim (Mehdi)’dir. Helalimi helal edecek, haramımı ise haram edecektir. Düşmanlarımdan da intikam alacaktır. Ey Muhammed, onu (Mehdi’yi) sev, çünkü Ben onu (Mehdi’yi) seviyorum, onu (Mehdi’yi) seveni de seviyorum."
(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s.97)
Kâfî eserinden:
Birisi Ebû Abdullah [Cafer Sâdık aleyhisselâm]’a, el-Kâim [Mehdi’nin] İmratu’l-muminîn (Müminlerin nüfuzu) adıyla selamlanıp selamlanmayacağını sordu.
Buyurdu ki:
“Hayır! Bu Allah’ın emirü’l-müminîn’e verdiği öyle bir isimdir ki ondan önce ve sonra başka hiç kimse bu isimle adlandırılmamıştır.”
“Allah’a feda olayım, peki onu[Mehdi’yi] nasıl selamlayacağız?” dedim.
“Esselâmu aleyke yâ Bakiyyetellah (Selam olsun sana ey Allah’ın bakiyesi) şeklinde” dedi.
Kitâbü’l-Gaybe’ye alınan bir hadiste el-Kâim [Mehdi’nin] şöyle buyuracağı nakledilir: “Ben yeryüzündeki Bakiyyetullah’ım. (Ben Allah’ın yeryüzündeki bakiyesiyim.)”
Diğer bir haberde [Mehdi’nin] zuhur ettiği zaman, “Ben Allah’ın bakiyesi ve hüccetiyim.” diyeceği rivayet edilmiştir. Böylece onu[Mehdi’yi] ancak “Selam olsun sana ey Allah’ın yeryüzündeki bakiyesi (Bakiyyetullah)” şeklinde selamlayacaklar.
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.211–212.
Muhammed b. Cumhur ve es-Sükûnî’den rivayet edilir:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] şöyle buyurdu:
“Mutlak bir kadere göre, ahir zamanda Süfyânî ve onun ashabınınortaya çıkmasıyla Yusuf’un yılları kadar yıl azap, iftira, rezillik ve insanların hayvan şekline girmesi gerçekleşecektir.Bu sırada el-Kâim [Mehdi] Mekke’de* zuhur edecek ve bu ümmetin Mehdî’si olacaktır.”
*Mekke, şehir anlamındadır. Başka bir hadiste Peygamberimiz (sav)’e hangi şehir diye sorulduğunda “Konstantiniyye” cevabını vermiştir.
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.373.
Şeyh Tusi’nin Gaybe’sinden:
Muhammed b. İshak; Ali b. Abbas, Bekkar b. Ahmed, Hasan b. Hüseyin, Mualla b. Ziyad, Ala b. Beşir, Ebu Sadık en-Naci, Ebu Said el-Hudri’den rivayet eder:
Rasulullah [sallallahu aleyhi ve alihi] şöyle buyurdu:
“Sizleri Mehdi ile müjdeliyorum! O (Mehdi), İnsanların ihtilafa düştükleri ve zelzelelerin yaşandığı bir zamanda gönderilip, eziyet ve zulmün kol gezdiği yeryüzünü adaletle dolduracaktır.Yerde ve gökte bulunanların tamamı ondan [Mehdi’den] razı olacaklardır.”
Ebû Hamza bildirdi ki: "Bir gün bir kimse Muhammed bin Hanefiyye'nin yanına geldi ve; "Esselâmü aleyke yâ Mehdi." diye selâm verdi. İbn-i Hanefiyye buyurdu ki: "Doğru söylüyorsun. Ben insanları, hidâyete, doğru yola ve hayra dâvet etmek ve doğru yolu göstermek bakımından Mehdi'yim. Lâkin âhir zamanda gelecek olan Mehdi (aleyhirrahme) değilim.Öyle anlaşılmaması için bana selâm vereceğiniz zaman "Esselâmü aleyke yâ Muhammed veya yâ Ebe'l-Kâsım, deyin. Başka isim ile hitâb etmeyin"buyurdu.
Şeyh Tûsî’nin Gaybet eserinden:
İbn Musa; el-Esedî, Bermekî, İsmail b. Malik, Muhammed b. Sinan, Ebû Carud aracılığıyla Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] ve onun babası ile dedesinden [aleyhisselâm] rivayet eder:
Müminlerin emiri [Ali (r.a.)] minberden şöyle buyurdu:
“Ahir zamanda benim soyumdan biri[Mehdi] çıkacak. Onun[Mehdi’nin] rengi, kırmızı ve beyaz karışımıdır. Geniş karınlıdır, baldırları büyük, omuzları dik ve geniştir. Sırtındaki ben, Peygamberin [sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem] benine benzemektedir. [Mehdi] Doğu ve Batı arasındaki her yeri aydınlatacak ve kulların kafalarını ele geçirecektir. Kalbi demir parçası gibi olmayan hiçbir mümin kalmayacaktır. Allah ona[Mehdi’ye] kırk kişinin kuvvetini vermiştir.
Kalbine ve kabrine söz konusu ferahlığın dolmadığı hiçbir meyyit kalmayacak, onlar kabirlerinde birbirlerini ziyaret ederek el-Kâim Mehdi’nin kıyamıyla müjdeleyeceklerdir.
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.35-36)
İbn Şehrâşub’un Menâkıb’ından ve el-Herâic ve’l-Cerâih eserinden:
Hasan b. Zarîf rivayet eder:
“Gönlümü iki konu meşgul ediyordu ve onlarla ilgili Ebû Muhammed [aleyhisselâm]’a yazmak istedim. Böylece kendisine bir mektup yazıp el-Kâim Mehdi’yi, onun (Mehdi’nin) ne ile hükmedeceğini ve meclisinin nerede olacağını sordum.
Şöyle bir cevap geldi:
“El-Kâim Mehdi hakkında sormuşsun; [Mehdi] kıyam ettiği zaman insanlar arasında Davud [aleyhisselâm]’ın hükmüne benzer şekilde kendi ilmiyle hüküm verecek ve herhangi bir delile ihtiyaç duymayacaktır.”
İ’lâmu’l-Verâ ve el-İrşâd eserlerinde İbn Kulûye, Küleynî, Ali b. Muhammed ve Hasan b. Zarif senediyle benzer hadise yer verilmiştir.
