Sayın Adnan Oktar yakın zamanda yaptığı bir sohbet programında sanatçı Müzeyyen Senar’ın ailesi tarafından bakım evine yerleştirmesi haberi üzerine “Yaşlı insanların bakım evine yerleştirilmesinin makul olmadığını; ailesinden uzak olmanın kişiyi psikolojik olarak çökerteceğini” söylemiş, “Bir hastane ile anlaşarak, yaşlının bakımının kendi evinde yapılmasının daha doğru olacağı” yorumunda bulunmuştu. Nitekim hemen akabinde yetkililerden bir açıklama gelmiş, “huzurevi modelinin Türk gelenek ve göreneklerine uygun olmadığı, bu yüzden yeni bir modelle yaşlının kendi evinde hayatını sürdürmesinin amaçlandığı” belirtilmiştir. 8 Ocak 2015, A9 TV BÜLENT SEZGİN: Muğla’nın Bodrum ilçesindeki evinde hayatını sürdüren 98 yaşındaki Türk sanat müziği sanatçısı Müzeyyen Senar, ailesi tarafından bakım evine yerleştirildi. Felç rahatsızlığı da bulunan Müzeyyen Senar’ın ailesi, “bakım evinde daha iyi bakılacağını düşündüğümüz için oraya yerleştirdik” açıklamasını yaptı. ADNAN OKTAR: Tabi bakımı zor olur Allah vermesin bu doğru ama bakım için birkaç hanım tutup, evde bakmak lazım. Bakım evi bir bahane gibi. Pek makul değil. Bunu bana kimse söylemesin. Olur mu çoluğundan, çocuğundan ayrılmış, ayrı bir yerde. O onu psikolojik çökertir. Olmaz, yani evi gibi olmaz. Evinde olacak, çoluğu, çocuğu, torunları olacak. Tamam, bakımı zor olabilir ama eleman tutarsın, feda olsun. Gerekirse malını, mülkünü satar. Zaten fazla bir ücret de tutmuyor bakıcılar. Mesela biri sabah gelir, biri akşam gelir, nöbetleşe başında dururlar, bakımını yaparlar, siz yapamıyorsanız eğer, özel uzman kişiler var. Ama bakım evine göndermek için fevkalade zaruret olması lazım. Kimsesi olmaması lazım hatta böyle bir durumda bile bir ailenin ona sahip çıkması gerekir. Sevap olur. Mesela bir aile, evinin bir odasını, bir yerini ayırsa, bir aile içinde olmak yaşlıları rahatlatır. Ben bu habere hiç sevinmedim. Bu beni çok rahatsız etti, hoşuma gitmedi. Yani bu burkuntu verecek bir hareket, hiç hoşuma gitmedi. Nasıl daha iyi bakılıyor? Ne demek? Orada o, çoluğunu çocuğunu görmese, torunlarını, ailesini görmese nasıl olur? Tarihe mal olmuş bir kadın, çok değerli bir sanatçı. AYLİN KOCAMAN: O imkanları evde çok rahat sağlayabiliyorlar. Aynı imkanları, hatta yoğun bakım bile sağlayabiliyorlar. ADNAN OKTAR: Doktor ve hemşire kontrolü? AYLİN KOCAMAN: Evet, evin içinde de bunu sağlayabiliyorlar. ADNAN OKTAR: Teknik yönden fevkalade bir mecburiyet varsa, hastane olarak kabul ediyorsa, o olabilir. Bazen öyle oluyor, her yarım saatte bir doktor bakması gerekiyor. Mesela hiç Türkiye’de olmayan alet edevatlar gerekiyor. Mesela eve götürülemeyecek alet, edevat gerekiyor. Tamam, o zaman olur. Ama sıradan şeylerse bunlar, bu olmaz. Eve götürülemeyecek teknik alet, edevat falan gerekiyorsa, kabul. Ani kriz ihtimali varsa, uzman doktorlar falan gerekiyorsa, o zaman tabii buna bir şey diyemem. Sıkıldım ben bu işten, böyle bir sorun olmaz. Teknik imkânsızlık varsa kabul edeceğim. Ama değilse, alsın götürsünler geri. Evde sistem kurduklarında, acil tahsis edilmiş ambulans sağlıyorlarmış. O çok değerli bir sanatçı, bütün ömrünü insanların güzelliğine, mutlu olmasına ayırmış bir insan. Böyle bir sonu kabul etmeyiz. Evet, bana yarın çok kapsamlı, sağlığıyla ilgili bir bilgi gelsin. Neyse, tedbir alalım. Bu anne öyle bir anne ki, bütün ömrünü sanata vermiş bir anne. Böyle bir son ona yakışmaz. |