Allah yarattığı tüm canlılara birbirinden farklı özellikler vermiştir. Sadece kuş türleri bile binlerce farklı çeşitte üreme, yuva yapma, avlanma ve beslenme şekillerine sahiptir. Dünyadaki çok sayıdaki kuş çeşidinin içinde, sümsük kuşları Allah’ın yaratma sanatına örnek oluşturan türlerden sadece biridir.
Sümsük kuşları yaklaşık 80 cm boyunda ve 1,5 kg ağırlıklarında, kuzey Atlantik’te yaşayan ve kanat açıklığı 2 metreye ulaşan büyük deniz kuşlarıdır. Hemen hemen bütün denizlerde rastlanırsa da en çok Kuzey Atlantik kıyılarında kolonileri vardır. Küçük okyanus adalarında binlercesi bir arada yaşar. Allah bu canlıları zamanlarını büyük ölçüde denizlerde geçirecek, kıyılarda ya da adalarda koloniler halinde üreyecek özelliklerle birlikte yaratmıştır.
Allah her canlıyı bulunduğu ortamla en uyumlu özelliklere sahip olacak şekilde yaratmıştır. Sümsük kuşları da Allah’ın bu yaratma sanatının özelliklerine bağlı olarak yaşarlar. Allah yaratmada hiçbir ortağı olmayan, her şeyi kontrolü altında tutandır. Ayette şöyle buyrulur:
“İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka ilah yoktur. Her şeyin Yaratıcısı’dır, öyleyse O’na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir.” (En’am Suresi, 102)
www.incildeyaratilis.beyazsiteler.com
Avlanmak İçin Yaratılmış Özel Sistemler
Allah sümsük kuşlarını boynu ve gagası uzun, bacakları kısa olarak yaratmıştır. Ayaklarının 4 parmağı da suda rahat yüzebilmeleri için perdelidir.
Sümsük kuşları öncelikle çok iyi birer dalıcıdır. Kanatlarını çırparak ya da süzülerek uçtukları 30 metre kadar yükseklikten, fırtınayla çalkalanan Kuzey Denizi’ne, gözlerine kestirdikleri balıkları avlamak için, kanatlarını kapatarak adeta mızrak gibi dimdik dalarlar.
Saniyeler sonra deniz yüzeyine çıktıklarında ağızlarında, yutmak üzere oldukları birer balık vardır. Başlarını sallar, sudan yükselir ve bir kuğu zarafetiyle kayalık kıyılardaki yuvalarına süzülürler.
Bu kuşların 30 metre yükseklikten 100 km/s hızla denize dalış yaptıklarında aslında çok büyük zarara uğramaları gerekirdi. Fakat Allah bu canlıların yüzlerinde ve derilerinin altında suya temas ettikleri anda darbenin gücünü emen etrafı balon gibi olan hava yastıkları yaratmıştır.
Gözleri yüzlerinin iki yanında olduğu için iki farklı açıdan görüş elde ederler ve bu şekilde mesafeleri çok doğru şekilde hesaplayarak balıkları daha rahat yakalayabilirler.
Sümsük kuşları yaşadıkları ortama son derece uyumlu şekilde yaratılmış vücut yapıları ve dalış şekilleriyle özel bir koruma altına alınmış canlılardır. Bu canlıların sahip oldukları özellikler bulundukları ortamla o kadar uyumludur ki canlıların sahip olduğu bu detaylı ve uyumlu sistemin rastlantısal bir biçimde meydana geldiği asla iddia edilemez. Bu uyumu en mükemmel biçimde canlıların içine ve yaşadıkları çevreye yerleştiren bir irade ve güç mutlaka vardır. Bu gücün sahibi üstün bir bilgi ile hem ortamı hem canlının kendisini hem de kullandığı sistemleri sarıp kuşatan Yüce Rabbimiz Allah’tır. Ayette şöyle buyrulur:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen olur.” (Bakara Suresi, 117)
Sümsük Kuşları ve Yunus Balıkları Arasındaki İşbirliği
Muhteşem birer dalgıç olan sümsük kuşları yüksek hızda okyanus sularına daldıklarında çoğunlukla, su yüzeyine yakın yüzen küçük balıkları avlarlar. Ancak bazen yunus sürüleriyle işbirliği içinde çalışarak göç eden balık sürülerine ortak saldırı düzenlerler. Nitekim yunus sürüleri milyonlarca sardalyadan oluşan sürünün içine dalarlar. Normalde sardalya sürüleri derinde olduğundan sümsük kuşlarının bu derinlikte balık avlamaları güçtür. Fakat yunuslarla işbirliği yaptıklarında işleri çok kolaylaşır. Çünkü yunuslar alttan gruba saldırdıkları zaman sardalya grubunu bölerler ve yüzeye çıkmalarını sağlarlar. Adeta 7 katlı bir bina kadar yükseklikte uçan suyun içine dalan sümsük kuşları da hızla suya dalarak bu balıkları avlarlar.