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.50, s.264-265)
Şeyh Tûsî’nin Gaybe eserinden:
Fazl; Musa b. Se’dân ve Abdullah b. Kasım el-Hazremî aracılığıyla Ebû Saîd el-Horasânî’den rivayet eder:
Ebû Abdullah’a [Cafer Sadık eleyhisselâm] sordum:
“el-Mehdî ve el-Kâim aynı kişi mi?”
“Evet!” dedi.
“Niçin el-Mehdî olarak adlandırılır?” dedim.
Buyurdu ki:
“Zira kendisine[Mehdi’ye] bütün gizli şeyler gösterilmiştir.El-Kâim olarak adlandırılması da,insanlar öldüğünü iddia ettikten sonrabüyük bir emirle kıyam edeceği içindir.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.30)
Abdülvâhid b. Abdullah; Ahmed b. Muhammed b. Rabâh ez-Zührî, Ahmed b. Ali el-Himeyrî, Hasan b. Eyyûb, Abdülkerim b. Amr el-Amr el-Has’amî, İshak b. Cerîr ve Hucr b. Zâide aracılığıyla Humrân b. A’yan’dan rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bâkır aleyhisselâm]’a sordum:
“El-Kâim [Mehdi] sen misin?
“Ben Rasulullah’ın [sallallahu aleyhi ve âlihi] evladı ve kanından bir kimseyim. Allah istediğini yapandır.” diye buyurdu.
Sorumu yineleyince şöyle dedi:
“Nereye varmak istediğini biliyorum. Senin sahibin [Mehdi], geniş karınlıdırve hayranlık uyandıran bir çekiciliğe sahiptir.”
Muhammed b. İbrahim Nu’mânî, Kitâbü’l-Gaybe (Tahran, 1397), s.216. [İSAM demirbaş no: 016351]
Ebu Salte Haravi, İmam Reza’ya sorar:
“(Tanıyabilmemiz için) Kaim’imizin[Mehdi’nin] alameti nedir?“
İmam Reza cevap verdi:
“[Mehdi’nin] Alametlerinden biri, yaşı ileri olmasına rağmen görünüşünün genç olmasıdır. Ona [Mehdi’ye] bakan biri, yaşının kırk ya da daha az olduğunu tahmin edecek.[Mehdi’nin] Alametlerinden bir diğeri de vefat edeceği zamana kadar hiç yaşlanmayacak olmasıdır.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
“Mehdizuhur ettiğinde insanların bir kısmı onu[Mehdi’yi] reddedecek, çünkü onlar yaşlı birini düşünürlerken o[Mehdi] onlara genç bir yüzle yaklaşacak.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
İmam Sajjad diyor ki: “İmam Mehdi’de Nuh [aleyhisselâm]’ın mizacı vardır ve bu, [Mehdi’nin] hayatının uzun olmasıdır.”
(Kemal-ud din, s. 322 and Montakhabal, 2/275)
Resullulah (sav) buyurdu: “(Mehdi’nin) Omuzları geniştir, dişleri parlaktır. İnce ve güzel bir burnu vardır. Alnı geniş ve parlaktır; omuzları bir kaya kadar sağlamdır.Yanakları daha az dolgun gözükür ve (yüzü) uykusuz kaldığından dolayı bazen solgundur. Kasları kavisli ve güçlüdür. Saçları kulağının üzerinde kıvrılır. Dudakları mükemmel ve güzeldir. Görünüşü iyi ve yakışıklıdır. Yüzü iffet nuruyla ve görkemle doludur. Görkemli bir lider görünüşü vardır. Bakışları farklıdır. Sesi güçlü ve nefes kesicidir.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
7-(746) …Ebu Basir şöyle rivayet etmiştir:
Ebul Hasan (Musa b.Cafer aleyhisselam)’a dedim ki: “Seni yaratan Allah’a kurban olayım! İmam Mehdi hangi işaretiyle bilinir?” Buyurdu ki: “İmam Mehdi’nin bilinmesini sağlayan birkaç özelliği vardır. İnsanlar ona [Mehdi’ye] soru sorduklarında derhal cevap verir; eğer huzurunda sussalar, o [Mehdi] kendiliğinden konuşmaya başlar ve yarın olacakları anlatır. [Mehdi]İnsanlarla her dilden konuşur.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 402)
25-(908)…Eyyüb b. Nuh şöyle rivayet etmiştir:
“Biz Ehli beyt’ten hiçbir imam yoktur ki,onun hakkında yazışmalar olmasın, insanlar onu parmaklarıyla göstermesin, ona sorular sorulmasın ve suikast düzenlenmesin.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 502)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi Allah’ın yarattığı varlıklar arasındaki emin temsilcisidir. Allah’ın kullarına sunduğu Hüccetidir.Allah’ın arzında O’nun halifesidir. Allah’a çağıran bir davetçidir. Allah’ın koyduğu haramların savunucusudur. İmam Mehdi, insanları günahlardan temizler, ayıplardan arındırır. İlim özelliğiyle belirginleşmiş, mülayimlik onun [Mehdİ’nin] karakter özelliğidir.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 278)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam [Mehdi], dinin düzeni, Müslümanların onurudur. Münafıkların kinini üzerine çeker,kafirlerin helak olmasının vesilesidir.İmam Mehdi, zamanının tek adamıdır. Hiç kimse onun seviyesine erişemez ve hiçbir alim onunla boy ölçüşemez. Onun benzeri ve eşi olmaz.Fazilet sıfatıyla belirginleşir, bütün faziletler onda toplanmış olur.Ama o [Mehdi], bunları isteyerek ve çalışarak elde etmiş değildir.Bilakis bu faziletleri veren, Yüce bahşedici olan Allah tarafından ona [Mehdi’ye] has kılınmış özelliklerdir.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.281)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi alimdir, önderdir. Kutsallığın, temizliğin, ibadetin, zühdün, ilmin ve kulluğun kaynağıdır.Resulullah (sav)’ın daveti, özellikle ona [İmam Mehdi’ye]tevdi edilmiş, davet görevi ona [Mehdi’ye] bırakılmıştır. [Mehdi]FatımaBetül’ün tertemiz soyundan gelir. Kureyş hanedanından, Haşimoğulları zirvesinden vePeygamber’in pak neslinden gelmiş, Allah Azze ve Celle’nin rızasına sahiptir.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 279)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“[İmam Mehdi’nin] ilmi gelişmiş ve hilmi eksiksizdir. İmamette güçlü, siyasette bilgedir.Ona [Mehdi’ye] itaat etmek farzdır. Allah Azze ve Celle’nin emriyle bu göreve gelmiştir. [Mehdi]Allah’ın kullarına nasihat eder. Allah’ın dininin koruyucusudur.