“Ahlaki Çöküntü, Ekonomik Çöküntüyü de Geçti!...”, "Öfke Dinmiyor" "Yolsuzlukların Ardı Arkası Kesilmiyor", "Yolsuzluk Bunalımı", "Uyuşturucuya Başlama Yaşı 13 Oldu", "Zulüm Her Yerde", "Kıtlıkta Savaş", "Kabusa Dur Diyen Yok", "Savaş, Skandal, Ayaklanmalar Yılı", "Sivilleri Tankla Ezdiler", "Yeryüzü Barut Fıçısı Gibi", "Dünya Ateş ve Gözyaşına Boğuldu", "Suç Patlaması", "Su Gibi Alkol Tüketiliyor", "İnsanlık Kalmamış", "Manevi Çöküş", "İnsanlık Yalnızlığa Koşuyor"...
Bu ve benzeri haberler, farklı tarihlerde farklı gazetelerde yer alan manşetlerden bazı örneklerdir. Hemen her gün gazete ve televizyonlarda karşılaştığımız bu türden haberlerin sayısının çok fazla olmasının temel nedeni evrim teorisinin günlük hayattaki olumsuz etkisidir.
Evrim teorisi konusu açıldığında bazı kişiler ısrarla konuyu geçiştirmeye çalışırlar. Kimi ‘evrim teorisini gündeme getirip insanların kafasını karıştırmayın’ der, kimi de ‘evrim varsa o zaman maymunlar neden insan olmuyor’ gibi mantıklarla kendince evrimi çökerttiğini düşünerek evrimin geçersizliğini ispat eden bilimsel delilleri anlatmanın önemsiz olduğunu savunur.
Gerçekten de evrim teorisinin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur ve çürük bir teoridir. Ama şu da unutulmamalıdır ki; hala okullarda evrim teorisinin propagandası zorunlu olarak yapılmakta ve genç beyinler bilimsellikten uzak şekilde eğitilmektedir. Bu eğitimin olumsuz etkileri de terör, zulüm, kavga, kargaşa olarak görülmektedir. Dolayısıyla evrim teorisi üstü örtülecek, geçiştirilecek bir teori değildir. Yıllardır suskun kalındığı ve teori hakkındaki bilimsel gerçekler ortaya konulmadığı için birçok insan tesadüfleri ilah edinen evrim teorisinin deccali hipnozuna girmiş ve bu telkinle hareket etmiştir. En bilinen örnekleriyle Lenin, Stalin ve Mao gibi Darwinist diktatörler dünyayı kana bulamak için evrim teorisinin aldatıcı felsefesini hayat görüşü olarak uygulamaya geçirmişler ve kitleler bu zalim diktatörleri takip etmişlerdir.
Vahşi kapitalizm, komünizm, faşizm gibi kanlı felsefeler ilk anda birbirleriyle çelişiyor gibi görünseler de aslında hepsi Darwinizmin gaddar ideolojisini temel almakta ve bunu toplumlara uygulatmaktadırlar.
Vahşi Kapitalizm, Darwinizmin Acımasız Rekabet İlkesini Kullanır
Vahşi kapitalizmin üç temel unsuru vardır; bireycilik, rekabet ve kazanç sağlamak.
Vahşi kapitalist bir toplumda bireyler son derece acımasız bir ortamda rekabet ederek en fazla kazanan olmak için mücadele ederler. Bu, aynı Darwin'in doğadaki canlılar için tarifini yaptığı, sadece güçlü olanların ayakta kalabildikleri güçsüz ve zayıfların ise ezilerek yok oldukları iddiasının günlük hayata uygulanmasıdır. Sosyal Darwinizmin Amerika'daki sözcüsü William Graham Sumner’ın insan toplumları hakkındaki düşüncelerini aktardığı şu sözleri Darwinizmin acımasız yönünü çok açık ortaya koymaktadır:
“Herhangi birini yükseltmek istiyorsak kaldıraça ve bir reaksiyon noktasına ihtiyacımız var. Toplumda bir insanı yukarı kaldırmak demek, başkasının üzerine basmak demektir.” 1
Darwin'in bilim dışı teorisiyle pekiştirilen "zayıf ve güçsüz olanların ezilmesi gerektiği" yanılgısı, eşitsizliğin, haksızlığın ve adaletsizliğin yaygınlaşmasındaki en temel faktörlerden biridir. Hiç şüphesiz bu, din ahlakında kesinlikle yeri olmayan çok büyük bir zulüm ve vahşettir. Allah insanlara, ihtiyaç içinde olanları koruyup kollamalarını emretmiştir. Fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamak; özürlü insanlara karşı şefkatli ve merhametli olmak, onların haklarını gözetip korumak; toplum içinde yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak din ahlakının gereği olan güzel ahlak özellikleridir. Allah'ın emrettiği ahlakı göz ardı edenler ise, hem kendilerini hem de içinde yaşadıkları toplumları büyük felekatlerin içine sürüklemektedirler. Sosyal Darwinizmin neden olduğu belalar bu gerçeğin en çarpıcı örneklerindendir.
