Richard Dawkins bu yazıyı çok iyi okusun:
Yakalanmadan önce 17 çocuğu öldüren ve cesetlerini yiyen Amerikalı seri katil Jeffrey Dahmer, ölümünden hemen önce Dateline NBC kanalında yapılan son röportajında şu açıklamada bulunmuştur.
“Eğer bir insan, Kendisi’ne karşı sorumlu olduğu bir Yaratıcı’nın var olduğunu düşünmüyorsa, o halde niye uygun sınırlarda tutacak şekilde davranışlarınızı ıslah etmeye çalışasınız? Ben de işte böyle düşünüyordum. Her zaman evrim teorisinin, yani bizlerin (tesadüfen) sadece bir balçıktan geldiğimiz tezinin bir gerçek olduğuna inanmışımdır. Öldüğümüz zaman, her şey biter, artık hiçbir şey yoktur.”[1]
İşte Dawkins’in savunuculuğunu yaptığı, Darwin’in kitleleri zehirlediği batıl inanç, insanları seri katil yapmakta, hatta onları insan eti yiyecek kadar psikopatlığa sürüklemektedir. İnsanlara, bir Yaratıcı’ya karşı sorumlu olmadıkları telkini vermeye çalışan; onları amaçsız, sorumsuz, başıboş varlıklar olduğuna inandıran; insanı bir hayvan olarak gören ve ölümü bir son olarak göstermeye çalışarak ahiret gerçeğinden insanları uzaklaştırmaya çalışan bu sahte dinin getirdiği sonuç işte budur. Son iki yüz yıldır dünyaya savaşları, katliamları, zalimliği, terörü, cinayetleri, kitle katliamlarını, dejenerasyonu ve her türlü belayı getiren en büyük sapkın güç Darwinizm’dir. Toplumlarda bir dönem gelişen dinsizliğin, ırkçılığın, kitlelerin katline sebep olan faşizmin, komünizmin ve dünya savaşlarının tek sebebi, GEÇTİĞİMİZ YÜZYILIN EN BÜYÜK ALDATMACASI VE EN BÜYÜK BELASI OLAN DARWINİZM’DİR.
Darwin’in başlattığı bu kara bela, toplumların üzerindeki uğursuz etkisini Darwin’in takipçileri vesilesiyle devam ettirmiştir. Richard Dawkins’in son kitabının insanları Allah inancından uzak, karamsarlığa iten görünümünün etkisi altında kalmış olan gençler ümitsizliğe kapılmakta, hatta İNTİHARA YÖNELMEKTEDİRLER. Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi, Amerika’da Jesse Kilgore adlı 22 yaşındaki öğrencinin, profesörü tarafından kendisine tavsiye edilen Dawkins’in kitabının etkisiyle intihar etmesi olmuştur.[2]
Dawkins’in, Darwinizm’in karanlık ideolojisine dayandırdığı ürkütücü bakış açısının etkisi bu örnekle sınırlı değildir. Dawkins Unweaving the Rainbow kitabının önsözünde bu gerçeği kendisi de itiraf etmiştir:
İlk kitabımın yayımcısı, kitabı okuduktan sonra, verdiği soğuk ve kasvetli mesajdan çok bunaldığını ve üç gece boyunca uyuyamadığını itiraf etti. Bazıları da bana sabahları uyanmaya nasıl katlanabildiğimi soruyor. Uzak bir ülkeden bir öğretmen ise bana sitem dolu bir mektup gönderdi. Mektubunda, aynı kitabı okuyan bir öğrencisinin kendisine gözyaşları içinde geldiğini ve hayatın boş ve amaçsız olduğu düşüncesinin onu olumsuz yönde etkilediğini yazıyordu. Öğretmen, diğerlerinin de aynı "hiçlik karamsarlığı"ndan etkilenmemeleri için, öğrencisine kitabı başkalarına göstermemesini tavsiye etmiş.[3]
Bu karanlık bela, yani Darwinizm; insanları ölüme, cinayete, karamsarlığa, hiçlik duygusuna, vahşete ve dehşete sürükleyen, insanlara tesadüfen var olmuş bir hayvandan başka bir şey olmadığını telkin etmiş sapkın bir dindir. Bu dinin geride kalmış birkaç temsilcisi, insanları Allah inancından uzaklaştırabilmek ve onları daha fazla vahşete, cinayete, korku ve dehşete sürükleyebilmek için çaba göstermeye devam etmektedirler. Bu nedenle Darwinizm’in zayıflıklarının okullarda okutulmasına canla başla karşı çıkmakta, Yaratılışı ispat eden fosilleri saklamakta, proteinin tesadüfen meydana gelemeyeceğini, 100 milyon fosilin Darwinizm’i yerle bir ettiğini itiraf edememektedirler. Ancak tüm bu önlemlere karşın 21. yüzyılda insanlar artık yalanlara aldanmamaktadırlar. Darwinizm’in bir sahtekarlık olduğunun tüm dünyaya deşifre edilmesinin ardından Darwinizm’i ayakta tutmak için gösterilen çabaların tümü boşa çıkmıştır. İnsanlar kitleler halinde Allah’a yönelmeye başlamışlardır. Allah’ın yarattıklarından zevk almanın, dünyaya boş ve amaçsız olarak gelmemiş olduklarını bilmenin ve ahirette sonsuza kadar var olacaklarını anlamış olmanın rahatlığını ve huzurunu yaşamaktadırlar. Allah’a karşı sorumlu olmanın şuuruyla hareket etmekte, din ahlakının gereklerini yerine getirmekte, cennet nimetlerini hatırlatan her güzellikten zevk almaktadırlar. Darwinistlerin dünyaya getirmeye çalıştıkları zulüm ortamı, yerini Allah’a kalpten bağlanan insanların oluşturduğu huzur ortamına bırakmaktadır.