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 280)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“Allah Azze ve Celle,[Mehdi’yi] diğer kullarının işlerini idare etmesi için seçtiği zaman, onun [Mehdi’nin] göğsünü bu işin üstesinden gelebilecek şekilde açar, kalbine hikmet kaynaklarını yerleştirir. Ona [Mehdi’ye] öyle bir ilim ilham eder ki, [Mehdi] bundan sonra hiçbir soruya cevap vermekte zorlanmaz, asla doğrudan sapmaz, isabetsiz cevap ağzından çıkmaz. Bu bakımdan kulların işlerini yürütmesi için Allah tarafından görevlendirilen İmam Mehdi masumdur, desteklenmiştir, başarılı kılınmıştır ve doğrultulmuştur. Hatalardan, sürçmelerden ve tökezlemelerden yana güvence altındadır. Allah onu [Mehdi’yi] bu işe özgü kılar ki, (Allah’ın) kullarının üzerindeki eksiksiz kanıtı ve yarattıklarının arasındaki şahidi olsun.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 281)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi, ümmetin dizgini, Müslümanların düzeni, dünyanın dirliği ve müminlerin onurudur. O [Mehdi], Allah’ın koyduğu sınırları egemen kılar. Allah’ın dinini savunur. Hikmet, güzel öğüt ve kesin kanıtla insanları Rabbinin dinine davet eder.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.279-280)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi, ufukta doğan bir Güneş gibi nuruyla bütün alemi aydınlatır. İmam Mehdi, parıldayan dolunaydır, parlak bir çıra, aydınlık saçan bir nur, zifiri karanlıklarda yol gösteren bir yıldızdır.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.280-281)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi, susamışlar için tatlı bir su, doğru yolu gösteren bir rehber, helak olmaktan kurtaran bir kurtarıcıdır.İmam Mehdi, yollarını kaybedenlerin, doğru yolu bulması için yüksek bir yerde yakılan kılavuz ateşidir. Dondurucu soğuğa tutulanlar için bir sıcaklıktır. Tehlikeli geçitlerde güvenilir kılavuzdur. Ondan [Mehdi’den] ayrılan kesinlikle helak olur.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.281)
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Mehdi, yağmur yağdıran bir buluttur. Çiseleyen bir yağmurdur. Işık saçan bir Güneş’tir. Keskin bir göz, dalları ve yaprakları birbirine girmiş bir bahçe, bir gülistandır.İmam Mehdi, sıcak bir yoldaş ve arkadaş, şefkatli bir baba, öz bir kardeş, felaketlerin dört bir yandan hücum ettiği zamanlarda Allah kullarının sığınağıdır.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 281)
299/8. Denildi ki: "Yâ Rasûlallah, o gün insanların imamı kimdir "Resulullah (sav) buyurdu ki:"İmam Mehdi, benim evlâdımdan, kırk yaşında, yüzü parlar bir yıldız gibi olan bir kimsedir. Tavrı Benî İsrâil ulemasına benzer. Arzdaki hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini (manen) fetheder."
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1)
Emir’ul- Muminin Ali (a.s), Resulullah (s.a.v)’den şöyle nakleder:“İbadetlerin en üstünü Mehdi’nin zuhurunu beklemektir.”
(İttihad-ı İslam en büyük farz vazifedir ve Mehdi (as) da buna vesile olacağı için üstün bir ibadet olmuş olur.)
(Yenabi’ul- Mevedde, s.493. el-Mehdi, s.201)
Hz. Resulullah (s.a.v), “Zuhurundan önceki dönemde (gaybet döneminde) Mehdi’nin varlığının ne gibi bir faydası olacaktır?” şeklinde sorulan bir soruya şöyle cevap verdiler:“Beni peygamber olarak gönderen Allah’a and olsun ki insanlar, gaybet döneminde, bulutların arkasında kalan Güneş’ten faydalandıkları gibi ondan (Mehdi’den) faydalanırlar.”
(Bihar’ul- Envar, c.52, s.93)
“İmam Sadık (a.s)’dan İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Eğer İmam Mehdi olmazsa Allah’a (hakkıyla) ibadet edilmez.”
(Yenabi’ul- Mevedde, c.2, s.217.)
et-Tevhid eserinden:
Dekkâk ve el-Varrâk; Muhammed b. Harun es-Sufî, Revyânî aracılığıyla Abdülazim el-Hasenî’den rivayet eder:
Ebû’l-Hasan es-Sâlis [aleyhisselâm] el-Kâim [Mehdi] hakkında şöyle buyurdu:
“Zuhur edip zulüm ve haksızlıkla dolup taşan dünyayı adaletle dolduruncaya kadar onu (Mehdi’yi), ismiyle anmaya izin yoktur.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32)
****
İkmâlü’d-Din eserinden:
İbn İdris; babası, Eyyub b. Nuh, Muhammed b. Sinan, Safvan b. Mihran’dan naklen rivayet eder:
Cafer Sadık b. Muhammed [aleyhisselâm] buyurdu ki:
“El-Mehdî benim evladımdır. Kendisini ismiyle anmanıza izin verilmemiştir.”
(Hadisin benzeri ed-Dakkâk, el-Esedî, Sehl b. Mahbûb, Abdülaziz el-Abdî, İbn Ebû Ya’fur ve Ebû Abdullah [Cafer Sadık aleyhisselâm] senediyle İkmâlü’d-Din eserinde zikredilmiştir.)
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32)
İkmâlü’d-Din eserinden:
El-Hemdânî; Ali ve onun babası aracılığıyla Muhammed b. Ziyad el-Ezdî’den rivayet eder:
Musa b. Cafer [aleyhisselâm] el-Kâim [Mehdi] ile ilgili konuşurken şöyle buyurdu:
“Onun mevlidi (doğumu) insanlardan gizli tutulmuştur. İzzet ve celal sahibi Allah, kendisini zuhur ettirip önceden zulüm ve haksızlıkla dolup taşan yeryüzünü adaletle dolduruncaya kadar onu (Mehdi’yi) ismiyle anmanıza izin yoktur.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32)
***
İkmâlü’d-Din eserinden:
Babam ve İbn Velid her ikisi Sa’d, Yaktînî, İsmail b. Ebân, Amr b. Şimr aracılığıyla Cabir’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu:
“Ömer, Emirülmuminin’e (Ali’ye) el-Mehdî hakkında sorup, “Ey Ebû Talib’in oğlu bana Mehdî’den bahset, onun ismi nedir?” dedi.”
Şöyle cevap verdi:
“Dostum ve kardeşim [Hz. Rasulullah (sav)]; izzet ve celal sahibi olan Allah kendisini gönderinceye kadar onun (Mehdi’nin) ismini açıklamamam konusunda beni sorumlu kıldı. Zira bu şanı yüce olan Allah’ın, elçisine, Kendi ilminden emanet bıraktığı bir husustur.”
Hadisin benzerini Şeyh Tûsî’nin Gaybet eserinde Sa’d rivayet etmiştir.
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.33–34)
***
İkmâlü’d-Din eserinden:
İbn Ubdûs, İbn Kuteybe ve Hamdan b. Süleyman aracılığıyla Safr b. Dülef’ten rivayet eder:
Ebû Cafer Muhammed b. Ali er-Rıza [eleyhisselâm]’a ben şöyle dedim:
“Ey Rasulullah’ın evladı, İmam el-Kâim bi’l-Hak el-Muntazar Mehdi niçin el-Kâim olarak isimlendirilir?” dedim.
“(Zuhurundan önce) Öldüğü sanıldıktan ve imametine inananların pek çoğu bundan yüz çevirdikten sonra kıyam edeceği için.” dedi.
“Niçin el-Muntazar olarak isimlendirilir?” diye sorunca şöyle cevap verdi:
“Zira uzun yıllar gaybette bulunacak ve ihlas sahibi kimseler onun ortaya çıkmasını bekleyeceklerdir. Şüpheye düşenler onun zuhurunu inkar edecek, münkir kimseler de onun ismini alaya alacaklardır.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.30)
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: “Fatma’nın soyundan size güzel haberler var! Mehdi batıda çıkacak ve dünyayı adaletle dolduracak.” “Ya Resulullah! Çıkışı ne zaman olacak?” diye soruldu. Dedi ki: “Yargıçların rüşvet aldığı,insanların ahlaksız olduğu bir zamanda.” “Mehdi’nin özelliği ne olacak?” diye soruldu. Dedi ki: “Ailesinden ve akrabalarından ayrılacak; memleketinden uzağa gidecek ve evinden uzakta yaşayacak.”
(Ihqāq al-Haqq, vol. 19, s. 679)
İmam Sadık’dan: “Zuhurundan önceki dönem uzun olduğu için yalnızca tek bir grup kararlı kalacak ve başka bir grup “Henüz doğmadı!” diyecek. Başkaları diyecekler ki, “Doğdu ve öldü.” Diğerleri, “İmam Mehdi, başkasının vücudunda yeniden geldi ve konuşuyor” diyerek günaha girecekler.”
(Montakhab-ul-Athar, s. 260 and Kemalud Din, c. 2, bölüm 34, hadis 51)
Zuhur ettiği zaman onun (Mehdi’nin) etrafında 313 taraftarı toplanır. Söyleyeceği ilk kelimeler şöyle olacak: “Eğer bilseydiniz, Allah’ın bakiyesi sizin için en iyisidir.” Ve sonrasında şöyle demiştir: “Ben Allah’ın bakiyesi ve Allah’ın Halifesi’yim ve O’nun size bir deliliyim.” Her Müslüman onu (Mehdi’yi) aşağıdaki şekilde selamlayacaktır: “Selamet üzerine olsun, Ey Allah’ın bu dünyaki bakiyesi.”Ne bir Yahudi ne Hıristiyan ne de Allah’tan başkasına tapanlardan kimse kalmaz (-ki) hepsi ona inanacak ve onun hakkında şahitlik edecek ve tek bir ümmet olacak ve bu olacak olan İslam Birliği olacaktır.”
(Al Fusulul Muhima, Ibn Sabbagh Maliki, sf.248)
"Kaimimiz Mehdi’nin arkadaşları arasında olmayı uman kişileronu beklemelive şefkatli ve iyi davranışları benimsemelidir.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
Kumait’ten: “İmam Bakır’a gidip sordum: “Kaim Muhammed Mehdi ne zaman zuhur edecek?” Şöyle cevap verdi: “Aynı soru Allah’ın elçisinin önünde de sorulmuştu ve o şöyle demişti”: “Onun (Mehdi’nin) çıkışı aniden olan yeniden diriliş anına benzer.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
İmam Sadık’tan: “Zuhuru beklenen Mehdi’nin yönetimini kurması umuduyla yaşayanlar ona yardım edenler gibidirler ya da Mehdi’nin heyetindeki cehd arkadaşları gibidirler. Allah’a yemin ederim ki onlar Peygamberin yanında hayatlarını sunan şehitler gibidirler.”
(Bihar ul Envar, c. 52, s.156)
İmam Sadık’dan: “Mehdi Allah’ın Peygamberinin yaptığı şeyi yapacak, yani Peygamberin putperestliği yok etmesi gibi o da aynı şekilde mevcut bidatları (manen) yok edecek ve sonra İslam’ı yeniden hakim edecek.”
(Bihar ul Envar, c. 52, s.352)
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Kâim, (kıyam edecek olan Mehdi) benim evlatlarımdandır. Adı, benim adım; künyesi, benim künyem; huyu, benim huyum ve davranışları da benim davranışlarım olacaktır. İnsanları benim dinime çağıracak, Allah’ın Kitabına davet edecektir. Ona (Mehdi’ye) itaat eden, bana itaat eder. Ona (Mehdi’ye) isyan eden bana isyan eder. Zuhurundan evvel onu (Mehdi’yi) inkar eden beni inkar etmiştir. Onu (Mehdi’yi) tekzip eden (yalanlayan) beni tekzip etmiştir. Onu (Mehdi’yi) tasdik eden, beni tasdik etmiştir. Onu (Mehdi’yi) tekzip edenleri (yalanlayanları), onun (Mehdi’nin) hakkındaki sözlerimi inkar edenleri ve ümmetimi saptıranları Allah nezdinde şikayet edeceğim. Zalimler yakında işlerinin sonucunu göreceklerdir."
