Çevremizde ve içinde yaşadığımız evrende, Yaratılış gerçeğine ait sayısız delil bulunmaktadır. Bir sivrisinekteki hayranlık verici sistem, bir tavus kuşunun kanatlarındaki muhteşem sanat, göz gibi karmaşık ve mükemmel bir organ ve daha milyonlarca varlık iman eden insanlar için Allah (cc)'ın varlığının ve O'nun üstün ilminin ve aklının delilleridir.
Ancak 18. yüzyıldan bu yana bilim, ağırlıklı olarak materyalistlerin hakimiyeti altında kalmış ve hemen hemen tüm çalışmalar materyalist felsefeyi bilimsel olarak kanıtlayabilmek için yapılmış, materyalist felsefeyi yalanlayan bilimsel deliller ya göz ardı edilmiş ya da halka çarpıtılarak sunulmuştur. Dikkat edilmesi gereken sonuç ise, evrimcilerin evrimi ispatlamak için yaptıkları araştırma ve deneylerin sonucunda hep Yaratılış'ı destekleyen deliller bulmalarıdır.
Bu durumun en açık örneklerinden biri de Kambriyen Devrine ait paleontolojik bulgulardır. Kambriyen Devri canlılığın ilk izlerine rastlanan ve yaklaşık 550 milyon yıl önce yaşanan döneme verilen isimdir. Bu dönemde var olan canlıların her biri son derece karmaşık sistemlere sahip olan gelişmiş canlılardır. Örneğin trilobit ismi verilen ve soyu tükenmiş olan bir canlı türü, oldukça karmaşık petek göz yapısına sahiptir. Binlerce mercekten oluşan bu göz yapısı günümüzde yaşayan yusufçuk gibi bazı böceklerinki ile aynıdır. Ve evrimciler açısından açıklanması mümkün olmayan durum ise bu karmaşık yapılara sahip olan canlıların hiçbir ataya sahip olmadan birden bire bu tabakalarda belirmeleridir. Bu bilimsel bulgular açık olarak Yaratılış'ı göstermektedir. Evrimci bilim adamı İngiliz zoolog Richard Dawkins elde ettikleri bulguların Yaratılış gerçeğini desteklemesi ile ilgili olarak şöyle söylemektedir:
...Kambriyen katmanları, başlıca omurgasız gruplarını bulduğumuz en eski katmanlardır. Bunlar, ilk olarak ortaya çıktıkları halleriyle, oldukça evrimleşmiş bir şekildeler. Sanki hiçbir evrim tarihine sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler. Tabi ki, bu ani ortaya çıkış, yaratılışı savunanları oldukça memnun etmektedir. (Richard Dawkins, The Blind Watchmaker, London: W. W. Norton 1986, s. 229)
Paleontoloji konusunda yaşanan bu "sonuçsuzluk" evrimin en büyük açmazlarından biridir. Darwinist bilim adamları onlarca yıldır evrime delil olacak ara geçiş formları (bir canlının diğer bir canlıya sözde dönüşüm aşamaları) bulma çabası içindedirler. Ancak böyle canlılar yeryüzünde hiçbir zaman yaşamadıkları için kesinlikle bir sonuç alamamışlardır. Evrimcilerin, aradıkları ara geçiş formlarına ait fosillerini bir türlü bulamamalarını, evrimci paleontolog Mark Czarnecki şöyle ifade eder:
Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman için fosil kayıtları olmuştur... Bu kayıtlar hiçbir zaman için Darwin'in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır. Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Ve bu beklenmedik durum, türleri Allah'ın yarattığını savunanlara destek sağlamıştır. (Mark Czarnecki, The Revival of the Creationist Crusade, MacLean's, 19 Ocak 1981, s. 56)
Bazı evrimcilerin de satır aralarında itiraf ettikleri gibi, evrime bilimsel destek arayan her türlü çalışma boşa çıkmakta, olumlu bir sonuç vermemektedir. Aksine evrimci bilim adamlarının herşeyin tesadüfe dayalı olarak oluştuğu yönündeki iddialarıyla ilgili her araştırma, apaçık bir gerçeği karşılarına çıkarmaktadır: Tüm canlıları kusursuz bir şekilde alemlerin Rabbi olan Yüce Allah (cc)'ın yarattığı gerçeğini.