Komünizm, Darwinizmin Çatışma Mantığını Kullanır
Komünizmde de aynı şekilde Darwinizmin diyalektik yani çatışma mantığından yola çıkılarak tarihin diyalektiğinin uygulanması gerektiği savunulur. Tez, anti-tez ve sentez mantığı silahlı mücadeleyle, baskı ve zor kullanılarak uygulanmaya çalışılır. Komünist diktatör Lenin nasıl devrim yapmaları gerektiğini şu şekilde anlatır:
"POLİSLERİ, ASKERLERİ, DEVLET MEMURLARINI ÖLDÜRMEK, DEVLET KURUMLARINDA YANGINLAR ÇIKARTMAK... DEVLETİN HAZİNELERİNDEN PARALARI ALMAK... Devrimci komünist güçler yenilmez silahlı bir güç olarak ortaya çıkmalı, İNSANLARI ÖLDÜREREK, BOMBALAYARAK, BİNALARI HAVAYA UÇURARAK KORKU YAYMAK ve bu şekilde toplumun üzerinde komünist diktatörlüğü teşkil etmek iktidara ulaşmamızın önemli unsurlarındandır." 2
Sosyal Darwinistlerin büyük yanılgılarından biri, hayvanlar için geçerli olan kanunların insanlar için de geçerli olduğunu sanmalarıdır. İnsanlar, hayvanlardan farklı olarak şuur, akıl, vicdan ve yargı yeteneğine sahiptirler. Dolayısıyla, sosyal Darwinistlerin iddia ettiği gibi, orman kanunlarına hiçbir şekilde tabi değildirler. Allah insanı akıl, şuur ve muhakeme yeteneği ile birlikte yaratmıştır ve her insan yaşamı boyunca bu yeteneklerini en iyi şekilde kullanmakla sorumludur. Allah her insanı belli bir ömür ile yaratmıştır. Rabbimiz'in kendisi için takdir ettiği süre sona erdiğinde her insan ölecek, sonra da dünyada yaptığı her tavrın hesabını vermek üzere yeniden diriltilecektir.
Faşizm, Darwinizmin Üstün Irk Fikrini Kullanır
Faşizmin Darwinizmle bağını göstermek içinse Nazizmin uygulayıcısı Adolf Hitler’in ‘Ari ırk’ mantığı yeterli olacaktır. Hitler sözde Ari ırkın, diğer tüm ırklardan üstün olduğuna ve onları yönetmesi gerektiğine inanmıştı. Koyu bir Darwinist olan Hitler'in en önemli fikri dayanağı, ırkçı Alman tarihçi Heinrich von Treitschke idi. Treitschke’nin ırkçı görüşlerini Darwinizm'e dayandırdığı şu sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır:
"Uluslar ancak Darwin'in yaşam kavgasına benzer şiddetli bir rekabetle gelişebilirler" 3
Dünyayı kana bulayan bu felsefeler, canlıların tesadüfen ortaya çıktığını savunan ve dini ortadan kaldırmayı amaçlayan Darwinist görüşten başka bir temele dayanmıyor. Darwinist dünya görüşünde insanlar birbirlerini ruhu olmayan hayvanlar olarak görüyorlar. Böyle bir mantıkta da elbette merhamet ve sevgi duyguları yerine gaddarlık ve sevgisizlik gelişiyor.
Birçok İnsanın Bilinçaltına Yerleşen Evrim Teorisinin Sevgisiz Felsefesi Günlük Hayatta Nasıl Uygulanıyor?
Bugün toplumları incelediğimizde dikkat çeken ilk nokta; insanların birbirlerine güvenmemeleri ve birbirlerini sevmemeleri oluyor. Bencillik, rekabet, merhametsizlik toplumlar içinde hızla çoğalıyor. Yoksul ve muhtaç olanlara yardım edilmiyor. Sokaklar birbirlerinden nefret eden, herkesten çekinip, korkan insanlarla dolup taşıyor. İnsanlar bir anda her an herşeye öfkelenebiliyor, tersleşebiliyorlar. Kuşkuculuk, nefret, gaddarlık gitgide daha da yaygınlaşıyor. Üstün güç sahibi Rabbimiz’in kontrolünde olduğunu düşünmeden yaşayanlar tesadüfen her an bir zarar görecekleri tedirginliği ile yaşıyorlar.