(Bihar-ul Envar, c.51, s.73)
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Evlatlarımdan olan Mehdi’yi inkar eden beni inkar etmiştir."
(Bihar-ul Envar, c.51, s.73)
Onbirinci İmam Hasan Askari dedi ki: “Allah’ın peygamberinden sonraki imamları kabul edip Mehdi’yi inkar eden kişi, tüm peygamberleri kabul eden, ama Muhammed (sav)’i reddeden kişi gibidir. Ve her kim Allah’ın peygamberini (Muhammed (sav)’i) inkar ederse Allah’ın bütün peygamberlerini inkar etmiş gibi olur. Bizim sonuncumuza itaat etmeniz birincimize itaat etmeniz gibidir ve sonuncumuzu inkar etmeniz birincimizi inkar etmeniz gibidir. Dikkat edin! Doğrusu Mehdi için Allah’ın korudukları dışında, tüm insanların şüpheye düşeceği bir gaybet olacaktır.”
(Ithbatu’l-hudat, Shaikh Hurr al-Amili, c.VI, s. 427)
İkmâlü’d-Din’de kayıt altına alındı:
İbn İdris; babası, Muhammed b. Hüseyin b. Zeyd, Hasan b. Musa, Ali b. Semâa, Ali b. Hasan b. Ribat, onun babası, Mufaddal aracılığıyla rivayet eder:
İmam Sadık [aleyhisselâm] buyurdu ki:
“Şanı yüce olan Allah mahlukatı yaratmadan on dört bin yıl önce, on dört nur yarattı ve onlar bizim ruhlarımızdır.”
Kendisine, “Ey Rasulullah’ın evladı on dört ile kastedilenler kimdir?” denilince şöyle cevap verdi:
“Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve onların soyundan gelen imamlardır. Onların sonuncusu el-Kâim [Mehdi]’dir ki gaybetinden sonra kıyam ederek Deccal’ı (manen) öldürecek, yeryüzünü her türlü zulüm ve haksızlıktan temizleyecektir.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.15, s.23)
Ebû Abdullah [Cafer Sadık aleyhisselâm] şöyle buyurdu: Resulullah (sav) ferman etti:
“El-Kâim [Mehdi] için 9313 melek inecektir ki bunlar Allah İsa’yı göğe yükselttiğinde onun beraberinde bulunuyorlardı.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.14, s.339)
Tefsiru’l-Kummî’de kayıt altına alındı:
Kasım b. Muhammed; Süleyman b. Davud el-Minkarî, Ebû Hamza aracılığıyla Şehr b. Havşeb’den rivayet eder:
“İsa [aleyhisselâm] kıyamet gününden önce dünyaya inecek ve böylece ölmeden önce ona iman etmeyen kimse kalmayacaktır. Yine o, Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.”
Haccac bana: “Neler anlatıyorsun, bu haberi nereden aktarıyorsun?” dedi.
“Bu haberi bana Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Talib rivayet etti” dedim.
“Allah’a andolsun ki pak bir kaynaktan aktarıyorsun” şeklinde karşılık verdi.
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.14, s.349-350)
[İkmâlü’d-Din eserinin] isnadıyla Ebû Basîr’den rivayet edilir:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] şöyle buyurdu:
“Bu emrin sahibi Mehdi’nin dört peygamberden aldığı dört sünneti vardır.”
Daha sonra hadisin devamını anlattı ve şunları söyledi:
“İsa ile ilgili olana gelince bu, (Mehdi’nin) öldüğü söylendiği halde ölmemiş olmasıdır.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.14, s.339)
İ’lâmü’l-Virâ’da Henân b. Sedîr, onun babası, dedesi ve Ebû Said Akîsâ aracılığıyla rivayet edilir:
Hasan b. Ali [salavatullahi aleyhi] buyurdu ki:
“Kendi zamanının zorbasına (deccalına) biat etmek bizden ancak el-Kâim [Mehdi’nin] boynuna düşmeyecek ve Ruhullah İsa b. Meryem onun arkasında namaz kılacaktır.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.14, s.349)
Tefsir el-Kumi:
“Andolsun Musa’yı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat” diye ayetlerimizle göndermiştik.” (İbrahim Suresi, 5)Dedi ki: “Allah’ın günleri üçtür: Kaim’in Günü -ki Allah’ın huzuru üzerinde olsun, Ölüm Günü ve Kıyamet Günü.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 86)
Allah’ın Resulu (sav) şöyle buyurdu:
“Cennet onunla (Mehdi ile) buluşan içindir. Yine cennet onu (Mehdi’yi) seven ve ona (Mehdi’ye) inanan içindir.”
(Vasa el-Şia, Cilt 7, Sayfa 327, Hadis 1)
İmam Ali bin Musa el-Rida (as) dedi ki:
“O (Mehdi) çıktığında dünya, Rabbi’nin ilahi aydınlığı ile aydınlanacak ve insanlık içerisinde adalet terazisi hiç kimsenin başka bir kişiye eziyet etmeyeceği şekilde ayarlanacak.”
(Bihar’ül Envar, Cilt 52, Sayfa 321, Kemal el-Din)
İmam Muhammed bin Ali el-Bakir (as) dedi ki:
“(Mehdi’nin) hükmettiği süre içinde akıl insanlar arasında öyle bir dağıtılacak ki, evinde oturan [dini eğitim almamış] bir kadın, Allah’ın Kitabından ve Allah’ın Resulu’nün sünnetinden ve yüksek (mükemmel) hüküm verecektir.”
(Bihar’ül Envar, Cilt 52, Sayfa 352; el-Gayb Numani)
Nahc el-Balağ:
Hutbelerinden birinde İnananların Prensi Resulullah (sav) dedi ki,
“(Hz. Mehdi) Kendisini akıl giysisiyle donattı ve akla yatkınlığın tüm kurallarıyla onu elinde tuttu, kavradı ve kendini ona adadı. Onun için akıl, aradığı kayıp eşya, onun dileği ve istek duyduğudur.O, O’nun (Allah’ın) Hüccetinin mirasçısıdır.
