Dünyayı adaletle dolduruncaya kadar  Hz. Mehdi (as)'ı ismiyle anmaya izin yoktur
ucgen

Dünyayı adaletle dolduruncaya kadar Hz. Mehdi (as)'ı ismiyle anmaya izin yoktur

26587

 

et-Tevhid eserinden:

Dekkâk ve el-Varrâk; Muhammed b. Harun es-Sufî, Revyânî aracılığıyla Abdülazim el-Hasenî’den rivayet eder:

Ebû’l-Hasan es-Sâlis [aleyhisselâm] el-Kâim [Mehdi aleyhisselâm] hakkında şöyle buyurdu:

“Zuhur edip zulüm ve haksızlıkla dolup taşan dünyayı adaletle dolduruncaya kadar onu (Hz. Mehdi’yi), ismiyle anmaya izin yoktur.” (Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32)

İkmâlü’d-Din eserinden:

İbn İdris; babası, Eyyub b. Nuh, Muhammed b. Sinan, Safvan b. Mihran’dan naklen rivayet eder:

Cafer Sadık b. Muhammed [aleyhisselâm] buyurdu ki:

“el-Mehdî benim evladımdır. Kendisini ismiyle anmanıza izin verilmemiştir.

(Hadisin benzeri ed-Dakkâk, el-Esedî, Sehl b. Mahbûb, Abdülaziz el-Abdî, İbn Ebû Ya’fur ve Ebû Abdullah [Cafer Sadık aleyhisselâm] senediyle İkmâlü’d-Din eserinde zikredilmiştir.)

(Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32.)

İkmâlü’d-Din eserinden:

el-Hemdânî; Ali ve onun babası aracılığıyla Muhammed b. Ziyad el-Ezdî’den rivayet eder:

 Musa b. Cafer [aleyhisselâm] el-Kâim [Mehdi aleyhisselâm] ile ilgili konuşurken şöyle buyurdu:

Onun mevlidi (doğumu) insanlardan gizli tutulmuştur. İzzet ve celal sahibi Allah, kendisini zuhur ettirip önceden zulüm ve haksızlıkla dolup taşan yeryüzünü adaletle dolduruncaya kadar onu (Hz. Mehdi’yi) ismiyle anmanıza izin yoktur.”

Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.32.

İkmâlü’d-Din eserinden:

Babam ve İbn Velid her ikisi Sa’d, Yaktînî, İsmail b. Ebân, Amr b. Şimr aracılığıyla Cabir’den rivayet eder:

Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu:

“Ömer, Emirülmuminin’e el-Mehdî hakkında sorup, “Ey Ebû Talib’in oğlu bana Mehdî’den bahset, onun ismi nedir?” dedi.”

Şöyle cevap verdi:

“Dostum ve kardeşim [Hz. Rasulullah]; izzet ve celal sahibi olan Allah kendisini gönderinceye kadar onun (Hz. Mehdi’nin) ismini açıklamamam konusunda beni sorumlu kıldı. Zira bu şanı yüce olan Allah’ın elçisine Kendi ilminden emanet bıraktığı bir husustur.”

Hadisin benzerini Şeyh Tûsî’nin Gaybet eserinde Sa’d rivayet etmiştir.

Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.33–34.

İkmâlü’d-Din eserinden:

İbn Ubdûs, İbn Kuteybe ve Hamdan b. Süleyman aracılığıyla Safr b. Dülef’ten rivayet eder:

Ebû Cafer Muhammed b. Ali er-Rıza [eleyhisselâm]’a ben şöyle dedim:

“Ey Rasulullah’ın evladı, İmam el-Kâim bi’l-Hak el-Muntazar Mehdi niçin el-Kâim olarak isimlendirilir?” dedim.

“(Zuhurundan önce) Öldüğü sanıldıktan ve imametine inananların pek çoğu bundan yüz çevirdikten sonra kıyam edeceği için.” dedi.

“Niçin el-Muntazar olarak isimlendirilir?” diye sorunca şöyle cevap verdi:

Zira uzun yıllar gaybette bulunacak ve ihlas sahibi kimseler onun ortaya çıkmasını bekleyeceklerdir. Şüpheye düşenler onun zuhurunu inkar edecek, münkir kimseler de onun ismini alaya alacaklardır. Bu konuda belirli bir süre tayin edenler çoğalacak, aceleyle davranıp kıyam edenler helak olacak, bu emre teslim olanlar ise kurtuluşa ereceklerdir”

Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.51, s.30.

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo