Bilindiği gibi hücreler bölünerek çoğalırlar. Peki bu bölünme işlemi sonucunda DNA'ya ne olur? Hücrede tek bir DNA zinciri vardır. Halbuki yeni oluşan hücrenin de bir DNA'ya ihtiyacı olacaktır. Bu açığı gidermek için her aşaması ayrı bir mucize olan bir seri işlem gerçekleşir. Bunun sonucunda, hücrenin bölünmesinden kısa bir süre önce DNA'nın bir kopyası oluşturulur ve bu yeni hücreye aktarılır.
DNA, kendini çoğaltmak için önce karşılıklı iki parçaya ayrılır. Yapısı sarmal bir merdivene benzeyen DNA molekülü ortasından, DNA helikaz adlı bir enzim tarafından, fermuar gibi ikiye ayrılır. DNA'nın kolları birbirlerinden ayrılırken tekrar dolanmalarını engellemek için heliks stabilizasyon enzimleri her iki kolu sabit tutarlar. Artık DNA iki yarım parçaya bölünmüştür. Her iki parçanın da eksik olan yarıları (eşlenikleri) ortamda hazır bulunan malzemelerle tamamlanır. Eksikleri tamamlama işi ise DNA polimeraz tarafından yerine getirilir. Böylece iki yeni DNA molekülü üretilmiş olur.
Eşleşme sırasında ortaya çıkan yeni DNA molekülleri denetleyici enzimler tarafından defalarca kontrol edilir. Yapılmış bir hata varsa -ki bu hatalar son derece hayati olabilir- derhal tespit edilir ve düzeltilir. Hatalı şifre kopartılıp yerine doğrusu getirilir ve monte edilir. Bütün bu işlemler öyle baş döndürücü bir hızla yapılır ki, dakikada 3.000 basamak nükleotid üretilirken bir yandan da tüm bu basamaklar görevli enzimler tarafından defalarca kontrol edilir ve gereken düzeltmeler yapılır. Üretilen yeni DNA molekülünde, dış etkiler sonucunda normale göre daha fazla hata yapılabilir. Bu sefer hücredeki ribozomlar, DNA'dan gelen emir doğrultusunda DNA onarım enzimleri üretmeye başlarlar. Böylece hem DNA korunmuş olur ve hem de soyun devamı güvence altına alınır. Yaşamınızın problemsiz olarak devam etmesi için vücudunuzda hayranlık uyandıran bir titizlik ve sorumluluk anlayışı içinde sayısız işlemler ve denetimler yapılır, tedbirler alınır. Herkes görevini eksiksiz olarak ve başarıyla yerine getirir. İşte Yüce Allah en büyüğünden en küçüğüne sayısız atomu ve molekülü hayatımızı güzel ve sağlıklı bir biçimde sürdürmemiz için hizmetimize vermiştir. Canlıların sözde birbirini izleyen "yararlı tesadüfler" sonucunda "aşama aşama" geliştiklerini öne süren evrim teorisi, daha birçok konuda olduğu gibi, yukarıda söz ettiğimiz DNA mı yoksa enzimler mi önce var oldular sorusu karşısında cevapsızdır. DNA ve enzimin aynı anda var olmaları gerekmektedir, ki bu evrim teorisinin öne sürdüğü hayali mekanizmalarla gerçekleşmesi imkansız bir durumdur.