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 182)
Şeyh Tusi el Gayb: Ebu Saud el-Kurasi’ye şöyle diyor:
“Ona (Mehdi’ye) Kaim denmiştir çünkü muazzam bir zenginlik kuracaktır.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 62)
Nahc el-Balağ: İnananların Prensi Resulullah (sav) dedi ki; “‘Dinin Üstadı’ (Mehdi) kendisiyle birlikte olan bağlılarıyla yolculuk eder. (Talebeleri) sonbahar bulutları gibi onun çevresinde toplanırlar.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 182)
El-Neman El Gaiba: Süleyman bin Hilal’e Cafer bin Muhammed, ona da babasından, ona da büyükbabasından ona da Hüseyin bin Ali’den aktarılmıştır:
“Bir adam İnananların Prensi Resulullah (sav)’e gelip şöyle dedi:“İnananların Prensi, bize Mehdi’yi anlat.” İnananların Prensi dedi ki, “Nesiller gelip yok olduğunda ve inananlar azaldığında, iyilerin izleyicisi ve dinin destekçileri gittiğinde, o (Mehdi) orada olacaktır.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 184)
“O (Mehdi), kendisi için dünyanın yuvarlanacağı ve her zorlu işin kendisi için kolaylaştırıldığı kişidir.Bedir’in üç yüz on üç mücahitine eşit olan şakirtleri dünyanın uzak yerlerinden gelip onun çevresinde toplanır. Bununla ilgili ayette Allah, “Nerede olursanız Allah sizi bir araya getirecektir; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye yeter.” der. Dünyada bu sayıda kişi onun (Mehdi) için bir araya geldiğinde, hükmü ortaya çıkacaktır.Yüce Allah ondan razı olana kadar muhaliflerini yenmeye devam eder.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 232)
“O (Mehdi), İsrailoğullarından gibi görünür. Hazineler çıkarır ve dinsizliğin şehirlerini (manen) fetheder.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 140)
İmam Cafer ibn Muhammed Sadık (as) dedi ki:
“El-Kaim’in sahabileri arasında olmak isteyen kişi, bekleme halinde (intizar) olup tüm amellerini yüksek bir takva ve en güzel ahlak ile yerine getirdikten sonra o kişi onun (Mehdi’nin) çıkışını (gerçekten) bekleyen durumunda bir kişi sayılır. Eğer böyle bir insan ölecek olur ve el-Kaim (Mehdi) onun ölümünden sonra çıkarsa, o kişi sanki Mehdi’nin çıkışına şahit olmuş gibi ecrini alır.”
(Bihar’ül Envar, Cilt 52, Sayfa 140; el-Gayb Numani)
Mufazzal bin Ömer şöyle der:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “İmam Mehdi’ye izin verildiğinde Allah onu İbranice ismi ile çağıracak ve ashabı onun için hazırlanacak. Tıpkı sonbahar bulutları gibi dağınık üç yüz on üç kişidirler.”
"Bir ulus, bir nalbantın bir okun ucunu bilemesi gibi bilenecektir. Gözleri vahiyle aydınlanmış, kulakları tefsirle doymuş ve bilgelik kadehleri gece gündüz onlara sunulmuş olacaktır."
(Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, c. 51], Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 186)
“Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.”(Hac Suresi, 41)
Ebu’l Carud, Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu söyler:
“Bu ayet Mehdi ve ashabı hakkında nazil olmuştur. Allah Teala onları (Mehdi ve talebelerini) yerin doğu ve batısına egemen kılacak, onların (Mehdi ve talebelerinin) eliyle dini aşikâr (hakim) edecektir. O (Mehdi), zuhur edince artık zulüm ve sapkınlıktan eser kalmayacaktır.”
(Züheyri, el-Mehdi, s. 163; Yenabi-ül Meveddet, s. 425; Duhayyil, el Mehdi, s. 46-47.)
Tefsiru’l-Kummî’de denilmektedir:
““Andolsun, Zikir’den sonra Zebûr’da da yazdık” [Enbiya Suresi, 105] ayetindeki zikirden kasıt [önce gelen]bütün kitaplardır.
“Ki yere muhakkak Benim iyi kullarım varis olacaktır”dan [Enbiya Suresi, 105] kasıt ise el-Kâim [Mehdi] ve onun ashabıdır.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.14, s.37)
"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlayacaktır."
Hz. İmam Sadık (a.s) Tevbe Suresi’ndeki 32. ayetle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Allah'a andolsun ki bu ayette zikredilen vaat henüz gerçekleşmiş değildir. Kaim (kıyam edecek olan Mehdi) zuhur edinceye kadar da bu gerçekleşmeyecektir. Kaim (Mehdi) zuhur ettiğinde onun (Mehdi’nin) kıyam ve zuhurundan rahatsızlık duymayacak olan hiçbir kâfir ve müşrik kalmayacaktır. "
(Kemal-üd Din ve Tamam-un Nimet, c.2, s.670)
Tefsirü’l-Kummî eserinden:
Ahmed b. İdris; Muhammed b. Abdülcabbar, İbn Ebû Umeyr, Hammad b. Osman aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm]’a Allahu Teâlâ’nın “Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun!”“Açılıp ağardığı vakit gündüze and olsun!” ayetini okuyunca buyurdu ki:
“Gündüzden kasıt biz Ehli-beyt’ten olan el-Kâim Mehdi’dir.Zuhur ettiğinde deccaliyetegalip gelecektir. [Allah] Kur’an’da insanlar için meseller vermiş ve nebisine onunla hitap etmiştir. Bizden başka kimse ondan (Mehdi’den) haberdar değil.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.71–72)
Kenzu Câmii’l-Fevâidi ve Te’vîli’l-Âyâti’z-Zâhirati eserinden:
Muhammed b. Abbas; Ali b. Abdullah b. Esed, İbrahim b. Muhammed, İsmail b. Beşşâr, Ali b. Cafer Hadremî aracılığıyla Zürâre’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm]’a izzet ve celal sahibi Allah’ın,“Onlar kıyam(et) gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?” [Zuhruf Suresi, 66] ayetinin anlamını sordum. Buyurdu ki: “Kastedilen şey el-Kâim’in [Mehdi’nin] zuhur zamanıdır ki onlara ansızın gelecektir.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.124)
“Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.” [Şura Suresi, 24]
Tefsirü’l-Kummî eserinden:
Babam; İbn Ebû Necrân aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet etti:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu ki:
Ayette geçen [Şura Suresi, 24] “Allah batılı yok eder” demek, ortadan kaldırır demektir. “Hakkı sözleriyle gerçekleştirir” ile kastedileniseHz.Muhammed’in soyundan gelen el-Kâim [Mehdi]’dir.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.176)
Babam; İbn Ebû Umeyr, İbn Muskân’dan naklen bana rivayet etti:
Ebû Abdullah [Cafer Sâdık aleyhisselâm] “Haksızlığa uğratılarak kendilerine mücadele eden kimselerin karşı koyup mücadele etmesine izin verilmiştir. Allah onlara yardım etmeye elbette Kadir’dir.” ayetiyle [Hac Suresi, 39] ilgili şöyle buyurdu:
“Ayetteki yardım ve zaferden kasıt, el-Kâim [Mehdi]’dir.”