Evrimcilerin, tüm doğanın kıyasıya bir mücadele içinde olduğu, hayatta kalabilmek için tüm canlıların birbirleriyle rekabet etmek zorunda oldukları iddialarını, sümsük kuşları ve yunuslar arasındaki işbirliği kesin olarak geçersiz kılmaktadır. Bu canlılar, rekabetin değil, dayanışmanın, işbirliğinin, birbirinin çıkarlarını kollamanın ve fedakarlığın avantajlarını kullanmaktadırlar.
Şüphesiz tesadüfen meydana gelmiş, doğada “yaşam mücadelesi” veren bir canlının böylesine işbirliği içeren davranışlar göstermesinin bir anlamı vardır. Peki, bu canlılardan böylesine akılcı ve fedakarca davranışlar beklemek mümkün müdür?
Elbette değildir. Tesadüfen oluşmuş, şuursuz canlılar birbirleriyle işbirliği yapamazlar. Bu canlıların tüm özelliklerinin tek açıklaması, onları yönlendiren, onlara bunları ilham eden Allah’ın varlığıdır.
Allah sümsük kuşları ve yunus örneği ile canlılar üzerindeki hakimiyetini açıkça gözler önüne serer. Allah, üstün kudret, şefkat, merhamet, akıl, ilim ve hikmet sahibidir:
“Şu halde hamd göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah’ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Casiye Suresi, 36-37)
www.tevrattayaratilis.beyazsiteler.com
Yüce Allah örneksiz yaratma ilmini kullarına bir kez daha göstermek, yarattığı sistemlerdeki üstün akıl gerektiren detayları hatırlatmak ve dünyayı çeşitli renk ve şekillerle süsleyerek sunduğu güzellikleri bildirmek için canlıları yaratmıştır. Allah benzersiz bir ilmin sahibi, üstün güç sahibi Yaratıcımızdır.
Sümsük Kuşu Kolonilerinin Birbirlerinin Avlanma Bölgelerine Gösterdikleri Saygı
Sümsük kuşları avlanırlarken diğer kolonilerin avlanma bölgelerini ihlal etmezler. Yeni yavrular da diğer kolonilerin bölgelerinde bol yiyecek imkanı olsa bile yaşlı üyeleri takip ederek bu sınırları korur ve saygı gösterirler. En ilginç olanı ise kolonilerin kendi avlanma alanlarını korumak ya da belirlemek için herhangi bir girişimde bulunmamalarıdır. İki koloni birbirlerini görebilecek kadar yakınken, bilinçli olarak farklı yönlere uçar. Kuşların bu davranışı evrim teorisinin en temel varsayımı doğal seleksiyonun doğada kıyasıya bir yaşam mücadelesi olduğu ve her canlının sadece kendini düşündüğü teorisini geçersiz kılmaktadır. Darwin, bu fikri ortaya atarken İngiliz klasik iktisatçı Thomas Robert Malthus’un teorilerinden etkilenmişti. Malthus, yiyecek kaynaklarının aritmetik dizi ile artarken insanların geometrik dizi ile çoğaldıklarını anlatmış ve bu yüzden insanların kaçınılmaz olarak kıyasıya bir yaşam mücadelesi sürdürdüklerini öne sürmüştü. Darwin ise bu kıyasıya yaşam mücadelesi kavramını doğaya uyarlamış ve “doğal seleksiyon”un bu mücadelenin bir sonucu olduğunu iddia etmişti.
Oysa sadece sümsük kuşlarının birbirlerinin avlanma alanına gösterdikleri saygı bile doğada Darwin’in varsaydığı gibi mutlak bir yaşam mücadelesi olmadığını tam tersine canlıların daima birbirlerini gözeten bir yaklaşım içinde hareket ettiklerini göstermektedir. Çünkü Yüce Allah Rezzak isminin tecellisi olarak tüm canlıların rızkını verendir:
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır.” (Hud Suresi, 6)
Sümsük kuşları da diğer tüm canlılar gibi Allah’ın koruması altındadırlar. Allah bu kuşların her birine davranışlarını ilham eder ve onlar da buna eksiksiz uyarlar. Her biri kendilerini Yaratan Allah’a boyun eğmişlerdir. Kuran’da bu gerçek şöyle bildirilir: “Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na ‘gönülden boyun eğmiş’ bulunuyorlar.” (Rum Suresi, 26)
Sümsük Kuşlarına Dair İlginç Bilgiler