Bu gibi kişiler, Yüce Allah’ın yarattığı milyonlarca güzelliği gözleri sanki görmüyor, kulakları sanki işitmiyor gibi davranıyorlar. Evrim teorisini günlük hayatta uygulamanın zararı bu gibi insanlarda açıkça görülüyor. Sürekli depresyonda, sağlıksız, üzgün, öfkeli, yalnız ve sevgisiz yaşıyorlar. Depresyondan kurtulmak için ilaçlara sarılıyorlar ama bu onların psikolojisini daha da bozuyor ve bir türlü özlemini duydukları gerçek mutluluğu yaşayamıyorlar. Yüce Rabbimiz Allah’ın gücünü, büyüklüğünü, sevgisini kabul etmeden de rahat bir hayat yaşamaları mümkün değildir. Çünkü bu Allah’ın ayette bildirdiği bir gerçektir;
“… Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.” (Rad Suresi, 28)
İş yerinde, sokakta, okulda evrim teorisinin zalimane gereklerinin uygulandığı yetmiyormuş gibi deccali düşüncenin el attığı en önemli propoganda yöntemlerinden biri de insanları medya ile etkilemektir. İnternette, gazetelerde hatta dizi ve filmlerde bile evrim teorisi anlatılır. Özellikle dizi ve filmlerde sürekli evrim teorisinin çatışma mantığı uygulanır. Kanlı, dövüşlü sahneler, birbirlerini yok eden ülkeler, halklar, sevgisiz zalim entrikacı insanlar bu filmlerin ana temasını oluşturur.
Darwinizmin Olumsuz Etkisinden Kurtulmanın Tek Yolu Evrim Teorisiyle Fikri Mücadele Etmektir
Darwinizmin bilimsel geçersizliğinin anlatılması ve fikri mücadele yapılması çok önemlidir. Çünkü akıl ve vicdan sahibi hiç kimse aslında, Allah sevgisinin ruhta yarattığı mükemmel huzur bulma hissi, güven, sevgi, merhamet ve mutluluk duygusu varken evrim teorisinin zalim felsefesini yaşamayı, çevresine ve kendisine zulmetmeyi istemez.
Ancak insanların çoğu farkında olsalar da olmasalar da, çeşitli telkinlerle Darwinist-materyalist bir yaşama yönlendirilmektedirler. Fakir insanların veya "Üçüncü Dünya Ülkeleri" halklarının sefaletine karşı üzüntü veya kaygı duyulmaması, zulme maruz kalan insanlara karşı duyarsız olunması bunun örneklerindendir. Bencil bir yaşam şeklinin hakim olması, kindar, intikamcı, kavgacı, rekabetçi ahlakın yaygınlaşması, hatta özellikle iş dünyasında bunların makbul sayılması, insanların diğer insanlara sevgi ve saygı duymamaları bu batıl dünya görüşünün başlıca belirtilerindendir. Darwinist-materyalist görüş tecavüzden savaşa kadar her türlü vicdansızlığı meşru göstermekte ve insanları buna teşvik etmektedir.
Aslında hemen her insan, Darwinist-materyalist görüşün acısını bir şekilde çekmektedir. Irkçı saldırılara maruz kalan zenci bir öğrenciden bencil ve duyarsız çocukları tarafından bakımsız ve mahrumiyet içinde bırakılan yaşlı bir anne-babaya, işvereni tarafından sağlıksız koşullarda düşük ücretle uzun saatler çalıştırılan işçilerden hayatın boş ve amaçsız olduğunu zanneden, sorumsuz ve başıboş bir hayat yaşayarak kendini maddi ve manevi bunalıma sürükleyen genç insanlara kadar, pek çok insan mutsuz, sıkıntı ve gerilim dolu bir hayat yaşamaktadır.
Bu kısır döngünün sona ermesi, insanlığın barışa, huzura ve mutluluğa, sevgi ve saygı dolu bir dünyaya yönelmesi için gereken, materyalist dünya görüşünün fikren yenilgiye uğratılmasıdır. Bunun için insanların materyalizmin dayanak noktası olan Darwinizmin bilimsel olarak çökmüş olduğunu ve Darwinizmin uygulamaya konulması durumunda ne büyük belalara neden olacağını öğrenmeleri son derece hayatidir.
Bununla birlikte Darwinizm yanılgısına kapılmış olanların da önemli bir gerçeğin farkına varmaları gerekir. Tüm eksiklikleri ve yanlışlıklarına rağmen ısrarla savunmaya çalıştıkları evrim teorisinin bilimsel olarak hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Bugün bilim dünyasında yaşanan her gelişme bu gerçeği bir kez daha pekiştirmekte, evrim teorisi tarihin tozlu sayfalarına gömülmektedir. Üstelik tarihi pek çok tecrübe göstermektedir ki, evrim teorisinin ortaya koyduğu yaşam modeli, zulüm, haksızlık, acımasızlık, adaletsizlik ile eş anlamlıdır ve insanlara acı, gözyaşı ve kayıptan başka birşey getirmez. Bu nedenle Darwinistlerin de;
Hep birlikte dünya çapında sevgiyi, güzel ahlakı yaymanın, savaşları bitirmenin, Allah’ın kontrolünde olduğumuzun bilinciyle huzurla dostça yaşamanın tek yolu budur.
“Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet Suresi, 33)
DİPNOTLAR
1- The Challenge of Facts and Other Essays, as quoted in Mason Drukman, Community and Purpose in America: An Analysis of American Political Theory, New York: McGraw-Hill, 1971, s. 202.]
2- Vladimir Lenin, Teorik ve Pratik Terör Hakkında, Moskova 2005
3- Burns, Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, s.446; Alaeddin Şenel, Irk ve Irkçılık Düşüncesi, Ankara:Bilim ve Sanat Yayınları, 1993, ss.62-6