(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.224)
“Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.”(Bakara Suresi,148)
Kuleyni, Ebu Cafer’in bu ayete muhatap olanların, Kaim Mehdi’nin dostları olduğunu belirttiğini ifade etmektedir.(Ravdatu’l-kafi, s.260; Iyaşi, et-Tefsir, I.66)
“Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahid olması yetmez mi? ”(Fussilet suresi, 53)
Yine Kuleyni, bu ayette Kaim Mehdi’nin Allah Katı’ndan gönderilmesinin kastedildiğini rivayet etmektedir. (Ravdatu’l-kafi, s.312)
“Gerçekten onun haberini bir zaman sonra öğreneceksiniz.”(Sad suresi, 88)
Kuleyni, bunun Kaim Mehdi’nin çıkışı sırasında gerçekleşeceğini rivayet etmiştir.(Ravdatu’l-kafi, s.239,240)
“Bizim zorlu-azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı. "Uzaklaşıp-kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz." (Enbiya suresi,12-13)
Kuleyni, bunun Kaim Mehdi’nin çıkışı sırasında gerçekleşeceğini rivayet etmiştir. (Hz. Mehdi (as) insanlara zulmeden deccalleri fikren yenecek ve tamamen etkisiz hale getirecektir.)(Ravdatu’l-kafi, s.44)
“Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmakbakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.”(Cin suresi, 24)
Bu, İbrahim el Kumi’nin Tefsir’inde ifade ettiğine göre, Kaim Mehdi’nin ortaya çıkışıyla gerçekleşecektir.(Iyaşi, age., II.390)
“O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür.”(Kaf suresi,42)
Yani insanlar, Kaim Mehdi’nin gökten sesini duyarlar şeklinde rivayet edilmektedir.(Iyaşi, age., II. 390)
(Hz. Mehdi döneminde televizyonlarda vs. uydu aracılığıyla yayın olması, gökten Hz. Mehdi’nin sesinin nasıl duyulacağını açıklamaktadır. Doğrusunu Allah bilir.)
Şu ayetlerin hepsinde söz konusu olan, Kaim Mehdi olarak tevil edilmiştir:
Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi 33) Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve Bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur suresi,55)
Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. (Kasas suresi, 5)
“Kitapta İsrailoğulları’na şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Nitekim o ikiden ilk-vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü. Sonra onlara karşı size tekrar 'güç ve kuvvet verdik'...”(İsra Suresi, 4-6)
Kuleyni, el-Kafi’de, Ebu Abdillah’tan, bu ayetin, Kaim hakkında olduğunu rivayet etmektedir. (Kuleyni, Ravdatu’l-kafi, s.175)
(Hz. Mehdi (as)’ın deccaliyetle mücadelesi daima fikri zeminde olacağı için, galibiyeti de fikri ve manevi olacaktır. Dolayısıyla işaret edilen ilmi anlamda bir güç ve üstünlüktür. Tek bir kişinin dahi burnu kanamayacaktır.)
İMAM ALİ (RA) MEŞHUR DİVANINDA HZ. MEHDİ (AS) VE BAZI AHİR ZAMAN HADİSATINDAN BAHSETMİŞTİR. BU DİVANIN MÜŞTAKZADE ŞERHİ’NDEN BİR KISMI ŞÖYLEDİR:
Tercüme: “Olur ceddi Muhammed birle hemnam, feda nefsim ona, bil onu makbul. Onu mahzul zannetmeyin, ona ittibada acele edin.”
Türkçesi:“O (Mehdi) ceddi Muhammed (asm) ile adaştır. Onu (Mehdi’yi) hakir (önemsiz) zannetmeyin, çabuk ittiba edin (tabi olun, uyun).”
(Divan-ı İmam-ı Ali (ra) Müştakzade Şerhi)
Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: “O kavim, ahir zamanda gelecek. Onlar sonbahar bulutları gibidirler. Her kabileden bir, iki, üç ve sonunda sayıları dokuz kişiye ulaşacak. Allah’a andolsun ki ben onların emirini (Mehdi’yi), adını ve gidecekleri yeri tanıyorum. Sonra ayağa kalkarak şöyle buyurdu: “Bakır (Yaran), Bakır, Bakır!” Sonra şöyle buyurdu: “O (Mehdi) benim zürriyetimden biridir. Hadisleri yaracaktır (anlamlarını ilmiyle genişletecektir).”
“BAKIR” LAKABININ ANLAMI:
Arapça bir kelime olan Tebekkür’ün kökü Tevessü’ü genişlik ve enginliği ifade eder. İşte tebekkürle aynı kökten gelen Bakır’ın bir anlamı İLİMLERİ YARAN olduğu gibi bir anlamı da İLİMLERİ GENİŞLETEN demektir.
Abdullah b. Cebele, Ebu Ammar, Ali b. Ebu Muğeyre, Abdullah b. Şerik el-Amiri aracılığıyla Umeyre binti Nefil’den rivayet eder:
Hasan b. Ali [aleyhisselam]’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Sizlerden bir kısmınız diğerlerinden uzak olmadıkça, bir kısmınız diğerlerini lanetlemedikçe ve bazılarınız diğerlerinin küfrüne şahit olmadıkça beklediğiniz bu emir gerçekleşmeyecektir.”
“Hayır bunun neresindedir?” diye sordum.
Buyurdu ki:
“Bütün hayır bundadır. Zira bu sırada Kaim (Mehdi) zuhur edip bütün bunları kaldıracaktır.”
(Şeyh Tusi, Gaybe (Kum, 1411), s.437-438)
Ahmed b. İdris; Ali b. Muhammed b. Kuteybe, Fadl b. Şazan, Hasan b. Mahbub, Ebu Hamza aracılığıyla es-Sümali’den rivayet eder:
Ebu Abdullah [Cafer Sadık aleyhisselam]’a şöyle dedim:
“Ebu Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselam], “Süfyani’nin zuhuru, nida, Güneş’in batıdan doğuşu mutlaka gerçekleşecektir” buyuruyordu. Gerçekleşmesi kesin başka bir şey var mı?”
Ebu Abdullah [Cafer Sadık aleyhisselam] buyurdu ki:
“Falanca oğullarının ihtilafı, masum kimsenin katli ve el-Kaim (Mehdi’nin) zuhuru muhakkak gerçekleşecektir.”
(Şeyh Tusi, Gaybe (Kum, 1411), s.435)
Ebu Nadre (ra) dedi ki; Cabir (ra)’ın yanında idik, şöyle dedi:
"Öyle bir zaman yaklaşıyor ki, Irak ahalisine hasat ya da para sevk olunmayacak.”
Dedik ki, “Bu kimden dolayı olur?”
Dedi ki: “Acemler (Arab’ın gayrısı) bunu men ederler.”
Sonra dedi: “Şam ahalisine hasat ya da ürün sevk olunmayacak”.
“Bu kimden dolayı olur” dedik.
“Rumlar’dan dolayı” dedi.
Sonra dedi ki: Resulullah (asm) buyurdu ki:"Ümmetimin son zamanlarında bir halife (Mehdi) olur, malı saymadan verir.”
(Gaybet Kitabı, Allame Muhammed Bâkır el-Meclisi, Sayfa 158; Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseyni)
Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (ra) şöyle demiştir:
“Allah’a kasem ederim, Resul-i Ekrem (asm) dünyanın sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran reisleri, (ayrıca) tâ üç yüzden daha fazla kimseleri (Mehdi’nin talebelerini) bize isimleriyle, babalarının isimleriyle ve kabilelerinin isimleriyle haber verdi”.
(Ebu Davud, Fiten 1, (4243))
“Muhtelif ülkelerden birçok alim, birbirlerinden habersiz şekilde Mehdi'yi aramak üzere yollara çıkacak ve her birisine 310 kadar insan refakat edecek. Sonunda hepsi de Mekke'de buluşurlar ve birbirlerine buraya ne için geldiklerini sorduklarında hepsi de:"Bu fitneyi önleyecek ve Konstantiniyye'yi fethedecek olan Mehdi'yi arıyoruz, çünkü biz onun (Mehdi’nin) babasının, anasının ve ordusunun isimlerini öğrendik.” şeklinde cevap verirler."
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52 / El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42 / Kıyamet Alametleri, s. 169)
“Doğruyu yanlışı ayırt eden, aldatmayan ve dinine bağlı emiriniz (Mehdi) Konstantiniyye'yi (manen) fethedecektir.”
(Mehdilik ve İmamiye, s. 196)
“Mehdi’nin yanağındaki beni, Hz. Musa (as)’da olduğu gibi dışa çıkık ve yıldız gibi parlaktır.Cildi çok parlaktır.”
(Bihar-ül Envar, Cilt:13, Sayfa: 243 (Farsça tercüme))
Abdullah bin Zamre, İbn-i Mâti-i Himyeri (Kâ'b-ul Ahbar)'dan nakleder ki; şöyle dedi:
"Kıyam edecek (Kâim) olan Mehdi, ...Hayırda, görünüşte ve ahlakta en çok Hz. İsa (as)'a benzeyen odur (Mehdi’dir). Allah peygamberlere verdiği (azameti, heybeti) ona da (Mehdi’ye de) verecektir."
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 169)
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: “Gerçekten benden sonraki vekillerim ve Allah’ın şahitleri on iki kişidir; bunlardan birincisi Ali ve sonuncusu Mehdi’dir.”
(Kemalud din, s. 146, ve Elam-Assouri s. 375-8, ve Yanabi-el-Mavada, s.447)
“İmam Mehdi muhaliflerinin kalbinde korku ve hayranlık telkin etmek için yardım alacaktır ve yeryüzü Mehdi’nin kontrolüne geçecektir ve hazineleri onun için açığa çıkarılacaktır. Hakimiyeti doğuya ve batıya yayılacaktır. Her şeye kadir olan Allah müşrikler istemese de kendi dinini hakim kılacaktır. Onun (Mehdi’nin) zamanında çorak topraklara eski gücünü kazandıracaktır ve dünya yeşilliklerini filizlendirecektir, insanlar daha önce benzeri görülmemiş biçimde rahmet altında olacaktır.”
(Al Fusulul Muhima Ibne Sabbagh Maliki sf.248;İmam Mehdi’nin Yaşamı, Bâkır Şerif Kureyşi, Tercüme eden Saiyid Athar Hüseyin SH Rizvi, s. 321, Kum, 2006)
Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: “İmam Mehdi dünyayı yönetirken imanın, Allah’ın birliğinin duyulmadığı bir yer kalmayacak.”
(Kitabul-Mahja Bahrani; Montakhab 3/293)
İmam Sadık’tan:
“İlim yirmi yedi parçadan oluşur. Bütün peygamberler ve imamlar ilmin iki parçasını getirmişlerdir ve Mehdi geldiğinde diğer yirmi beş parçayı getirecektir.”
(Muntahi'ul-Aamal, 2:769 (Hazreti Mehdi’nin Özellikleri Hakkında 36. nokta)
Kumait’ten:
“İmam Bakır’a gidip sordum:
“Kaim Muhammed [Mehdi] ne zaman zuhur edecek?” Şöyle cevap verdi: “Aynı soru Allah’ın elçisi (sav)’in önünde de sorulmuştu ve o (sav) şöyle demişti: “Onun [Mehdi’nin] çıkışı aniden olan yeniden diriliş anına benzer.”
(Muntakhab-ul-Athar: 438, Hadis 21)
Peygamberimiz (sav) dedi ki: “Benim kardeşlerim (ahir zamanda gelecek olan Mehdi’nin talebeleri) beni görmemiş olan ama bana inananlardır. Onların güçlü bir imanı ve inancı vardır. Adil olan ve adil görünmeyen konularda imtihan edildiklerinde çok dikkatli olurlar. Kuran’a ve Ehli Beyt’e sadık kalırlar. Cesaretleri demir gibidir. Her birinde 40 savaşçının gücü vardır. Tek güçleri fiziksel kuvvetleri değildir, manevi güce ve kararlılığa sahiptirler. Her biri kendisini diğerinin yanında görür.”
(Muntakhab-ul-Athar: 486, Hadis 3; Yanabi'ul-Muvadda’dan rivayet)